Müste'cir. Müstehab.

Ekrem

Yönetici-Admin
Yönetici
Süper Mod
Üyemiz
Katılım
22 Şubat 2011
Mesajlar
9,111
Tepkime puanı
81
MÜSTE'CİR:
Ücret ödeyen.
1. Kirâcı.
Âcir yâni mal sâhibi, müste'cirden günlük kirâyı her akşam isteyebilir. Kirâya verilen mal, müste'cire teslim edilince, emânet olup, müste'cirin elinde kasdsız telef olunca, ödemez. (Fetâvâ-yı Hindiyye)
Hayvan, binmek ve yük taşımak için; elbise, giymek için kirâlanır. Şarta uymayıp, hayvan, ev ve elbise zarar görürse, müste'cir tazmîn eder, öder. Zarar vermeyen şeyleri şart ederse, yapmak lâzım olmaz. Meselâ evde iki üç kişi oturacak denirse, üç, beş de oturabilir. Hayvana, kamyona konacak eşyânın cinsi değil, ağırlık şart edilir. Fakat zararlı şey yüklenmez. Hayvanı, çekerek veya döğerek sakat ederse öder. (Fetâvâ-yı Hindiyye)
2. İşveren.
San'at sâhibleri işçilik ücretini müste'cirden alıncaya kadar, eşyâyı vermeyebilir. Eşyâ telef olup, teslim edemezse ücret alamaz. (Fetâvâ-yı Hindiyye)


MÜSTEHAB:
Sevilen, beğenilen. Peygamber efendimizin bâzan âdet olarak yaptıkları; yapılınca sevâb verilen yapılmayınca günâh olmayan şeyler.
Müstehabları yapmakta gevşek davranan, sünnetleri yapamaz. Sünnetleri yapmakta gevşeklik, farzların yapılmasını zorlaştırır. Farzlarda gevşek davranan, Allahü teâlânın rızâsına kavuşamaz. (Muhammed Ma'sûm Fârûkî)
Müstehabları hafif görmemelidir. Bunlar Allahü teâlânın sevdiği şeylerdir ve beğendikleridir. Eğer bütün dünyâyı vermekle beğendiği bir işin yapılabileceği bilinmiş olsa ve dünyâyı verip o iş yapılabilse çok kâr elde edilmiş olur ve birkaç saksı parç ası verip kıymetli bir elması ele geçirmek gibi olur.Yâhut birkaç çakıl parçası verip, ölmüş bir sevgilinin rûhunu geriye getirmek, hayat kazandırmak gibidir. (İmâm-ı Rabbânî)
Müstehab, Hak teâlâya dost eder ve Allahü teâlânın rızâsını kazanmaya vesîledir. (Abdülhakîm-i Arvâsî)
İmâmın, son sünneti, farz kıldığı yerde kılması mekruhtur (ibâdetin sevâbını giderir). Cemâatin kılması mekrûh değil ise de, başka yerlerde kılmaları müstehabdır. Müstehâbı yapmayanın namazı noksan olmaz; sevâbından mahrûm kalır. (Şernblâlî)
Beş vakit namazı vakitleri girer girmez kılmalıdır. Yalnız yatsı namazını kış aylarında gecenin ilk üçte birine kadar geciktirmek müstehabdır. (İmâm-ı Rabbânî)

 
Üst Alt