Medine'ye Hicret'in Başlaması Ve Hz. Ömer'in Hicreti - Bölüm-1

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

Ekrem

Yönetici-Admin
Yönetici
Süper Mod
Üyemiz
Katılım
22 Şubat 2011
Mesajlar
9,111
Tepkime puanı
81
Medine'ye Hicret'in Başlaması Ve Hz. Ömer'in Hicreti.
Bölüm-1
MEDİNE'YE HİCRETİN BAŞLAMASI

Peygamber Efendimiz ile Medineli Müslümanlar arasında cereyan eden Akabe Bîatları ve yapılan anlaşmalar, Müslümanlar önünde yepyeni emniyetli bir saha açıyordu. İnançlarını burada serbestçe söyleyebilecek, ibâdetlerini serbestçe îfa edebilecek, dinlerini korkmadan ve çekinmeden yayabileceklerdi.

Çünkü, Medine'nin iki güçlü kabilesi olan Evs ve Haz-reç, onlara kucaklarını açmış, her hâl-ü kârda kendilerini koruyacaklarına ve yardımlarını esirgemeyeceklerine dair vaadde bulunmuşlardı. İslâm güneşinin Medine'de bütün haşmetiyle parlayacağı, şimdiden gözüküyor gibiydi!

Müşrikler, Müslümanların bu emniyetli yere göç edeceklerinden endişe duyarken, Resûl-i Ekrem, hızla İslâmlaşan bu yeni yurdun İslâm merkezi hâline bir an evvel gelmesi için her türlü gayreti gösteriyordu.

Mekke'de oldukça nâzik bir devre yaşanıyordu. Hz. Resû-lullah'ın Medinelilerle anlaşma akdettiğini duyan müşrikler, Müslümanlara karşı olan zulüm ve işkencelerini daha da artırdılar. Mesele, âdeta bir ölüm kalım meselesi hâline gelmişti!

Mekke'de hayat, onlar için bir azab; içilen su, teneffüs edilen hava, sanki yakıcı bir ateş olmuştu.

Müslümanlar, bu sıkıntılı ve acı durumlarını Peygamber E-fendimize arzettiler ve hicret için izin istediler. Resûl-i Ekrem, ilk önce, kendisine böyle bir müsaadenin henüz verilmemiş olduğunu belirtti. Ancak, bu açıklamasının üzerinden daha birkaç gün geçmişti ki, sevinç içinde hicret müsaadesinin verildiğini, Müslümanlara şöyle bildirdi:

"Sizin hicret edeceğiniz yurdun, iki kara taşlık arasında hurmalık bir şehir olduğu, bana gösterildi ve bildirildi. Mekke'den ayrılmak isteyen oraya gitsin,
Medineli Müslüman kardeşlerle birleşsin. Yüce Allah, onları size kardeş yaptı ve Medine'yi size emniyet ve huzur bulacağınız bir yurt kıldı!"381

Görüldüğü gibi, Kureyşli müşriklerin Müslümanlar üzerindeki tehdit ve baskısı, İslâm'ı "yaşamak" ve "neşretmek" şartlarıyla hayatta kalmaya imkân vermeyecek bir dereceye ulaşınca, Resûl-i Kibriya Efendimiz hicrete izin vermişti.382 Hz. Âişe'nin, "Mü'min, dini için Allah'a veya Resulüne hicret etmek zorunda idi. Zîra, dinini yaşamaktan menedilmesi korkusu vardı." sözü, bu durumu ifade eder.383

"Şu hâlde hicret, bazı kereler yanlış olarak ifade edildiği gibi bir kaçış değil, bir arayıştır. Dinin, tamamen yok edilme noktasına gelen tehdit ve tehlikelerden kurtarılarak, yaşatılmasına müsait vasatın aranmasıdır. Din, kendisine gaye olarak, fiilen yaşanmayı tesbit etmiştir. Bulunulan yerin şartları, bu gayenin tahakkukuna imkân vermeyecek duruma geldi ise, oradan hicret etmek, şarttır, dinen vecibedir, vazifedir. Bu duruma düşen kimseleri, hicret etmediği takdirde Kur'ân-ı Kerîm mazur addetmiyor ve kesinlikle sorumlu tutuyor.384 Bunlar, dinlerini yaşayabilecekleri uygun bir yer aramakla mükelleftirler."385

Resûl-i Kibriya Efendimiz, bu müsaadeden sonra "dini yaşayıp neşredebilmek için müsait yer arama gayreti" olan hicret hareketini inceden inceye düşündü.

Müslümanlara, hicret e-derken ihtiyatlı ve tedbirli davranmalarını sıkı sıkıya tenbihetti. Müşriklerin dikkatini çekmemek için küçük gruplar hâlinde yola çıkmalarını tavsiye buyurdu.

Peygamber Efendimizin bu müsaade ve tavsiyelerinden sora Müslümanlar, bu hareketlerine engel olacak müşriklerin dikkatlerini çekmeyecek şekilde birer ikişer veya küçük gruplar hâlinde Medine'nin yolunu tuttular!

Herkesten önce Mekke'den Medine'ye hicret etmek üzere ayrılan sahabî, Ebû Seleme İbn-i Abdi'l-Esed idi.

İşin farkına varan Mekkeli müşrikler, görebildiklerini ve ya-kalayabildiklerini geri çeviriyorlardı. İslâm Dininden vazgeçirmek için her türlü çâreye başvuruyorlardı. Öyle ki, gerektiğinde kadınları kocalarından ayırıyor ve kocalarıyla beraber göç etmelerine karşı çıkıyorlardı. Bazıları da hapsi boyluyordu.

Fakat, dahilî bir harbin patlamasına sebebiyet verebilir diye kimseyi öldürme cihetine gitmek istemiyorlardı. Bunun dışında akla hayâle gelecek her türlü eziyet ve işkencelerle Müslümanları hicret etmekten vazgeçirmeye çalışıyorlardı. Fakat, Müslümanlar kat'î kararlarını vermişlerdi ve ne pahasına olursa olsun Medine'ye göç edeceklerdi. Nitekim, her engeli aşarak hicretlerine devam ettiler.

Onlara nurlu ufuklar şimdiden gülümsüyordu. Baskı ve zulüm çemberinden kurtulup hür ufuklara doğru kanat açıyorlardı. Zâten, Medine ve Medineliler de onları dört gözle bekliyorlardı.

Devamı Bölüm-2
HZ. ÖMER'İN HİCRETİ
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üst Alt