• Forumda Rüya yorumu YAPILMIYOR! Mesaj göndermeyiniz! Mesajınız silinir!

La Demek İmandandır.

Ashab

Çalışkan Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
7 Nisan 2021
Mesajlar
148
Tepkime puanı
43
Konum
İstanbul
Allah’tan gelmeyen ve Allah’tan gelmiş olana uymayan yasa da olsa, anayasa da olsa bir uyutmadır. İnsanları Allah’a kulluktan alıkoymak için, firavunların kullandıkları silah korkutmadır. Allahû Teâla uyarıyor:

“…….. İnsanlardan korkmayın, benden korkun ve âyetlerimi az bir karşılığa değişmeyin. Allah’ın indirdiği ile hükmetmeyenler kâfirlerin ta kendileridir.” (Maide Sûresi/ 44)

Bu âyet-i kerime’ye göre “hüküm ve hâkimiyet Allah’ındır” diyenin “hüküm ve hâkimiyet Allah’ın değil başkasınındır” diyen korku krallığına lâ demesi imandandır.

Keyfi, küfri ve cebri kadroların kurdukları inkârcı, kavmiyetçi ve ayrımcı düzenlerin en büyük silahları korku ve korkutmadır.

Ülkemizde laikçiler korku krallığının ekmeğini yiyerek bugüne geldiler. Hak ve hukuk tanımadan, mesken hürriyetini hiçe sayarak mahremlere kadar indiler. Korku krallığını ayakta tutanlar sadece korkutanlar değil, korkanlar da buna dâhildir.
Yani aç bir canavara karşı muhabbet göstermek, onun merhametini değil iştahını açar. Hem de seni parçalarken kullandığı dişin ve tırnağın kirasını, yani yıpranmak ve yorulmaktan dolayı da ücretini ayrıca ister. Yani canavar ne kadar yese de doymak bilmez. Bu sebeple canavara karşı muhabbet değil, kötek göstermek gerekir. Şunu bilelim ki; Kur’an’da üç tür “mustaz’af”tan (ezilen, mazlum) söz edilir. Bunlardan biri çocuklar, sahipsiz kadınlar ve güçsüz/yaşlı erkeklerdir, ki bunlar, mazlumiyetlerinde mazurdurlar. (Nisa Sûresi/98) İkincisi, hakkını savunduğu hâlde, kendisinden daha güçlü zalim karşısında hakkını koruyamadığı için mazlum olanlar ki bunlar da, zaten haklarını son sınırına kadar savundukları için mazlumiyetlerinde mazurdurlar ve onların, haklı mücadelelerinde eninde sonunda başarıya ulaşacakları müjdelenmektedir. (Kasas Sûresi/5) Üçüncüsü ise, haklarını savunmayan, savunmaya yanaşmayan, mazlumiyetlerini, zulme gönüllü boyun eğmelerine bir gerekçe olarak sunanlardır. Kur’an, bu tür “zalime gönüllü koltuk değneği olan” mazlumlar için, korkunç bir sonu peşinen haber vermektedir. (Nisa Sûresi/97) Mustaz’afların müstekbirler karşısında kıyamsız kalmaları, kıyametlerinin kopmasındandır.

Hilafetin ilgasından sonra bu topraklarda korku krallığını oluşturanlar birini idam edip binleri susturdular. Binleri susturup Yunanlı filozofların fantezilerinden meydana gelmiş olan Demokrasiyi nizam diye yutturdular. Şunu bilelim ki; Demokrasi; Yunanlı filozofların şeytanın vesveseleriyle insanlığa kurdukları bir tuzaktır. Allah’ın hükmüne ve hâkimiyetine tutunanlar, böyle tuzaklardan uzaktır.
Demokrasi, memleketin her yanını yangına döndürür. İslâm’a rağmen insanları Demokrasiye teşvik etmek şeytanların işidir.

İnsanları hürriyetten, zürriyetten, hayâdan, haysiyetten soydular; ne yazık ki bu cinnetin adını “Demokrasi” koydular. Hak ve hukuku hiçe sayarak zalimi iktidar yapıp mazlumu kovdular.

Ne zaman ki İslâm ümmeti kul korkusunu Allah korkusuyla yenmeyi yitirdi, işte o zaman kendi kendini bitirdi.

Oysa ki biz İslâm ümmetiyiz. Kur’ân-ı Kerim’e göre İslâm ümmeti olarak biz; mazlumlara kucak açan yuvayız. Zalimler için de gece gündüz korkuyuz. Hak ve hakikat için feda olur dertli başımız. Zalimlerin kafasını kırar “İttekullah” nakışlı taşımız!
 
Üst Alt