Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
....Ve sen yine denendiğinde
ve yine kalbin daraldığında
ve yine bütün kapılar yüzüne kapandığında
ve yine ne yapman gerektiğini bilemediğinde...
Uzun uzun düşün ve hatırla yaradanını!
Su gibi faydalı, su kadar çok, su gibi güzel, su gibi özel, su gibi vazgeçilmez olmak gerek...
Su gibi hayat kaynağı, yaşatıcı olmak...
Yok edici, sürükleyici, yıkıcı değil.
Rahmet olmak su gibi, afet olmamak...
Elini taşın altına koy da, etrafındaki şu taşlara bir kez daha bak, düşün...
Taşların en ağırı...
Sözcüklerin, nefeslerin sonsuzluk durağı...
Son söz, son nefes...
Mezar taşı...
Bir masalın son paragrafı...
Masal bu ya.
Bir varmış, bir yokmuş...
Gel-geç zamanların ağına düşmeden bir kez daha...
Çocuk deyip geçme...
Fatih'e koskoca Osmanlı, çocuk yaşta bırakılmış.
O çocuk, zaman olmuş çağ açmış çağ kapatmış.
İstanbul'u bizlere hatıra bırakmış. Çocuklar burdalar; çocukları "Fatih" yapacak büyükler... neredeler?
Ölüm, ölümsüzlüge giden yolun başı...
Neyleyim öte yandan faydasız arkadaşı...
Milyon sene gülsem, milyon sene ağlasam...
Hakk yolunda olmadikça neye yarar gözyaşı?
Arkadaşlarının ve dostlarının sana olan saygı ve terbiyesini öğrenmek istersen kuyruklarına bas...
Çünkü kimsenin canı yanmadıkça sana gerçek yüzünü göstermez...
Yusuf olmak için Yusuf gibi yürek gerek, gönül gerek, iman gerek...
Züleyha değilsek eğer peşine düşmeyeceğiz Yusufların...
Kendi ayarımızda birini sevelim ki mutlu olalım...
Yapacağımız iki iş birbirine karıştığı zaman, onlardan nefsimize ağır gelenine bakıp ve onu yapalım...
Çünkü nefse ancak hak ve doğru olan şey ağır gelir...
İlle de birini seveceksen, dışını değil içini seveceksin.. Gördüğünü herkes sever ama sen asıl görmediklerini seveceksin.. Sözde değil özde aşk istiyorsan şayet; ”ten”e değiL ”can”a değeceksin…