- Katılım
- 26 Temmuz 2011
- Mesajlar
- 19,432
- Tepkime puanı
- 185

Sometimes You Just Have To Let Things Go...
Bazen arkasından koşturup, artık olmayacağını anladığın bir işin tam türkçe karşılığı bulunmayan, bulunamayan tabir. "bırak gitsin"
olmayacağını anla kabul et ve Sal, gitsin desen de olmuyor...Neyi salıyorsun Ki;Sevgi, Aşk, sadakat, acı,hasret ;maddi veya fiziksel değil ki!
elini yüreğine,daldırıp çıkarasın eline alıp!bırakasın,salasın...
"boşver artık" desen de oturmuyor, olmuyor! zaten boşveremediği için dert edinmişimdir....ne dersen de bir şeyler eksik kalıyor,insan ruhunda...
Amerikalı birine "let it go" dediğinde, karşısındaki bir duraklıyor, afallıyor, ve hatta rahatlıyor, tabirin kendine has bir etkisi var sanki.
aynı etkiyi türkçe konuşarak yaratmak için bir düzine cümle kurmak gerek, "bak arkadaşım yedin bitirdin kendini, olan oldu, giden gitti, hayat devam ediyor,
bi bırak artık, kendini bu kadar hırpaladığına değer mi...?
Kaderinde O varsa zaten seni eninde sonunda bulacak,tekrar sana geri gelecektir,keşkeler denizinde boğma kendini..
Amerikali insanlar sadece Rasyonel yani olaylara sadece mantık ,makul,Matematik gelir, gider, kar,kazanç, Çıkar gözü ile bakarlar ...
Biz ise kalp, duygu, vicdan gözü ile bakarız...
Bırakmak bir şeye bağlı kalmamak, bazen neden bu kadar zordur ve nasıl başarabiliriz..?
kaybettiğimiz veya maziye ait şeylere bağlı kalıyoruz. Burada kastedilen güzel şeyleri acıyla karışık bir sevgi dolu hatırlamak, veya geçmiş ve kişi için önemli bir şeyi saygıyla anmak değildir.Burada kastedilen çaresiz bir şekilde bir şeye bağlandığımız, ve bunun bize zarar verdiği, fakat bir türlü bu bağlanmayı etkileyemediğimiz bir durumdur...
İyi niyetli dostlar sürekli „bırakmamız“ gerektiğini, artık bazı şeylerin değişemeyeceğini , değiştiremiyeceğimizi veya o şeylerin geçmişte kaldığını bunu bırakmamız gerektiğini söylüyorlar...başaramayan kişi zaten Acı çektiğini kendisi de biliyor.
insanlar geçmişteki acıları ve kendini üzen şeyleri unutmayı çok isterler. Fakat sürekli insanin aklını ,kalbini bunlarla meşgul olduğu, bunları hala kendi içinde
kendisi muhafaza ettiğini bilmiyor...
Peki Neden Bırakmayı başaramıyoruz..?
çoğu kez insan,bunun farkında değil ama bizler;geçmişte Yaşadıklarımıza tutuluyoruz, tutuyoruz...Korkuyoruz...
Bir kadın mutsuz ve sadece kağıt üzerinde devam eden evliliğinden ayrılmıyor. Onun korkusu daha iyi bir koca bulamamak ya da yalnız kalmak korkusu gibi...
Bir insan on sene önce kaybettiği eşinin ölümünü hazmedememiş, bir deprasyona takılıp kalmış ise;
Sevdiğimiz bir kişiyi kaybetmek her zaman bizim kendi ölümümüzü de hatırlatır bize Hayatta her şeyin fani olduğunu hatırlatır ve artık dünyevi
hiç bir şeyden zevk alamaz hale gelirsiniz...
let it go...
Bırakmak demek, bir şeyi kabullenmek demektir.Eski kederleri, acıları, yaraları, sönmüş aşkları, başarısız deneyimleri gerçekten bırakabilmek için,
ilk önce O şeyi kabullenmek zorundayız.............
Bu kabullenmeyi red etmek, sonsuz acılı düşüncelere sıkı sıkıya bağlanmak ,Deprasyona girmek demektir.
psikolojik sıkıntıların temel nedeni geçmişte yaşadığımız, üzerinden zaman geçmesine rağmen duygusal etkileri halen sürmekte olmasidir..
"let it go"
Bazen, her şeyi akışına bırakmak gerekir. Su akıp yolunu bulsun diye..'
Hakk’ın karşına çıkardığı değişimlere direnmek yerine, teslim ol. Bırak hayat sana rağmen değil, seninle beraber aksın. "Düzenim bozulur, hayatımın altı üstüne gelir" diye endişe etme.
Nereden biliyorsun hayatın altının üstünden daha iyi olmayacağını?
Gönül Sızım...
