Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Ana sayfa
Forumlar
İSLAMİ PAYLAŞIMLAR
Namaz
Namaz Vakitleri nasıl hesap edilir
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="Ekrem" data-source="post: 49438" data-attributes="member: 3"><p><strong>Nemâzı Cem' Etmek</strong></p><p>(El-fıkhu alel-mezâhib-il-erbe’a)da diyor ki, (Mâlikî mezhebinde, seferde, şiddetli yağmurda, karanlıkda, çamurlu gecelerde ve Arafât ve Müzdelifede, öğle ile ikindi ve akşam ile yatsı nemâzları cem’ edilir. Seferin üç günden [80 kilometreden] az olması da câizdir. Deniz yolculuğunda cem’ câiz değildir. Yağmurda ve çamurda, yatsıyı câmi’de akşam ile birlikde cemâ’at ile kılmak câiz olur. Vitri vaktinde kılar. Şâfi’îde, cem’ için, seferin 80 kilometre olması lâzımdır.</p><p></p><p>Hanbelîde cem’, 80 kilometre seferde ve nemâz vaktleri bahsinde bildirdiğimiz hâllerde câiz olduğu gibi, soğuk, kış, yağmur, çamur, fırtınada, yatsıyı akşam ile, evinde de cem’ câizdir. Cem’ ederken, sünnetler kılınmaz. Birinci nemâza başlarken, cem’ için niyyet edilir. Vazîfe ve iş zemânında, öğleyi, ikindiyi, akşamı vaktinde kılması mümkin olmıyanlar, Hanbelî mezhebini taklîd ederek, ikindiyi öğle ile, akşamı yatsı ile cem’ etmeli, vazîfeyi terk etmemelidir. Vazîfeden ayrılırsa, yerine gelenin yapacağı zulmlere, küfrlere sebeb olur. Hanbelîde abdestin farzı altıdır: Ağzın ve burnun içleri ile birlikde yüzü yıkamak, niyyet, kolları yıkamak, başın her tarafını, kulakları ve üstündeki deriyi mesh etmek, [Sarkan saç mesh edilmez. Mâlikîde sarkanlar da mesh edilir]. Ayakları, yanlarındaki kemiklerle yıkamak, tertîb [sıra], muvâlat [acele] farzdır. Herhangi bir kadının derisine şehvet ile ve kendi zekerine temâs edince, abdest bozulur. Kendine kadın dokununca, lezzet duysa da bozulmaz. Deriden çıkan her şey, çok ise bozar. Deve eti yimek bozar. Özr sâhibi olmak, hanefî gibidir. Guslde, ağzı, burnu ve saçları yıkamak ve erkeklerin örgülü saçı açmaları farzdır. Kadınların saç örgülerini çözmeleri, cenâbet için sünnet, hayz için farzdır. Nemâzda teşehhüd mikdârı oturmak ve iki tarafa selâm vermek de farzdır.)</p><p></p><p><strong>Kerâhet Zemânları</strong></p><p></p><p>NEMÂZ KILMASI TAHRÎMEN MEKRÛH, YA’NÎ HARÂM OLAN ZEMÂN ÜÇDÜR: </p><p>Bu üç vakte, (Kerâhet zemânı) denir. Bu üç vaktde başlanan farzlar sahîh olmaz. Nâfileler sahîh olursa da, tahrîmen mekrûh olur. Bu üç vaktde başlanan nâfileleri bozmalı, başka zemânlarda kazâ etmelidir. Bu üç vakt: Güneş doğarken, batarken ve Nısf-ün-nehâr dâiresi üzerinde, [zevâl vaktinde] ya’nî gündüz ortasında ikendir. Burada, güneşin doğması, üst kenârının zâhirî üfuk hattından görünmeğe başlayıp, bakamıyacak kadar parlamasına ya’nî (Dühâ vakti)ne kadar olan zemândır. Dühâ vaktinde güneş merkezinin üfk-ı hakîkîden irtifâı beş derecedir. Alt kenârı üfk-ı mer’îden bir mızrak boyu irtifâındadır. Dühâ vakti, güneşin tulû’undan (doğuşundan) Türkiyede takrîben 40 dakîka sonradır. Bu iki vakt arasındaki zemân, ya’nî tulû’ ve dühâ vaktleri arasındaki zemân, (Kerâhet zemânı)dır. Dühâ vakti olunca, iki rek’at (İşrak nemâzı) kılmak sünnetdir. Bu nemâza (Kuşluk nemâzı) da denir. Bayram nemâzı da, bu vaktde kılınır.</p><p></p><p>Nemâz vaktleri hesâb edilirken, bir mahaldeki muhtelif yüksekliklerin muhtelif zâhirî üfuk hatlarına göre olan muhtelif zâhirî irtifâ’lar yerine, o mahallin sâbit olan şer’î üfkuna göre şer’î irtifâ’ları hesâba katmak lâzımdır. Buna göre, şer’î zevâl vakti, güneşin ön ve arka kenârlarının, tulû’ ve gurûb mahallerindeki şer’î üfuklardan gâye irtifâ’ında oldukları iki vakt arasındaki zemân olup, o şehrdeki temkin zemânının iki misli bir zemândır. 1 mayısda, İstanbulda hakîkî zevâl vaktinde güneşin merkezinin hakîkî üfka nazaran gâye irtifâ’ı 49 + 14,92 = 63,92 derecedir. Bu irtifâ’, tulû’ ve gurûb etdiği hakîkî üfuklara göre aynıdır. Bu irtifâ’ için fadl-ı dâir zemânı, H = 0 dakîkadır. Hakîkî zemâna göre hakîkî zevâl vakti, her zemân ve her yerde sâat 12 dedir. Tulû’ mahallindeki şer’î üfka nazaran gâye irtifâ’ına göre şer’î zevâl vaktinin başlaması, 12 den temkin zemânı evveldir. Gurûb mahallindeki şer’î üfukdan olan gâye irtifâ’ına göre şer’î zevâl vaktinin bitmesi, hakîkî zevâl vaktinden Temkin zemânı sonradır. Ya’nî, İstanbul için şer’î zevâl vakti, hakîkî sâat 12 den 10 dakîka evvel başlar. Müşterek zemâna göre şer’î zevâl zemânının evveli, Ta’dîl-i zemân + 3 dakîka olduğu için, 11 sâat 51 dakîka, sonu 12 sâat 11 dakîka olur. Yaz sâatine göre ise, 13 sâat 11 dakîka olur. Güneşi görmiyenler için, takvîmlerde yazılı olan (Zuhr vakti), bu zemân başlar. Aradaki yirmi dakîkalık zemân, İstanbul için zevâl vakti, ya’nî (Kerâhet vakti) olur.</p><p></p><p>Güneşin batması, tozsuz, dumansız, berrak bir havada, ziyânın geldiği yerlerin veyâ kendisinin bakacak kadar sararmağa başladığı vaktden batıncaya kadar olan zemân demekdir. Bu vakte (İsfirâr-ı şems) zemânı denir. İşrak vaktleri hesâb edilirken, ihtiyât olarak, Temkin zemânı kadar sonraya alınmış, isfirâr vaktleri değişdirilmemişdir. Nemâzı gündüz ortasında kılmak, ilk veyâ son rek’atinin gündüz ortasına rastlaması demek olduğu, Tahtâvînin (Merâkıl-felâh) hâşiyesinde ve (İbni Âbidîn)de yazılıdır.</p><p></p><p>İkindi nemâzının vakti, öğle vakti bitince başlıyarak, güneşin arka kenârı üfk-ı zâhirî hattından batıp, gayb olduğu görülünciye kadar ise de, güneş sarardıkdan sonra, ya’nî alt [ön] kenârı üfk-ı zâhirî hattına bir mızrak boyu yaklaşınca, her nemâzı kılmak ve ikindiyi bu vakte gecikdirmek harâmdır. Fekat ikindi nemâzı bu vakte kalmışsa, mutlaka farzı kılınmalı ve kazaya bırakılmamalıdır.</p><p></p><p>Güneşin veyâ ziyâsının geldiği yerlerin sararması, merkezinin üfk-ı hakîkîye beş derece irtifâ’a geldiği vakt başlar. Bu vakte (İsfirâr vakti) veyâ (Kerâhet vakti) denir. Bu vakt, üç kerâhet vaktinin üçüncüsüdür. Türkiyede şehrlerde ikindi ezânları, iki imâma göre okunduğundan, ikindi nemâzını, bu ezândan, kışın 36 dakîka, yazın ise 72 dakîka sonra kılmalıdır ki, böylece İmâm-ı a’zama da uyulmuş olur. Arz derecesi 40 ile 42 arasındaki mahallerde, ocak ayından başlıyarak, her ay için 6 dakîka, 36 ya ilâve, kışa doğru temmuz ayından başlıyarak, 72 den tarh edilince, bu aydaki iki asr vakti arasındaki zemân farkı olur.</p><p></p><p></p><p>Meyl= – 23° 07’ – (–23° 07 – (–23° 03)) x 6 ÷ 24 = – 23° 06’ olur.</p><p>Rübu’ dâire, ya’ni Üstürlâb âletini yaparak, güneşin irtifâ’ını ilk ölçen müslümân, İbrâhim Fezârî Bağdâdîdir. (Zeyc-i Fezârî) ve (Amel-i bil-üsturlâb) ve (Kitâb-ül-mikyâs-iz-zevâl) ve diğer kitâbları çok kıymetlidir. 188 [m. 803] de vefât etmişdir. 426’da vefât eden Üsbu’ Gırnâtînin (Kitâb-ül-üsturlâb) ı ve 801 [m. 1398] de Mısrda vefât eden Alî bin Ahmed Bağdâdînin (Ridâyetül mübtedî) si çok kıymetlidir.</p><p></p><p>Zevâl Vakti (UT=Greenwich zemânı olarak) = 12h–doğu ya da +batı tûl derecesi kadar zemân – tâ’dîl zemân</p><p>Ta’dîl-i zemân = Hakîkî zemân – Vasâtî zemân</p><p>Yukarıdaki değerler Londrada o gün sâat sıfır, ya’ni bir evvelki gün sâat 24 (gece yarısı) iken tesbît edilmişdir. İlgili tûl derecesi ve zemâna göre doğru orantı kabûl edilerek tashîh edilip kullanılır. Meselâ müşterek (standard) bir vakt (V) için meyl (δ) δ = δ1 + (δ2 -δ1) x (V – S / 15) / 24 formülü ile hesâb edilir. Burada, δ1 ve δ2 sırasıyla o günkü ve ertesi günkü meyl, S = Standard (memleket sâatbaşı) tûl derecesidir. İşaretleri ile kullanılırlar.</p><p></p><p>Meselâ; İstanbul'da 2 Şubâtda Meyl-i şems -16 derece 48 dakîka olduğundan, gâye irtifâ'ı, -16 derece 48 dakîka + 49 derece = 32 derece 12 dakîka, bir metre, dik çubuğun en kısa gölgesi 1.58 m. ve ikindi gölgesi 2.58 m. ve ikindi irtifâ'ı 21 derece 20 dakîka olur. Hesâb makinesi ile fadl-ı dâir 2 sâat 41 dakika bulunur. İkindi vakti, ezânî 9 sâat 42 dakîka ve müşterek sâat ile 3 sâat 09 dakîka olur. Çünki, Ta'dîl-i zemân -13 dakîka 39 sâniyedir. Aşağıdaki cedveli kullanmadan da, privileg hesâb âletinin 90 - 32.12 = tan + 1 = arc tan MS 90 - MR = işâretlerine parmak ile basınca, güneşin asr-ı evveldeki irtifâ'ı 21 derece 8 dakîka olur. Yâhud rub-ı dâirede, hayt, kavs-i irtifâ' üzerinde gâye-i irtifâ' rakamına getirilince, haytın (zıll-i mebsût) kavsinde rastlandığı rakam, fey-i zevâl gölge uzunluğu olur.</p><p></p><p> </p><p>Sıfır dereceden altmış derece arzına kadar ve yirmibeş metre fark ile, beşyüz metre irtifâ'a kadar hesâb olunmuş temkin cedveli aşağıdadır. Cedvelde sıfır metreden beşyüz metreye kadar soldan sağa doğru sıralanmış ve turuncu renk ile belirtilmiş birinci satırdaki sayılar irtifâ' ları, sıfır dereceden altmış dereceye kadar soldaki ilk sütunda, aşağıya doğru sıralanmış ve turuncu renk ile belirtilmiş sayılar ise arz derecelerini göstermektedir. Bu iki değerin kesiştiği noktalardaki kıymetler, dakîka ve sâniye cinsindendir. Meselâ 250 metre irtifâ', 2 derece arzı için temkin müddeti 6 dakika 25 saniyedir. Aşağıdaki cedvelde turuncu renk ile gösterilmişdir.</p><p></p><p><strong>TÜRKİYE TAKVİMİ</strong></p><p><strong>VAKİT HESÂBLAMA HEY'ETİ BAŞKANLIĞI</strong></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="Ekrem, post: 49438, member: 3"] [B]Nemâzı Cem' Etmek[/B] (El-fıkhu alel-mezâhib-il-erbe’a)da diyor ki, (Mâlikî mezhebinde, seferde, şiddetli yağmurda, karanlıkda, çamurlu gecelerde ve Arafât ve Müzdelifede, öğle ile ikindi ve akşam ile yatsı nemâzları cem’ edilir. Seferin üç günden [80 kilometreden] az olması da câizdir. Deniz yolculuğunda cem’ câiz değildir. Yağmurda ve çamurda, yatsıyı câmi’de akşam ile birlikde cemâ’at ile kılmak câiz olur. Vitri vaktinde kılar. Şâfi’îde, cem’ için, seferin 80 kilometre olması lâzımdır. Hanbelîde cem’, 80 kilometre seferde ve nemâz vaktleri bahsinde bildirdiğimiz hâllerde câiz olduğu gibi, soğuk, kış, yağmur, çamur, fırtınada, yatsıyı akşam ile, evinde de cem’ câizdir. Cem’ ederken, sünnetler kılınmaz. Birinci nemâza başlarken, cem’ için niyyet edilir. Vazîfe ve iş zemânında, öğleyi, ikindiyi, akşamı vaktinde kılması mümkin olmıyanlar, Hanbelî mezhebini taklîd ederek, ikindiyi öğle ile, akşamı yatsı ile cem’ etmeli, vazîfeyi terk etmemelidir. Vazîfeden ayrılırsa, yerine gelenin yapacağı zulmlere, küfrlere sebeb olur. Hanbelîde abdestin farzı altıdır: Ağzın ve burnun içleri ile birlikde yüzü yıkamak, niyyet, kolları yıkamak, başın her tarafını, kulakları ve üstündeki deriyi mesh etmek, [Sarkan saç mesh edilmez. Mâlikîde sarkanlar da mesh edilir]. Ayakları, yanlarındaki kemiklerle yıkamak, tertîb [sıra], muvâlat [acele] farzdır. Herhangi bir kadının derisine şehvet ile ve kendi zekerine temâs edince, abdest bozulur. Kendine kadın dokununca, lezzet duysa da bozulmaz. Deriden çıkan her şey, çok ise bozar. Deve eti yimek bozar. Özr sâhibi olmak, hanefî gibidir. Guslde, ağzı, burnu ve saçları yıkamak ve erkeklerin örgülü saçı açmaları farzdır. Kadınların saç örgülerini çözmeleri, cenâbet için sünnet, hayz için farzdır. Nemâzda teşehhüd mikdârı oturmak ve iki tarafa selâm vermek de farzdır.) [B]Kerâhet Zemânları[/B] NEMÂZ KILMASI TAHRÎMEN MEKRÛH, YA’NÎ HARÂM OLAN ZEMÂN ÜÇDÜR: Bu üç vakte, (Kerâhet zemânı) denir. Bu üç vaktde başlanan farzlar sahîh olmaz. Nâfileler sahîh olursa da, tahrîmen mekrûh olur. Bu üç vaktde başlanan nâfileleri bozmalı, başka zemânlarda kazâ etmelidir. Bu üç vakt: Güneş doğarken, batarken ve Nısf-ün-nehâr dâiresi üzerinde, [zevâl vaktinde] ya’nî gündüz ortasında ikendir. Burada, güneşin doğması, üst kenârının zâhirî üfuk hattından görünmeğe başlayıp, bakamıyacak kadar parlamasına ya’nî (Dühâ vakti)ne kadar olan zemândır. Dühâ vaktinde güneş merkezinin üfk-ı hakîkîden irtifâı beş derecedir. Alt kenârı üfk-ı mer’îden bir mızrak boyu irtifâındadır. Dühâ vakti, güneşin tulû’undan (doğuşundan) Türkiyede takrîben 40 dakîka sonradır. Bu iki vakt arasındaki zemân, ya’nî tulû’ ve dühâ vaktleri arasındaki zemân, (Kerâhet zemânı)dır. Dühâ vakti olunca, iki rek’at (İşrak nemâzı) kılmak sünnetdir. Bu nemâza (Kuşluk nemâzı) da denir. Bayram nemâzı da, bu vaktde kılınır. Nemâz vaktleri hesâb edilirken, bir mahaldeki muhtelif yüksekliklerin muhtelif zâhirî üfuk hatlarına göre olan muhtelif zâhirî irtifâ’lar yerine, o mahallin sâbit olan şer’î üfkuna göre şer’î irtifâ’ları hesâba katmak lâzımdır. Buna göre, şer’î zevâl vakti, güneşin ön ve arka kenârlarının, tulû’ ve gurûb mahallerindeki şer’î üfuklardan gâye irtifâ’ında oldukları iki vakt arasındaki zemân olup, o şehrdeki temkin zemânının iki misli bir zemândır. 1 mayısda, İstanbulda hakîkî zevâl vaktinde güneşin merkezinin hakîkî üfka nazaran gâye irtifâ’ı 49 + 14,92 = 63,92 derecedir. Bu irtifâ’, tulû’ ve gurûb etdiği hakîkî üfuklara göre aynıdır. Bu irtifâ’ için fadl-ı dâir zemânı, H = 0 dakîkadır. Hakîkî zemâna göre hakîkî zevâl vakti, her zemân ve her yerde sâat 12 dedir. Tulû’ mahallindeki şer’î üfka nazaran gâye irtifâ’ına göre şer’î zevâl vaktinin başlaması, 12 den temkin zemânı evveldir. Gurûb mahallindeki şer’î üfukdan olan gâye irtifâ’ına göre şer’î zevâl vaktinin bitmesi, hakîkî zevâl vaktinden Temkin zemânı sonradır. Ya’nî, İstanbul için şer’î zevâl vakti, hakîkî sâat 12 den 10 dakîka evvel başlar. Müşterek zemâna göre şer’î zevâl zemânının evveli, Ta’dîl-i zemân + 3 dakîka olduğu için, 11 sâat 51 dakîka, sonu 12 sâat 11 dakîka olur. Yaz sâatine göre ise, 13 sâat 11 dakîka olur. Güneşi görmiyenler için, takvîmlerde yazılı olan (Zuhr vakti), bu zemân başlar. Aradaki yirmi dakîkalık zemân, İstanbul için zevâl vakti, ya’nî (Kerâhet vakti) olur. Güneşin batması, tozsuz, dumansız, berrak bir havada, ziyânın geldiği yerlerin veyâ kendisinin bakacak kadar sararmağa başladığı vaktden batıncaya kadar olan zemân demekdir. Bu vakte (İsfirâr-ı şems) zemânı denir. İşrak vaktleri hesâb edilirken, ihtiyât olarak, Temkin zemânı kadar sonraya alınmış, isfirâr vaktleri değişdirilmemişdir. Nemâzı gündüz ortasında kılmak, ilk veyâ son rek’atinin gündüz ortasına rastlaması demek olduğu, Tahtâvînin (Merâkıl-felâh) hâşiyesinde ve (İbni Âbidîn)de yazılıdır. İkindi nemâzının vakti, öğle vakti bitince başlıyarak, güneşin arka kenârı üfk-ı zâhirî hattından batıp, gayb olduğu görülünciye kadar ise de, güneş sarardıkdan sonra, ya’nî alt [ön] kenârı üfk-ı zâhirî hattına bir mızrak boyu yaklaşınca, her nemâzı kılmak ve ikindiyi bu vakte gecikdirmek harâmdır. Fekat ikindi nemâzı bu vakte kalmışsa, mutlaka farzı kılınmalı ve kazaya bırakılmamalıdır. Güneşin veyâ ziyâsının geldiği yerlerin sararması, merkezinin üfk-ı hakîkîye beş derece irtifâ’a geldiği vakt başlar. Bu vakte (İsfirâr vakti) veyâ (Kerâhet vakti) denir. Bu vakt, üç kerâhet vaktinin üçüncüsüdür. Türkiyede şehrlerde ikindi ezânları, iki imâma göre okunduğundan, ikindi nemâzını, bu ezândan, kışın 36 dakîka, yazın ise 72 dakîka sonra kılmalıdır ki, böylece İmâm-ı a’zama da uyulmuş olur. Arz derecesi 40 ile 42 arasındaki mahallerde, ocak ayından başlıyarak, her ay için 6 dakîka, 36 ya ilâve, kışa doğru temmuz ayından başlıyarak, 72 den tarh edilince, bu aydaki iki asr vakti arasındaki zemân farkı olur. Meyl= – 23° 07’ – (–23° 07 – (–23° 03)) x 6 ÷ 24 = – 23° 06’ olur. Rübu’ dâire, ya’ni Üstürlâb âletini yaparak, güneşin irtifâ’ını ilk ölçen müslümân, İbrâhim Fezârî Bağdâdîdir. (Zeyc-i Fezârî) ve (Amel-i bil-üsturlâb) ve (Kitâb-ül-mikyâs-iz-zevâl) ve diğer kitâbları çok kıymetlidir. 188 [m. 803] de vefât etmişdir. 426’da vefât eden Üsbu’ Gırnâtînin (Kitâb-ül-üsturlâb) ı ve 801 [m. 1398] de Mısrda vefât eden Alî bin Ahmed Bağdâdînin (Ridâyetül mübtedî) si çok kıymetlidir. Zevâl Vakti (UT=Greenwich zemânı olarak) = 12h–doğu ya da +batı tûl derecesi kadar zemân – tâ’dîl zemân Ta’dîl-i zemân = Hakîkî zemân – Vasâtî zemân Yukarıdaki değerler Londrada o gün sâat sıfır, ya’ni bir evvelki gün sâat 24 (gece yarısı) iken tesbît edilmişdir. İlgili tûl derecesi ve zemâna göre doğru orantı kabûl edilerek tashîh edilip kullanılır. Meselâ müşterek (standard) bir vakt (V) için meyl (δ) δ = δ1 + (δ2 -δ1) x (V – S / 15) / 24 formülü ile hesâb edilir. Burada, δ1 ve δ2 sırasıyla o günkü ve ertesi günkü meyl, S = Standard (memleket sâatbaşı) tûl derecesidir. İşaretleri ile kullanılırlar. Meselâ; İstanbul'da 2 Şubâtda Meyl-i şems -16 derece 48 dakîka olduğundan, gâye irtifâ'ı, -16 derece 48 dakîka + 49 derece = 32 derece 12 dakîka, bir metre, dik çubuğun en kısa gölgesi 1.58 m. ve ikindi gölgesi 2.58 m. ve ikindi irtifâ'ı 21 derece 20 dakîka olur. Hesâb makinesi ile fadl-ı dâir 2 sâat 41 dakika bulunur. İkindi vakti, ezânî 9 sâat 42 dakîka ve müşterek sâat ile 3 sâat 09 dakîka olur. Çünki, Ta'dîl-i zemân -13 dakîka 39 sâniyedir. Aşağıdaki cedveli kullanmadan da, privileg hesâb âletinin 90 - 32.12 = tan + 1 = arc tan MS 90 - MR = işâretlerine parmak ile basınca, güneşin asr-ı evveldeki irtifâ'ı 21 derece 8 dakîka olur. Yâhud rub-ı dâirede, hayt, kavs-i irtifâ' üzerinde gâye-i irtifâ' rakamına getirilince, haytın (zıll-i mebsût) kavsinde rastlandığı rakam, fey-i zevâl gölge uzunluğu olur. Sıfır dereceden altmış derece arzına kadar ve yirmibeş metre fark ile, beşyüz metre irtifâ'a kadar hesâb olunmuş temkin cedveli aşağıdadır. Cedvelde sıfır metreden beşyüz metreye kadar soldan sağa doğru sıralanmış ve turuncu renk ile belirtilmiş birinci satırdaki sayılar irtifâ' ları, sıfır dereceden altmış dereceye kadar soldaki ilk sütunda, aşağıya doğru sıralanmış ve turuncu renk ile belirtilmiş sayılar ise arz derecelerini göstermektedir. Bu iki değerin kesiştiği noktalardaki kıymetler, dakîka ve sâniye cinsindendir. Meselâ 250 metre irtifâ', 2 derece arzı için temkin müddeti 6 dakika 25 saniyedir. Aşağıdaki cedvelde turuncu renk ile gösterilmişdir. [B]TÜRKİYE TAKVİMİ VAKİT HESÂBLAMA HEY'ETİ BAŞKANLIĞI[/B] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Günün ilk namazı hangi namazdır
Cevap yaz
Ana sayfa
Forumlar
İSLAMİ PAYLAŞIMLAR
Namaz
Namaz Vakitleri nasıl hesap edilir
Üst
Alt