- Katılım
- 14 Şubat 2015
- Mesajlar
- 1,512
- Tepkime puanı
- 10
Laiklik bir yönetim şeklidir. Bu yönetim şeklinde din ve devlet tamamen birbirinden ayrıdır (güya), din devlete karışmaz; devlet de dine karışmaz. Sistemin ana çekirdeği bunu ifade eder.
Dolayısıyla, bu sistem de muhataplarına sınırsız özgürlük tanımaz, insanları, muhatapları, sitemi var olan değer ve kriterlere göre yönetir. Bu da şu demektir, Laiklik, kendi değerleri istikametinde muhataplarını yönetirken, kendi değerlerini muhataplara dayatır, muhatabın olmazsa olmazlarını asla dikkate almaz, almadığı gibi aykırı sesler gelse de, o seslerin üzerine gider ve o seslerin sahiplerini ya dar ağaçlarında sallandırır ya da onları kodeslere tıkar ve orada ölünceye kadar onları esarette tutar.
İşin esprisi budur..!
Bu açıklamamızdan gocunan laikperestler var neden gocunuyorlar ben anlayamıyorum! Halbuki bendeniz bunları makul görüyorum. Çünkü, laiklik, kendi değerinden, kendi kriterinden, kendi idaresinden asla taviz vermez, o değerlerin harfiyen icra edilmesini de emreder, karşı çıkış sözkonusu olursa zor kullanır.
Yani daha ne yapsındı. Değil mi..?
Mesela bir örnek vereyim, bir müslüman olarak ben parti kurdum, seçildim, milletvekili olarak meclise geldim, ilk önce ne yapacağım yemin edeceğim değil mi?
Mesela, Laiklik ya da Laikliğe iman etmiş laikperestler bu yemini oluştururken,
"Ya biz bir yemin metni ortaya koyuyoruz, bu yemin metni seçilecek olan müslüman milletvekillerinin değerlerine, imanına, inancına ve Kur'ani değerlerine muhalif midir, mutabık mıdır, yaptığımız şey doğru mudur?" suallerini kendilerine sorup İslam açısında yeminin bir değerlendirmesini yapmazlar, hazırladıkları yemin metnini seçilenlere dayatırlar..!!!
Laiklik, ne kadar güzel hürriyet sunuyor değil mi..?
Ben sunmadığını zaten biliyorum, buna karşı da çıkmıyor doğal buluyorum, çünkü her bir "değer" (laiklik) sadece kendi değerlerine müsade eder, muarızlarını kaale bile almaz ki, laiklik de bunu icra eyliyor..!
Burada şu sorulabilir, iman, inanç ve imani değerler, "yemin"e yön veremez o zaman laiklik elden gider, doğrudur diyelim, ki doğrudur,
Böyle bir yemine kalben samimi manada inanan ve iman eden ve bu samimiyetle yemin eden birinin imanı da, inancı da elden gider, ne olacak şimdi..? Bunu hesaba katan yoktur.
Çünkü İslam "yemin kriterini" müslümanlara öğretmiş ve o şekilde de hükme bağlamıştır. Müslüman o hükme itaat etmekle mükelleftir. Mükellef ama Laiklik, buna karışmaz, "İster kafir ol, ister müşrik ol ne olursan ol, beni ırgalamaz sen bu şekilde yemin etmek zorundasın," der..!!!
Onun için,
Laiklik falan özgürlüğün, hürriyetin, hoşgörünün falan adı da değildir, sanı da değildir, tamamen yalandır ve uydurmadır.
Netice:
Laiklik bir yönetim şeklidir, kendi içinde değerleri vardır, toplumun bu değerlere uymasını salık verir, aksi takdirde kulağını çeker bazen kulak çekmekle kalmaz boğazını da çeker.
Selamlarımla.
NOT
Dikkat ederseniz Laikliğe meydan okumadım! Değerlerinin icrasına gücünü ve kuvvetini kullandığını ifade ettim, olması gerekenin de bu olduğunu söyledim.
Tabi, ben müslüman olarak, böyle bir yelpazeyi kabullenmem mümkün değildir, bu ayrı bir şeydir. Bunun da mücadelesini veriyoruz. Hadise budur.
Dolayısıyla, bu sistem de muhataplarına sınırsız özgürlük tanımaz, insanları, muhatapları, sitemi var olan değer ve kriterlere göre yönetir. Bu da şu demektir, Laiklik, kendi değerleri istikametinde muhataplarını yönetirken, kendi değerlerini muhataplara dayatır, muhatabın olmazsa olmazlarını asla dikkate almaz, almadığı gibi aykırı sesler gelse de, o seslerin üzerine gider ve o seslerin sahiplerini ya dar ağaçlarında sallandırır ya da onları kodeslere tıkar ve orada ölünceye kadar onları esarette tutar.
İşin esprisi budur..!
Bu açıklamamızdan gocunan laikperestler var neden gocunuyorlar ben anlayamıyorum! Halbuki bendeniz bunları makul görüyorum. Çünkü, laiklik, kendi değerinden, kendi kriterinden, kendi idaresinden asla taviz vermez, o değerlerin harfiyen icra edilmesini de emreder, karşı çıkış sözkonusu olursa zor kullanır.
Yani daha ne yapsındı. Değil mi..?
Mesela bir örnek vereyim, bir müslüman olarak ben parti kurdum, seçildim, milletvekili olarak meclise geldim, ilk önce ne yapacağım yemin edeceğim değil mi?
Mesela, Laiklik ya da Laikliğe iman etmiş laikperestler bu yemini oluştururken,
"Ya biz bir yemin metni ortaya koyuyoruz, bu yemin metni seçilecek olan müslüman milletvekillerinin değerlerine, imanına, inancına ve Kur'ani değerlerine muhalif midir, mutabık mıdır, yaptığımız şey doğru mudur?" suallerini kendilerine sorup İslam açısında yeminin bir değerlendirmesini yapmazlar, hazırladıkları yemin metnini seçilenlere dayatırlar..!!!
Laiklik, ne kadar güzel hürriyet sunuyor değil mi..?
Ben sunmadığını zaten biliyorum, buna karşı da çıkmıyor doğal buluyorum, çünkü her bir "değer" (laiklik) sadece kendi değerlerine müsade eder, muarızlarını kaale bile almaz ki, laiklik de bunu icra eyliyor..!
Burada şu sorulabilir, iman, inanç ve imani değerler, "yemin"e yön veremez o zaman laiklik elden gider, doğrudur diyelim, ki doğrudur,
Böyle bir yemine kalben samimi manada inanan ve iman eden ve bu samimiyetle yemin eden birinin imanı da, inancı da elden gider, ne olacak şimdi..? Bunu hesaba katan yoktur.
Çünkü İslam "yemin kriterini" müslümanlara öğretmiş ve o şekilde de hükme bağlamıştır. Müslüman o hükme itaat etmekle mükelleftir. Mükellef ama Laiklik, buna karışmaz, "İster kafir ol, ister müşrik ol ne olursan ol, beni ırgalamaz sen bu şekilde yemin etmek zorundasın," der..!!!
Onun için,
Laiklik falan özgürlüğün, hürriyetin, hoşgörünün falan adı da değildir, sanı da değildir, tamamen yalandır ve uydurmadır.
Netice:
Laiklik bir yönetim şeklidir, kendi içinde değerleri vardır, toplumun bu değerlere uymasını salık verir, aksi takdirde kulağını çeker bazen kulak çekmekle kalmaz boğazını da çeker.
Selamlarımla.
NOT
Dikkat ederseniz Laikliğe meydan okumadım! Değerlerinin icrasına gücünü ve kuvvetini kullandığını ifade ettim, olması gerekenin de bu olduğunu söyledim.
Tabi, ben müslüman olarak, böyle bir yelpazeyi kabullenmem mümkün değildir, bu ayrı bir şeydir. Bunun da mücadelesini veriyoruz. Hadise budur.