- Katılım
- 26 Temmuz 2011
- Mesajlar
- 19,432
- Tepkime puanı
- 185

İnsanların size kaba davranmaları, size yönelik bir hakaret değildir. Bu aslında, o insanların daha önce karşılaştıkları insanlara yönelik veya icinde bulunduklari mutsuzluk ,sevgi ve ilgi eksikligini yansitan bir hakarette olabilecegini bir düşünün...
Bir olayı ya da davranışı, kişisel algılamak, belirli bir söz ya da hareketin ve yahut eleştirinin sizi hedef alarak yapıldığını var saymaktır.
Karşımızdaki kişinin asıl niyetlerini anlamamak, bir ilişkiyi bozmanın en iyi yoludur. Bu durumda; düşünmek, doğru şekilde cevap vermek yerine, iğneleyici davranarak ya da savunmaya geçerek, surat asarak ya da gönül koyarak tepki gösteririz.
Bu tür tepkiler sadece endişeleri artırarak bunların çıkış yollarını karartır ve gizler.
Her olayı, davranışı kişisel algılamak, sadece iş hayatını değil tüm hayatımızı etkiler. Bu durum kişinin tüm algı, anlama, düşünme karar verme mekanizmalarını sekteye uğratır.
Her şeyi, her durumu kişisel algılamak, öfkeyi ve stresi de tetikler. Öfke, kontrolsüz bir şekilde başıboş kalırken stres sizin üzerinizde hâkimiyet kurar.
Akıllı ve akılcı insan olayları, davranışları ve eleştirileri, ciddi olarak ele almayı öğrenir, hayatına uygular.
Böylece sadece öfkenin yol açacağı etkilerden değil, stresin de önünü keserek olumsuzlukların önünü alır. Bunun sonunda da insanlara ciddi ve çözümcü olarak yaklaşır.
Olayların, davranışların ve eleştirilerin kişiselleştirilmesi, kişinin tüm alanlarını; görüş alanını, düşünce alanını, algı alanını ve muhakeme alanını daraltır; öfke, alınganlık alanlarını genişletir. Karşılaştığı durumları ciddiye almak, duruma odaklanmayı ve görüşü netleştirmeyi sağlar.
Eleştirileri kişiselleştirmek, son derece bencilce ve mantıksızca bir davranıştır. O sebeple, eleştirileri kişiselleştirmek yerine bunları ciddiye alıp üzerinde düşünmek, akılcı bir davranış olacaktır.
Kişiselleştirme hastalığı, başka rahatsızlıkları da tetikler. Çünkü kişiselleştirmeler, olaya, davranışa ve bunun kaynağı olan kişiye, ciddi, mantıklı ve adil davranılmasını engeller.
Kişiselleştirme, kişiyi olumsuz tarafları görmeye yönlendirir.
Bunun sonucunda; kişi, bir galip gelme, kazanma duygusu içinde bir rekabet havası oluşturur.
Erdemli davranışlardan yoksunluğu ölçüsünde de kazanma için her yolu dener. Kişinin öfke ve kızgınlığı artar, stres düzeyi yükselir. Tüm yani düşünce ve davranışları, bunlar üzerinde sağlıksız olarak şekillendirir.
Kontrolsüz şekilde ilerler. Kontrol altına alınmayan bu davranışlar, tahrip edici düşünce ve eylemlerin başlangıcı olur.
Başarılı insan, kişiselleştirmeden uzaklaşıp ciddiye alma davranışına yaklaştığında, entelektüel bir dürüstlüğe ulaşır. Entelektüel dürüstlük, fikirleri ve düşünceleri ciddiye almaktan ibarettir.