- Katılım
- 25 Temmuz 2011
- Mesajlar
- 7,319
- Tepkime puanı
- 118
Nilüfer çiçekleri,güzel şiirler,anlamlı şiirler,harika şiirler,çok güzel anlamlı şiirler.
insanlar vardır;
Üstü nilüferlerle kaplı,
Bulanık bir göl gibi.
Ne kadar uğraşsanız görünmez dibi.
Uzaktan görünüşü çekici, aldatıcı,
içine daldığınızda ne kadar yanıltıcı.
Ne zaman ne geleceğini bilemezsiniz.
Sokulmaktan korkarsınız, güvenemezsiniz.
insanlar vardır;
Derin bir okyanus.
ilk anda ürkütür, korkutur sizi.
Derinliklerinde saklıdır gizi.
Daldıkça anlarsınız, daldıkça tanırsınız.
Yanında kendinizi içi boş sanırsınız.
insanlar vardır,
Coşkun bir akarsu.
Yaklaşmaya gelmez, alır sürükler.
Tutunacak yer göstermez beyaz köpükler.
Ne zaman nerede bırakacağı belli olmaz.
Bu tip insanla bir ömür dolmaz.
insanlar vardır;
Sakin akan bır dere. ınsan rahatlatır,
Huzur verir gönüllere.
Yanında olmak başlı başına bir mutluluk.
Sesinde, görüntüsünde tatlı bir durgunluk.
insanlar vardır;
Çeşit çeşit, tip tip.
Her biri başka bir karaktere sahip.
Görmeli, incelemeli, doğruyu bulmalı.
Her şeyden önemlisi insan, insan olmalı...
insanlar vardır;
Berrak, pırıl pırıl bir deniz.
Boşa gitmez ne kadar güvenseniz.
Dibini görürsünüz her şey meydanda.
Korkmadan dalarsınız, sizi sarar bir anda.
içi dışı birdir çekinme ondan.
Her sözü içtendir, her davranışı candan...

insanlar vardır;
Üstü nilüferlerle kaplı,
Bulanık bir göl gibi.
Ne kadar uğraşsanız görünmez dibi.
Uzaktan görünüşü çekici, aldatıcı,
içine daldığınızda ne kadar yanıltıcı.
Ne zaman ne geleceğini bilemezsiniz.
Sokulmaktan korkarsınız, güvenemezsiniz.

insanlar vardır;
Derin bir okyanus.
ilk anda ürkütür, korkutur sizi.
Derinliklerinde saklıdır gizi.
Daldıkça anlarsınız, daldıkça tanırsınız.
Yanında kendinizi içi boş sanırsınız.

insanlar vardır,
Coşkun bir akarsu.
Yaklaşmaya gelmez, alır sürükler.
Tutunacak yer göstermez beyaz köpükler.
Ne zaman nerede bırakacağı belli olmaz.
Bu tip insanla bir ömür dolmaz.

insanlar vardır;
Sakin akan bır dere. ınsan rahatlatır,
Huzur verir gönüllere.
Yanında olmak başlı başına bir mutluluk.
Sesinde, görüntüsünde tatlı bir durgunluk.
insanlar vardır;
Çeşit çeşit, tip tip.
Her biri başka bir karaktere sahip.
Görmeli, incelemeli, doğruyu bulmalı.
Her şeyden önemlisi insan, insan olmalı...

insanlar vardır;
Berrak, pırıl pırıl bir deniz.
Boşa gitmez ne kadar güvenseniz.
Dibini görürsünüz her şey meydanda.
Korkmadan dalarsınız, sizi sarar bir anda.
içi dışı birdir çekinme ondan.
Her sözü içtendir, her davranışı candan...

Kalmak Ağır geldiğinde GiTMELi iNSAN,
Bırakıp ardında hayatın anlamlarını
Yol almalı kendi bilinmezliğine doğru,
Hep ağır gelir ama doğruyu söyler yürek..
Güneş batmadan aşmalı bu yüzden,..
Hasretin yamaçlarını...
Bırakıp ardında hayatın anlamlarını
Yol almalı kendi bilinmezliğine doğru,
Hep ağır gelir ama doğruyu söyler yürek..
Güneş batmadan aşmalı bu yüzden,..
Hasretin yamaçlarını...

Vakti geldiğinde gitmeli insan
Unutup tüm amaçlarını
Kalmak ağır geldiğinde gitmeli insan,
Uzanıp sevda kıyılarına sarılmalı güneşe
Günlerce yatmalı, günlerce kalmalı,..
Yıllarca yanmalı..
Yakmalı hasretin her çeşidini.
Savurup küllerini denize
Kaçmalı...
Vakti geldiğinde gitmeli insan
Öte diyarlara uçmalı.
Gelip oturmuş yüreğinin tam da ortasına..
Durup, gitmesede , duymaz..
Duygu kimin?, sevda kimin?
Ezilmiş altında kanayan yürek kimin?..
Durdurup, bak desen bakmaz.
Kalmak ağır geldiğinde gitmeli insan...
Ne güzelde bakıyor güneş sımsıcak,
Yüzü gülüyor aynasında tüm şehrin.
Bu neyin manasıdır ki;
Birazcık naz yapıpta dur diyemiyor yüreğin..
Havası kapkara olmalı artık,
Kalbi siyaha boyanmış bu şehrin.
Ekmeği kara , suyu kara...
Vakti geldiğinde gitmeli insan..
Bırakıp yüreğini uzaklara..
Her şey durulur belki ve vurulur sevgin..
Kaybolur hasret yok olursun sen.
Ağlamak sızlanmak fayda etmez artık
Çevirip gözlerini arkaya bakmak olmaz
Sığmıyorsa için içine olduğun her an..
Öyle bir başına kalmak olmaz...
Kalmak ağır geldiğinde gitmeli insan...
... Susmak
öyle bir bilmece ki;
Kapılar ardına hükmediyor.
Bir karartı var uzakta,
Sessizlikte bekliyor.
Susmak nasıl bir yangın?
Külünü göstermiyor,
Kızarmış küller,artık buzlara dönüşüyor.
Unutup tüm amaçlarını
Kalmak ağır geldiğinde gitmeli insan,
Uzanıp sevda kıyılarına sarılmalı güneşe
Günlerce yatmalı, günlerce kalmalı,..
Yıllarca yanmalı..
Yakmalı hasretin her çeşidini.
Savurup küllerini denize
Kaçmalı...
Vakti geldiğinde gitmeli insan
Öte diyarlara uçmalı.
Gelip oturmuş yüreğinin tam da ortasına..
Durup, gitmesede , duymaz..
Duygu kimin?, sevda kimin?
Ezilmiş altında kanayan yürek kimin?..
Durdurup, bak desen bakmaz.
Kalmak ağır geldiğinde gitmeli insan...

Ne güzelde bakıyor güneş sımsıcak,
Yüzü gülüyor aynasında tüm şehrin.
Bu neyin manasıdır ki;
Birazcık naz yapıpta dur diyemiyor yüreğin..
Havası kapkara olmalı artık,
Kalbi siyaha boyanmış bu şehrin.
Ekmeği kara , suyu kara...
Vakti geldiğinde gitmeli insan..
Bırakıp yüreğini uzaklara..
Her şey durulur belki ve vurulur sevgin..
Kaybolur hasret yok olursun sen.
Ağlamak sızlanmak fayda etmez artık
Çevirip gözlerini arkaya bakmak olmaz
Sığmıyorsa için içine olduğun her an..
Öyle bir başına kalmak olmaz...
Kalmak ağır geldiğinde gitmeli insan...
... Susmak
öyle bir bilmece ki;
Kapılar ardına hükmediyor.
Bir karartı var uzakta,
Sessizlikte bekliyor.
Susmak nasıl bir yangın?
Külünü göstermiyor,
Kızarmış küller,artık buzlara dönüşüyor.

Susmak nasıl bir hasret?
Vuslatı?...
"_Bilmek" diyor.
Çığlıklarla savunan,
Susana imreniyor.
Sessiz bekleyiş anı,
Konuşursan bitiyor.
Susmak nasıl bir çare?
Sevdayı yeşertiyor.
Susmak sabretmek mi?
Mükâfâtını alıyor.
Boşa edilen lâflar,
Demleri acıtıyor.
Susarsa suskun çocuk!...
Raßß'ine ulaşıyor...
SUSMAK;Kabullenmektir habersiz geleni;
bazen acı çekmektir,
haklılıgını bile bile boyun bükmektir,
kelimelere küsmektir,üzmemek icin sevdigini
SUSMAK;Dinlemektir alabildigine hırcın düsünceleri
bazen gözyaslarını saklamaktır,
hüznü sessizlige zincirlemektir,
göstermemek icin topraga düseni
Vuslatı?...
"_Bilmek" diyor.
Çığlıklarla savunan,
Susana imreniyor.
Sessiz bekleyiş anı,
Konuşursan bitiyor.

Susmak nasıl bir çare?
Sevdayı yeşertiyor.
Susmak sabretmek mi?
Mükâfâtını alıyor.
Boşa edilen lâflar,
Demleri acıtıyor.
Susarsa suskun çocuk!...
Raßß'ine ulaşıyor...

SUSMAK;Kabullenmektir habersiz geleni;
bazen acı çekmektir,
haklılıgını bile bile boyun bükmektir,
kelimelere küsmektir,üzmemek icin sevdigini
SUSMAK;Dinlemektir alabildigine hırcın düsünceleri
bazen gözyaslarını saklamaktır,
hüznü sessizlige zincirlemektir,
göstermemek icin topraga düseni

SUSMAK;Sevmektir adını haykıramadıgın kisiyi;
bazen ödün vermektir,
hicranıyla yüregi daglamaktır,
gitmesin diye sıkı sıkı örtmektir yüregini...

SUSMAK;Hapsetmektir asamadıgın caresizligi,
bazen gelecegi beklemektir,
hatıralar ugruna sineye cekmektir,
dostluk adına,cignemektir gururunu...
SUSMAK;Ölmektir,yasamak adına hayatı,
bazen kacıp gitmektir,
hayatla kaderi birlestirmektir,
teslim olup kaybetmektir...

Söylenecek hiçbir şeyin yoksa, susmaya ne dersin?
Söyleyecek sözü olanları dinlemeye, anlamaya ne dersin?
Kitap sayfalarının arasında dolaşmaya...
Kâinatı okumaya...
Suratını okşayan rüzgârı, saçlarını ıslatan yağmur damlasını, ayaklarındaki kum tanelerini hissetmeye...
Güneşin batışını, hayata dair anlatacakları olan bir filmi, yıldızları, uzaklaşan bir gemiyi izlemeye...
Hastanedeki hastaları, cezaevlerindeki mahkûmları, kabristandaki mezar taşlarını görmeye...
Yollardaki bir taşı, bir düşeni, bir kendini kaybedeni kaldırmaya ne dersin?
Biraz düşünmeye, geçmişe, geleceğe gitmeye...
Sorular sormaya, hayata, kendine, dünyaya dair...
Kafa yormaya, hep ertelediğin konularda...
Bir cevap bulmaya, bir cevap veren bulmaya; içinden çıkamadığın problemlere dair...
Söyleyecek hiçbir şeyin yoksa, söyleyecek bir şeyi olanlardan bir şeyler öğrenmeye ne dersin?
Bugüne kadar söylenmiş sözlerin üzerinde durmaya; kiminin altını kırmızı, kiminin mavi, kiminin siyah kalemle çizmeye; kiminin üstünü çizmeye, kimine bir harf, bir kelime, bir ünlem eklemeye ne dersin?
Yeni bir şey söylemeyeceksen, daha önce söylenmiş sözleri bu kadar yüksek sesle, bu kadar kendi keşfinmiş gibi bağıra bağıra söylememeye ne dersin?
Kendini biraz hesaba çekmeye, cevaplarının doğruluğunu kontrol etmeye, hatalarını kabul etmeye...
Biraz bozmaya ezberlerini...
Biraz değiştirmeye kurduğun cümleleri...
Teslim bayrağını çekmeye...
Yeni şeyler öğrenmeye...
Yeni şeyler söylemek için susmaya...
Ama susarken de içine hiçbir ima katmadan, sadece susmaya...
Bir şey biliyormuş gibi değil.
Kâle almıyormuş gibi değil.
Kendini ağırdan satıyormuş gibi de değil.
Gümüş olan söze tercih edilesi bir altın değerinde olduğundan hiç değil...
Daha yolun başındaymış, daha öğrenecek çok şeyi varmış, söyleyecek hiç ama hiçbir şeyi yokmuş gibi susmaya...
Bir "Konuşursam yer yerinden oynar havasında" değil.
"Fırtına öncesi sessizlik" gibi de değil.
Sesini akort ediyormuş gibi hiç değil.
Söyleyecek sözü olmayan herhangi bir insan gibi...
Susmaya ne dersin?
YA HAYIRLI KONUş VEYA SUS...!
