- Katılım
- 22 Şubat 2011
- Mesajlar
- 9,107
- Tepkime puanı
- 81
MEVLİD KANDİLİ
Sevgili Peygamberimiz (sas) ’in dünyaya teşrif ettikleri [20 Nisan 571, Pazartesi> Rabiülevvel ayının 12 gecesidir ki buna Mevlid–i Nebi [Kutlu Doğum> denir Kâinat ve beşeriyetin yüzyıllardır yolunu gözlediği o Peygamberler Peygamberi’nin doğum günüdür bugün Hz İbrahim’in duası91, Hz İsâ’nın müjdesi ve dedesi Abdülmuttalip92 ve annesi Âmine’nin rüyasıdır93 Fil vak’ası onu haber verdi Doğduğu gece irhasât denilen bir takım olağanüstü hâdiseler cereyan etti Dünyanın doğusunu ve batısını aydınlatan bir nur görüldü Sâve Gölünün suları bir anda çekiliverdi Ateşe tapanların bin yıldır aralıksız yanmakta olan ateşleri hiç sebepsiz sönüverdi Asırlardır kupkuru olan Semâve Vadisi, seller altında kaldı Gökyüzünden onlarca yıldız kaydı Kisrâ’nın saraylarından ondört burc kendiliğinden yıkıldı Kâbe’deki putların pek çoğu baş aşağı devrildi Şeytân, ölesiye çığlık kopardı94 Daha ne gizemli olaylar iç içe ve peş peşe yaşandı95 Nasıl yaşanmasındı ki Kâinatın Efendisi, İnsanlığın İftihar Tablosu Hz Ahmed–i Mahmud–u Muhammed Mustafa (sas) dünyaya teşrif ediyorlardı Bütün varlık O’nu ayakta karşılamıştı
Doğum ânı öncesi hane–i saadetleri nurla doldu, yıldızlar evin üzerine salkım salkım dökülecekmiş gibi aktı96 Seher vaktiydi Bir ara Âmine validemizin kulağına müthiş bir ses geldi Korkudan eriyecek gibi oldu Bir de ne görsün? Bembeyaz bir kuş peydahlandı ve yanına geldi; sonra da kanatlarıyla Âmine’nin sırtını sıvazladı Ne korku kaldı, ne kaygı Yine doğum öncesi başka bir nur gözüktü Âmine’ye bu nur ile Şam’ın saray ve köşkleri gösterildi Kendisine ak bir kâse içinde şerbet sunuldu İçer içmez de muhteşem bir nur bulutu kendisini sardı Tam o esnada mukaddes doğum gerçekleşti97 O sıra ebesi Şifa Hatun gizemli bir ses duydu: “Allah’ın rahmeti, Onun üzerine olsun!” diye Hattâ Rum diyarının bazı sarayları bile görünmüştü kendisine Maşrık ile mağrib arası nurlara boğulmuştu98 Annesinin anlattığına göre: “Doğuda, batıda ve Kâbe’nin üzerinde bir bayrak gördüm Doğum tamamlanmıştı Yavruma baktım, secdedeydi Parmağını da göğe kaldırmıştı Hemen bir ak bulut inip onu kapladı Şöyle bir ses işittim: ‘Doğuları ve batıları dolaştırın, deryaları gezdirin Tâ ki mahlukât Muhammed’i ismiyle, sıfatıyla, sûretiyle tanısınlar!’ Biraz sonra da bulut gözden kaybolup gitti”
Hz Âdem’den başlayarak devirlerden devirlere, aileden aileye intikal ede ede gelen o Biricik Nur,99 artık vücud sahnesinde varlık bulmuştu Efendimiz’in “Allah’ın ilk yarattığı şey, benim nûrumdur”100 dediği kendi Nur’u, beden giymiş, görünür hâle gelmişti Her çocuk doğunca yere düşerken, o ise ellerini yere dayamış, önce secde edip sonra da başını ve parmağını semaya kaldırmıştı101 Doğduğunda sünnetli ve göbek bağı kesilmiş vaziyetteydi102 Sırtında, iki kürek kemiği arasında, tam kalbinin hizasında peygamberlik mührü “Hâtem–i Nübüvvet” vardı103 Dedesi Abdülmuttalip adını Muhammed104 koymuştu Övülen demekti Zira onu Allah övmüştü; melekler, insanlar ve cinler de övecekti Sonra o Nur topunu alarak Kâbe’ye götürdü ve Allah’a duada bulundu: “Bana bu temiz çocuğu ihsan eden Allah’a hamdolsun!” dedi105 Nasıl ki insanlara ve cinlere sonsuz mutluluğun yollarını gösterecek Nebi dünyaya teşrif edince bütün varlık ayağa kalkmıştı Teşrifinden asırlar sonra da “Doğdu ol saatte ol Sultân–ı Dîl / Nûra gark oldu semâvât ü zemîn” –SÇelebi– deyince mevlidhânlar, benzeri bir heyecanla Mü’minler “Hoş geldin ey Kutlu Nebi!” mânâsına ayağa kalkmaya devam ediyorlar Bir edep anlayış ve göstergesi olan bu hürmet ve tazimlerini, O’na arz etmeye çalışıyorlar106
Efendimiz’in terakki çizgisinin müntehası Mi’râc, başlangıcı da Mevliddir107 Bu kutlu gecede S Çelebi’nin Mevlid–i Nebi’si gibi, Peygamber aşkını körükleyen na’t–ı şerifler, mevlidler okunmalı108 Hafızlar, Kur'ân’dan Peygamberimiz’in adının geçtiği aşirleri seslendirmeliler Hem yetim, hem öksüz yetişen o Nebi’nin doğum günü vesilesiyle öncelikle yetimler ve öksüzler sevindirilmeli, yoksullara ziyafetler verilmeli Kutlu doğum hakkında yazılmış kitaplar ve makaleler bir kere daha topluca okunmalı O’nu anlatan sohbetler dinlenmeli Bol bol salât ü selâmlar getirilmeli Gözümüzün Nuru, Gönlümüzün Sürûru Efendimiz Hazretleri’nin doğum günü münasebetiyle bizlere düşen vazifelerin ön önemlisi ise, herhalde O’nu her yönüyle daha iyi anlamaya ve O’nun, insanlığa tebliğ ettiği esasları kavramaya çalışmak olmalıdır109 Fakat kutlu doğumu, aynı zamanda kendi doğumu olan İslâm dünyası, o Nevrûz–u Sultânî’yi lâyık–ı vechiyle tes’îd edememektedir Hz İsa’nın doğumun bütün dünyada noel, paskalya ve daha başka yortu ve karnavallarla kutlanılması ölçüsünde, bu Kutlu Doğum'un en azından ümmet içinde olsun O’na ve O’nun mesajına yaraşır biçimde tes’îd edilmesi, bir vefa borcu olmanın ötesinde İslâm’ın ruhundaki Hz Muhammed’e muhabbet ve hürmet emrinin bir gereği olsa gerektir110
Kaynaklar:
91) Bakara, 2/129. 92) Halebî, Ali b. Burhaneddin, İnsânu’l–Uyûn, 1/130131, Beyrut, 1980. 93) Nitekim Sevgili Peygamberimiz şöyle buyuracaklardı: “Ben babam İbrahim’in duası, kardeşim İsa’nın müjdesi ve annem Âmine’nin rüyasıyım.” Tecrid–i Sarih, 6/18; Ahmed b. Hanbel, 5/262. 94) İbn Kesir, el–Bidâye ve’n–Nihâye, 2/266, Beyrut, 1978.. 95) Suruç, Salih, Peygamberimiz’in Hayatı, 1/47–52, Feza Gazetecilik, İstanbul, 1998; Halebî, İnsânu’l–Uyûn, 1/86–88; İbn Sa’d, Tabakâtü’l–Kübrâ, 1/102, Beyrut, 1978.) 96) Bu olayı, İki ebeden birisi olan, Osman b. Ebi’l–Âs’ın annesi Fatma Hatun görmüş ve haber vermiştir: İbnü’l–Esîr, el–Kâmil, 1/459, Beyrut, 1385/1965. 97) Bu olayı, Hz. Âmine bizzat kendisi anlatmıştır. Bkz: (Suruç, Salih, a.g.e., 1/44). 98) Bu olayı da ikinci ebesi, Abdurrrahman b. Avf’ın annesi Şifâ Hatın görmüş ve nakletmiştir. (Suruç, a.g.e., 1/45; astalani, Mevâhibü’l–Ledünniye Tercümesi, 1/21–22, Mtc: Abdülbâki). 99) Tecrid–i Sarih, 9/272. 100) Aclûnî,Keşfu’l–Hafâ, 1/265. 101) Halebî, a.g.e., 1/109110. 102) Suruç, a.g.e., 1/45. 103) Hatem–i Nübüvvet: üzeri tüylü, kabarık, kırmızımtırak inci gibi benlerden oluşmaktaydı ve keklik yumurtası büyüklüğündeydi. Rasul–i Ekrem’in son peygamber olduğunun alâmetlerinden birisiydi. (Suruç, a.g.e., 1/45). 104) Halebî, Ali b. Burhaneddin, İnsânu’l–Uyûn, 1/130–131, Beyrut, 1980. 105) İbn Hişâm, es–Sîre, 1/168; İbn Kesîr, 1/208209. 106) Gülen, Fasıldan Fasıla, 1/268. 107) “İşte böyle bir Zât’ın Mevlid ve Mi’râcını dinlemek,yani terakkiyatı mebde’ ve müntehâsını işitmek, yani tarihçe–i hayat–ı maneviyyesini bilmek, o Zât’ı kendine reis ve seyyid ve imam ve şefî’ telakki eden mü’minlere; ne kadar zevkli, fahirli, nurlu, neş’eli, hayırlı bir müsamere–i ulviyye–i dîniyye olduğunu anla...”(Nursi, Mektubat, s.308).Gülen, Fasıldan Fasıla, 2/303. Bediüzzaman Sikke–i Tasdik–i Gaybi s.207’de Efendimiz’in terakki hayatının başlangıcını Regaip Gecesi –ki O’nun ana rahmine düştüğü veya rahimde olduğu annesi tarafından fark edildiği an) olarak belirtirken; burada ise ise başlangıcı Mevlid gecesi ile –doğumuyla– başlatmaktadır. Lafızlar farklı, ama mânâ yaklaşık olarak bir sayılır. Birisi, terakki çizgisini ana rahminden başlatırken; diğeri ise doğumundan başlatmaktadır. [Y. G.> 108) Nursi, Mektubat, s. 307. 109) Algül, Hüseyin, Mübarek Gün ve Geceler, s.52, Nil Yayınları, İzmir, 1991. 110) Gülen, Günler Baharı Soluklarken, s.27–28, TÖV Yayınları, İzmir, 1993.