- Katılım
- 22 Şubat 2011
- Mesajlar
- 983
- Tepkime puanı
- 16
Niyetiniz Amelinizdir
Niyet, bir işe kast etme ve azimle yönelme demektir. İnsan, nereye
yöneldiğini ve ne istediğini niyet sayesinde bilir. Niyet, amelin
kimliğidir. Amele rengini veren, kalite kazandıran en önemli iksirdir.
İnsanın, bütün fiillerinin esası niyettir.Niyetin bu ehemmiyetinden dolayı
başta İmam Buhârî ve Nevevî gibi hadis âlimleri, eserlerine niyet hadisi
olarak bilinen "Ameller niyete göredir. Herkesin niyeti ne ise eline geçecek
de ancak odur." rivayeti ile başlamışlardır. Onlar bu tercihleriyle adeta,
kulluğun en güzelini öğrenme ve anlama maksadıyla hadis deryasına kendini
salan Müslümanlara "Bu hadisleri okurken, niyetinizi sağlam tutun ki
kulluğunuzun ve okumanızın bereketi olsun" demektedirler.Bazı âlimler niyet
hadisinin İslam'ın üçte birini teşkil ettiğini söylemişlerdir. Zira kulun
ameli ya kalbiyledir ya diliyledir veya da organlarıyladır. Niyet, kalbî bir
ameldir ve bu üç kısmın en üstünüdür. Çünkü niyet bazen tek başına bir
ibadet olduğu halde, diğerlerinin ibadet olabilmesi için mutlaka niyete
ihtiyaç vardır.İnsan ne kadar gayret ederse etsin, niyetindeki ameli
yakalayamaz. Her gece aksatmadan yüzlerce rekât namaz kılmayı, sabahlara
kadar evrad ü ezkarla ulu dergâha yönelmeyi, bütün malını mülkünü Hak
yolunda sarf etmeyi kim istemez! Dolayısıyla niyet ettiğimiz şeyleri
gerçekleştirme imkânı her zaman bulamayabiliriz. İşte Rahmeti Sonsuz,
kullarıyla olan muamelesini onların niyetleri üzerinden gerçekleştirmekte ve
niyet ettiğimiz halde gerçekleştiremediğimiz amellere de sanki gerçekleşmiş
gibi muamele etmektedir.
Niyet, âdetleri ibadete çeviren bir şartel ve anahtardır. Onun sayesinde
sıradan iş, davranışlar ibadete dönüşür. Dinç bir şekilde kalkmak ve gece
ibadeti yapmak niyetiyle erken yatan bir Müslüman'ın uykusu, bu niyeti
sayesinde ibadet sayılır. Sırf Efendimiz'in sünnetine riayet maksadıyla
sofraya elini yıkayarak oturan birinin yemesi ibadet olur.Hadis-i şeriflerde
niyetin ehemmiyetine dair ibretamiz örnekler anlatılır. Bu örneklerden en
dikkat çekeni "Kuzman" hadisesidir. Kuzman, bir savaşta Müslümanlar safında
herkesin dikkatini çekerek, kahramanca savaşmıştı. Pek çok Allah düşmanını
da öldürmüştü. Aldığı bir yaradan dolayı intihar etti. Onun bu halini duyan
Efendimiz (sallallahu aleyhi ve selem), "İnsanlardan bazıları vardır ki,
halk nazarında cennet ehline yaraşan hayırlı işler yaparlar. Hâlbuki onlar o
işlerini yaparken taşıdıkları niyetleri sebebiyle cehennemliktir."
buyurdular.Bunun tersi bir örnek de şudur: Uhud Savaşı'na kadar İslâmiyet'i
kabul etmeyen Amr b. Sâbit, Uhud günü iman edip, silahını kuşanarak savaş
meydanına gitmiş ve orada şehit olmuştu. Bu defa da Nebiler Sultanı onun
hakkında "Az amel işledi, fakat çok kazandı." buyurdular.Nice küçük işler
vardır ki; niyet sâyesinde büyür; bir dane iken bin başak, bir damla iken
derya olur. Ve nice dağ büyüklüğünde himmet ve gayretler de vardır ki, kötü
niyet yüzünden semeresiz ve güdük kalırlar.
Kulluk şuuruyla yatıp kalkmalar, yerlere kapanmalar; aç, susuz durmalar ve
meşrû bir kısım arzu ve isteklerden uzaklaşmalar, insanı en yüce âlemlere
ulaştırır ve onu sultan kılar. Oysaki aynı hareketler ve daha binlercesi,
kulluk niyetinden uzak bir düşünceyle yerine getirildiği zaman, ızdırap
çekme ve yorulmadan başka bir şeye yaramaz. Oruç tutan, Allah için tutunca
ibadet, diyet yapmak için tutunca yorgunluk ve açlık olur. Demek ki insan,
yaptığı ve terk ettiği işlerde sadece Yaradan'ın hoşnutluğunu aramalı ve bu
niyetin içine başka şeylerin girmesine izin vermemelidir.Çok hareketli,
yerinde duramayan, kıpır kıpır insanlar vardır. Bulundukları beldeye
canlılık getirirler. Her gün yeni atılımlar, yeni projeler, yeni hamlelerle
gündeme gelirler. Bunu yaparken maksatları sadece Allah rızası değilse, bu
gayretler onlara ahireti kazandırmak bir yana, başlarına bela olur.Niyet, bu
sınırlı ve geçici dünya hayatında, sınırsızlığa kapı açan esrarlı bir
anahtardır. Kısacık ömür, niyet sayesinde bereketlenir ve Cennetlere
ulaştıran bir koridor haline gelir. Aynı ömür -Allah korusun- niyet
sayesinde insanı cehenneme de götürebilir. Ölürken bile "keşke doğrulup
namazımı kılabilsem" düşüncesinde olan bir bahtiyar mü'min, binlerce sene
daha yaşasa namazına devam edeceğini göstermiş demektir. Bu niyeti onu
binlerce sene namaz kılmış bir "saîd" olarak ötelere gönderir.Bir başkası da
son nefesinde bile küfrün, ilhadın, bir kısım komploların, hilelerin
şarkısını söyler. O da bu hareketiyle gösterir ki binlerce sene ömrü olsa
küfür inadından vazgeçmeyecektir. Onun bu niyeti de kendisini talihsiz bir
"şakî" olarak ötelere gönderir.Demek ki, niyet mü'minin hayatında her
şeydir.
Niyet, bir işe kast etme ve azimle yönelme demektir. İnsan, nereye
yöneldiğini ve ne istediğini niyet sayesinde bilir. Niyet, amelin
kimliğidir. Amele rengini veren, kalite kazandıran en önemli iksirdir.
İnsanın, bütün fiillerinin esası niyettir.Niyetin bu ehemmiyetinden dolayı
başta İmam Buhârî ve Nevevî gibi hadis âlimleri, eserlerine niyet hadisi
olarak bilinen "Ameller niyete göredir. Herkesin niyeti ne ise eline geçecek
de ancak odur." rivayeti ile başlamışlardır. Onlar bu tercihleriyle adeta,
kulluğun en güzelini öğrenme ve anlama maksadıyla hadis deryasına kendini
salan Müslümanlara "Bu hadisleri okurken, niyetinizi sağlam tutun ki
kulluğunuzun ve okumanızın bereketi olsun" demektedirler.Bazı âlimler niyet
hadisinin İslam'ın üçte birini teşkil ettiğini söylemişlerdir. Zira kulun
ameli ya kalbiyledir ya diliyledir veya da organlarıyladır. Niyet, kalbî bir
ameldir ve bu üç kısmın en üstünüdür. Çünkü niyet bazen tek başına bir
ibadet olduğu halde, diğerlerinin ibadet olabilmesi için mutlaka niyete
ihtiyaç vardır.İnsan ne kadar gayret ederse etsin, niyetindeki ameli
yakalayamaz. Her gece aksatmadan yüzlerce rekât namaz kılmayı, sabahlara
kadar evrad ü ezkarla ulu dergâha yönelmeyi, bütün malını mülkünü Hak
yolunda sarf etmeyi kim istemez! Dolayısıyla niyet ettiğimiz şeyleri
gerçekleştirme imkânı her zaman bulamayabiliriz. İşte Rahmeti Sonsuz,
kullarıyla olan muamelesini onların niyetleri üzerinden gerçekleştirmekte ve
niyet ettiğimiz halde gerçekleştiremediğimiz amellere de sanki gerçekleşmiş
gibi muamele etmektedir.
Niyet, âdetleri ibadete çeviren bir şartel ve anahtardır. Onun sayesinde
sıradan iş, davranışlar ibadete dönüşür. Dinç bir şekilde kalkmak ve gece
ibadeti yapmak niyetiyle erken yatan bir Müslüman'ın uykusu, bu niyeti
sayesinde ibadet sayılır. Sırf Efendimiz'in sünnetine riayet maksadıyla
sofraya elini yıkayarak oturan birinin yemesi ibadet olur.Hadis-i şeriflerde
niyetin ehemmiyetine dair ibretamiz örnekler anlatılır. Bu örneklerden en
dikkat çekeni "Kuzman" hadisesidir. Kuzman, bir savaşta Müslümanlar safında
herkesin dikkatini çekerek, kahramanca savaşmıştı. Pek çok Allah düşmanını
da öldürmüştü. Aldığı bir yaradan dolayı intihar etti. Onun bu halini duyan
Efendimiz (sallallahu aleyhi ve selem), "İnsanlardan bazıları vardır ki,
halk nazarında cennet ehline yaraşan hayırlı işler yaparlar. Hâlbuki onlar o
işlerini yaparken taşıdıkları niyetleri sebebiyle cehennemliktir."
buyurdular.Bunun tersi bir örnek de şudur: Uhud Savaşı'na kadar İslâmiyet'i
kabul etmeyen Amr b. Sâbit, Uhud günü iman edip, silahını kuşanarak savaş
meydanına gitmiş ve orada şehit olmuştu. Bu defa da Nebiler Sultanı onun
hakkında "Az amel işledi, fakat çok kazandı." buyurdular.Nice küçük işler
vardır ki; niyet sâyesinde büyür; bir dane iken bin başak, bir damla iken
derya olur. Ve nice dağ büyüklüğünde himmet ve gayretler de vardır ki, kötü
niyet yüzünden semeresiz ve güdük kalırlar.
Kulluk şuuruyla yatıp kalkmalar, yerlere kapanmalar; aç, susuz durmalar ve
meşrû bir kısım arzu ve isteklerden uzaklaşmalar, insanı en yüce âlemlere
ulaştırır ve onu sultan kılar. Oysaki aynı hareketler ve daha binlercesi,
kulluk niyetinden uzak bir düşünceyle yerine getirildiği zaman, ızdırap
çekme ve yorulmadan başka bir şeye yaramaz. Oruç tutan, Allah için tutunca
ibadet, diyet yapmak için tutunca yorgunluk ve açlık olur. Demek ki insan,
yaptığı ve terk ettiği işlerde sadece Yaradan'ın hoşnutluğunu aramalı ve bu
niyetin içine başka şeylerin girmesine izin vermemelidir.Çok hareketli,
yerinde duramayan, kıpır kıpır insanlar vardır. Bulundukları beldeye
canlılık getirirler. Her gün yeni atılımlar, yeni projeler, yeni hamlelerle
gündeme gelirler. Bunu yaparken maksatları sadece Allah rızası değilse, bu
gayretler onlara ahireti kazandırmak bir yana, başlarına bela olur.Niyet, bu
sınırlı ve geçici dünya hayatında, sınırsızlığa kapı açan esrarlı bir
anahtardır. Kısacık ömür, niyet sayesinde bereketlenir ve Cennetlere
ulaştıran bir koridor haline gelir. Aynı ömür -Allah korusun- niyet
sayesinde insanı cehenneme de götürebilir. Ölürken bile "keşke doğrulup
namazımı kılabilsem" düşüncesinde olan bir bahtiyar mü'min, binlerce sene
daha yaşasa namazına devam edeceğini göstermiş demektir. Bu niyeti onu
binlerce sene namaz kılmış bir "saîd" olarak ötelere gönderir.Bir başkası da
son nefesinde bile küfrün, ilhadın, bir kısım komploların, hilelerin
şarkısını söyler. O da bu hareketiyle gösterir ki binlerce sene ömrü olsa
küfür inadından vazgeçmeyecektir. Onun bu niyeti de kendisini talihsiz bir
"şakî" olarak ötelere gönderir.Demek ki, niyet mü'minin hayatında her
şeydir.