Mükabere. Mükafat. Mükaşefe.

Ekrem

Yönetici-Admin
Yönetici
Süper Mod
Üyemiz
Katılım
22 Şubat 2011
Mesajlar
9,111
Tepkime puanı
81
MÜKÂBERE:
Hakkı, doğruyu işitince, kabûl etmemek, inâd etmek, kendini büyük görmek. (Bkz. Kibir)

MÜKÂFÂT:
İyi karşılık.
Oruç yalnız benim içindir, onun mükâfâtını ben veririm. (Hadîs-i kudsî-Şir'at-ül-İslâm)
Günâhlar unutulmaz, mutlaka cezâsı verilir. İbâdetler çürümez, sevâb ve mükâfâtı verilir. (Mâverdî)
Cömertlikten doğan güzel huylar vardır. Bunlardan biri de mükâfâttır yâni iyiliğe karşı iyiliktir. (Ali bin Emrullah)
Yâ Rabbî! Artık sana rücû etmek (dönmek) zamânım çok yakın. Bundan sonraki, dünyâ ve âhiret hayâtımın safhaları şu olacak: Dünyâ elemleri, sekerât-ül-mevt (ölüm hâli), kabir hayâtı, haşr (dirilip toplanma) âlemi, mükâfât ve mücâzât (cezâ) ihtimâlleri ... (Hayri Aytepe)

MÜKÂŞEFE:
Kalb gözü ile görmek.
Tasavvuf yolunda olanların kalbine gelen müjdeler üç kısımdır. Bunlar; rüyâ, vâkıa (uyku ile uyanıklık arasında) ve mükâşefeler hâlindedir. Mükâşefelerle gelen müjdelerin yüzde doksanı hak ve hakîkate uygundur.
Mükâşefe derecesine ulaşanların, delîl bulmaya ve sebeb aramaya ihtiyâçları yoktur. Gayb nîmetlerine kavuşmuş, zan ve şüphe hücumlarına uğramaktan kurtulmuşlardır. (Seyyid Abdülhakîm Arvâsî)
Allahü teâlâ bilinmez ve anlaşılamaz. Görülebilen, anlaşılabilen şühûd ve müşâhede yoluyla belli olan her şey, O değildir. Allahü teâlâ ötelerin ötesidir. (İmâm-ı Rabbânî)
 
Üst Alt