Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Ana sayfa
Forumlar
İSLAMİ PAYLAŞIMLAR
İlmihal/Fıkıh
munafiklik muslumana bulasir
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="Ekrem" data-source="post: 48337" data-attributes="member: 3"><p><span style="font-family: 'Georgia'"><span style="font-size: 12px">Münafıklık bir hastalıktır. Kalbe bulaşan manevi bir hastalık… Bulaştığı insanın hem maddesini, hem de manasını perişan eder; dünyasını da ahiretini de mahveder. Bir de, münafıklık sadece müslümana bulaşır. Bu anlamda, münafıklığa ‘müslüman hastalığı’ da diyebiliriz. </span></span></p><p><span style="font-family: 'Georgia'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Georgia'"><span style="font-size: 12px">Bir yerlerde ne zaman münafık veya münafıklık kelimesi kullanılsa, bu sıfatı asla kendimize yakıştırmayız. Başkaları olabilir ama biz münafık olmayız, diye düşünürüz. Gerçekten de münafıklık gibi alçakça bir hale hiçbir zaman düşmek istemeyiz. Ama bu bir hastalık olunca, biz istemesek de mikrobu barındıran ortamlara girdiğimizde veya mikrobun bulunduğu işleri yaptığımızda, münafıklık mikrobunu taşıyan kişilerle temas kurduğumuzda bulaşma riski yok mudur?</span></span></p><p><span style="font-family: 'Georgia'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Georgia'"><span style="font-size: 12px"><em><strong>Hz. Ömer’in endişesi</strong></em></span></span></p><p><span style="font-family: 'Georgia'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Georgia'"><span style="font-size: 12px">Bu ümmetin en faziletlilerinin ikincisi olan Hz. Ömer r.a.’ın, münafıklık hastalığına yakalanma konusunda ömrünün sonuna kadar büyük bir endişeyi taşımış olması bize bir şeyler anlatmaz mı?</span></span></p><p><span style="font-family: 'Georgia'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Georgia'"><span style="font-size: 12px">Tebük seferi dönüşündeydi. Efendimiz s.a.v., Huzeyfe r.a.’a bazı münafıkların isimlerini söylemişti. Onları sır olarak saklayacaktı ve kimseye söylemeyecekti. Huzeyfe r.a. da bu sırrı ölünceye kadar muhafaza etti. </span></span></p><p><span style="font-family: 'Georgia'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Georgia'"><span style="font-size: 12px">Hz. Ömer r.a., Rasul-i Ekrem s.a.v.’in vefatından sonra bir cenaze olduğunda Huzeyfe r.a.’ı takip eder, eğer cenaze namazını kılarsa kendisi de kılardı, kılmazsa o da terk ederdi. Çünkü Huzeyfe r.a. münafıkları bildiği için öldüklerinde cenazelerini kılmazdı. Hatta Hz. Ömer r.a., Huzeyfe r.a.’ın isimlerini bildiği münafıklar arasında kendi isminin de bulunmuş olmasından endişe eder, bazen dayanamayıp Huzeyfe r.a.’a onların arasında olup olmadığını bile sorardı.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Georgia'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Georgia'"><span style="font-size: 12px">Hz. Ömer r.a.’ın endişe duyduğu bir konuda biz nasıl kendimize bu kadar güvenebiliriz?</span></span></p><p><span style="font-family: 'Georgia'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Georgia'"><span style="font-size: 12px">Kur’an-ı Kerim’de münafıklık hastalığıyla ilgili birçok ayet vardır. Hatta özel bir sure bile mevcuttur: “Münafikûn” yani münafıklar suresi… On bir ayetten oluşan sureyi düşüne düşüne okuyup anlamamız gerektiğine inanıyoruz.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Georgia'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Georgia'"><span style="font-size: 12px">“Duvara dayalı kütükler” </span></span></p><p><span style="font-family: 'Georgia'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Georgia'"><span style="font-size: 12px">Yüce Mevlâ şöyle buyuruyor:</span></span></p><p><span style="font-family: 'Georgia'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Georgia'"><span style="font-size: 12px">“Münafıklar sana geldiklerinde: Şahitlik ederiz ki sen Allah’ın peygamberisin, derler. Allah da bilir ki, sen elbette O’nun Peygamberisin. Bununla birlikte Allah, münafıkların kesinlikle yalancı olduklarına şahitlik etmektedir. </span></span></p><p><span style="font-family: 'Georgia'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Georgia'"><span style="font-size: 12px">Yeminlerini kalkan yapıp Allah yolundan yan çizdiler. Gerçekten onların yaptıkları ne kötüdür! </span></span></p><p><span style="font-family: 'Georgia'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Georgia'"><span style="font-size: 12px">Bunun sebebi, onların önce iman edip sonra inkâr etmeleridir. Bu yüzden kalpleri mühürlenmiştir. Artık onlar hiç anlamazlar (fıkh etmezler). </span></span></p><p><span style="font-family: 'Georgia'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Georgia'"><span style="font-size: 12px">Onları gördüğün zaman kalıpları hoşuna gider, konuşurlarsa sözlerini dinlersin. Onlar sanki duvara yaslanmış kütükler gibidir. Her gürültüyü kendi aleyhlerinde sanırlar. Düşman onlardır. Onlardan sakın. Allah onların canlarını alsın! Nasıl bu hale geliyorlar?”</span></span></p><p><span style="font-family: 'Georgia'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Georgia'"><span style="font-size: 12px">Ayetlerde sözü edilen özellikler, kıyamete kadar kalbinde münafıklık bulunan bütün insanlar için geçerlidir. </span></span></p><p><span style="font-family: 'Georgia'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Georgia'"><span style="font-size: 12px">Münafıkların dış görünüşleriyle makbul insanlar gibi algılanabilecek tavır ve davranışlarının olduğuna dikkat çekilmektedir. Allah’ın muradı olan anlayışa yani fıkha sahip olmadıkları halde, Allah’ın ayetlerini ve Peygamber s.a.v.’i görünürde dinliyorlar, iman ettiklerini söylüyorlar, namaza geliyorlar ve müslümanların görebilecekleri alanlarda inanmış bir insan gibi davranıyorlar. Dışarıdan bakan bir müslüman için Allah’ın muradı olan anlayışa sahip insanlar olarak gözüküyorlar. Ama Yüce Mevlâ onlar için “Artık onlar hiç anlamazlar (fıkh etmezler).” buyurmaktadır. Çünkü onlar samimi değildirler. </span></span></p><p><span style="font-family: 'Georgia'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Georgia'"><span style="font-size: 12px">Demek ki fıkh edebilmek için sadece sözü anlamak veya sadece gereğince davranmak yetmiyor; bunları yaparken samimi olmak da gerekiyor. Samimiyet yoksa insan münafık oluyor. Bunların üçü bir arada olmayınca kişi fıkh etmiş olmuyor.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Georgia'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Georgia'"><span style="font-size: 12px">Ayetlerin nazil olduğu günlerde Rasul-i Ekrem s.a.v.’in etrafında, bu özelliklere sahip insanlar vardı. Tasdik ettiklerini dilleriyle söyledikleri halde, kalpleriyle inkâr eden bu münafıkların cüsseli, iri yarı ve yakışıklı kişiler oldukları ifade buyurulmaktadır. </span></span></p><p><span style="font-family: 'Georgia'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Georgia'"><span style="font-size: 12px">Efendimiz s.a.v.’in zamanında yaşayan ve münafıkların reisi olan Abdullah b. Übey, Muğîs b. Kays gibi kişilere işaret edilmiştir. Gerçekten bu insanlar, gösterişli vücut yapılarıyla Efendimiz s.a.v.’in meclisine gelir, duvara dayanır, akıcı ve tesirli konuşmalar yaparlardı. Bu tutum ve davranışlarıyla bu insanlar elbise giydirilmiş kütüklere veya duvara dayatılmış kerestelere benzetilmişlerdir. Kalıpları var, fakat kalp ve idrakleri yoktur. Allah’ın muradını fıkh edememişlerdir. İkiyüzlülüklerinden dolayı çok korkaktırlar. Buna rağmen onlar en tehlikeli düşman bilinmelidirler. </span></span></p><p><span style="font-family: 'Georgia'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Georgia'"><span style="font-size: 12px"><strong><em>Allah’ın maksadını anlamayanlar</em></strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Georgia'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Georgia'"><span style="font-size: 12px">Yüce Mevlâ, münafıklarla ilgili hususlara devam ediyor ve şöyle buyuruyor:</span></span></p><p><span style="font-family: 'Georgia'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Georgia'"><span style="font-size: 12px">“Onlara: Gelin Allah’ın Peygamberi sizin için mağfiret dilesin, denildiği zaman başlarını çevirirler ve sen onların büyüklük taslayarak uzaklaştıklarını görürsün.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Georgia'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Georgia'"><span style="font-size: 12px">Onlara mağfiret dilesen de dilemesen de birdir. Allah onları kesinlikle bağışlamayacaktır. Çünkü Allah yoldan çıkmış topluluğu doğru yola iletmez. </span></span></p><p><span style="font-family: 'Georgia'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Georgia'"><span style="font-size: 12px">Onlar: Rasulullah’ın yanında bulunanlar için hiçbir şey harcamayın ki dağılıp gitsinler, diyen kişilerdir. Oysa göklerin ve yerin hazineleri Allah’ındır. Fakat münafıklar anlamazlar (fıkh etmezler). </span></span></p><p><span style="font-family: 'Georgia'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Georgia'"><span style="font-size: 12px">Onlar: Eğer (Benî Mustalik gazvesinden) Medine’ye dönersek, üstün olan zayıf olanı oradan mutlaka çıkaracaktır, diyorlardı. Halbuki asıl üstünlük ancak Allah’ın, Peygamberi’nin ve müminlerindir. Fakat münafıklar bunu bilmezler.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Georgia'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Georgia'"><span style="font-size: 12px">Ey iman edenler! Mallarınız ve çocuklarınız sizi Allah’ı zikretmekten alıkoymasın. Kim bunu yaparsa işte onlar gerçekten hüsrana uğrayanlardır. </span></span></p><p><span style="font-family: 'Georgia'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Georgia'"><span style="font-size: 12px">Herhangi birinize ölüm gelip de: Rabbim! Beni yakın bir süreye kadar geciktirsen de, sadaka verip iyilerden olsam, demeden önce, size verdiğimiz rızıktan infak edin.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Georgia'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Georgia'"><span style="font-size: 12px">Allah, eceli geldiğinde hiç kimseyi ertelemez. Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.”</span></span></p><p><span style="font-family: 'Georgia'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Georgia'"><span style="font-size: 12px">Münafıkların kalpleri mühürleniyor ve Allah’ın muradını anlayamıyorlar. Kalplerin mühürlenmesi nasıl bir şey? Kalbi mühürlenmiş bir insan, kalbinin mühürlendiğini anlar mı? Mühürlendiği halde hâlâ anlayışının gayet iyi olduğunu iddia eder mi?</span></span></p><p><span style="font-family: 'Georgia'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Georgia'"><span style="font-size: 12px">Kalpler, Yüce Mevlâ’nın kudreti altındadır. Onları açan da kapatan da Allah’tır. Kul, Allah’a yönelirse onun kalbini İslâm’a açar; yönelmez de inkârda ısrar ederse onun da kalbini mühürler. Mühürlenen kalpler, ayetlerde ifade buyurulduğu gibi hakikatleri anlayamazlar. Bu anlayışsızlık sebebiyle hâlâ anlayışlarının iyi olduğunu ve doğru bir yolda bulunduklarını sanırlar.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Georgia'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Georgia'"><span style="font-size: 12px">Yüce Mevlâ, kalplerin hassas olmasını istiyor, takvâ hassasiyeti… Bir taraftan münafıklık ve inkâr hastalığının bulaşmasından endişe edip titreyen, öbür taraftan Rabbinin rahmetinden hiç ümidini kesmeyip sürekli O’na yönelen kalpler istiyor. Böyle kalpler uyanık kalplerdir, mümin kalplerdir, Allah’ın İslâm’a açtığı kalplerdir.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Georgia'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Georgia'"><span style="font-size: 12px"><em><strong>Münafıklık halleri</strong></em></span></span></p><p><span style="font-family: 'Georgia'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Georgia'"><span style="font-size: 12px">Kalplerin mühürlenmesi meselesine gelince, bu manevi bir iştir ve insanın bu manevi işi tespit etmesi oldukça zordur. Bunun için Rasul-i Ekrem s.a.v. Efendimiz, münafıklık hastalığının davranışlarda açığa çıkan belirtilerine dikkatlerimizi çekmiştir:</span></span></p><p><span style="font-family: 'Georgia'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Georgia'"><span style="font-size: 12px">“Dört şey vardır ki bunlar kimde bulunursa o kişi tam münafık olur. Kimde de bu huylardan biri bulunursa, onu terk edinceye kadar o kişide münafıklıktan bir özellik bulunmuş olur:</span></span></p><p><span style="font-family: 'Georgia'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Georgia'"><span style="font-size: 12px">• Kendisine bir şey emanet edildiği zaman ihanet eder.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Georgia'"><span style="font-size: 12px">• Konuştuğunda yalan söyler.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Georgia'"><span style="font-size: 12px">• Söz verince sözünden döner.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Georgia'"><span style="font-size: 12px">• Bir konuda taraf olduğunda, haddi aşar ve haksızlık eder.”</span></span></p><p><span style="font-family: 'Georgia'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Georgia'"><span style="font-size: 12px">“Münafıklara sabah ve yatsı namazından daha ağır gelen hiçbir namaz yoktur. İnsanlar bu iki namazda ne kadar çok ecir ve sevap olduğunu bilselerdi, emekleyerek de olsa cemaate gelirlerdi.”</span></span></p><p><span style="font-family: 'Georgia'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Georgia'"><span style="font-size: 12px">“Kim gazâ etmeden ve gönlünde gazâ etme arzusu taşımadan vefat ederse, bir tür münafıklık üzere ölür.”</span></span></p><p><span style="font-family: 'Georgia'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Georgia'"><span style="font-size: 12px">“Münafık, iki sürü arasında gidip gelen öğürsek koyun gibidir; kâh koşar bu sürüye gelir, kâh koşar ötekine gider.”</span></span></p><p><span style="font-family: 'Georgia'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Georgia'"><span style="font-size: 12px">Sahabeden İbn Mesud r.a., cemaatle namaz konusunu anlattığı bir sohbetinde şunu söylemiştir: </span></span></p><p><span style="font-family: 'Georgia'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Georgia'"><span style="font-size: 12px">“Vallahi ben, münafıklığı bilinen bir münafıktan başka namazdan geri kalanımız olmadığını görmüşümdür. Allah’a yemin ederim ki, bir adam (takatsizliğinden dolayı) iki kişi arasında sallanarak namaza getirilir ve safa durdurulurdu.”</span></span></p><p><span style="font-family: 'Georgia'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Georgia'"><span style="font-size: 12px">Yüce Mevlâ, münafıkların en bariz özelliklerinden birisinin akrabalık bağını kesmek olduğunu şöyle ifade buyuruyor:</span></span></p><p><span style="font-family: 'Georgia'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Georgia'"><span style="font-size: 12px">“(Ey münafıklar!) Siz iş başına geçecek olsanız yeryüzünde fesat çıkarır, akrabalarla ilginizi kesersiniz, değil mi? İşte Allah’ın lânete uğrattığı, kulaklarını sağır, gözlerini kör ettiği kimseler bunlardır.”</span></span></p><p><span style="font-family: 'Georgia'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Georgia'"><span style="font-size: 12px">Diğer bir ayette ise Yüce Rabbimiz münafıklık hastalığına tutulanların başka bir yönüne dikkat çekiyor:</span></span></p><p><span style="font-family: 'Georgia'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Georgia'"><span style="font-size: 12px">“Münafıklar, insanlara gösteriş yaparlar, Allah’ı da çok az zikrederler (Allah’ı çok az hatırlar, O’nun büyüklüğünün farkında genellikle olmazlar)”</span></span></p><p><span style="font-family: 'Georgia'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Georgia'"><span style="font-size: 12px">Rasul-i Ekrem s.a.v. Efendimiz’in münafıklar hakkında; “Oruç tutsa da, namaz kılsa da, müslüman olduğunu söylese de (o yine münafıktır)...” buyurması, başka bir rivayette “Kendisini mümin zannetse de (o yine münafıktır)...” ifadesi oldukça dikkat çekici değil mi?</span></span></p><p><span style="font-family: 'Georgia'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Georgia'"><span style="font-size: 12px">Münafık olmaktan Yüce Rabbimize sığınırız. Münafıkların düştüğü anlayışsızlıktan da sığınırız. Bu anlayışsızlık yani fıkıhsızlık, ancak Allah’a ve gönderdiklerine iman, samimiyet ve imkan nispetinde emredilenlere imtisal etmekle ortadan kalkabilir. Bunlardan bir tanesi olmayınca insan Allah’ın muradını fıkh edenlerden yani derinlemesine anlayanlardan olamaz.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Georgia'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Georgia'"><span style="font-size: 12px">İşte münafıklık hastalığı böyle tehlikeli... </span></span></p><p>(Alıntı)</p></blockquote><p></p>
[QUOTE="Ekrem, post: 48337, member: 3"] [FONT=Georgia][SIZE=3]Münafıklık bir hastalıktır. Kalbe bulaşan manevi bir hastalık… Bulaştığı insanın hem maddesini, hem de manasını perişan eder; dünyasını da ahiretini de mahveder. Bir de, münafıklık sadece müslümana bulaşır. Bu anlamda, münafıklığa ‘müslüman hastalığı’ da diyebiliriz. Bir yerlerde ne zaman münafık veya münafıklık kelimesi kullanılsa, bu sıfatı asla kendimize yakıştırmayız. Başkaları olabilir ama biz münafık olmayız, diye düşünürüz. Gerçekten de münafıklık gibi alçakça bir hale hiçbir zaman düşmek istemeyiz. Ama bu bir hastalık olunca, biz istemesek de mikrobu barındıran ortamlara girdiğimizde veya mikrobun bulunduğu işleri yaptığımızda, münafıklık mikrobunu taşıyan kişilerle temas kurduğumuzda bulaşma riski yok mudur? [I][B]Hz. Ömer’in endişesi[/B][/I] Bu ümmetin en faziletlilerinin ikincisi olan Hz. Ömer r.a.’ın, münafıklık hastalığına yakalanma konusunda ömrünün sonuna kadar büyük bir endişeyi taşımış olması bize bir şeyler anlatmaz mı? Tebük seferi dönüşündeydi. Efendimiz s.a.v., Huzeyfe r.a.’a bazı münafıkların isimlerini söylemişti. Onları sır olarak saklayacaktı ve kimseye söylemeyecekti. Huzeyfe r.a. da bu sırrı ölünceye kadar muhafaza etti. Hz. Ömer r.a., Rasul-i Ekrem s.a.v.’in vefatından sonra bir cenaze olduğunda Huzeyfe r.a.’ı takip eder, eğer cenaze namazını kılarsa kendisi de kılardı, kılmazsa o da terk ederdi. Çünkü Huzeyfe r.a. münafıkları bildiği için öldüklerinde cenazelerini kılmazdı. Hatta Hz. Ömer r.a., Huzeyfe r.a.’ın isimlerini bildiği münafıklar arasında kendi isminin de bulunmuş olmasından endişe eder, bazen dayanamayıp Huzeyfe r.a.’a onların arasında olup olmadığını bile sorardı. Hz. Ömer r.a.’ın endişe duyduğu bir konuda biz nasıl kendimize bu kadar güvenebiliriz? Kur’an-ı Kerim’de münafıklık hastalığıyla ilgili birçok ayet vardır. Hatta özel bir sure bile mevcuttur: “Münafikûn” yani münafıklar suresi… On bir ayetten oluşan sureyi düşüne düşüne okuyup anlamamız gerektiğine inanıyoruz. “Duvara dayalı kütükler” Yüce Mevlâ şöyle buyuruyor: “Münafıklar sana geldiklerinde: Şahitlik ederiz ki sen Allah’ın peygamberisin, derler. Allah da bilir ki, sen elbette O’nun Peygamberisin. Bununla birlikte Allah, münafıkların kesinlikle yalancı olduklarına şahitlik etmektedir. Yeminlerini kalkan yapıp Allah yolundan yan çizdiler. Gerçekten onların yaptıkları ne kötüdür! Bunun sebebi, onların önce iman edip sonra inkâr etmeleridir. Bu yüzden kalpleri mühürlenmiştir. Artık onlar hiç anlamazlar (fıkh etmezler). Onları gördüğün zaman kalıpları hoşuna gider, konuşurlarsa sözlerini dinlersin. Onlar sanki duvara yaslanmış kütükler gibidir. Her gürültüyü kendi aleyhlerinde sanırlar. Düşman onlardır. Onlardan sakın. Allah onların canlarını alsın! Nasıl bu hale geliyorlar?” Ayetlerde sözü edilen özellikler, kıyamete kadar kalbinde münafıklık bulunan bütün insanlar için geçerlidir. Münafıkların dış görünüşleriyle makbul insanlar gibi algılanabilecek tavır ve davranışlarının olduğuna dikkat çekilmektedir. Allah’ın muradı olan anlayışa yani fıkha sahip olmadıkları halde, Allah’ın ayetlerini ve Peygamber s.a.v.’i görünürde dinliyorlar, iman ettiklerini söylüyorlar, namaza geliyorlar ve müslümanların görebilecekleri alanlarda inanmış bir insan gibi davranıyorlar. Dışarıdan bakan bir müslüman için Allah’ın muradı olan anlayışa sahip insanlar olarak gözüküyorlar. Ama Yüce Mevlâ onlar için “Artık onlar hiç anlamazlar (fıkh etmezler).” buyurmaktadır. Çünkü onlar samimi değildirler. Demek ki fıkh edebilmek için sadece sözü anlamak veya sadece gereğince davranmak yetmiyor; bunları yaparken samimi olmak da gerekiyor. Samimiyet yoksa insan münafık oluyor. Bunların üçü bir arada olmayınca kişi fıkh etmiş olmuyor. Ayetlerin nazil olduğu günlerde Rasul-i Ekrem s.a.v.’in etrafında, bu özelliklere sahip insanlar vardı. Tasdik ettiklerini dilleriyle söyledikleri halde, kalpleriyle inkâr eden bu münafıkların cüsseli, iri yarı ve yakışıklı kişiler oldukları ifade buyurulmaktadır. Efendimiz s.a.v.’in zamanında yaşayan ve münafıkların reisi olan Abdullah b. Übey, Muğîs b. Kays gibi kişilere işaret edilmiştir. Gerçekten bu insanlar, gösterişli vücut yapılarıyla Efendimiz s.a.v.’in meclisine gelir, duvara dayanır, akıcı ve tesirli konuşmalar yaparlardı. Bu tutum ve davranışlarıyla bu insanlar elbise giydirilmiş kütüklere veya duvara dayatılmış kerestelere benzetilmişlerdir. Kalıpları var, fakat kalp ve idrakleri yoktur. Allah’ın muradını fıkh edememişlerdir. İkiyüzlülüklerinden dolayı çok korkaktırlar. Buna rağmen onlar en tehlikeli düşman bilinmelidirler. [B][I]Allah’ın maksadını anlamayanlar[/I][/B] Yüce Mevlâ, münafıklarla ilgili hususlara devam ediyor ve şöyle buyuruyor: “Onlara: Gelin Allah’ın Peygamberi sizin için mağfiret dilesin, denildiği zaman başlarını çevirirler ve sen onların büyüklük taslayarak uzaklaştıklarını görürsün. Onlara mağfiret dilesen de dilemesen de birdir. Allah onları kesinlikle bağışlamayacaktır. Çünkü Allah yoldan çıkmış topluluğu doğru yola iletmez. Onlar: Rasulullah’ın yanında bulunanlar için hiçbir şey harcamayın ki dağılıp gitsinler, diyen kişilerdir. Oysa göklerin ve yerin hazineleri Allah’ındır. Fakat münafıklar anlamazlar (fıkh etmezler). Onlar: Eğer (Benî Mustalik gazvesinden) Medine’ye dönersek, üstün olan zayıf olanı oradan mutlaka çıkaracaktır, diyorlardı. Halbuki asıl üstünlük ancak Allah’ın, Peygamberi’nin ve müminlerindir. Fakat münafıklar bunu bilmezler. Ey iman edenler! Mallarınız ve çocuklarınız sizi Allah’ı zikretmekten alıkoymasın. Kim bunu yaparsa işte onlar gerçekten hüsrana uğrayanlardır. Herhangi birinize ölüm gelip de: Rabbim! Beni yakın bir süreye kadar geciktirsen de, sadaka verip iyilerden olsam, demeden önce, size verdiğimiz rızıktan infak edin. Allah, eceli geldiğinde hiç kimseyi ertelemez. Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.” Münafıkların kalpleri mühürleniyor ve Allah’ın muradını anlayamıyorlar. Kalplerin mühürlenmesi nasıl bir şey? Kalbi mühürlenmiş bir insan, kalbinin mühürlendiğini anlar mı? Mühürlendiği halde hâlâ anlayışının gayet iyi olduğunu iddia eder mi? Kalpler, Yüce Mevlâ’nın kudreti altındadır. Onları açan da kapatan da Allah’tır. Kul, Allah’a yönelirse onun kalbini İslâm’a açar; yönelmez de inkârda ısrar ederse onun da kalbini mühürler. Mühürlenen kalpler, ayetlerde ifade buyurulduğu gibi hakikatleri anlayamazlar. Bu anlayışsızlık sebebiyle hâlâ anlayışlarının iyi olduğunu ve doğru bir yolda bulunduklarını sanırlar. Yüce Mevlâ, kalplerin hassas olmasını istiyor, takvâ hassasiyeti… Bir taraftan münafıklık ve inkâr hastalığının bulaşmasından endişe edip titreyen, öbür taraftan Rabbinin rahmetinden hiç ümidini kesmeyip sürekli O’na yönelen kalpler istiyor. Böyle kalpler uyanık kalplerdir, mümin kalplerdir, Allah’ın İslâm’a açtığı kalplerdir. [I][B]Münafıklık halleri[/B][/I] Kalplerin mühürlenmesi meselesine gelince, bu manevi bir iştir ve insanın bu manevi işi tespit etmesi oldukça zordur. Bunun için Rasul-i Ekrem s.a.v. Efendimiz, münafıklık hastalığının davranışlarda açığa çıkan belirtilerine dikkatlerimizi çekmiştir: “Dört şey vardır ki bunlar kimde bulunursa o kişi tam münafık olur. Kimde de bu huylardan biri bulunursa, onu terk edinceye kadar o kişide münafıklıktan bir özellik bulunmuş olur: • Kendisine bir şey emanet edildiği zaman ihanet eder. • Konuştuğunda yalan söyler. • Söz verince sözünden döner. • Bir konuda taraf olduğunda, haddi aşar ve haksızlık eder.” “Münafıklara sabah ve yatsı namazından daha ağır gelen hiçbir namaz yoktur. İnsanlar bu iki namazda ne kadar çok ecir ve sevap olduğunu bilselerdi, emekleyerek de olsa cemaate gelirlerdi.” “Kim gazâ etmeden ve gönlünde gazâ etme arzusu taşımadan vefat ederse, bir tür münafıklık üzere ölür.” “Münafık, iki sürü arasında gidip gelen öğürsek koyun gibidir; kâh koşar bu sürüye gelir, kâh koşar ötekine gider.” Sahabeden İbn Mesud r.a., cemaatle namaz konusunu anlattığı bir sohbetinde şunu söylemiştir: “Vallahi ben, münafıklığı bilinen bir münafıktan başka namazdan geri kalanımız olmadığını görmüşümdür. Allah’a yemin ederim ki, bir adam (takatsizliğinden dolayı) iki kişi arasında sallanarak namaza getirilir ve safa durdurulurdu.” Yüce Mevlâ, münafıkların en bariz özelliklerinden birisinin akrabalık bağını kesmek olduğunu şöyle ifade buyuruyor: “(Ey münafıklar!) Siz iş başına geçecek olsanız yeryüzünde fesat çıkarır, akrabalarla ilginizi kesersiniz, değil mi? İşte Allah’ın lânete uğrattığı, kulaklarını sağır, gözlerini kör ettiği kimseler bunlardır.” Diğer bir ayette ise Yüce Rabbimiz münafıklık hastalığına tutulanların başka bir yönüne dikkat çekiyor: “Münafıklar, insanlara gösteriş yaparlar, Allah’ı da çok az zikrederler (Allah’ı çok az hatırlar, O’nun büyüklüğünün farkında genellikle olmazlar)” Rasul-i Ekrem s.a.v. Efendimiz’in münafıklar hakkında; “Oruç tutsa da, namaz kılsa da, müslüman olduğunu söylese de (o yine münafıktır)...” buyurması, başka bir rivayette “Kendisini mümin zannetse de (o yine münafıktır)...” ifadesi oldukça dikkat çekici değil mi? Münafık olmaktan Yüce Rabbimize sığınırız. Münafıkların düştüğü anlayışsızlıktan da sığınırız. Bu anlayışsızlık yani fıkıhsızlık, ancak Allah’a ve gönderdiklerine iman, samimiyet ve imkan nispetinde emredilenlere imtisal etmekle ortadan kalkabilir. Bunlardan bir tanesi olmayınca insan Allah’ın muradını fıkh edenlerden yani derinlemesine anlayanlardan olamaz. İşte münafıklık hastalığı böyle tehlikeli... [/SIZE][/FONT] (Alıntı) [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Günün ilk namazı hangi namazdır
Cevap yaz
Ana sayfa
Forumlar
İSLAMİ PAYLAŞIMLAR
İlmihal/Fıkıh
munafiklik muslumana bulasir
Üst
Alt