- Katılım
- 27 Şubat 2011
- Mesajlar
- 413
- Tepkime puanı
- 6

İşte geldik .. Gitmek için..
Yorulan yürekle , bükülmüş belle , eğik bir başla, dökülen dişlerle ,
kurumuş dudaklarla , çürümüş bedenimizle kapına gelen biziz...
Oysa daha dündü fidan boylu selvi gibi olan ,
anasının kuzusu , babasının gözbebeği ,
arkadaşlarının sevdiği , ne oldu birdenbire..
Nerede o canım dostlarım , nerede kan kardeşlerim ,
neden benimle aynı yere gelmediler , yalnız bıraktılar ,
hani sevenlerim .. ne oldu onlara ?
Dünya dedikleri sadece bu kadarmıydı ,
bir ağaç gölgesi bumuydu yoksa...
"Daha işlerimi bitirmedim , randevularım yarım kaldı ,
annemle bile vedalaşmadım..çocuklarımı öpmeden geldim ,
Şimdi kim bakar onlara , bu kadarmı ani olacaktı herşey... ""
Ya Rabbi...
Bize tattırdığın dünya rüyasının lezzetini almayı ahirette nasib eyle ,
Habibine (s.a.v) reva gördüğün mağara kovuklarını taleb ediyoruz ,
bize rahat döşeklerdeki rahatlık yerine ,
hasır üzerinde sıkıntıyı iman şerbetini olarak içir...
Bize öyle yanan sineler ihsan etki ,
O hicranla Zatına layık olabilmeyi murat edelim ,
Varlığınla yok et bizi , damlanın ummanda kaybolduğu gibi ,
varlığınla erit bizi Rabbim...
Bu fakirinde cızırtıdan hissiyata geçmesini nasib eyle..
AMİN
