- Katılım
- 25 Temmuz 2011
- Mesajlar
- 7,319
- Tepkime puanı
- 118

Kendi üzerinde dönen değirmen taşları misali dönüyorum odalarda;
Seccadeler nerde?..
Kıble hangi yöne doğruydu bu evde?..
Başıma koymak için takke çekmek için tesbih var mı?..
Bugün bitti. Gece de gidiyor...
Bir günüm daha bitti; ben nereye gidiyorum?..
Gün gün saat saat dakika dakika ölüyorum!.. Gidiyorum!.. Tükeniyorum;
Haberim var mı?..
Herşeyi sevmek... Çok güzel.
Kendini sevmek... Çok güzel. Peki bu nasıl kendini sevmek?
“Seviyorum” çığlıklarıyla yak kendini hadi!..
Erit kendini tüket bitir!..
Sen... Ey sen aynadaki!..
“Kalan”ının farkında mısın?
Peki “talan”ının?
Sen... Ey sen aynadaki!..
Dün de bakmıştın aynaya. Farkında mısın; bugün daha yaşlısın!.. Bugün daha çökük bugün daha çirkin bugün daha tedirgin!..
Çünkü biraz daha dökülmüş saçların biraz daha buruşmuş suratın!
Biraz daha; bir saniye bir dakika bir saat bir gün daha yaklaşmışsın düşeceğin çukura!..
Nerde Nerde seccadeleeer?..
Kıble hangi yöndeydi bu evde?.. Ninem son gelişinde ne tarafa doğru namaz kılmıştı?..
Katlanır rahlenin nasıl açıldığını unuttum. Ve onun içinde açılan “Kitab”ın yüzümü ve içimi nasıl aydınlattığını...
İçim...
Aahhh içim yanıyor.
Bugün bitti gece de gidiyor...
Bir günüm daha bitti; ben ben nereye gidiyorum?..
Gün gün saat saat dakika dakika ölüyorum... Gidiyorum...
Tükeniyorum;
Haberim var mı?..
Son tuttuğum orucu hangi iklimde bıraktım?.. Son kıldığım namaz hangi seccadeyle katlandı?..
Merak ediyorum;
Kâbe hâlâ bekliyor mu beni?..
Bilmiyorum... Bilemiyorum.
Ama şundan eminim:
Mezarım beni bekliyor!
alıntı...
