Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Ana sayfa
Forumlar
KÜLTÜR,EDEBİYAT MİZAH
Öykü-Hikaye-Kıssadan hisse
Namaz (hikaye)
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="ceylannur" data-source="post: 21219" data-attributes="member: 1208"><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: purple"><strong>bu hıkaye gercekten insana namaz kılma duygusu Kazandırıyor.</strong></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: purple"><strong>Kıyamet kopmuştu. Olağan üstü bir kalabalık vardı. Her yer insanlarla doluydu.</strong></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: purple"><strong>Kimi şaşırıp kalmış, hareketsiz bir şekilde etrafına bakınıyor; kimi sağa sola koşturuyor; kimisi de diz çökmüş, başı ellerinin arasında bekliyordu. Yüreği yerinden fırlayacak gibiydi... Soğuk soğuk terler döküyordu. Dünyadayken kıyamet, sorgusual ve mizan hakkında çok şey duymuştu. Ama mahşer meydanındaki ürperti, korku ve bekleyişin bu denli dehşet vereceğini hiç düşünmemişti. Herkes sırasını bekliyor ve sırası gelen hesabını vermek üzere çağırılıyordu. Bu arada onun ismini de okudular. Hayretle bir sağa, bir sola baktı. ''Beni mi çağırdınız?'' dedi dudakları titreyerek.</strong></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: purple"><strong>Kalabalık birden yarılmış, bir yol açılmıştı önünde. İki kişi kollarına girdi. Bunların mahşer meydanının görevlileri oldukları belliydi. Kalabalığın arasından şaşkın bakışlarla yürüdü. Merkezi bir yere gelmişlerdi. Görevliler yanından uzaklaştılar. Başı önündeydi... Bütün hayatı, gözlerinin önünden geçiyordu. ''Şükürler olsun.'' dedi, kendi kendine ve devam etti:</strong></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: purple"><strong>''Gözlerimi dünyaya açtığım evde, hep dinini en güzel şekilde yaşamaya çalışan insanları gördüm. Babam ibadetlerine azami dikkate diyor, arkadaşlarıyla dini sohbetleri kaçırmıyor, malını İslam yolunda harcıyordu. Annem de onun gibiydi. Ben de hep onlar gibi oldum. İnsanlara hizmete çalıştım. Onlara Allah'ı anlattım. Namazımı kıldım. Orucumu tuttum. Farz olan ne varsa yerine getirdim. Haramlardan kaçındım...''</strong></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: purple"><strong></strong></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: purple"><strong>Yanaklarından gözyaşı süzülürken, ''Rabbimi seviyorum, en azından sevdiğimi zannediyorum...'' diyordu. Ama bir taraftan da ''O'nun için ne yapsam az, cenneti kazanmama yetmez. Tek sığınağım Allah'ın bağışlaması ve rahmeti...'' diye düşünmeden edemiyordu.</strong></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: purple"><strong></strong></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: purple"><strong>Hesap sürdükçe sürdü. Boncuk boncuk ter döküyordu. Sırılsıklam olmuştu, müthiş bir şekilde titriyordu. Gözleri terazinin ibresine takılmış, neticeyi bekliyordu. Sonunda hüküm verilecekti. Oradan çıkarıldı. Eski yerine getirildi. Biraz sonra görevli melekler, mahşer meydanındaki kalabalığa döndüler. Önce ismi okundu. Artık ayakları tutmaz olmuştu. Neredeyse yığılıp kalacaktı. Heyecandan gözlerini kapamış, okunacak hükme kula kesilmişti.</strong></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: purple"><strong>Mahşeri kalabalıktan bir uğultu yükseldi. Kulakları yanlış mı duyuyordu? İsmi ''cehennemlikler'' listesinde geçmişti. Dizlerinin üstüne yığıldı. Şaşkınlıktan dona kalmıştı. ''Olamaaaazzzz!'' diye bağırdı. Sağa sola koşturdu. ''Ben nasıl cehennemlik olurum? Hayatım boyunca Allah yolunda hizmet eden insanlarla birlikte oldum. Onlarla beraber koşturdum. Hep rabbimi anlattım.'' diyordu.</strong></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: purple"><strong></strong></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: purple"><strong>Gözleri sağanak olmuş, titrek vücudunu ıslatıyordu. Görevliler, kollarından tuttular ve kalabalığı yararak onu alevleri göklere yükselen cehenneme doğru götürmeye başladılar.</strong></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: purple"><strong></strong></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: purple"><strong>Çırpınıyordu... Bir kurtuluş yok muydu? Bir yardım eden çıkmayacakmıydı? Dudaklarından kelimeler kırık dökük, yalvarmayla karışık döküldü... ''Oruçlarım... Okuduğum Kur'anlar... Namazım... Hiçbiri beni kurtarmayacak mı?'' diyordu. Bağıra bağıra yalvarıyordu. Alevlere çok yaklaşmışlardı. Başını geriye çevirdi. Son çırpınışlarıydı.</strong></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: purple"><strong></strong></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: purple"><strong>Resulullah, ''Birinizin kapısının önünden bir nehir aksa ve o, bu nehirde her gün beş kere yıkansa, acaba üzerinde hiç kir kalır mı? İşte bu, beş vakit namazın misalidir. Allah onlar sayesinde bütün hataları siler.'' buuyurmamışmıydı? Bir kere daha ''Namazlarım da mı beni kurtarmayacak?'' diye düşündü ve ''Namazlarım...'' diye hıçkırdı.</strong></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: purple"><strong>Görevliler hiç durmadılar. Yürümeye devam ettiler ve sonunda onu dipsiz cehennem çukurunun başına getirdiler. Alevlerin harareti yüzünü yakmıştı. Son bir defa dönüp geriye baktı. Artık gözleri de kurumuş, ümitleri sönmüştü. Başını öne eğdi. İki büklüm olmuştu.</strong></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: purple"><strong></strong></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: purple"><strong>Kollarını sıkan parmaklar çözüldü. Görevlilerden biri onu itiverdi. Vücudunu birden bire boşlukta buldu. Alevlere doğru düşüyordu. Tam bir kaç metre düşmüştü ki bir el onu kolundan yakalayıverdi. Başını kaldırıp yukarıya baktı. Onu düşmekten kurtaran uzun ve beyaz sakallı bir ihtiyardı. Kendisini yukarıya çekti. Üstündeki, başındaki tozu silkeleyerek ihtiyarın yüzüne baktı:</strong></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: purple"><strong>- Siz kimsiniz?</strong></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: purple"><strong>- Ben senin namazlarınım.</strong></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: purple"><strong>- Neden bu kadar geç kaldınız? Son anda yetiştiniz. Neredeyse düşüyordum.</strong></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: purple"><strong>İhtiyar acı acı gülümseyerek başını salladı:</strong></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: purple"><strong>- Sen beni hep son anda yetiştirirdin, hatırladın mı?</strong></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: purple"><strong>...</strong></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: purple"><strong>Gözlerini açtığında yatağındaydı. Kan ter içinde kalmıştı. Bir iç çekti ve ''Elhamdülillah çok şükür ki rüyaymış.'' dedi. Sonra dışarıdan gelen sese kulak kabarttı. Yatsı ezanı okunuyordu. Bir ok gibi yerinden fırladı. Abdest alacaktı...</strong></span></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="ceylannur, post: 21219, member: 1208"] [SIZE=3][COLOR=purple][B]bu hıkaye gercekten insana namaz kılma duygusu Kazandırıyor. Kıyamet kopmuştu. Olağan üstü bir kalabalık vardı. Her yer insanlarla doluydu. Kimi şaşırıp kalmış, hareketsiz bir şekilde etrafına bakınıyor; kimi sağa sola koşturuyor; kimisi de diz çökmüş, başı ellerinin arasında bekliyordu. Yüreği yerinden fırlayacak gibiydi... Soğuk soğuk terler döküyordu. Dünyadayken kıyamet, sorgusual ve mizan hakkında çok şey duymuştu. Ama mahşer meydanındaki ürperti, korku ve bekleyişin bu denli dehşet vereceğini hiç düşünmemişti. Herkes sırasını bekliyor ve sırası gelen hesabını vermek üzere çağırılıyordu. Bu arada onun ismini de okudular. Hayretle bir sağa, bir sola baktı. ''Beni mi çağırdınız?'' dedi dudakları titreyerek. Kalabalık birden yarılmış, bir yol açılmıştı önünde. İki kişi kollarına girdi. Bunların mahşer meydanının görevlileri oldukları belliydi. Kalabalığın arasından şaşkın bakışlarla yürüdü. Merkezi bir yere gelmişlerdi. Görevliler yanından uzaklaştılar. Başı önündeydi... Bütün hayatı, gözlerinin önünden geçiyordu. ''Şükürler olsun.'' dedi, kendi kendine ve devam etti: ''Gözlerimi dünyaya açtığım evde, hep dinini en güzel şekilde yaşamaya çalışan insanları gördüm. Babam ibadetlerine azami dikkate diyor, arkadaşlarıyla dini sohbetleri kaçırmıyor, malını İslam yolunda harcıyordu. Annem de onun gibiydi. Ben de hep onlar gibi oldum. İnsanlara hizmete çalıştım. Onlara Allah'ı anlattım. Namazımı kıldım. Orucumu tuttum. Farz olan ne varsa yerine getirdim. Haramlardan kaçındım...'' Yanaklarından gözyaşı süzülürken, ''Rabbimi seviyorum, en azından sevdiğimi zannediyorum...'' diyordu. Ama bir taraftan da ''O'nun için ne yapsam az, cenneti kazanmama yetmez. Tek sığınağım Allah'ın bağışlaması ve rahmeti...'' diye düşünmeden edemiyordu. Hesap sürdükçe sürdü. Boncuk boncuk ter döküyordu. Sırılsıklam olmuştu, müthiş bir şekilde titriyordu. Gözleri terazinin ibresine takılmış, neticeyi bekliyordu. Sonunda hüküm verilecekti. Oradan çıkarıldı. Eski yerine getirildi. Biraz sonra görevli melekler, mahşer meydanındaki kalabalığa döndüler. Önce ismi okundu. Artık ayakları tutmaz olmuştu. Neredeyse yığılıp kalacaktı. Heyecandan gözlerini kapamış, okunacak hükme kula kesilmişti. Mahşeri kalabalıktan bir uğultu yükseldi. Kulakları yanlış mı duyuyordu? İsmi ''cehennemlikler'' listesinde geçmişti. Dizlerinin üstüne yığıldı. Şaşkınlıktan dona kalmıştı. ''Olamaaaazzzz!'' diye bağırdı. Sağa sola koşturdu. ''Ben nasıl cehennemlik olurum? Hayatım boyunca Allah yolunda hizmet eden insanlarla birlikte oldum. Onlarla beraber koşturdum. Hep rabbimi anlattım.'' diyordu. Gözleri sağanak olmuş, titrek vücudunu ıslatıyordu. Görevliler, kollarından tuttular ve kalabalığı yararak onu alevleri göklere yükselen cehenneme doğru götürmeye başladılar. Çırpınıyordu... Bir kurtuluş yok muydu? Bir yardım eden çıkmayacakmıydı? Dudaklarından kelimeler kırık dökük, yalvarmayla karışık döküldü... ''Oruçlarım... Okuduğum Kur'anlar... Namazım... Hiçbiri beni kurtarmayacak mı?'' diyordu. Bağıra bağıra yalvarıyordu. Alevlere çok yaklaşmışlardı. Başını geriye çevirdi. Son çırpınışlarıydı. Resulullah, ''Birinizin kapısının önünden bir nehir aksa ve o, bu nehirde her gün beş kere yıkansa, acaba üzerinde hiç kir kalır mı? İşte bu, beş vakit namazın misalidir. Allah onlar sayesinde bütün hataları siler.'' buuyurmamışmıydı? Bir kere daha ''Namazlarım da mı beni kurtarmayacak?'' diye düşündü ve ''Namazlarım...'' diye hıçkırdı. Görevliler hiç durmadılar. Yürümeye devam ettiler ve sonunda onu dipsiz cehennem çukurunun başına getirdiler. Alevlerin harareti yüzünü yakmıştı. Son bir defa dönüp geriye baktı. Artık gözleri de kurumuş, ümitleri sönmüştü. Başını öne eğdi. İki büklüm olmuştu. Kollarını sıkan parmaklar çözüldü. Görevlilerden biri onu itiverdi. Vücudunu birden bire boşlukta buldu. Alevlere doğru düşüyordu. Tam bir kaç metre düşmüştü ki bir el onu kolundan yakalayıverdi. Başını kaldırıp yukarıya baktı. Onu düşmekten kurtaran uzun ve beyaz sakallı bir ihtiyardı. Kendisini yukarıya çekti. Üstündeki, başındaki tozu silkeleyerek ihtiyarın yüzüne baktı: - Siz kimsiniz? - Ben senin namazlarınım. - Neden bu kadar geç kaldınız? Son anda yetiştiniz. Neredeyse düşüyordum. İhtiyar acı acı gülümseyerek başını salladı: - Sen beni hep son anda yetiştirirdin, hatırladın mı? ... Gözlerini açtığında yatağındaydı. Kan ter içinde kalmıştı. Bir iç çekti ve ''Elhamdülillah çok şükür ki rüyaymış.'' dedi. Sonra dışarıdan gelen sese kulak kabarttı. Yatsı ezanı okunuyordu. Bir ok gibi yerinden fırladı. Abdest alacaktı...[/B][/COLOR][/SIZE] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Günün ilk namazı hangi namazdır
Cevap yaz
Ana sayfa
Forumlar
KÜLTÜR,EDEBİYAT MİZAH
Öykü-Hikaye-Kıssadan hisse
Namaz (hikaye)
Üst
Alt