Mardinde Oturma Odası'nın Altından Yol Geçiyor

ceylannur

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
2 Eylül 2011
Mesajlar
3,872
Tepkime puanı
37
Mardin geleceğinin hayalini kuruyor



mardin.jpg


Müslüman, Süryani, Yakubi, Keldani, Nesturi, Yezidi, Yahudi, Kürt, Arap, Ermeni, bir dolu farklı etnik kökeni, ezan ve çan sesini yüzyıllarca bir arada yaşatmış. Bugün de sokaklarında dolaşırken hepsine rastlayabiliyorsanız , Mardin'in insanlığı çağıran sesine niye kulak vermeyesiniz ki...
Dünyanın kaç şehrinde sokakta yürürken bir oturma odasının altından geçebilirsiniz? Mardin abbara'ları, yani üstü bir evin odası olan tünelleri, size bu imkanı tanır. Dünyanın kaç şehrinde Sümerlerden Urartular'a, Roma'dan Bizans'a, Selçuklular'dan Osmanlı'ya onlarca uygarlık iz bırakmış, birbirinden farklı pek çok dil ve din hoşgörü içinde birarada yaşamıştır? Merdivenli, daracık sokaklarından her biri hálá ya bir camiye, ya bir kiliseye, medreseye, manastıra çıkan Mardin size bunu nasıl başardığını hiç konuşmadan anlatır. Dünyada kaç şehir, 2500 yıllık bir şehircilik anlayışını kendine özgü taşı ve mimarisiyle günümüze taşır? Cevap yine Mardin'dir...
İşte bu Mardin, şimdi eski kenti hem fiziken, hem de ruhen canlandırmak için seferberlik halinde. Aslında halkının *****ün t'sini unutup turizmin t'sine alışması yeni değil; son yıllarda tek tük de olsa içten içe bir restorasyon faaliyeti sürüyordu, ancak birkaç ay önce Dünya Bankası'ndan 12 milyon dolarlık kredi çıkınca çalışmalar hızlandı. Mardinli artık büyük büyük babalardan kalma evinin ve ‘‘dünya kültür mirasına aday’’ bir kent olarak UNESCO listesinde yer almanın anlamını biliyor. Top şimdi yeni hükümette. Protokol imzalanıp kredi akmaya başlayınca, Mardin'in en genci 120 yıllık olan evleri bir bir restore edilecek ve kentin eski tarihi silüeti gün ışığına çıkacak. Bu, sadece güzel bir manzara anlamına gelmiyor, bu evlerin bir kısmı, şu anda işleyen birkaç iyi örneği takip ederek inanç ve kültür turlarının ortasında bir durak, mesela bir butik otel, pansiyon ya da restoran olmaya hazırlanıyor. Geçen yıl 200 bin kişinin gezdiği Mardin gelip geçici bir moda değil, gerçek bir turizm kenti olmak istiyor. Ankara bu sesi duyuyor mu?
Uzun yıllar süren unutulmuşluktan, ün yanısıra, göç ve ilgisizliğin verdiği yorgunluktan kurtulmaya çalışıyordu. Son yıllarda, İstanbul Teknik üniversitesi, GAP İdaresi, Yerel Yönetimler Genel Müdürlüğü, Mardin Kent Konseyi, Mardin dernekleri, Vali Temel Koçaklar, Albay Cengiz Yanıkoğlu ve Belediye Başkanı Abdülkadir Tutaşı, kilisedeki metropolitten esnafa kadar herkes, bu seferberliğe katılmıştı. Dünya kültür mirasının adaylarından biri olarak UNESCO Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Komitesi'nce koruma altına alınmasına ramak kalmıştı. Toplantı önümüzdeki ay Paris'teydi.
Evet haraptı; Teoman'ın o İstanbul şarkısındaki gibi ‘‘yorgun, üzgün ve yaşlanmış, biraz kilo almış’’tı, ama mihrabının yerinde olmadığını kimse söyleyemezdi. Yeniden gözde olmasını sağlayabilecek çok şeye sahipti hálá. Bunu gören Dünya Bankası, İstanbul'un Balat semtine verdiği türden bir krediyi, 12 milyon doları da Mardin için verdi. Kimi Mardinliler bu rüzgarla evini restore etmeye kendi imkanlarıyla başlamıştı bile. TÜRSAB yurtdışında tanıtım atağına geçecekti. İlk büyük rezervasyonlar aylar öncesinden yapılmıştı.
Ama savaşın ilk sinyalleriyle birlikte rezervasyonlar iptal edildi, kent yine yalnızlığıyla başbaşa kaldı.
Hayır bu umutsuz bir haber değil. Mardin her şeye rağmen ayakları üzerinde doğrulma çabasını sürdürüyor. Dünya Bankası kredisi ve dünya kültür mirası adaylığı sokaklardaki heyecanı diri tutuyor. Çünkü, yamaçtan ovaya ‘‘fakir ama mağrur’’ bir bakış atan Mardin'e, siz de ova tarafından bakarsanız, artık sadece eşsiz mimarinin arasından sırıtan betonarme çirkinlikleri değil, restore edildiği için parlayan gerçek Mardin evlerini de görebiliyorsunuz. O projelerde gönüllü yeralan Mardinliler'le konuşunca, Mardin'in umudunu paylaşıyorsunuz.
1970'te SİT alanı ilan edilen Mardin'de 363 ev, 12 kilise, 27 cami, 7 medrese, 7 çarşı, 7 han 1979'da koruma altına alınmıştı. Ancak, her biri tipik Mardin mimarisine sahip olan evlerin çoğunun üstüne çıkılan betonarme katlar, avlulara yapılan çirkin eklemelerle kentin silüeti de bu yıllardan sonra bozuldu. 1990'ların sonlarında kurulan Mardin Kent Konseyi'nin amacı, işte medeniyetlerin bıraktığı bu izlerin korunması, ekonomik ve sosyal hayatın canlanmasıydı. İsviçre Hükümeti'nin hibe ettiği 350 bin dolarla ve BM Kalkınma Programı, İTÜ, GAP İdaresi ve Mardinlilerin işbirliğiyle gerçekleştirilen Mardin Kentsel Katılımcı Rehabilitasyon Projesi (MERDİNAR), Mardin projelerinin ilk somut adımıydı. Bu projenin bir ayağı olarak çıkarılan bina envanteri sayesinde, 1979'ta tescil edilmiş binalardan çoğunun ‘‘kurtarılabili r’’ olduğu ortaya çıktı. 197 evin rölevesi çıkarıldı. 252 ev ve anıtsal yapılar aslına döndürülebilirdi. Yani Mardin'in gerçek silüeti kolayca ulaşılabilir yerdeydi.
å
Mardinliler'le yüz yüze görüşülerek bir de sosyal etki raporu hazırlandı. Rapor, kentte tarihi dokunun korunmasına duyulan inancın arttığını, turizmin kurtarıcı sektör olarak görülmeye başlandığını gösterdi. Mardinli işadamlarının yarıdan fazlası turizme yatırım yapmak istediğini belirtti. Birçok ev sahibi evlerini pansiyona dönüştürmeye karar verdiğini anlattı. Örnek proje olarak, eski kent merkezindeki Tellallar Çarşısı'nın restore edilmesi, Cercis Murat Paşa Konağı'nın yerel yemekler sunan bir restorana, Erdoba Evleri'nin de 30 odalı bir butik otele dönüştürülmesi bu desteği arttırdı.

Şimdi yeni hükümet, Mardinli gibi bunun bir ‘‘toplumsal dönüşüm projesi’’ olduğuna ikna olur, protokolü bu ay imzalarsa, Mardin geleceğine doğru adım atmaya başlayacak. Çöplük olarak kullanılan Yenikapı Hamamı, kısmen ahır olan Mor Eftam Kilisesi, eski hükümet konağı gibi metruk kamu binaları, meşhur dar sokakları da projeden nasibini alacak. Altyapı ve su probleminin halledilmesinden ıtırlı Mardin bitkileriyle donanmasına kadar sokaklar eski ruhuna kavuşacak. O ruh ki, Müslüman, Süryani, Yakubi, Keldani, Nesturi, Yezidi, Yahudi, Kürt, Arap, Ermeni, bir dolu farklı etnik kökeni, ezan ve çan sesini yüzyıllarca bir arada yaşatmış. Bugün de sokaklarında hepsine rastlayabiliyorsanız , Mardin'in insanlığı çağıran sesine niye kulak vermeyesiniz ki...
 
Üst Alt