Nasuh Tövbesinin Hikayesi

Gönül sızım

Özel Kardeşimiz
Yönetici
Süper Mod
Moderatör
Katılım
26 Temmuz 2011
Mesajlar
19,432
Tepkime puanı
185
Nasuh tövbesi ne demek? Nasuh tövbesinin hikayesi, tevbe-i nasuhun hikayesi hakkında ayrıntılı bilgi.

nasuhtovbesi.jpg


Yıllar önce Nasuh adında bir adam vardı. Nasuh hamamlarda tellaklik eder böylece kadınları kolaylıkla avlayarak baştan çıkarırdı.
Yüzü kadın yüzü gibi tüysüzdü. Erkekliğini bu yüzden rahatlıkla gizlerdi. Nasuh yıllarca tellaklık etti, kimse onun erkek olduğunun farkına varmadı.
Çünkü yüzü kadın yüzü gibi, sesi kadın sesi gibiydi. Çarşaf giyer peçe takardı, fakat şehveti azgın bir gençti.
Bu yüzden padişahın kızlarını bile hammada keseler ovar, yıkardı.

Aradan zaman geçince Nasuh bu işten pişman oldu, tövbe etti fakat tövbesini tutamadı. Bu defalarca böyle oldu. Bir gün Nasuh bir Allah dostuna giderek:
- "Bana dua et." diye ricada bulundu.
O Allah'ın (c.c.) veli kulu ona dua etti.

Nasuh bir gün yine hamamda tası doldururken padişahın kızının küpesindeki incilerden biri kayboldu. Bütün kadınlar onu aramaya koyuldular.
Herkesin eşyasını aramak için önce hamamın kapısını kapadılar. Sonra başladılar aramaya. Fakat inci bir türlü bulunamadı.
Bunun üzerine herkesin ağzını ve her yerini aramaya başladılar.

- "İhtiyar, genç, herkes anadan doğma soyunsun." diye bağırdılar.
Nasuh korkusundan bir kenara çekildi, yüzü korkudan sararmış dudakları titriyordu. Ölüm korkusu her yanı sarmıştı. Kendi kendine:

- "Yarabbi, dedi. Bir çok defalar tövbe ettim fakat tövbemi bir türlü tutamadım. Eğer beni bu beladan, rezil rüsva olmaktan kurtarırsan
bütün yaptıklarımdan tövbe ettim." dedi.
Hamamdakiler herkesi aradıktan sonra:
- "Ey Nasuh herkesi aradık, şimdi sıra sende gel seni de arayalım." dediler. Nasuh için kurtuluş yoktu tam onu arayacaklardı ki ansızın:

- "İnci bulundu." diye bir ses geldi. Nasuh'u aramaktan vazgeçtiler, böylece Nasuh rezil olmaktan, ölümden kurtulmuştu.
İnci bulunduğu için herkes bayram ediyor seviniyordu. Bu sevinç dalgası geçtikten sonra Nasuh'u çağırdılar:

- "Ey güzel tellak gel, padişahın kızı seni çağırıyor gel onu kesela, yıka" dediler.
Nasuh bunu reddederek hamamdan çıkıp gitti. Bir daha da tövbesini bozmadı...
ALINTI

duaa..
 

Yekbu_tenebu

Katılımcı Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
18 Eylül 2014
Mesajlar
95
Tepkime puanı
0
Çok güzel bir hikaye hocam. Paylaştığınız için şahsen ben teşekkür ederim.
 

Hümeyra

Süper Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
9 Mayıs 2014
Mesajlar
1,176
Tepkime puanı
4
Bu nasuh kıssası gerçektir ve ayeti kerimede de nasuh tevbesi ile tevbe etmemiz özellikle vurgulanmıştır. Yani bir daha günahlara geri dönmemek şartı ile kesin kararla hatadan, günahtan el çekmektir. Cümle ümmeti Muhammed'e Rabbim nasuh tevbesi ile hak yola dönmeyi nasip etsin inşallah.Amin.
duaa..
 

Gönül sızım

Özel Kardeşimiz
Yönetici
Süper Mod
Moderatör
Katılım
26 Temmuz 2011
Mesajlar
19,432
Tepkime puanı
185
tevbexex.jpg


Yarabbi, Bir çok defalar tövbe ettim fakat tövbemi bir türlü tutamadım. Eğer beni bu beladan, rezil rüsva olmaktan kurtarırsan!!
bütün yaptıklarımdan tövbe edeceğim ve bir daha asla yapmıyacağıma Allahım, sana söz veriyorum.....
 

Yekbu_tenebu

Katılımcı Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
18 Eylül 2014
Mesajlar
95
Tepkime puanı
0
tevbexex.jpg


Yarabbi, Bir çok defalar tövbe ettim fakat tövbemi bir türlü tutamadım. Eğer beni bu beladan, rezil rüsva olmaktan kurtarırsan!!
bütün yaptıklarımdan tövbe edeceğim ve bir daha asla yapmıyacağıma Allahım, sana söz veriyorum.....
Selamun aleyküm. Gönül sızım hocam bu şekilde dua edilmesi için Allah'u Teala ile pazarlık yapıldığını ve bu şekilde dua edilmesini yanlış buluyor bazı alimler. Siz yapmışsınız bilgi ve tecrübelerinize sonsuz güvenim var ama dua konusunda beni ve benim gibi bilgi eksikliği olan kişileri aydınlatırsanız çok sevinirim.
 

Yekbu_tenebu

Katılımcı Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
18 Eylül 2014
Mesajlar
95
Tepkime puanı
0
Ben küçükken camiye gitmiştim bizim cami hocası mıydı ne biri şart koşuyorsunuz demişti. O yüzden böyle dua etmenin doğru olmadığını söylemişti gönülsızım hocam
 

Gönül sızım

Özel Kardeşimiz
Yönetici
Süper Mod
Moderatör
Katılım
26 Temmuz 2011
Mesajlar
19,432
Tepkime puanı
185
Selamun aleyküm. Gönül sızım hocam bu şekilde dua edilmesi için Allah'u Teala ile pazarlık yapıldığını ve bu şekilde dua edilmesini yanlış buluyor bazı alimler. Siz yapmışsınız bilgi ve tecrübelerinize sonsuz güvenim var ama dua konusunda beni ve benim gibi bilgi eksikliği olan kişileri aydınlatırsanız çok sevinirim.

Ve Aleykümselam Gönül Dostum Alimler,bu şekilde dua edilmesini yanlış buluyor olabilirler...
Hak teâlâ âlimdir, Hakîmdir, her şeyin en iyisini sadece O cc. bilir..

Nasuh tövbe etmiş!!ama benim gibi yine nefsine yenik düşerek , yine aynı günahı,tekrar,tekrar işlemiş Allah cc. da onu terbiye etmek için,öyle bir şey olmuş ki hani
"Başınıza her ne musibet gelirse, kendi yaptıklarınız yüzündendir O,cc. yine de çoğunu affeder.”
(42/30) misali

Nasuh o kadar çok çaresiz ve zor durumda kalmiş ki bir Müsliman olarak rezil rüsva olacak!!sığınacak kimsede yok Rabbine yönelmiş,;
-Yarabbi, Bir çok defalar tövbe ettim fakat tövbemi bir türlü tutamadım. Eğer beni bu beladan, rezil rüsva olmaktan kurtarırsan!!bütün yaptıklarımdan tövbe edeceğim ve bir daha asla yapmıyacağıma Allahım, daha önce kendime söz verdim ama nefsim hep bahaneler uydurarak ben, beni kandirdim!!bu sefer Sana ,Sana Alemlerin Rabbine söz veriyorum....Kulun ,kurbanin olduğum Rabbim duy sesimi ...kurtar beni...

ve Rabbi Nasuh kulunu kurtarmiş hem kurtulmasına hemde tekrar tövbe etmesine Allah (c.c.) vesile yaratmış ve Nasuh tövbesine sadık kalmış bir kul olarak bu hata ve günahtan dersini almiş olarak vicdanli bir Salih insan olmuş Hamd Olsun..........


Ben burada Nasuh Tövbesinin Hikayesi diye eklemişim Kıssadan Hisse misali..her kes ancak kabı, kapasite ,idraki , nasibi kadarını alıyor
ben Kıssadan, Hissemi, nasibimi aldım..ancak Nasibi olan kıssadan hissesini alır...

Her şey nasip meselesi.. Sen hala anlamadın mı Herkes ancak nasibince faydalanıyor hayattan ve her şeyden..
Herkes ancak nasibince alır ilmi ve alınması gereken dersi..........
Ey benim nasiplim; Senin aşktan yana nasîbin varsa, Dokunsan da yanacaksın; Dokunmadan da.'

BANA TESELLİĞ GELMEZ HAKK EMRETMEDİKÇE... HALK BUNU İDRAKTEN YOKSUN HAKK HÜKMETMEDİKÇE...
HÜKÜM ONDAN BEN İSE KULUYUM İSTER YAZDIRIR İSTERSE UNUTURUR VE RIZKININ YERİNİ BULDURUR VAR MI ONDAN GAYRISI...

acilangul1
 

Yekbu_tenebu

Katılımcı Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
18 Eylül 2014
Mesajlar
95
Tepkime puanı
0
Yok tabi hocam haklısınız. Dediğim gibi siz yazmışsınız sizi yargılamıyor ve yanlış anlamıyorum kesinlikle fakat dediğim gibi kimisi öyle deyip aklımı çeliyor ve yüce yaradana karşı düşününce binevi hak verdim söylenenlere. Hani Allah'u Teala bizi bizden çok iyi bilirde yine de yanlış yapmamak uğruna sordum sorumu. Ayrıca Hikaye çok güzel paylaştığınız için şahsım adına teşekkür ederim. Daha önce de yorum atmıştım. bugün yeni yorumları okurken sizin yorumunz farkettim ve sormak istedim.
Hayırlı geceler
 

Huzur Yolcusu

Çalışkan Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
21 Haziran 2014
Mesajlar
587
Tepkime puanı
3
Selamün aleyküm abla bu hikayeyi ilk okuduğumda benim hoşuma gitmiş aynı zamanda dua etme şekli benim de dikkatimi çekmişti. Yalnız okuduktan sonra düşündüm burada asıl dikkat çeken Allah'ın (c.c.) ne kadar affedici olduğu ve o anda pazarlık yapar gibi dua etmiş olsa da Allah'a (c.c.) sığınıp ondan istemesi neticesinde duasının kabul olması ve sonunda gerçekten tövbe etmiş olmasıdır.

Bizlere anlatılmak istenen şey çok açık aslında Mevlana Hz.'nin sözü gibi;
Gel, ne olursan ol yine gel,
Bin kere tövbe etsen,
Bin kere tövbeni bozsan da yine gel
Bizim kapımız umutsuzluk kapısı değildir
Gel, ne olursan ol yine gel

Elbette günah olduğunu bile bile Allah (c.c) affeder diye günah işlemeyeceğiz, ama işlemiş olsakta yine tövbe edeceğiz. Nasuh tövbe etmiş yine aynı günahı işlemiş ama öyle bir şey olmuş ki hem kurtulmasına hemde tekrar tövbe etmesine Allah (c.c.) vesile yaratmış ve tövbesine sadık kalmış. Allah razı olsun ablacım sayende kıssadan hissede bende hissemi aldım.
 

Ab-ı Hayat

Moderatör
Moderatör
Katılım
3 Haziran 2014
Mesajlar
1,608
Tepkime puanı
47
selamun aleyküm ablacım; buradaki nasuh tövbesinde hani; "beni bu beladan kurtarırsan bir daha günah işlemiycem" demiş ya bunu okuyunca aklıma, Hz.İbrahim peygamberin Allah'a; "bana bir evlat ver yedi yaşına gelince sana kurban edeyim" diye söz vermesi geldi... Bu konular netice itibariyle birbirine çok benziyor bence çünkü, ikisinde de Allaha verilen sözün yerine getirilip getirilmiyeceğini sınamak için kabul etmiş gibi geldi...(tabii en doğrusunu yine Allah bilir) bana İbrahim peygamberin kıssasını çağrıştırdı ..... (olaylar farklı olsa da) sizce de benzer yönleri yok mu?? selametle...
 

Hümeyra

Süper Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
9 Mayıs 2014
Mesajlar
1,176
Tepkime puanı
4
Nasuh tövbesinin hikayesi(mesneviden)

Bu Nasuh tövbesini sana anlatayım, dinle. İnanmışsın ama yeniden inan!

Süt, memeden çıktı mı bir daha dönüp memeye giremez. Nasuh tövbesi de böyledir. İnsan, bir suçtan tövbe etti mi bir daha o suçu aklına bile getirmez, değil ona rağbet etmek, her an ondan nefreti artar. O nefret, tövbenin kabul edildiğine işarettir. O istek, önce lezzetsiz bir hale geldi, sonradan da istek yerine bu nefret geçti. Nitekim "Aşkı, başka bir aşktan başkası getiremez, neden o sevgiliden güzel bir sevgiliye âşık olmuyorsun?" demişler. İnsanın gönlü, tövbeden yine o suça meylederse bu meyil, tövbenin kabul " edilmediğine, kabul lezzetinin o suçun yerine geçmediğine delildir. Yani "Kolay ibadetleri ona kolaylaştırırız" hükmü zahir olmamıştır, onda hâlâ "Güç şeyleri, kötülükleri, ona kolay gösteririz" hükmü vardır.

Bundan önce Nasuh adlı bir adam vardı. Tellâklık eder, bu suretle kadınları avlardı.
Yüzü, kadın yüzüne benzerdi. Tüyü tüsü yoktu. Erkekliğini daima gizlerdi..

2230. Kadınların hamamında tellâklık ederdi. Kötülükle, hilede pek çevikti.
Yıllarca tellâklık etti, kimse onun halinden, sırrından bir koku bile almadı.
Çünkü sesi de kadın sesine benziyordu, yüzü de kadın yüzüne. Fakat şehvette pek yüceydi, pek uyanıktı.
Çarşaf giyer, başını örter, peçe takardı. Fakat şehvetli ve azgın bir gençti.
Bu suretle padişahların kızlarını bile güzelce keseler, ovar, yıkardı.

2235. Tövbe etmekte, ayak diremeye çalışmaktaydı. Fakat kâfir nefis, tövbesini bozdurup dururdu.
O kötü işli herif, bir arifin yanına gidip "'Beni duada an" diye yalvardı.
O hür er, onun sırrını anladı ama Tanrı hilmi gibi o da açığa vurmadı.
Dudağı kilitliydi ama gönlünde sırlar vardı. Dudağını yummuştu ama gönlü seslerle doluydu.
Tanrı şarabını içen arifler, sırları bilirler ama örterler.

2240. İşin sırlarını kime öğretirlerse ağzını mühürlerler, dikerler.
Arif, tuhaf tuhaf güldü de dedi ki: A içi kötü adam, bildiğin, gönlünde tuttuğun şeyden Tanrı seni kurtarsın.

Tanrı'ya ulaşmış arifin Tanrı'dan isteği, Tanrı'nın kendinden bir şey istemesine benzer. Çünkü "Ben, onun kulağı, sözü, dili ve eli olurum" ve "O taşları attığın zaman sen atmadın, Allah attı" denmiştir. Bu hususta bir çok âyetlerle hadîsler vardır. Tanrı'nın sebep yaratması, suçlunun kulağını tutmuş, Nasuh tövbesine götürmüştür.


O dua, yedi göğü de geçti, kabul edildi. O yoksulun işi, nihayet iyileşti, düzene girdi.
Çünkü şeyhin o duası, her duaya benzemez. Şeyh, Tanrıda yok olmuştur, onun sözü Hak sözüdür.
Tanrı, kendisinden bir şey isterse kendi isteğini nasıl reddeder?

2245. Ululuk ıssı Tanrı, onu bu lanetleme işten, bu vebalden kurtarmak için bir sebep halketti.
Nasuh, hamamda tası doldururken padişahın kızının bir incisi kayboldu.
Küpesindeki incilerden biri kayboldu ve bütün kadınlar, o inciyi araştırmaya koyuldular.
Önce herkesin eşyasını araştırmak üzere hamamın kapısını iyice kapattılar.
Herkesin eşyası arandı, inci bulunmadığı gibi inciyi çalan da rezil olmadı.

2250. Bunun üzerine bu üstün körü işi bırakıp herkesin ağzını, kulağını, vücudundaki bütün delikleri adamakıllı aramaya koyuldular.
O sedefi güzel inciyi altta, üstte her yanda araştırmaya başladılar.
Hepiniz soyunun, ihtiyar genç herkes anadan doğma soyunsun diye bağırıldı.
Sultanın hizmetçileri, o değerli inciyi bulmak için bir bir, herkesi aramaya başladılar.
Nasuh, korkusundan tenha bir yere çekildi. Yüzü, korkusundan sapsarı olmuştu, dudakları gövermişti.

2255. Ölümünü gözünün önünde görüyor, gazel yaprağı gibi tirtir titriyordu.
Dedi ki: Yarabbi, nice defalar tövbeler ettim; ahtlar ettim, sonra onları bozdum.
Ben, bana lâyık olanları yaptım. Sonunda da işte bu kara sel, gelip çattı.
Arama nöbeti bana gelirse eyvah bana! Kim bilir neler çekecek, ne güçlüklere düşeceğim?
Ciğerime yüzlerce kor düştü. Münacatımdaki ciğer kokusuna bak.

2260. Böyle bir keder, böyle bir gam, kâfirde bile olmasın. Rahmet eteğine sarıldım, medet medet!
Keşke anam, beni doğurmasaydı, yahut da beni bir aslan paralasaydı.
Tanrım, sana düşeni yap. Beni, her delikten bir yılan sokmada.
Ne de taş gibi bir canım, ne de demir gibi bir yüreğim varmış. Yoksa bu dertle çoktan erir, kan kesilirdim.
Vaktim daraldı, bir an içinde feryadıma yetiş, padişahlık et.

2265. Beni bu sefer de korur, suçumu örtersen ne olur? Her türlü yapılmıyacak işlerden tövbe ettim.
Bu sefer de tövbemi kabul et de tövbemde durmak için yüzlerce kemer bağlanayım.
Bu sefer de kusurda bulunursam artık duamı ve sözümü dinleme.
Hem böyle söylenip titremede, hem katra katra gözyaşları dökmede, hem de cellâtların, hain kişilerin ellerine düştüm diye feryadetmedeydi.
Hiçbir Firenk bu hale düşmesin. Hiçbir mülhit bu feryada uğramasın diyor.

2270. Kendine ağlayıp duruyor, Azrail'i gözünün önünde görüyordu.
Yarabbi, yarabbi diye o kadar söylendi ki kapı ve duvar da onunla beraber yarabbi, yarabbi demeye başladı.
O yarabbi yarabbi derken birden, inciyi arayanların sesi duyuldu:


Arama nöbetinin Nasuh'a gelmesi ve "Herkesi aradık, Nasuh'u da arayın" denmesi, Nasuh'un korkudan kendisinden geçişi, Tanrı elçisinin - Tanrı ona rahmet ve esenlikler versin - bir hastalığa, yahut sıkıntıya uğradığı vakit "Şiddetten, açılır, savuşursun" buyurduğu gibi Nasuh'un da o şiddetten kurtuluşu.

Herkesi aradık, ey Nasuh, sen gel. Bu sesi duyar duymaz, Nasuh kendisinden geçti, âdeta bedeninden ruhu uçtu.
Harap duvar gibi çöküverdi. Aklı fikri gitti, cansız bir hal aldı.

2275. Bedeninden amansız bir halde aklı gidince sırrı, derhal Tanrı'ya ulaştı.
Bomboş bir hale geldi, varlığı kalmadı. Tanrı, bir doğan kuşuna benziyen canını, huzuruna çağırdı.
Muratsız gemisi kırılınca rahmet denizinin kıyısına düştü.
Akılsız, fikirsiz bir hale gelince canı, Hakk'a ulaştı. İşte o zaman rahmet denizi coştu.
Canı, beden ayıbından kurtulunca sevine sevine aslına gitti.

2280. Can, doğan kuşuna benzer, ten ona tuzaktır. O, beden tuzağına ayağı bağlı, kanadı kırık bir halde düşüp kalmıştır.
Fakat aklı, fikri gidince ayağı açıldı. Artık o doğan kuşu, Keykubad'a uçar gider.
Rahmet denizleri, coşunca taşlar bile abıhayatı içer.
Zayıf zerre değerlenir, büyür. Topraktan meydana gelen şu döşeme, atlas haline gelir, değerli bir kumaş olur.
Yüz yıllık ölü, mezarından çıkar. Mel'un Şeytan güzelleşir, huriler bile ona haset ederler.

2285. Bütün bu yeryüzü yeşerir, kuru sopa meyva verir, tazeleşir.
Kurt, kuzuyla eş olur. Ümitsizlerin damarları hoş bir hale gelir, izleri kutlu olur.

İncinin bulunması ve sultanın hizmetçi ve halayıklarının Nasuh'tan helâllık dilemeleri

Canı helak eden o korkudan sonra "Kaybolan inci, işte buracıkta" diye müjdeler geldi.
Ansızın ses geldi: Korku gitti, o değen bulunmaz eşsiz inci bulundu.
İnci bulundu, biz de neşelere daldık. Müjde verin, inci bulundu.

2290.Hamam, halkın bağrışmasiyle, hüzün gitti feryadiyle, el çırpmasiyle doldu.
Kendinden geçen Nasuh, tekrar kendine geldi. Gözü. yüzlerce aydın gün gördü.
Herkes ondan helâllik istemekte, herkes elini öpüp durmaktaydı.
Senden şüphe ettik, hakkını helâl et. Dedikoduda bulunduk, âdeta etini yedik diyorlardı.
Çünkü o, yakınlıkta herkesten ön olduğu için herkes daha ziyade ondan şüphe etmişti.

2295. Nasuh, has tellâktı, mahremdi. Hattâ sultanla ruhları birdi, bedenleri ayrı.
Sultana ondan yakın bir kadın yok. İnciyi aşırdıysa o aşırmıştır.
Önce onu aramalı demişlerdi ama yine de hürmet ettiklerinden sona bırakmışlar;
Aldıysa biraz mühlet vermiş olalım da bir yere atsın bari, fikrine düşmüşlerdi.
Onun için ondan helâllik diliyorlardı, mazeret getirip duruyorlardı.

2300. Nasuh, "Bu bana Tanrı'nın lûtfu, ihsanı. Yoksa dediğinizden beterim ben.
Benden helâllik dilemeye hacet yok. Çünkü ben, zamane halkının en suçlusuyum.
Bana söylediğiniz kötülükler, bendeki kötülüğün yüzde biridir. Bunda şüphe eden olabilir, fakat bence apaçıktır bu.
Kim bende birazcık kötülük biliyorsa muhakkak o bildiği şey, binlerce kötü suçumdan, binlerce pis işimden biridir.
Suçlarımı ve kütü hareketlerimi bir ben bilirim, bir de onları örten Tanrım.

2305. Önce iblis bana hocalık etti ama sonradan o bile gözümde bir yelden ibaret oldu.
Yaptıklarımın hepsini Tanrı gördü de göstermedi, bu suretle de kötülükle yüzümü sarartmadı.
Sonra da yine Tanrı rahmeti, kürkümü dikti, canıma can gibi tatlı tövbeyi nasibetti.
Ne yaptıysam yapmadım saydı, bulunmadığım ibadetleri yapmışım farzetti.
Beni selvi ve süsen gibi azadetti. Bahtım, devletim gibi gönlüm de açıldı.

2310. Adımı temizler defterine yazdı. Cehennemliktim, bana cenneti bağışladı.
Ah ettim, ahım bir ipe döndü, düştüğüm kuyuya sarktı.
O ipe sarıldım, dışarı çıktım. Neşelendim, ferahladım, semirdim, benzim kırmızılaştı.
Kuyunun dibinde zebun bir haldeydim, şimdi bütün âleme sığmıyorum.
Şükürler olsun sana yarabbi. Beni ansızın gamdan kurtardın.

2315. Tenimin her kılında bir dil olsa da hepsiyle sana şükretmeye kalkışsam yine şükründen âcizim.
Şu bahçede, şu ırmakların kıyısında halka "Keşke kavmim bilseydi, Tanrı beni ne yüzden yarlığadı" diye nara atmaktayım dedi.

Sultanın, Nasuh'u tövbesinden ve tövbesinin kabul edilmesinden sonra tekrar tellâklığa çağırması, ve onun bahaneler bularak gitmemesi

Ondan sonra birisi gelip Nasuh'a iltifat ederek dedi ki: Padişahımızın kızı, seni çağırıyor.
Ey temiz kişi, padişahın kızı seni istemede, gel de başını yıka.
Gönlü, senden başka bir tellâk istemiyor. Onu ovmak, kille yıkamak, senin işin.

2320. Nasuh, yürü yürü dedi, elim işten kurtuldu benim. Senin Nasuh'un hastalandı şimdi.
Yürü, koş, acele bir başkasını bul. Tanrı hakkıyçin benim elim, işe varmıyor artık.
Kendi kendisine de suç, hadden aştı. Gönlümden o korku, o elem nasıl gider?
Ben bir kere öldüm de tekrar dünyaya geldim. Ben ölüm ve yokluk acısını tattım.
Tanrı'ya sağlam tövbe ettim. Canım, bedenimden ayrılmadıkça bu tövbeyi bozmam.
 

ihvan

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
14 Şubat 2015
Mesajlar
1,512
Tepkime puanı
10
Çok enterasandır, Kur'an, insanı önce "fiili tövbeye" sonra da "lisani" tövbeye davet eder..!
 

Gönül sızım

Özel Kardeşimiz
Yönetici
Süper Mod
Moderatör
Katılım
26 Temmuz 2011
Mesajlar
19,432
Tepkime puanı
185
قَالَ رَبِّ إِنِّي ظَلَمْتُ نَفْسِي فَاغْفِرْ لِي فَغَفَرَ لَهُ إِنَّهُ هُوَ الْغَفُورُ الرَّحِيمُ

"Rabbim! Doğrusu ben nefsime zulmettim. Beni bağışla! dedi; Allah da, onu bağışladı. Çünkü, çok bağışlayıcı, çok merhamet edici olan ancak O’dur "
28/KASAS-16
 
K

Kayıtsız Üye

Kayıtsız
Misafir
Mevla razı olsun açıklayıcı olmuş, lakin kaynak nedir gerçekte olmuş mu belgesi var mı? Yanlış anlamayın biz de konuşuyoruz bunu ama insanlar sonuna da kaynak soruyor. Bizi de bilgilendirir iseniz memnun oluruz.
 
K

Kayıtsız Üye

Kayıtsız
Misafir
Nereden biliyorsunuz da gerçektir diyebiliyorsunuz,hadis mi var,ya da kaynağınız nedir?

Ben size söyleyeyim mesnevide geçen bir kıssa.Kesinlikle doğrudur dememeliyiz.
 

Turab

Teknik Ekip
Yönetici
Admin
Katılım
22 Şubat 2011
Mesajlar
7,015
Tepkime puanı
423
Nereden biliyorsunuz da gerçektir diyebiliyorsunuz,hadis mi var,ya da kaynağınız nedir?

Ben size söyleyeyim mesnevide geçen bir kıssa.Kesinlikle doğrudur dememeliyiz.
Kitaplarımızda canıgönülden yapılan tövbenin Allah tarafından kabul edileceği ifade edilir. Nitekim Allah Teala,

Ey iman edenler, nasuh tövbe ile tövbe edin ki Allah da sizin kabahatlerinizi affetsin ve altlarından ırmaklar akan cennetlerine koysun. (Tahrim, 66/8)

buyurarak, yapılan tövbelerin kabul edileceğini beyan eder. Ayette geçen nasuh tövbe ise şöyledir:

  1. Allaha karşı günah işlediğini bilerek, bu günahtan dolayı Allaha sığınmak ve pişman olmak.
  2. Bu suçu işlediği için üzülmek, Yaratıcıya karşı böyle bir günah işlediğinden dolayı vicdanen rahatsız olmak.
  3. Bir daha böyle bir suça dönmeyeceğine dair kesin bir karar içerisinde olmak.
  4. Kul hakkını ilgilendiriyorsa onunla helalleşmek.

Bir rivayette de "Nasuh Tövbe" şöyle tarif edilmiştir:

"- Günahlara pişmanlık.
- Farz ibadetleri yapmak.
- Zulüm ve düşmanlık yapmamak.
- Kırgın ve küskünlerle barışmak.
- Bir daha o günaha dönmemek üzere karar vermek." (bk. Kenzü'l-ummal, 2/3808)

İnşallah bu şartları yerine getirirsek Allahın tövbelerimizi kabul edeceğinden ümitli oluruz.
 
Üst Alt