- Katılım
- 22 Şubat 2011
- Mesajlar
- 9,107
- Tepkime puanı
- 81
4191 - Ibnu Abbas radiyallahu anhuma anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Mallarinizi rukba kilmayin. Kim rukba kilarsa mal artik rukba kilinan kimsenin olur."
4192 - Bir baska rivayette: "Umra, umra kilinan sahis icin caizdir. Rukba da rukba kilinan kimse icin caizdir. Hibesinden donen, kusmuguna donen gibidir" buyrulmustur.
4193 - Yine Nesai'nin bir diger rivayetinde Ibnu Abbas der ki: "Ne rukba ne de umra helal degildir. Kime bir sey umra kilinmissa bu onundur, kime de bir sey rukba kilinmissa o sey onundur."
Nesai, Rukba 1-2, (6, 269).
4194 - Nafi' rahimehullah anlatiyor: "Ibnu Omer radiyallahu anhum'e, kiz kardesi Hafsa radiyallahu anha'dan bir ev tevarus etti. Hafsa radiyallahuf anha, bu eve hayati boyunca olmak kaydiyla Zeyd Ibnu'l Hattab'in kizini oturtmustu. Zeyd'in kizi olunce Ibnu Omer radiyallahu anhuma meskeni kabzetti. O bu evin kendine ait oldugu re'yinde idi."
Muvatta, Akdiye 45, (2, 756).
GAZVELER
4195 - Bureyre radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam onalti gazve yapmistir."
Buhari, Megazi 89, 1, 77; Muslim, Hacc 218, (1254), Cihad 147, (1814); Tirmizi, Cihad 6, (1676).
4196 - Muslim'in rivayetinde: "(Bureyde radiyallahu anh) Resulullah'la birlikte onalti gazveye katildigini soyler."
Muslim, Cihad 146, 147, (1814).
4197 - Yine Muslim'in bir rivayetinde: "Resulullah aleyhissalatu vesselamondokuz gazve yapti, bunlardan sekizinde savasti" denmektedir.
Muslim, Cihad 146, (1819); Buhari, Megazi 87.
4198 - Seleme Ibnu'l-Ekva' radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselamile birlikte yedi gazve yaptim. Ayrica cikardigi seferlerden de dokuzuna katildim. Bir defasinda basimizda Ebu Bekr radiyallahu anh, bir defasinda da Usame Ibnu Zeyd radiyallahu anhuma vardi."
Buhari, Megaazi, 87; Muslim, Cihad 148, (1815).
BEDIR GAZVESI
4199 - Hz. Enes radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam, kendisine Ebu Sufyan'in gelmekte oldugu haber verilince, ashabiyla istisare etti. Once Ebu Bekr radiyallahu anh konustu. Ondan yuzun cevirdi (iltifat etmedi). Sonra Hz. Omer radiyallahu anh konustu. Ondan da yuzunu cevirdi. Derken sa'd Ibnu Ubade radiyallahu anh (Resulullah'in maksadini sezerek) ayaga kalkti ve "Ey Allah'in Resulu, biz (ensariler)i mi kastediyorsunuz? Nefsimi kudret elinde tutan zata yemin ederim, eger bize bineklerimizi denize surmemizi emredecek olsaniz, mutlaka (gozumuzu kirpmadan) daldiririz. Bize onlara binip Berki'l-Gimad'a gitmemizi emretseniz onu da yapariz!" dedi. Bunun uzerine Resulullah aleyhissalatu vesselamhalki hazirladi. Yola ciktilar ve Bedr'e kadar gelip indiler.
Orada, Kureys'in su almaya gonderdigi kimselerle karsilastilar. Iclerinde Beni Haccac'a ait siyahi bir kole vardi. Onu yakaladilar. Resulullah aleyhissalatu vesselam'in ashabi Ebu Sufyan ve arkadaslari hakkinda bilgi soruyorlardi. Kole:
"Ebi Sufyan hakkinda bilgim yok. Ancak (burada) Ebu Cehl, Utbe, Seybe ve Umeyye Ibnu Halef var!" dedi. O boyle soyleyince Ashab onu dovdu. O da: "Evet, ben size haber veriyorum. Bu Ebu Sufyan'dir!" dedi. Onu biraktiklari zaman baskalari sordular. O yine:
"Ben Ebu Sufyan hakkinda bir sey bilmiyorum, lakin burada halkin icinde Ebu Cehil, Utbe, Seybe, Umeyye Ibnu Halef var!" dedi. Boyle soyleyince onlar da ayni sekilde dovduler. Bu esnada Resulullah aleyhissalatu vesselam namaz kiliyordu. Bu hali gorunce namazi birakti ve: "Nefsimi kudret elinde tutan Zat-i Zulcelal'e yemin olsun, size dogruyu soyleyince onu dovuyorsunuz! Yalan soyleyince de birakiyorsunuz" dedi.
Ravi der ki: "Resulullah aleyhissalatu vesselam elini koyarak "burasi falancanin oldurulecegi yer, surasi fesmekancanin oldurulecegi yer" diye teker teker gosterdi."
Ravi der ki: "Allah'a yemin olsun onlardan hicbiri, Aleyhissalatu vesselam'in elini koydugu yerin disina sapmadan, gosterdigi yerlerde oldurulduler."
Muslim, Cihad 83, (1779); Ebu Davud, Cihad 125, (1681).
4200 - Ibnu Abbas radiyallahu anhuma anlatiyor: "Bana Omer Ibnu'l-Hattab radiyallahu anh anlatti. Dedi ki: "Bedir gunu olunca, Aleyhissalatu vesselam musriklere bir bakti. Onlar bin kisiydiler. Halbuki ashabi ucyuzondokuz kisi. Hemen kibleye yonelip, ellerini kaldirdi. Rabbine sesli olarak soyle dua etmeye basladi:
"Ey Allahim! Bana vaadettigin (zaferi) yerine getir. Allahim! Bana zafer ver! Ey Allahim, eger ehl-i Islam'in bu bolugunu helak edersen artik yeryuzunde sana ibadet edilmeyecek!"
Ellerini uzatmis olarak yakarmalarina oyle devam etti ki, ridasi omuzundan dustu. Bunu goren Ebu Bekir radiyallahu anh yanina gelerek ridasini aldi omuzuna atti, sonra arkasindan yaklasip:
"Ey Allah'in Resulu! Rabbine olan yakarisin yeter. Allah Teala Hazretleri sana vaadini mutlaka yerine getirecek!" dedi. O sirada aziz ve celil olan Allah su vahyi inzal buyurdu: "Hani siz Rabbinizden imdad taleb ediyordunuz da O da: "Muhakkak ki ben size meleklerden birbiri ardinca bin(lercesi ile) imdad ediciyim" diyerek duanizi kabul buyurmustur" (Enfal 9). Gercekten Hak Teala Hazretleri o gun melerlerle yardim etti."
Muslim, Cihad 58, (1763); Buhari, Megazi 4; Tirmizi, Tefsir, Enfal (3081); Ebu Davud, Cihad 131, (2690).
4201 - Ibnu Mes'ud radiyallahu anh anlatiyor: "Mikdad Ibnu'l-Esved'in agzindan gayet kesin bir soz soyledigine sahid oldum ki, o sozun sahibi olmak, bana (sevabca) ona denk olabilecek her kiymetli sozden daha sevimlidir. O (Resulullah) bu sirada halki musriklere karsi Bedr'e katilmaya davet ediyordu. Resulullah'a gelerek dedi ki:
"Ey allah'in Resulu! Biz, Beni Israil'in (Hz. Musa'ya): "Sen ve Rabbin ikiniz gidin savasin, biz burada oturuculariz!" dedigi gibi diyecek degiliz. Bilakis, "Sen hukmet! Biz saginda, solunda, onunde ve arkanda seninle beraberiz!" diyoruz."
Bu soz uzerine Resulullah'in yuzunun parladigini ve sevincle doldugunu gordum."
Buhari, Megazi 4, Tefsir, Maide 4.
4202 - Ibnu Abbas radiyallahu anhuma anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselamBedir gunu buyurdular ki: "Iste Cebrail aleyhisselam! Atinin basindan tutmus, uzerinde de savas techizati var, (yardiminiza gelmis durumda)!"
Buhari, Megazi 11.
4203 - Ibnu Amr Ibni'l-As radiyallahu anhuma anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam, Bedir gunu, ashabindan ucyuzonbes kisi ile yola cikti. Bedir'e gelince:
"Allahim bunlar actir, doyur! Allahim bunlar ayakkabisizdir, bindir! Allahim bunlar ciplaktir giydir!" diye dua etti. Allah Bedir gunu fetih ve zafer muyesser etti. Savas bitince donduler. Savasa katilanlardan her biri bir veya iki deve ile donduler. Elbiseler giydiler, doydular da."
Ebu Davud, Cihad 157, (2747).
4204 - Hz. Ali radiyallahu anh anlatiyor: "Bedir savasi baslayinca bir miktar savastim. Sonra Resulullah aleyhissalatu vesselam 'in yanina geldim. Ne yaptigina bakmak istiyordum. Secde etmis, soyle diyor buldum:
"Ey hayy (diri) olan, ey kayyum olan (kainati ayakta tutan) Allahim, rahmetinle sana siginiyor, yardimini talebediyorum!"
Oradan ayrilip tekrar bir miktar daha savastim, tekrar geldim, o hala secde halinde idi ve:
"Ey Hayy olan, kayyum olan Allahim, rahmetinle sana siginiyor, yardimini talebediyorum!" diyordu. ben tekrar dondum savasmaya gittim. Bir muddet sonra yine geldim. Hala ayni halde devam ediyordu. Allah zafer verinceye kadar bu halde devam etti."
Rezin tahric etmistir. Ibnu Hacer, Hakim ve Nesai'nin rivayet ettigini belirtir. (Fethu'l-Bari 8, 291).
4205 - Ibnu Mes'ud radiyallahu anh anlatiyor: "(Bedir gunu) savas meydanindan) geciyordum. Ebu Cehl'in ayagindan isabet alarak yikilmis oldugunu gordum:
"Ey Allah'in dusmani! Ey Ebu Cehl, nihayet Allah seni de boyle rusvay etti!" dedim (ve ilavaten): "Bu halde ondan korkacak degilim!" dedim. (Ebu Cehil):
"Kavminin oldurdugu kimseden daha sereflisi var midir?" diye cevap verdi. Ben, keskin olmayan bir kilicla vurdum. Bu, bir ise yaramadi. Kendi kilinci elinden dusunceye kadar vurdum. Onu alip, onunla vurup geberttim. Resulullah aleyhissalatu vesselam onun kilincini bana (ganimet hissemden fazla olarak) verdi."
Buhari, Megazi 8, Ebu Davud, Cihad 142, (2709).
4206 - Hz. Aise radiyallahu anha anlatiyor: "Mekke halki, esirlerin fidye-i necatlarini gonderdikleri zaman, (Resulullah aleyhissalatu vesselam'in kerimeleri) Zeyneb de kocasi Ebu'l-As Ibnu'r-Rebi'in fidye-i necati olarak mal gonderdi. Bunun gonderdikleri arasinda Hz. Hatice radiyallahu anha'nin, Ebu'l-As'la evlenmesi sirasinda Zeyneb'e vermis oldugu bir kolye de vardi. Resulullah aleyhissalatu vesselam bu kolyeyi gorunce son derece duygulandi ve:
"Isterseniz Zeyneb'in esirini serbest birakin ve kolyesini de ona iade edin!" buyurdular. Ashab: "Bas ustune!" dedi. Resulullah aleyhissalatu vesselam Ebu'l-As'dan, Zeyneb'i kendine gondermesi (hicretine izin vermesi) hususunda soz aldi -veya Ebu'l-As... vaadetti- Aleyhissalatu vesselam ensar'dan bir zatla Zeyd Ibnu Harise radiyallahu anhuma'yi, Zeyneb'i getirmek uzere gonderdi ve onlara: "Batn-i Ye'cic'e gidin. Orada, size Zeyneb ugrayacak, buraya gelinceye kadar ona refakat edin" emir buyurdu."
Ebu Davud, Cihad 131, (2692).
4207 - Hz. Aise radiyallahu anha anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam Bedir cihetine yola cikti. Harratu'l-Vebere'ye varinca arkasindan curet ve secaatiyle taninan bir adam ona yetisti. Resulullah aleyhissalatu vesselam'in Ashabi onu gorunce sevindiler. Adam kavusunca Resulullah'a: "Ben sana uymak ve seninle birlikte yaralanmak icin geldim!" dedi. Aleyhissalatu vesselam:
"Allah ve Resulune inaniyor musun?" diye sordu. Adam: "Hayir!" dedi. Aleyhissalatu vesselam: "Oyleyse don. Ben musrikten yardim taleb etmem" buyurdu.
Hz. Aise devamla der ki: "Adam gitti, sonra bir agacin yaninda Aleyhissalatu vesselam'a yine yetisti ve onceki soyledigini yine soyledi. Resulullah aleyhissalatu vesselam da onceki sozunu aynen tekrar etti:
"Geri don, ben musrikten yardim taleb etmem" dedi. Adam dondu. Ancak Beyda'da tekrar yetisti. Onceki soyledigini aynen yine soyledi. Resulullah da:
"Allah'a ve Resulune inaniyor musun?" dedi. Adam bu sefer: "Evet!" dedi. Aleyhissalatu vesselam da:
"Oyleyse yuru!" buyurdu. Adam orduya katildi."
Muslim, Cihad 150, (1817); Tirmizi, Siyer 10, (1558); Ebu Davud, Cihad 153, (2732).
4208 - Ebu't-Tufeyl radiyallahu anh anlatiyor: "Huzeyfe Ibnu'l-Yeman radiyallahu anhuma dedi ki: "Benim Bedr'e katilmama mani olan sey sudur: Ben ve babam el-Huseyl ikimiz beraber yola cikmistik. Kureys kafirleri bizi tuttular ve:
"Siz muhakkak Muhammed'in yanina gitmek istiyorsunuz!" dediler. Biz de:
"Hayir, ona gitmiyoruz. Medine'ye gitmek istiyoruz!" dedik. Bunun uzerine bizden, Muhammed'in safinda yer alip beraber savasmayacagimiz hususunda Allah'a ahd ve misak aldilar. Biz Medine'ye gelince, durumu Resulullah'a arzettik.
"Haydi gidin. Biz onlara verdiginiz sozu tutar, onlara karsi Allah'tan yardim dileriz!" buyurdular."
Muslim, Cihad 98, (1787).
BENI NADIR GAZVESI
4209 - Ibnu Omer radiyallahu anhuma anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam Beni'n-Nadir hurmaligini kesti ve yakti. Bu hurmaliga el-Bureyre deniyordu. Bureyre hakkinda Hassan Ibnu Sabit radiyallahu anh soyle demisti:
"Bureyre'de tutusa8n yangin, Beni Luey reislerine ehemmiyetsiz geldi."
Ebu Sufyan Ibnu'l-Haris Ibni Abdilmuttalib ona soyle cevap verdi: "Allah bu yapilani (yangini) devam ettirsin. -Bureyre'nin etrafini da cehennem yaksin. Yangindan hengimizin uzakta oldugunu bileceksin.- Mekke, Medine'den hangisinin zarardide oldugunu goreceksin."
Muslim'in rivayetinde su ziyade var: "Su ayet bu hadise hakkinda naziyl olmustur: "Inkarci kitap ehlinin yurtlarinda hurma agaclarini kesmeniz veya onlari kesmeyip govdeleri uzerinde ayakta birakmaniz Allah'in izniyledir. Allah yoldan cikanlari boylece rezillige ugratir" (Hasr 5).
Buhari, Megazi 14, Hars 6, Cihad 154, Tefsir, Hasr; Muslim, Cihad 29, (1746); Tirmizi, Tefsir, Hasr (3298); Ebu Davud, Cihad 91, (2615).
4210 - Bintu Muhayyisa, babasindan naklediyor: "Allah Teala Hazretleri, Peygamberine, yahudilerin tasarladiklari suikasdi bildirince, Resulullah aleyhissalatu vesselam:
"Yahudi erkeklerden kimi yakalarsaniz onu hemen oldurun!" ferman buyurdu. Bunun uzerine babam Muhayyisa radiyallahu anh, yahudi tuccarlarindan biri olan Sebibe'nin uzerine atilip oldurdu. Amcam Huvayyisa o siraada henuz musluman degildi ve babamdan daha yasliydi. Babama hem vuruyor ve hem de:
-Ey Allah'in dusmani! (Onu nasil oldurursun?) Karnindaki yag belki de onun malindan!" diyordu. Babam su cevabi verdi:
"Bana onu yapmami oyle bir zat emretti ki, eger seni oldurmemi emretse seni de sag birakmazdim." Amcam o esnada musluman oldu."
Ebu Davud Harac 22, (3002).
4211 - Ibnu Omer radiyallahu anhuma anlatiyor: "Nadir ve Kureyza yahudileri Resulullah aleyhissalatu vesselam ile savastilar. O da Beni'n-Nadir'i surdu. Kureyza'yi yerinde birakti. Kureyza'ya ihsanda dahi bulundu. Sonradan onlar da Resulullah'la savastilar. Aleyhissalatu vesselam da erkeklerini oldurdu, kadinlarini, mallarini, cocuklarini muslumanlar arasinda taksim etti."
Buhari, Megazi 14, Muslim; Cihad 62, (1766); Ebu Davud, Imaret 23, (3005).
KA'B IBNU ESREF'IN KATLI
4212 - Hz. Cabir radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam (bir gun):
"Ka'b Ibnu'l-Esref'in hakkindan kim gelecek? Zira bu Allah ve Resulune eza veriyor!" buyurdular. Muhammed Ibnu Mesleme radiyallahu anh atilarak: "Onu oldurmemi ister misiniz?" dedi. Aleyhissalatu vesselam: "Evet!" deyince Muhammed Ibnu Mesleme: "Hakkinizda menfi seyler soylememe de izin veriyor musunuz? (Guvenini kazanmamiz icin buna gerek olacak)" dedi. Aleyhissalatu vesselam:
"(Istediginizi) soyle(yin)" buyurdu.
Bunun uzerine Muhammed Ibnu Mesleme radiyallahu anh Ka'b Ibnu'l-Esref'e gelip onunla konustu, aralarindaki (eski) dostlugu hatirlatti ve:
"Su adam var ya, sadaka istiyor ve bize sıkıntı oluyor!" dedi.
Ka'b bunu isitince: "Ha soyle! Vallahi ondan daha da cekeceksiniz!" dedi.
Muhammed Ibnu Mesleme:
"Biz ona simdi gercekten tabi olduk. Onu busbutun terkedip sonunun ne olacagini seyretmekten de korkuyoruz" dedi.
Ka'b: "Soyle bana dedi, icinde ne var, ne yapmak istiyorsunuz?"
Muhammed: "Onu yalniz birakmak, ondan ayrilmak istiyoruz" deyince, Ka'b: "Simdi beni mesrur ettin" dedi.
Muhammed ilave etti: "Bana biraz odunc vermeni taleb ediyorum." dedi. Ka'b da: "Bana rehin olarak ne birakacaksin?" diye sordu. Muhammed Ibnu Mesleme: "Ne istersin?" dedi. Ka'b: "Kadinlarinizi bana rehin birakmalisin!" dedi.
"Ama sen Araplarin en yakisiklisisin. Sana kadinlarimizi nasil rehin birakalim? (Su yakisikligin sebebiyle hangi kadin nefsini senden men edebilir?)" dedi. Ka'b: "Oyleyse cocuklarinizi rehin birakirsiniz!" dedi.
"Ama nasil olur, birimizin cocuguna hakaret edip: "Bir veya iki vask hurma karsiliginda rehin edildin" diye basina kakarlar. Ama sana zirhlari yani silahi rehin birakalim" dedi. (Ka'b bu teklifi makul bulup)
"Pekala, bu olur?" dedi. Bunun uzerine Muhammed Ibnu Mesleme, ona el-Haris Ibnu'l-Evs, Ebu Abs Ibnu Cebr ve Abbad Ibnu Bisr ile birlikte gelmek uzere randevulasti.
Bunlar geceleyin gelip onu (disari) cagirdilar. Ka'b yanlarina indi. Kadini: "Ben bazi sesler isitiyorum, bu sanki kan sesidir (gitme!) dedi.
Ancak O: "Hayir, bu gelen MuhammedIbnu Mesleme ile sut kardesi ve Ebu Naile'dir. Mert kisi geceleyin yaralanmaya bile cagrilsa icabet eder!2 dedi.
Muhammed Ibnu Mesleme arkadasina: "Gelince, ben elimi basina uzatacagim. Onu tam yakaladim mi goreyim sizi!" dedi. Ka'b kilincini kusanmis olarak indi.
"Sende tiyb kokusu hissediyoruz!" dediler. Ka'b: "Evet! nikahimda falan kadin var. Arap kadinlarinin (sevdigi) kokuyu suruyorum" dedi. Muhammed Ibnu Mesleme: "Ondan koklamama musaade eder misin?" dedi.
Ka'b: "Tabi ederim, kokla!" dedi. Muhammed yakalayip kokladi. Sonra:
"bir kere daha koklamama musaade eder misin?" dedi. Sonra onu yakaladi.
"Goreyim sizi!" dedi ve orada oldurduler."
Buhari, Megazi 15, Rehn 3, Cihad 158, 159; Muslim, Cihad 119, (1801); Ebu Davud, Cihad 169, (2768).
EBU RAFI' ABDULLAH IBNU EBI'L-HUKAYK'IN OLDURULMESI
4213 - Hz. Bera radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam, Ebu Rafi'e bir heyet gonderdi. Abdullah Ibnu Atik, geceleyin evine girerek, onu uyurken oldurdu."
4214 - Bir baska rivayette soyle der: "Resulullah aleyhissalatu vesselam yahudi Ebu Rafi'e, Ensar'dan bir grup adam gonderip, baslarina da Abdullah Ibnu Atik'i koydu.
Ebu Rafi', Resulullah aleyhissalatu vesselam'a eza veriyor ve aleyhinde calismalar yapiyordu. Ebu Rafi', Hicaz bolgesindeki kendine has bir kalede oturuyordu. Kaleye yaklastiklari zaman gunes batmisti. Halk artik suruleriyle donuyordu.
Abdullah arkadaslarina: "Siz burada oturun ve yerinizden ayrilmayin. Ben gidip, kapicilara biraz iltifat edip, iceri girme imkani arayacagim" dedi ve ilerledi. Kapiya kadar geldi. Kaza-yi hacet yapiyormus gibi elbisesini toparladi. Insanlar iceri girmisti. Kapici seslendi:
"Ey Allah'in kulu, girmek istiyorsan gir. Kapiyi kapatacagim (cabuk ola)" dedi.
Ben de girdim ve (bir koseye) gizlendim. Halk tamamen girince kapiyi kapatti. Sonra da anahtarlari bir kaziga takti.
Ben (musait bir anda) kalkip anahtarlari alip kapiyi actim. Ebu Rafi evinde gece sohbeti yapiyordu. Ve hususi bir koskte idi.
Sohbet arkadaslari dagilinca, yanina ciktim. Her bir kapiyi acip girdikce iceriden uzerime kapadim. "Eger halkin haberi olur da beni oldurmeye azmederlerse, ben Ebu Rafi'i oldurmeden ona ulasamasinlar" diye boyle yaptim. Sonunda yanina kadar geldim. Koskun ortasinda yer alan karanlik bir odadaydi. Ancak, odanin neresinde oldugunu bilemiyordum.
"Ebu Rafi" diye seslendim.
"Kim o?" dedi. Sese dogru yoneldim. Heyecan icerisinde bir kilic darbesi indirdim, ama bosa gitti. Adam bir ciglik atti. Hemen odadan ciktim. Azicik bekleyip tekrar girdim. (Sesimi degistirip, yardima gelmis gibi)
"O ses de ne? ey Ebu Rafi" dedim.
"Kahrolasi, odada biri var, az once bana kilic vurdu" dedi.
(Yerini iyice kesfetmistim), bir darbe daha indirdim. Yaraladim, fakat olduremedim. Sonra kilicin ucunu karnina sapladim, sirtina kadar dayandi. Oldurdugumu anladim. Geri donup, kapilari teker teker acmaya basladim. Merdivene kadar geldim. Ayagimi bastim. Yere kadar ulastigimi zannettim. Ay isigiyla aydinlik bir gecede dustum. Bacagim kirildi. Sarigimla sardim. Sonra gidip kapinin onune oturdum. Onu gercekten oldurdum mu, ogreninceye kadar bu gece kaleden disari cikmayacagim" dedim.
Horozlar otunce, surlarin uzerinden olum ilan edildi. Olum habercisi:
"Hicaz ahalisinin tuccari Ebu Rafi'nin olumunu duyuruyorum!" diye bagiriyordu. Ben hemen arkadaslarimin yanina gittim.
"Zafer! dedim, Allah Ebu Rafi'in canini aldi!"
Resulullah aleyhissalatu vesselam'a geldim, olup biteni anlattim. Bana:
"Uzat ayagini!" buyurdular. Ben de ayagimi uzattim. Meshediverdi. Sanki hicbir sey olmamis gibi hicbir rahatsizlik kalmadi."
Buhari, Megazi 16, Cihad 155).
4215 - Abdurrahman Ibnu Ka'b radiyallahu anhuma anlatiyor: !Resulullah aleyhissalatu vesselam Ibnu Ebi'l-Hukayk'i oldurenleri, (bu ise giderken) kadin ve cocuklari oldurmekten nehyetmisti. Onlardan bir adam dedi ki: "Karisi bagirmalariyla bize sikinti olmustu. Kilinci siyirip tepesine kaldirdim. (Vuracagim sirada) Resulullah aleyhissalatu vesselam'(in tenbihini) hatirladim ve kendimi tuttum. Bu tenbih olmasaydi ondan da rahata erecektik."
Muvatta, Cihad 8, (2, 447).
UHUD GAZVESI
4216 - Zeyd Ibnu Sabit radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam Uhud'a ciktigi zaman, (bir muddet sonra) O'nunla beraber cikanlardan bir kismi geri dondu. (Bunlar hakkinda) Resulullah aleyhissalatu vesselam'in ashabi ikiye ayrildi. Bir grup: "Bunlari oldurelim" diyordu. Obur grup ise: "Hayir onlari oldurmeyelim" diyordu. Bu ihtilaf uzerine su ayet nazil oldu:
"(Ey Muslumanlar!) Munafiklar hakkinda iki firka olmaniz da niye? Allah onlari yaptiklarindan dolayi bas asagi etmistir. Allah'in saptirdigini siz mi yola getirmek istiyorsunuz? Allah'in saptirdigi kimseye sen hic yol bulamiyacaksin" (Nisa 88).
Resulullah da soyle buyurdu: "Burasi Taybe'dir. Deccal'i surer cikarir, tipki korugun, demirin pasini cikardigi gibi."
Buhari, Megazi 17, Fedailu'l-Medine 10, Tefsir, Nisa 15; Muslim, Munafikun 6, (2776); Tirmizi, Tefsir, Nisa (3031).
4217 - Bera Ibnu Azib radiyallahu anhuma anlatiyor: "O gun musriklerle karsilastik. Resulullah aleyhissalatu vesselam ok aticilardindan mutesekkil (elli kisilik) bir grup askeri ayirip, baslarina Abdullah Ibnu Cubeyr radiyallahu anh'i tayin etti. Ve su tenbihte bulundu:
"Hic bir surette yerinizden ayrilmayin! Hatta bizim onlara galip geldigimizi gorseniz bile yerinizden ayrilmayin. Onlarin bize galebe caldiklarini (ve kuslarin cesetlerimize usustuklerini) gorseniz dahi (ben size adam gondermedikce) bize yardima gelmeyin!"
Musriklerle karsilastigimiz zaman (Allah onlari hezimete ugratti ve) kactilar. Hatta daga hizla kacan kadinlarin eteklerini topladiklarini gordum. (Ayak bileklerindeki) halkalari bile gozukuyordu. (Bizimkiler) soyle demeye baslamislardi: "Ganimet, ganimet!"
Abdullah Ibnu Cubeyr radiyallahu anh:
"Resulullah aleyhissalatu vesselam(in size ne soyledigini unuttunuz mu?) "yerlerinizi terketmeyin" diye tenbihledi!" dedi ise de (okcular) dinlemediler. (Vallahi, biz de arkadaslarimizin yanina gidip, ganimet alacagiz" dediler.) Onlar bu emre itiraz edince, yuzleri ters cevrildi, (ne yapacagini bilemeyen saykinlara donduler ve) (maglup oldular). Yetmis olu verildi. Ebu Sufyan ortaya cikip: "Aranizda Muhammed var mi?" diye sordu. Aleyhissalatu vesselam "Ona cevap vermeyin!" dedi. Ebu Sufyan tekrar sordu: "Aranizda Ibnu Ebi Kuhafe var mi?"
Resulullah yine: "cevap vermeyin" buyurdu. Ebu Sufyan:
"Aranizda Ibnu'l-Hattab var mi?" diye sordu. Hic kimse ona cevap vermedi. O zaman Ebu Sufyan: "Bunlarin hepsi oldurulduler. Eger sag olsalardi cevap verirlerdi!" dedi. Bu soz karsisinda Hz. Omer radiyallahu anh kendini tutamadi ve: "Ey Allah dusmani yalan soyledin. Sana uzuntu verecek seyleri Allah ibka etsin!" dedi. Ebu Sufyan: "(Sanin) yuce olsun Ey Hubel!" dedi. Resulullah aleyhissalatu vesselam:
"Buna cevap verin!" emretti. Ashab:
"Ne diyelim?" diye sordu.
"Allah mevlamizdir, sizin mavlaniz yoktur!" deyin" dedi. Ebu Sufyan:
"Gune gun! (Uhud Bedir'e karsiliktir.) Harb (elden ele gecen) kova gibidir! Musleye ugramis (uzuvlari koparilmis) kimseler bulacaksiniz. Bunu ben emretmedim. (Buna memnun olmadim, kizmadim da, yasaklamadigim gibi emir de etmedim) beni kotulemeyin!" dedi. Resulullah aleyhissalatu vesselam:
"Buna cevap verin!" emrettiler. Ashab:"Ne soyleyelim?" diye sordu.
"Hayir esitlik yok! Bizim olulerimiz cennette, sizinkiler cehennemde! deyin!" buyurdular.
Buhari, Megazi 17, 9, 20, Cihad 164, Tefsir, Al-i Imran 10, Ebu Davud, Cihad 116. (2662). "Beni kotulemeyin" den sonrasini Rezin ilave etmistir.)
4218 - Hz. Enes radiyallahu anh anlatiyor: "Amcam Enes Ibnu'n-Nadr radiyallahu anh Bedir savasinda bulunamadi. Bu sebeple: "Ben Resulullah aleyhissalatu vesselam'in musriklere karsi yaptigi ilk savasta yoktum. Eger Allah, bana Resulullah aleyhissalatu vesselam'la birlikte musriklerle savasmak nasib ederse, Allah ne yapacagimi gorecektir!" dedi.
Uhud gunu muslumanlar (bozulup) dagilinca:
"Ey Allahim, bunlarin -yani muslumanlarin- yaptigindan dolayi ozurlerinin kabulunu dilerim. Ben onlarin -yani musriklerin- yaptigindan da sana siginiyorum!" dedi ve kilincini cekip ilerledi. Karsisina Sa'd Ibnu Mu'az cikmisti:
"Ey Sa'd Ibnu Mu'az! Cenneti istiyyorum! Nadr'in Rabbine yemin olsun ben Uhud'un onunde(n gelen) cennetin kokusunu duyuyorum!" dedi.
(O gunu anlatan) Sa'd Ibnu Mu'az, (Resulullah aleyhissalatu vesselam'a):
"Ey Allah'in Resulu. (o gun) onun yaptiklarini (bir bir anlatmaya) muktedir degilim! Ilerledi (diyeyim o kadar)" dedi. Enes Ibnu Malik, (Sa'd Ibnu Mu'az radiyallahu anh'i te'yiden) dedi ki:
"Biz (Enes Ibnu Nadr'in) cesedinde seksen kusur darbe izi bulduk, kimisi kilic, kimisi mizrak, kimisi ok yarasiydi. ayrica biz onu musrikler tarafindan musle edilmis (gozu oyulup, burnu, kulaklari koparilmis) olarak bulduk. Oyle ki onu kimse taniyamamisti. Kizkardesi (halam Rubeyyi') -bedenindeki bir ben'inden veya-parmaginin ucundan tanidi.
Enes radiyallahu anh devamla dedi ki: "Biz su ayetin, Enes Ibnu Nadr ve benzerleri hakkinda indigine inanirdik: "Mu'minlerden Allah'a verdiggi ahdi yerine getiren adamlar vardir. Kimi bu ugurda canini vermis, kimi de beklemektedir, ahdlerini hic degistirmemislerdir" (Ahzab 23).
Buhari, Megazi 17, Cihad 12; Muslim, Imaret 148, (1903); Tirmizi, Tefsir, (3198).
4219 - Hz. Cabir radiyallahu anh anlatiyor: "Ugud gunu bir adam Resulullah aleyhissalatu vesselam'a sordu:
"Oldurulecek olsam, nereye gidecegim Ey Allah'in Resulu?"
"Cennete!" cevabini alinca elindeki hurmalari firlatip atti. (Kafirlerin icine dalip) oldurulunceye kadar savasti."
Buhari, Megazi 17; Muslim, imaret 143, (1899); Nesai, Cihad 31, (6, 33).
4220 - Ibnu'l-museyyeb rahimehullah anlatiyor: "Sa'd Ibnu Ebi Vakkas radiyallahu anh'i isittim, demisti ki: "Uhud gununde Resulullah aleyhissalatu vesselam sadakinin icerisindeki oklari bana bir bir verip:
"At! diyordu, at annem babam sana feda olsun!"
Musriklerden biri muslumanlari(n canlarini) yakmisti, ona kanatsiz bir ok attim. Yan tarafindan isabet ettirdim. Herif yere yikildi ve avret yerleri de acildi. Resulullah aleyhissalatu vesselam gulduler, o kadar ki yan dislerini gordum."
Buhari, Megazi 18, 15; Muslim, Fedailu's-Sahabe 41, (2411, 2412).
4192 - Bir baska rivayette: "Umra, umra kilinan sahis icin caizdir. Rukba da rukba kilinan kimse icin caizdir. Hibesinden donen, kusmuguna donen gibidir" buyrulmustur.
4193 - Yine Nesai'nin bir diger rivayetinde Ibnu Abbas der ki: "Ne rukba ne de umra helal degildir. Kime bir sey umra kilinmissa bu onundur, kime de bir sey rukba kilinmissa o sey onundur."
Nesai, Rukba 1-2, (6, 269).
4194 - Nafi' rahimehullah anlatiyor: "Ibnu Omer radiyallahu anhum'e, kiz kardesi Hafsa radiyallahu anha'dan bir ev tevarus etti. Hafsa radiyallahuf anha, bu eve hayati boyunca olmak kaydiyla Zeyd Ibnu'l Hattab'in kizini oturtmustu. Zeyd'in kizi olunce Ibnu Omer radiyallahu anhuma meskeni kabzetti. O bu evin kendine ait oldugu re'yinde idi."
Muvatta, Akdiye 45, (2, 756).
GAZVELER
4195 - Bureyre radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam onalti gazve yapmistir."
Buhari, Megazi 89, 1, 77; Muslim, Hacc 218, (1254), Cihad 147, (1814); Tirmizi, Cihad 6, (1676).
4196 - Muslim'in rivayetinde: "(Bureyde radiyallahu anh) Resulullah'la birlikte onalti gazveye katildigini soyler."
Muslim, Cihad 146, 147, (1814).
4197 - Yine Muslim'in bir rivayetinde: "Resulullah aleyhissalatu vesselamondokuz gazve yapti, bunlardan sekizinde savasti" denmektedir.
Muslim, Cihad 146, (1819); Buhari, Megazi 87.
4198 - Seleme Ibnu'l-Ekva' radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselamile birlikte yedi gazve yaptim. Ayrica cikardigi seferlerden de dokuzuna katildim. Bir defasinda basimizda Ebu Bekr radiyallahu anh, bir defasinda da Usame Ibnu Zeyd radiyallahu anhuma vardi."
Buhari, Megaazi, 87; Muslim, Cihad 148, (1815).
BEDIR GAZVESI
4199 - Hz. Enes radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam, kendisine Ebu Sufyan'in gelmekte oldugu haber verilince, ashabiyla istisare etti. Once Ebu Bekr radiyallahu anh konustu. Ondan yuzun cevirdi (iltifat etmedi). Sonra Hz. Omer radiyallahu anh konustu. Ondan da yuzunu cevirdi. Derken sa'd Ibnu Ubade radiyallahu anh (Resulullah'in maksadini sezerek) ayaga kalkti ve "Ey Allah'in Resulu, biz (ensariler)i mi kastediyorsunuz? Nefsimi kudret elinde tutan zata yemin ederim, eger bize bineklerimizi denize surmemizi emredecek olsaniz, mutlaka (gozumuzu kirpmadan) daldiririz. Bize onlara binip Berki'l-Gimad'a gitmemizi emretseniz onu da yapariz!" dedi. Bunun uzerine Resulullah aleyhissalatu vesselamhalki hazirladi. Yola ciktilar ve Bedr'e kadar gelip indiler.
Orada, Kureys'in su almaya gonderdigi kimselerle karsilastilar. Iclerinde Beni Haccac'a ait siyahi bir kole vardi. Onu yakaladilar. Resulullah aleyhissalatu vesselam'in ashabi Ebu Sufyan ve arkadaslari hakkinda bilgi soruyorlardi. Kole:
"Ebi Sufyan hakkinda bilgim yok. Ancak (burada) Ebu Cehl, Utbe, Seybe ve Umeyye Ibnu Halef var!" dedi. O boyle soyleyince Ashab onu dovdu. O da: "Evet, ben size haber veriyorum. Bu Ebu Sufyan'dir!" dedi. Onu biraktiklari zaman baskalari sordular. O yine:
"Ben Ebu Sufyan hakkinda bir sey bilmiyorum, lakin burada halkin icinde Ebu Cehil, Utbe, Seybe, Umeyye Ibnu Halef var!" dedi. Boyle soyleyince onlar da ayni sekilde dovduler. Bu esnada Resulullah aleyhissalatu vesselam namaz kiliyordu. Bu hali gorunce namazi birakti ve: "Nefsimi kudret elinde tutan Zat-i Zulcelal'e yemin olsun, size dogruyu soyleyince onu dovuyorsunuz! Yalan soyleyince de birakiyorsunuz" dedi.
Ravi der ki: "Resulullah aleyhissalatu vesselam elini koyarak "burasi falancanin oldurulecegi yer, surasi fesmekancanin oldurulecegi yer" diye teker teker gosterdi."
Ravi der ki: "Allah'a yemin olsun onlardan hicbiri, Aleyhissalatu vesselam'in elini koydugu yerin disina sapmadan, gosterdigi yerlerde oldurulduler."
Muslim, Cihad 83, (1779); Ebu Davud, Cihad 125, (1681).
4200 - Ibnu Abbas radiyallahu anhuma anlatiyor: "Bana Omer Ibnu'l-Hattab radiyallahu anh anlatti. Dedi ki: "Bedir gunu olunca, Aleyhissalatu vesselam musriklere bir bakti. Onlar bin kisiydiler. Halbuki ashabi ucyuzondokuz kisi. Hemen kibleye yonelip, ellerini kaldirdi. Rabbine sesli olarak soyle dua etmeye basladi:
"Ey Allahim! Bana vaadettigin (zaferi) yerine getir. Allahim! Bana zafer ver! Ey Allahim, eger ehl-i Islam'in bu bolugunu helak edersen artik yeryuzunde sana ibadet edilmeyecek!"
Ellerini uzatmis olarak yakarmalarina oyle devam etti ki, ridasi omuzundan dustu. Bunu goren Ebu Bekir radiyallahu anh yanina gelerek ridasini aldi omuzuna atti, sonra arkasindan yaklasip:
"Ey Allah'in Resulu! Rabbine olan yakarisin yeter. Allah Teala Hazretleri sana vaadini mutlaka yerine getirecek!" dedi. O sirada aziz ve celil olan Allah su vahyi inzal buyurdu: "Hani siz Rabbinizden imdad taleb ediyordunuz da O da: "Muhakkak ki ben size meleklerden birbiri ardinca bin(lercesi ile) imdad ediciyim" diyerek duanizi kabul buyurmustur" (Enfal 9). Gercekten Hak Teala Hazretleri o gun melerlerle yardim etti."
Muslim, Cihad 58, (1763); Buhari, Megazi 4; Tirmizi, Tefsir, Enfal (3081); Ebu Davud, Cihad 131, (2690).
4201 - Ibnu Mes'ud radiyallahu anh anlatiyor: "Mikdad Ibnu'l-Esved'in agzindan gayet kesin bir soz soyledigine sahid oldum ki, o sozun sahibi olmak, bana (sevabca) ona denk olabilecek her kiymetli sozden daha sevimlidir. O (Resulullah) bu sirada halki musriklere karsi Bedr'e katilmaya davet ediyordu. Resulullah'a gelerek dedi ki:
"Ey allah'in Resulu! Biz, Beni Israil'in (Hz. Musa'ya): "Sen ve Rabbin ikiniz gidin savasin, biz burada oturuculariz!" dedigi gibi diyecek degiliz. Bilakis, "Sen hukmet! Biz saginda, solunda, onunde ve arkanda seninle beraberiz!" diyoruz."
Bu soz uzerine Resulullah'in yuzunun parladigini ve sevincle doldugunu gordum."
Buhari, Megazi 4, Tefsir, Maide 4.
4202 - Ibnu Abbas radiyallahu anhuma anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselamBedir gunu buyurdular ki: "Iste Cebrail aleyhisselam! Atinin basindan tutmus, uzerinde de savas techizati var, (yardiminiza gelmis durumda)!"
Buhari, Megazi 11.
4203 - Ibnu Amr Ibni'l-As radiyallahu anhuma anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam, Bedir gunu, ashabindan ucyuzonbes kisi ile yola cikti. Bedir'e gelince:
"Allahim bunlar actir, doyur! Allahim bunlar ayakkabisizdir, bindir! Allahim bunlar ciplaktir giydir!" diye dua etti. Allah Bedir gunu fetih ve zafer muyesser etti. Savas bitince donduler. Savasa katilanlardan her biri bir veya iki deve ile donduler. Elbiseler giydiler, doydular da."
Ebu Davud, Cihad 157, (2747).
4204 - Hz. Ali radiyallahu anh anlatiyor: "Bedir savasi baslayinca bir miktar savastim. Sonra Resulullah aleyhissalatu vesselam 'in yanina geldim. Ne yaptigina bakmak istiyordum. Secde etmis, soyle diyor buldum:
"Ey hayy (diri) olan, ey kayyum olan (kainati ayakta tutan) Allahim, rahmetinle sana siginiyor, yardimini talebediyorum!"
Oradan ayrilip tekrar bir miktar daha savastim, tekrar geldim, o hala secde halinde idi ve:
"Ey Hayy olan, kayyum olan Allahim, rahmetinle sana siginiyor, yardimini talebediyorum!" diyordu. ben tekrar dondum savasmaya gittim. Bir muddet sonra yine geldim. Hala ayni halde devam ediyordu. Allah zafer verinceye kadar bu halde devam etti."
Rezin tahric etmistir. Ibnu Hacer, Hakim ve Nesai'nin rivayet ettigini belirtir. (Fethu'l-Bari 8, 291).
4205 - Ibnu Mes'ud radiyallahu anh anlatiyor: "(Bedir gunu) savas meydanindan) geciyordum. Ebu Cehl'in ayagindan isabet alarak yikilmis oldugunu gordum:
"Ey Allah'in dusmani! Ey Ebu Cehl, nihayet Allah seni de boyle rusvay etti!" dedim (ve ilavaten): "Bu halde ondan korkacak degilim!" dedim. (Ebu Cehil):
"Kavminin oldurdugu kimseden daha sereflisi var midir?" diye cevap verdi. Ben, keskin olmayan bir kilicla vurdum. Bu, bir ise yaramadi. Kendi kilinci elinden dusunceye kadar vurdum. Onu alip, onunla vurup geberttim. Resulullah aleyhissalatu vesselam onun kilincini bana (ganimet hissemden fazla olarak) verdi."
Buhari, Megazi 8, Ebu Davud, Cihad 142, (2709).
4206 - Hz. Aise radiyallahu anha anlatiyor: "Mekke halki, esirlerin fidye-i necatlarini gonderdikleri zaman, (Resulullah aleyhissalatu vesselam'in kerimeleri) Zeyneb de kocasi Ebu'l-As Ibnu'r-Rebi'in fidye-i necati olarak mal gonderdi. Bunun gonderdikleri arasinda Hz. Hatice radiyallahu anha'nin, Ebu'l-As'la evlenmesi sirasinda Zeyneb'e vermis oldugu bir kolye de vardi. Resulullah aleyhissalatu vesselam bu kolyeyi gorunce son derece duygulandi ve:
"Isterseniz Zeyneb'in esirini serbest birakin ve kolyesini de ona iade edin!" buyurdular. Ashab: "Bas ustune!" dedi. Resulullah aleyhissalatu vesselam Ebu'l-As'dan, Zeyneb'i kendine gondermesi (hicretine izin vermesi) hususunda soz aldi -veya Ebu'l-As... vaadetti- Aleyhissalatu vesselam ensar'dan bir zatla Zeyd Ibnu Harise radiyallahu anhuma'yi, Zeyneb'i getirmek uzere gonderdi ve onlara: "Batn-i Ye'cic'e gidin. Orada, size Zeyneb ugrayacak, buraya gelinceye kadar ona refakat edin" emir buyurdu."
Ebu Davud, Cihad 131, (2692).
4207 - Hz. Aise radiyallahu anha anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam Bedir cihetine yola cikti. Harratu'l-Vebere'ye varinca arkasindan curet ve secaatiyle taninan bir adam ona yetisti. Resulullah aleyhissalatu vesselam'in Ashabi onu gorunce sevindiler. Adam kavusunca Resulullah'a: "Ben sana uymak ve seninle birlikte yaralanmak icin geldim!" dedi. Aleyhissalatu vesselam:
"Allah ve Resulune inaniyor musun?" diye sordu. Adam: "Hayir!" dedi. Aleyhissalatu vesselam: "Oyleyse don. Ben musrikten yardim taleb etmem" buyurdu.
Hz. Aise devamla der ki: "Adam gitti, sonra bir agacin yaninda Aleyhissalatu vesselam'a yine yetisti ve onceki soyledigini yine soyledi. Resulullah aleyhissalatu vesselam da onceki sozunu aynen tekrar etti:
"Geri don, ben musrikten yardim taleb etmem" dedi. Adam dondu. Ancak Beyda'da tekrar yetisti. Onceki soyledigini aynen yine soyledi. Resulullah da:
"Allah'a ve Resulune inaniyor musun?" dedi. Adam bu sefer: "Evet!" dedi. Aleyhissalatu vesselam da:
"Oyleyse yuru!" buyurdu. Adam orduya katildi."
Muslim, Cihad 150, (1817); Tirmizi, Siyer 10, (1558); Ebu Davud, Cihad 153, (2732).
4208 - Ebu't-Tufeyl radiyallahu anh anlatiyor: "Huzeyfe Ibnu'l-Yeman radiyallahu anhuma dedi ki: "Benim Bedr'e katilmama mani olan sey sudur: Ben ve babam el-Huseyl ikimiz beraber yola cikmistik. Kureys kafirleri bizi tuttular ve:
"Siz muhakkak Muhammed'in yanina gitmek istiyorsunuz!" dediler. Biz de:
"Hayir, ona gitmiyoruz. Medine'ye gitmek istiyoruz!" dedik. Bunun uzerine bizden, Muhammed'in safinda yer alip beraber savasmayacagimiz hususunda Allah'a ahd ve misak aldilar. Biz Medine'ye gelince, durumu Resulullah'a arzettik.
"Haydi gidin. Biz onlara verdiginiz sozu tutar, onlara karsi Allah'tan yardim dileriz!" buyurdular."
Muslim, Cihad 98, (1787).
BENI NADIR GAZVESI
4209 - Ibnu Omer radiyallahu anhuma anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam Beni'n-Nadir hurmaligini kesti ve yakti. Bu hurmaliga el-Bureyre deniyordu. Bureyre hakkinda Hassan Ibnu Sabit radiyallahu anh soyle demisti:
"Bureyre'de tutusa8n yangin, Beni Luey reislerine ehemmiyetsiz geldi."
Ebu Sufyan Ibnu'l-Haris Ibni Abdilmuttalib ona soyle cevap verdi: "Allah bu yapilani (yangini) devam ettirsin. -Bureyre'nin etrafini da cehennem yaksin. Yangindan hengimizin uzakta oldugunu bileceksin.- Mekke, Medine'den hangisinin zarardide oldugunu goreceksin."
Muslim'in rivayetinde su ziyade var: "Su ayet bu hadise hakkinda naziyl olmustur: "Inkarci kitap ehlinin yurtlarinda hurma agaclarini kesmeniz veya onlari kesmeyip govdeleri uzerinde ayakta birakmaniz Allah'in izniyledir. Allah yoldan cikanlari boylece rezillige ugratir" (Hasr 5).
Buhari, Megazi 14, Hars 6, Cihad 154, Tefsir, Hasr; Muslim, Cihad 29, (1746); Tirmizi, Tefsir, Hasr (3298); Ebu Davud, Cihad 91, (2615).
4210 - Bintu Muhayyisa, babasindan naklediyor: "Allah Teala Hazretleri, Peygamberine, yahudilerin tasarladiklari suikasdi bildirince, Resulullah aleyhissalatu vesselam:
"Yahudi erkeklerden kimi yakalarsaniz onu hemen oldurun!" ferman buyurdu. Bunun uzerine babam Muhayyisa radiyallahu anh, yahudi tuccarlarindan biri olan Sebibe'nin uzerine atilip oldurdu. Amcam Huvayyisa o siraada henuz musluman degildi ve babamdan daha yasliydi. Babama hem vuruyor ve hem de:
-Ey Allah'in dusmani! (Onu nasil oldurursun?) Karnindaki yag belki de onun malindan!" diyordu. Babam su cevabi verdi:
"Bana onu yapmami oyle bir zat emretti ki, eger seni oldurmemi emretse seni de sag birakmazdim." Amcam o esnada musluman oldu."
Ebu Davud Harac 22, (3002).
4211 - Ibnu Omer radiyallahu anhuma anlatiyor: "Nadir ve Kureyza yahudileri Resulullah aleyhissalatu vesselam ile savastilar. O da Beni'n-Nadir'i surdu. Kureyza'yi yerinde birakti. Kureyza'ya ihsanda dahi bulundu. Sonradan onlar da Resulullah'la savastilar. Aleyhissalatu vesselam da erkeklerini oldurdu, kadinlarini, mallarini, cocuklarini muslumanlar arasinda taksim etti."
Buhari, Megazi 14, Muslim; Cihad 62, (1766); Ebu Davud, Imaret 23, (3005).
KA'B IBNU ESREF'IN KATLI
4212 - Hz. Cabir radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam (bir gun):
"Ka'b Ibnu'l-Esref'in hakkindan kim gelecek? Zira bu Allah ve Resulune eza veriyor!" buyurdular. Muhammed Ibnu Mesleme radiyallahu anh atilarak: "Onu oldurmemi ister misiniz?" dedi. Aleyhissalatu vesselam: "Evet!" deyince Muhammed Ibnu Mesleme: "Hakkinizda menfi seyler soylememe de izin veriyor musunuz? (Guvenini kazanmamiz icin buna gerek olacak)" dedi. Aleyhissalatu vesselam:
"(Istediginizi) soyle(yin)" buyurdu.
Bunun uzerine Muhammed Ibnu Mesleme radiyallahu anh Ka'b Ibnu'l-Esref'e gelip onunla konustu, aralarindaki (eski) dostlugu hatirlatti ve:
"Su adam var ya, sadaka istiyor ve bize sıkıntı oluyor!" dedi.
Ka'b bunu isitince: "Ha soyle! Vallahi ondan daha da cekeceksiniz!" dedi.
Muhammed Ibnu Mesleme:
"Biz ona simdi gercekten tabi olduk. Onu busbutun terkedip sonunun ne olacagini seyretmekten de korkuyoruz" dedi.
Ka'b: "Soyle bana dedi, icinde ne var, ne yapmak istiyorsunuz?"
Muhammed: "Onu yalniz birakmak, ondan ayrilmak istiyoruz" deyince, Ka'b: "Simdi beni mesrur ettin" dedi.
Muhammed ilave etti: "Bana biraz odunc vermeni taleb ediyorum." dedi. Ka'b da: "Bana rehin olarak ne birakacaksin?" diye sordu. Muhammed Ibnu Mesleme: "Ne istersin?" dedi. Ka'b: "Kadinlarinizi bana rehin birakmalisin!" dedi.
"Ama sen Araplarin en yakisiklisisin. Sana kadinlarimizi nasil rehin birakalim? (Su yakisikligin sebebiyle hangi kadin nefsini senden men edebilir?)" dedi. Ka'b: "Oyleyse cocuklarinizi rehin birakirsiniz!" dedi.
"Ama nasil olur, birimizin cocuguna hakaret edip: "Bir veya iki vask hurma karsiliginda rehin edildin" diye basina kakarlar. Ama sana zirhlari yani silahi rehin birakalim" dedi. (Ka'b bu teklifi makul bulup)
"Pekala, bu olur?" dedi. Bunun uzerine Muhammed Ibnu Mesleme, ona el-Haris Ibnu'l-Evs, Ebu Abs Ibnu Cebr ve Abbad Ibnu Bisr ile birlikte gelmek uzere randevulasti.
Bunlar geceleyin gelip onu (disari) cagirdilar. Ka'b yanlarina indi. Kadini: "Ben bazi sesler isitiyorum, bu sanki kan sesidir (gitme!) dedi.
Ancak O: "Hayir, bu gelen MuhammedIbnu Mesleme ile sut kardesi ve Ebu Naile'dir. Mert kisi geceleyin yaralanmaya bile cagrilsa icabet eder!2 dedi.
Muhammed Ibnu Mesleme arkadasina: "Gelince, ben elimi basina uzatacagim. Onu tam yakaladim mi goreyim sizi!" dedi. Ka'b kilincini kusanmis olarak indi.
"Sende tiyb kokusu hissediyoruz!" dediler. Ka'b: "Evet! nikahimda falan kadin var. Arap kadinlarinin (sevdigi) kokuyu suruyorum" dedi. Muhammed Ibnu Mesleme: "Ondan koklamama musaade eder misin?" dedi.
Ka'b: "Tabi ederim, kokla!" dedi. Muhammed yakalayip kokladi. Sonra:
"bir kere daha koklamama musaade eder misin?" dedi. Sonra onu yakaladi.
"Goreyim sizi!" dedi ve orada oldurduler."
Buhari, Megazi 15, Rehn 3, Cihad 158, 159; Muslim, Cihad 119, (1801); Ebu Davud, Cihad 169, (2768).
EBU RAFI' ABDULLAH IBNU EBI'L-HUKAYK'IN OLDURULMESI
4213 - Hz. Bera radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam, Ebu Rafi'e bir heyet gonderdi. Abdullah Ibnu Atik, geceleyin evine girerek, onu uyurken oldurdu."
4214 - Bir baska rivayette soyle der: "Resulullah aleyhissalatu vesselam yahudi Ebu Rafi'e, Ensar'dan bir grup adam gonderip, baslarina da Abdullah Ibnu Atik'i koydu.
Ebu Rafi', Resulullah aleyhissalatu vesselam'a eza veriyor ve aleyhinde calismalar yapiyordu. Ebu Rafi', Hicaz bolgesindeki kendine has bir kalede oturuyordu. Kaleye yaklastiklari zaman gunes batmisti. Halk artik suruleriyle donuyordu.
Abdullah arkadaslarina: "Siz burada oturun ve yerinizden ayrilmayin. Ben gidip, kapicilara biraz iltifat edip, iceri girme imkani arayacagim" dedi ve ilerledi. Kapiya kadar geldi. Kaza-yi hacet yapiyormus gibi elbisesini toparladi. Insanlar iceri girmisti. Kapici seslendi:
"Ey Allah'in kulu, girmek istiyorsan gir. Kapiyi kapatacagim (cabuk ola)" dedi.
Ben de girdim ve (bir koseye) gizlendim. Halk tamamen girince kapiyi kapatti. Sonra da anahtarlari bir kaziga takti.
Ben (musait bir anda) kalkip anahtarlari alip kapiyi actim. Ebu Rafi evinde gece sohbeti yapiyordu. Ve hususi bir koskte idi.
Sohbet arkadaslari dagilinca, yanina ciktim. Her bir kapiyi acip girdikce iceriden uzerime kapadim. "Eger halkin haberi olur da beni oldurmeye azmederlerse, ben Ebu Rafi'i oldurmeden ona ulasamasinlar" diye boyle yaptim. Sonunda yanina kadar geldim. Koskun ortasinda yer alan karanlik bir odadaydi. Ancak, odanin neresinde oldugunu bilemiyordum.
"Ebu Rafi" diye seslendim.
"Kim o?" dedi. Sese dogru yoneldim. Heyecan icerisinde bir kilic darbesi indirdim, ama bosa gitti. Adam bir ciglik atti. Hemen odadan ciktim. Azicik bekleyip tekrar girdim. (Sesimi degistirip, yardima gelmis gibi)
"O ses de ne? ey Ebu Rafi" dedim.
"Kahrolasi, odada biri var, az once bana kilic vurdu" dedi.
(Yerini iyice kesfetmistim), bir darbe daha indirdim. Yaraladim, fakat olduremedim. Sonra kilicin ucunu karnina sapladim, sirtina kadar dayandi. Oldurdugumu anladim. Geri donup, kapilari teker teker acmaya basladim. Merdivene kadar geldim. Ayagimi bastim. Yere kadar ulastigimi zannettim. Ay isigiyla aydinlik bir gecede dustum. Bacagim kirildi. Sarigimla sardim. Sonra gidip kapinin onune oturdum. Onu gercekten oldurdum mu, ogreninceye kadar bu gece kaleden disari cikmayacagim" dedim.
Horozlar otunce, surlarin uzerinden olum ilan edildi. Olum habercisi:
"Hicaz ahalisinin tuccari Ebu Rafi'nin olumunu duyuruyorum!" diye bagiriyordu. Ben hemen arkadaslarimin yanina gittim.
"Zafer! dedim, Allah Ebu Rafi'in canini aldi!"
Resulullah aleyhissalatu vesselam'a geldim, olup biteni anlattim. Bana:
"Uzat ayagini!" buyurdular. Ben de ayagimi uzattim. Meshediverdi. Sanki hicbir sey olmamis gibi hicbir rahatsizlik kalmadi."
Buhari, Megazi 16, Cihad 155).
4215 - Abdurrahman Ibnu Ka'b radiyallahu anhuma anlatiyor: !Resulullah aleyhissalatu vesselam Ibnu Ebi'l-Hukayk'i oldurenleri, (bu ise giderken) kadin ve cocuklari oldurmekten nehyetmisti. Onlardan bir adam dedi ki: "Karisi bagirmalariyla bize sikinti olmustu. Kilinci siyirip tepesine kaldirdim. (Vuracagim sirada) Resulullah aleyhissalatu vesselam'(in tenbihini) hatirladim ve kendimi tuttum. Bu tenbih olmasaydi ondan da rahata erecektik."
Muvatta, Cihad 8, (2, 447).
UHUD GAZVESI
4216 - Zeyd Ibnu Sabit radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam Uhud'a ciktigi zaman, (bir muddet sonra) O'nunla beraber cikanlardan bir kismi geri dondu. (Bunlar hakkinda) Resulullah aleyhissalatu vesselam'in ashabi ikiye ayrildi. Bir grup: "Bunlari oldurelim" diyordu. Obur grup ise: "Hayir onlari oldurmeyelim" diyordu. Bu ihtilaf uzerine su ayet nazil oldu:
"(Ey Muslumanlar!) Munafiklar hakkinda iki firka olmaniz da niye? Allah onlari yaptiklarindan dolayi bas asagi etmistir. Allah'in saptirdigini siz mi yola getirmek istiyorsunuz? Allah'in saptirdigi kimseye sen hic yol bulamiyacaksin" (Nisa 88).
Resulullah da soyle buyurdu: "Burasi Taybe'dir. Deccal'i surer cikarir, tipki korugun, demirin pasini cikardigi gibi."
Buhari, Megazi 17, Fedailu'l-Medine 10, Tefsir, Nisa 15; Muslim, Munafikun 6, (2776); Tirmizi, Tefsir, Nisa (3031).
4217 - Bera Ibnu Azib radiyallahu anhuma anlatiyor: "O gun musriklerle karsilastik. Resulullah aleyhissalatu vesselam ok aticilardindan mutesekkil (elli kisilik) bir grup askeri ayirip, baslarina Abdullah Ibnu Cubeyr radiyallahu anh'i tayin etti. Ve su tenbihte bulundu:
"Hic bir surette yerinizden ayrilmayin! Hatta bizim onlara galip geldigimizi gorseniz bile yerinizden ayrilmayin. Onlarin bize galebe caldiklarini (ve kuslarin cesetlerimize usustuklerini) gorseniz dahi (ben size adam gondermedikce) bize yardima gelmeyin!"
Musriklerle karsilastigimiz zaman (Allah onlari hezimete ugratti ve) kactilar. Hatta daga hizla kacan kadinlarin eteklerini topladiklarini gordum. (Ayak bileklerindeki) halkalari bile gozukuyordu. (Bizimkiler) soyle demeye baslamislardi: "Ganimet, ganimet!"
Abdullah Ibnu Cubeyr radiyallahu anh:
"Resulullah aleyhissalatu vesselam(in size ne soyledigini unuttunuz mu?) "yerlerinizi terketmeyin" diye tenbihledi!" dedi ise de (okcular) dinlemediler. (Vallahi, biz de arkadaslarimizin yanina gidip, ganimet alacagiz" dediler.) Onlar bu emre itiraz edince, yuzleri ters cevrildi, (ne yapacagini bilemeyen saykinlara donduler ve) (maglup oldular). Yetmis olu verildi. Ebu Sufyan ortaya cikip: "Aranizda Muhammed var mi?" diye sordu. Aleyhissalatu vesselam "Ona cevap vermeyin!" dedi. Ebu Sufyan tekrar sordu: "Aranizda Ibnu Ebi Kuhafe var mi?"
Resulullah yine: "cevap vermeyin" buyurdu. Ebu Sufyan:
"Aranizda Ibnu'l-Hattab var mi?" diye sordu. Hic kimse ona cevap vermedi. O zaman Ebu Sufyan: "Bunlarin hepsi oldurulduler. Eger sag olsalardi cevap verirlerdi!" dedi. Bu soz karsisinda Hz. Omer radiyallahu anh kendini tutamadi ve: "Ey Allah dusmani yalan soyledin. Sana uzuntu verecek seyleri Allah ibka etsin!" dedi. Ebu Sufyan: "(Sanin) yuce olsun Ey Hubel!" dedi. Resulullah aleyhissalatu vesselam:
"Buna cevap verin!" emretti. Ashab:
"Ne diyelim?" diye sordu.
"Allah mevlamizdir, sizin mavlaniz yoktur!" deyin" dedi. Ebu Sufyan:
"Gune gun! (Uhud Bedir'e karsiliktir.) Harb (elden ele gecen) kova gibidir! Musleye ugramis (uzuvlari koparilmis) kimseler bulacaksiniz. Bunu ben emretmedim. (Buna memnun olmadim, kizmadim da, yasaklamadigim gibi emir de etmedim) beni kotulemeyin!" dedi. Resulullah aleyhissalatu vesselam:
"Buna cevap verin!" emrettiler. Ashab:"Ne soyleyelim?" diye sordu.
"Hayir esitlik yok! Bizim olulerimiz cennette, sizinkiler cehennemde! deyin!" buyurdular.
Buhari, Megazi 17, 9, 20, Cihad 164, Tefsir, Al-i Imran 10, Ebu Davud, Cihad 116. (2662). "Beni kotulemeyin" den sonrasini Rezin ilave etmistir.)
4218 - Hz. Enes radiyallahu anh anlatiyor: "Amcam Enes Ibnu'n-Nadr radiyallahu anh Bedir savasinda bulunamadi. Bu sebeple: "Ben Resulullah aleyhissalatu vesselam'in musriklere karsi yaptigi ilk savasta yoktum. Eger Allah, bana Resulullah aleyhissalatu vesselam'la birlikte musriklerle savasmak nasib ederse, Allah ne yapacagimi gorecektir!" dedi.
Uhud gunu muslumanlar (bozulup) dagilinca:
"Ey Allahim, bunlarin -yani muslumanlarin- yaptigindan dolayi ozurlerinin kabulunu dilerim. Ben onlarin -yani musriklerin- yaptigindan da sana siginiyorum!" dedi ve kilincini cekip ilerledi. Karsisina Sa'd Ibnu Mu'az cikmisti:
"Ey Sa'd Ibnu Mu'az! Cenneti istiyyorum! Nadr'in Rabbine yemin olsun ben Uhud'un onunde(n gelen) cennetin kokusunu duyuyorum!" dedi.
(O gunu anlatan) Sa'd Ibnu Mu'az, (Resulullah aleyhissalatu vesselam'a):
"Ey Allah'in Resulu. (o gun) onun yaptiklarini (bir bir anlatmaya) muktedir degilim! Ilerledi (diyeyim o kadar)" dedi. Enes Ibnu Malik, (Sa'd Ibnu Mu'az radiyallahu anh'i te'yiden) dedi ki:
"Biz (Enes Ibnu Nadr'in) cesedinde seksen kusur darbe izi bulduk, kimisi kilic, kimisi mizrak, kimisi ok yarasiydi. ayrica biz onu musrikler tarafindan musle edilmis (gozu oyulup, burnu, kulaklari koparilmis) olarak bulduk. Oyle ki onu kimse taniyamamisti. Kizkardesi (halam Rubeyyi') -bedenindeki bir ben'inden veya-parmaginin ucundan tanidi.
Enes radiyallahu anh devamla dedi ki: "Biz su ayetin, Enes Ibnu Nadr ve benzerleri hakkinda indigine inanirdik: "Mu'minlerden Allah'a verdiggi ahdi yerine getiren adamlar vardir. Kimi bu ugurda canini vermis, kimi de beklemektedir, ahdlerini hic degistirmemislerdir" (Ahzab 23).
Buhari, Megazi 17, Cihad 12; Muslim, Imaret 148, (1903); Tirmizi, Tefsir, (3198).
4219 - Hz. Cabir radiyallahu anh anlatiyor: "Ugud gunu bir adam Resulullah aleyhissalatu vesselam'a sordu:
"Oldurulecek olsam, nereye gidecegim Ey Allah'in Resulu?"
"Cennete!" cevabini alinca elindeki hurmalari firlatip atti. (Kafirlerin icine dalip) oldurulunceye kadar savasti."
Buhari, Megazi 17; Muslim, imaret 143, (1899); Nesai, Cihad 31, (6, 33).
4220 - Ibnu'l-museyyeb rahimehullah anlatiyor: "Sa'd Ibnu Ebi Vakkas radiyallahu anh'i isittim, demisti ki: "Uhud gununde Resulullah aleyhissalatu vesselam sadakinin icerisindeki oklari bana bir bir verip:
"At! diyordu, at annem babam sana feda olsun!"
Musriklerden biri muslumanlari(n canlarini) yakmisti, ona kanatsiz bir ok attim. Yan tarafindan isabet ettirdim. Herif yere yikildi ve avret yerleri de acildi. Resulullah aleyhissalatu vesselam gulduler, o kadar ki yan dislerini gordum."
Buhari, Megazi 18, 15; Muslim, Fedailu's-Sahabe 41, (2411, 2412).