Kurban’ı hac’la bırlıkte düşünmelıyız

Elifgül

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
25 Temmuz 2011
Mesajlar
7,320
Tepkime puanı
117
KURBAN’I HAC’LA BıRLıKTE DÜşÜNMELıYıZ”
“Hac Günlüğü, Sevgili’nin Evine Doğru” adlı kitabı Timaş’tan yayınlanan Dr.Senai Demirci ile yapılan röportaj, gerçekten de çoğu defa gözden ırak tuttuğumuz konuları içermekte. Hac ve Kurban arasındaki sıkı bağlantıyı görmemize yarayacak aydınlatıcı açıklamalarla dolu.

Nedense her bayrama tartışarak giriyoruz. Bu bayrama da kurban kesmeyi küçümseyen ve bayram etmeyi önemsiz gören popüler telkinlerle merhaba diyoruz. Birileri bayramı çekemiyor mu?

Bu tartışmalara Kurban Bayramı'nın konu edilmesi dikkat çekici. Ramazan için bu kadar yoğun bir çaba yok, olamaz da... Niye? Ramazan'da bir kopukluk yaşama fırsatımız olmaz. Ramazan Bayramı'nı bayram yapan oruç, herkesin tadına vardığı, tanıklık ettiği, hiç olmazsa kültürel olarak iştirak ettiği bir olgudur. Ramazan Bayramı sabahına orucun ruhumuzda bıraktığı izlerle geliriz.

Ramazan Bayr----- oruçla erişen herkes, varlık sınavının, nimet imtihanının bittiğini hisseder. Bu hissediş sayesinde, o sabah yediklerinin ve Ramazan boyunca yedirilmediklerinin kendisine ait olmadığını, her şeyin, kendisinin de ait olduğu Malikül Mülk'e ait olduğunu yaşayarak anlar. Bu yüzden, Ramazan Bayramı'na oruçsuz girenlerin 'şeker bayramı' yakıştırması da tutmaz. Ama kurbanı bayram eden olgu, yani Hac uzağımızda kalıyor. Daha doğrusu, kasıtlı diyebileceğim yöntemlerle hac ve kurbanın arası açılıyor. Kurban Hac’dan kesiliyor. Hac’cın anlamını idrak edemeyince ya da Hac’cın heyecanına katılamayınca, Kurban Bayramı'nın anlamı ve ağırlığı hissedilmiyor. Tartışmalar bu boşluktan fırsat buluyor.

Hac’cın oruçla bir paralellliği var mı?

R491402.jpg


Oruç zamanda yaşanan bir kulluk sınavı, hac ise mekana mahsus bir kulluk egzersizidir. Oruçta nefis kul olarak Rabb'i karşısındaki konumunu tashih ederken, hacda Rabb'iyle yakınlaşmaya çağrılır. Kurbanın kelime anlamının da çağrıştırdığı gibi, hac ibadeti, müminleri belli bir mekanda, belli bir zamanda bir araya toplayarak, kendi aralarındaki yakınlığı hatırlamaya ve Rabb'lerinin tek tek onlara olan yakınlığını duyumsamaya çağırır. Hacı ihram içinde ve herkesle eşit olarak, tüm ayrıcalıklarından uzakta, toprak mahviyeti içine girerek haşrin provasını yapar. Özetle Hac’da insanlar yaklaşır ve yakınlaşır.

O halde, Kurban Bayramı'nın "orucu" nedir? Kurban Bayramı'nın "Ramazan"ı nerededir? Bu bayramı anlamlı kılan, bayram gününü sahiden bayrama dönüştüren geçiş nerede, kimler tarafından yaşanır?

ışte burada, oruç tutmak gibi herkesin her yerde yerine getiremediği bir özel ibadetten, Ramazan ayı gibi her iklime her coğrafyaya inivermeyen bir 'mevsim'den söz açmak gerekiyor: Hac.
Orucun aksine, aramızdan ancak bazıları, ancak belli bir coğrafyada yaşar Hac’cı. Kurban, Hac’cı yaşayanların bayramıdır. Hacı’nın ihramı, bu anlamda Ramazan'ın orucuna benzer.

Oruçlu Ramazan Bayramı'na dili çözülmüş olarak girer, Hacı ise Kurban Bayramı'na eli çözülmüş olarak girer. Kurban Bayramı sabahı, Hacı’dan bir önceki gün yasaklananları yapması emredilir. Kıl koparamazken, tıraş olması istenir. Bir yaş yaprağı bile koparması men edilmişken, kurban kesmesi istenir. Eli çözülmüştür artık. şeytanı taşlamaya da hak kazanmıştır.

Hacı, Kurban Bayramı'nın sabahına ferahlamış olarak girerek, sınavlarını geçmiş, engelleri aşmış olarak girer. Gün, kelimenin tam anlamıyla ‘bayram’dır artık. Hac’cı yaşayanlar bu bayramı iyi bilir, iyi hisseder. Kurban kesen elin kendi nefsinin emrinde olmadığını, şeytana taş atarken eliyle ettiği şerlerin kendinden geldiğini, kestiği kurbanın ve hatta kendi kılının da kendi mülkü olmadığını bilerek eder bayramını. Öylece kurban kurban olur; Rabbine "yakınlaşma" günü olur.

şu halde, kurban kesmeyi Hac’cın anl----- iştirakten sonra nasıl tanımlayabiliriz?

Kurban bir can sınavıdır. Kurban bir yakınlık sevdasıdır. Kurban bir varlık sorunudur. Elimizdeki bıçak önce canımızın boynuna değer, varlığımızın boyutlarını keser ve Rabbimizden uzaklığımızı ölçer. "Kurban, Hac’cı yaşayanların bayramıdır" demiştim. "Haccı yaşayanlar" kimler, o halde?

Sadece Hac’ca gönderdiklerimiz mi? Hayır, Hac’cın coğrafyasından uzaklarda da olsa, Hac’cın mevsimine denk gelen günlerde yaşayan her mümin bu yakınlaşmayı yaşayabilir. "Teşrik tekbirleri" ile Hac’ca gönderdiklerimizin tekbir heyecanına iştirak etmeye, kurban kesmekle de, Hacı’ların içeriden yaşadığı o varlık bayr----- dahil olmaya çalışırız.

Kurban Bayramı Hac’cın heyecanını paylaşma vesilemiz olabilir demek istiyorsunuz?
Kurban Bayramı'nın özündeki yakınlaşma teması bunu gerektiriyor. Fakat bizde çark tersine işliyor. "Haccı yaşama"ya olan uzaklığımız, Hac’cı yaşamaya yakınlaşma vesilemiz olması gereken kurbanı da cehlimize kurban ediyor.

Hz.Resulullah'ın (sav) sadece Hac’da kurban kestiğini, Kur'an'ın sadece Hac yaparken kurban kesmekten söz ettiğini gerekçe göstererek, kurban kesme coşkusunun önünü kesmeye kalkanlar, önce Hac’cın bu ülkede "yaşanılır" olmaktan çıkma nedenini görmelidir. Onarıcı bir yüreğin yapması gereken, insanları kurban kesmekten soğutmak ve uzaklaştırmak değil, insanları kurbanın anlamını kazandığı Hac’ca ısındırmak ve yakınlaştırmak olmalıdır.

Hac’ca yakınlaşmak için hangi tavsiyelerde bulunursunuz?
Hiç olmazsa, kurbandan vazgeçmek yerine, kurbanı Hac’cın anlamıyla anlamlandıralım. Hatırlayalım ki, bir mevsim Hac’ca gönderdiğimiz insanlar, bu yakınlaşma telaşını dönüşte bize de bulaştırmak için gidiyor olmalıdır.

Tıpkı, tüm vücudun kanının bir an için kalp ve akciğerde temizlenip tekrar vücuda dağılması gibi, Hac’da temizlenen ve durulaşan ümmet de ıslam coğrafyasının her yanına, her noktasına, her ferdine bu yakınlığı taşırmalıdır.

Yani, Hac’ca gidenler sadece kendi adına gitmezler; o yıl manevi kan dolaşımının temizlenen kısmı olma nöbeti, kıblenin kalbine yakınlaşma sırası onlara gelmiştir, o kadar. Bu temizliği ve yakınlığı dönüp bize de yaşatmak için gitmişlerdir. Ve öylece temizlenmiş olarak ve bizi de temizlemek ve dönüştürmek üzere döneceklerdir.
DR.SENAı DEMıRCı
 
Üst Alt