Kurban ve kurban bayramı hakkında bilgiler

Elifgül

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
25 Temmuz 2011
Mesajlar
7,320
Tepkime puanı
117
Kurban Bayramı’nın
yaklaştığı şu günlerde kurbanla ilgili fıkhî meseleler
Kurban, Arapça bir kelime olup sözlükte mânen yaklaşmak, yakın olmak gibi mânalara gelir. ıslâmî ıstılahta ise, "Allahu Teâlâ'ya ibadet niyeti ile muayyen bir vakitte hususî bir hayvanı kesmeye kurban denir." diye tarif yapılmıştır. (1) Resûl–i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem Efendimiz de kurban hakkında, "Kurban kesiniz; zira kurban, babanız ıbrahim'in sünnetidir." buyurmuştur. (2)

Kurbanın hükmü
Kurban bayramında ibadet niyeti ile kurban kesmek hür, mukim (yolcu olmayan), Müslüman ve zengin kimseye vaciptir. Zenginden maksat, temel ihtiyaçlarından başka artıcı olsun veya olmasın en az iki yüz dirhem gümüş değerinde bir mala sahip olan, fitre vermek ile yükümlü olan kimselerdir. Kurban kesme günlerin de (kurban bayramının ilk üç gününde) kurban kesmeye gücü varken kurban kesmeyip de sonra fakir olan kimsenin üzerinden vacip düşmüş olmaz.(3)

Kurbanın vakti
Hanefî mezhebine göre, kurbanın vakti kurban bayramının birinci günü fecrin dolmasıyla girer ve üçüncü gününün gün batımından az öncesine kadar devam eder, şehirde oturan kimse kurbanı bayram namazından önce keserse, sahih olmaz. Kestiği hayvanı sırf et olarak yer. Bayram namazı kişinin bulunduğu şehirde kılınmasa, namaz vakti geçinceye kadar beklenir. Namazın vakti de güneşin yükselmesinden itibaren başlar ve güneşin zeval noktasına gelmesine kadar devam eder. Köyde oturan kimse için bu şart geçerli değildir. Köylü, kurbanını bayramın birinci günü sabah namazı vakti girdikten sonra kesebilir. ınsanlar bayram gününün tespitinde hataya düşerek bayram namazını kılar ve kurbanlarını keserler, sonra da o gününün bayram olmadığı anlaşılırsa, namazları da kurbanları da geçerli olur. Bir kişi kurbanlık hayvanını kesmez, kesim vakti de geçer ise, onu canlı olarak sadaka vermesi gerekir.

Hangi hayvanlar
kurban edilir?
Kurbanlar yalnız koyun, keçi, deve ve sığır cinsi hayvanlardan kesilebilir. Mandalar da sığır cinsindendir. Bunların erkekleri ile dişileri eşittir. Ancak koyun cinsinin erkeğini kurban etmek daha faziletlidir. Keçinin erkeği ile dişisi kıymetçe eşit olsalar, dişisini kesmek daha faziletli olur. Aynı şekilde devenin veya sığırın erkeği ile dişisi et ve kıymet bakımından eşit olsalar, dişinin kurban edilmesi daha faziletli olur. Koyun ve keçi ya birer yaşını doldurmalı veya koyunlar yedi sekiz aylık olduğu hâlde birer yaşındaymış gibi gösterişli olmalıdır. Deve en az beş yaşını, sığır da iki yaşını bitirmiş olmalıdır. Tavuk, horoz ve kaz gibi evcil hayvanlar kurban olamaz. Bunları kurban niyeti ile kesmek tahrimen mekruhtur. Etleri yenilen vahşî hayvanlar da kurban edilemez. Koyun ve keçiden her biri yalnız bir kişi adına kurban edilir. Bir deve veya bir sığır, bir kişiden yedi kişiye kadar kimseler için kurban edilebilir. Ancak bu ortakların hepsi Müslüman, her biri kendi hissesine mâlik olup, Allah rızası için ibadet niyeti taşımalıdır.

Kurbanın eti ve
derisine yapılacak
muamele
Peygamber Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem, ilk zamanlarda, "Sizden hiç kimse kurbanın etinden üç günden fazla yemesin." (5) hadis–i şerifi ile kurban etinin üç günden fazla saklanılmasını yasaklamıştır. Ancak daha sonra "Zenginlerin fakirlere genişlik sağlaması için kurbanın etinden üç günden fazla yemelerini yasaklamıştım. Bundan sonra yiyin, yedirin ve saklayın." (6) buyurarak üç günden fazla saklanılmasına da müsaade etmiştir. Hanefî fukahası, "Kurban kesen mükellef, kurban etinden kendisi yer misafirlere ve fakirlere ikram eder ve kavurma yapıp saklayabilir. Kurban etinin üçte birinden eksik olmamak şartı ile fakirlere tasadduk edilmesi müstehaptır." hükmünde ittifak etmiştir. (7)
Resûl–i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem Efendimizin Hz. Ali Radıyallahu Anh'a, kurbanlığın derisini, yularını ve çulunu fakirlere tasadduk etmesini emrettiği bilinmektedir. (8) Yine başka bir hadis–i şerifte, "Kim kurban derisini satar ise, kurbanı makbul değildir." (9) buyurmuştur. Hanefî fukahası, "Mükellef kurbanın derisini ya tasadduk eder veya kendisi ev eşyası olarak kullanır." hükmünde müttefiktir. (10) Dolayısıyla bu hususta titizlik göstermek şarttır. ıslâmî esaslara göre kurulmamış olan veya toplanan deri parasıyla şampanya içirilen müesseselere kurban derilerini vermek kesinlikle caiz olmaz.

Kurban Bayramı’nın yaklaştığı şu günlerde hayvan kesimiyle ilgili konularda neler yapılır?
Hayvan kesimi boğazın başlangıcı ile göğsün başlangıcı arasındaki yemek borusunu, nefes borusunu ve boynun iki tarafında bulunan iki büyük damarı kesmekle olur. Bu dördünden üçünü kesmek de yeterlidir. Çünkü tümünün hükmü çoğunluğunun hükmü için de geçerli olur. Buna göre, iki damarla birlikte nefes veya yemek borusunu kesmek ya da yemek ve nefes borusuyla birlikte iki damardan birisini kesmek zorunludur. Bazıları da iki damardan biriyle beraber yemek ve nefes borusunun kesilmesini zorunlu görmüşlerdir. Kesim bu şekilde gerçekleşince seri olur. Kesilen etini yemek de helâl olur. Kesimin boğazdaki düğmen altından veya üstünden yapılması arasında hiçbir fark yoktur.

KURBANDA BULUNAN HANGı ÖZÜR KURBANA MANı OLUR
ıki veya bir gözü kör olan, kemiklerinde ilik kalmayacak derecede zayıf olan, kesim yerine yürüyemeyecek kadar topal olan hayvanın kurban edilmesi sahih olmaz. Ama üç ayakla yürümede ondan destek almak için dördüncü ayağı yere koyan hayvan kurban için yeterli olur. Kulağı veya kuyruğu veya tenasül organı kesik olup, bu organlarının üçte birinden fazlası gitmiş olan hayvanların kurban edilmeleri de sahih olmaz. Ama üçte ikisi durup da sadece üçte biri gitmiş ise, kurban edilmeleri sahih olur. Dişleri dökülmüş hayvanın dişlerinin yarıdan fazlası kalmamış, yaratılıştan kulaksız, meme başları kesik, sütü kesilmiş, yaratılıştan tenasül organı olmayan, pisliklerle beslenip de cinsine göre değişen, bir süre hapsedilip temiz yiyeceklerle beslenmeyen hayvanın kurban edilmesi sahih olmaz. Yaratılıştan boynuzu olmayan veya boynuzunun bir kısmı kırık olan hayvanın kurban edilmesi sahih olur. Ama bu kırıklığı iliğine kadar ulaşan hayvan kurban edilmez. Deliliği otlamasına engel olmayan hayvanın kurban edilmesi sahihtir. Aksi takdirde sahih olmaz. (4)

KESıMıN şARTLARI:
1– Kurban kesen kişi, Müslüman veya Yahudi ve Hıristiyan gibi kitabî biri olmalıdır. Sabiîler Hz. ısa Aleyhisselâm'ı kabul ettikleri için Hıristiyanlardan sayılırlar. Samirîler de Musa Aleyhisselâm'ın şeriatıyla amel ettikleri için Yahudilerden sayılırlar. Bütün bu saydıklarımızın kestikleri hayvanların etini yemek helâldir. Bunlardan başka putperest, ateşperest ve mürtedlerin (dinden dönenler) kestikleri hayvanların eti haramdır. Hiçbir kitaba inanmayan Dürzîlerin kestikleri de haramdır.
2– Harem'de avlanan hayvan kesilmemelidir. Çünkü Harem'de avlanan hayvanı kesmek ihramda olmayan kimseler için bile haramdır.
3– Kesim esnasında besmelenin kasten terk edilmesi hâlinde kesilen hayvanın eti haram olur. Ama unutarak terk ederse, haram olmaz. Besmele ile ilgili şartlar şunlardır:
a) Besmele hâlis bir zikir olarak yapılmalıdır. Bu da Allah'ın isimlerinden birini zikretmekle olur. Bunun "Allahu Ekber", "Allahu A'zam" gibi sıfatlarla beraber veya Allah ya da Rahman gibi sıfatsız olarak zikir edilmesi arasında bir fark yoktur. Allah adını tesbih (subhanallah) veya tehlille (lâ ilâhe illallah) zikir etmek de aynı hükme tâbidir. "Allah'ım beni affet" anl----- gelen "Allahümmeğfirlî" diyerek Allah adını dua ile beraber zikretme hâlinde kesilen hayvanın eti helâl olmaz. Keserken "Bismillahi Allahu Ekber" demek müstehabdır.
Kesilmesi şart koşulan damarları kesip kan akıtan şeylerden herhangi biriyle kesim yapmak sahih olur. şu hâlde bıçakla kamış çubuğuyla bıçak gibi keskin kenarlı, ta ki tırnak ve diş dışındaki diğer âletlerle kesim yapmak caizdir. Diş ve tırnak vücuda bitişik olursa, onlarla kesmek caiz olmaz; ama vücuttan ayrı olursa, onlarla kesim yapılabilir. Ancak hayvana azap çektirdiklerinden dolayı kesimi bunlarla yapmakta kerahet vardır. Kör bıçakla kesim yapmak da mekruhtur. (11)


ıNTıHAR EDEN KıMSENıN
CENAZE NAMAZI KILINIR MI?

Allah Celle Celâluhu, "Canınıza kıymayın." (12) emriyle haram kılınan intihar, en büyük günahlardandır. Vücut nimeti Allah Celle Celâluhu tarafından insana bahşedilmiş olan bir emanettir. Bu emanet olan canı almaya Allah'tan başka hiç kimsenin hakkı yoktur. Allah'a hulûs–i kalp ile iman eden kimse, hayatın hangi safhasında olursa olsun, başına gelen iyilik veya musibetlerin Allah tarafından olduğuna iman eder ve bunun neticesinde başındaki musibete sabır ve elindeki nimete şükür eder. Bu dünyanın ebedî olmadığını düşünerek, önündeki âhiretten korkar ve ona hazırlık yapar. şimdi sorulan sorunun fıkhî yönden cevabına gelelim. ımam Âzam ve ımam Muhammed'e göre, intihar eden kimsenin cenaze namazı kılınır. Fakat ımam Ebû Yusuf'a göre, kasten canına kıyan bir kimsenin cenaze namazı kılınmaz; ancak hata yoluyla canına kıyan kimsenin cenazesini kılmak ittifakla caizdir.

GIYABÎ CENAZE NAMAZI
KILINABıLıR Mı?

Habeşistan Necaşî Ashame vefat edince Resûl–i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem ashabını toplayıp saf saf eyledi ve Necaşi'nin namazını gıyabî olarak kıldılar. (13) şafiî, Ahmed b. Hanbel, ıbn Hazm, şevkânî gibi müçtehitler bu hadis–i şerife dayanarak, uzak veya yakın başka bir yerde bulunan cenaze üzerine namaz kılmanın caiz olduğu hükmünü benimsemişlerdir. Buna göre, kıbleye dönülür saf bağlanır ve hazır cenazeye kılındığı gibi namaz kılınır.
Ebû Hanife ve ımam Mâlik, yukarıda geçen hâdisenin Hz. Peygamber'e ait ve ona mahsus bulunduğuna kanaat getirerek gıyabî cenaze namazını caiz görmemişlerdir.(14)


CENAZE KABRE KONULDUKTAN SONRA ÜZERıNE CENAZE
NAMAZI KILINABıLıR Mı?

Hanefîlere göre ya daha önce namazı kılınmamış ya da salâhiyetsiz birisinin kıldırmış olması gibi mazeret bulunmadıkça, defnedilmiş cenaze üzerine namaz kılınmaz. Ayrıca çürümemiş olduğuna kanaat getirmek de şarttır. (15) Ancak ımam şafiî ve Ahmed b. Hanbel bu mevzuda rivayet edilen sahih hadislere dayanarak, definden sonra kabirdeki cenaze üzerine namaz kılmanın caiz olduğunu ileri sürmüşlerdir. ıbn Hanbel bunu azamî olarak kayıtlamış daha sonra kılınmaz demiştir. Daha önce kılınmış olması, bu hükme tesir etmemektedir. (16)

Dipnotlar:
1– "el–Bedâyi", c.5, s.61
2– "el–Mebsut", c.12, s.81
3– "Büyük ıslâm ılmihâli", Ömer Nasuhi Bilmen, s.388
4– "ıslâm Fıkhı", el–Cezîrî, c.3, s.1045
5– Müslim, c.2, s.1560
6– ıbni Mâce, c.2, s.1055
7– "Lübab", c.3, s.236
8– "Fethu'l–kadir", c.2, s.325
9– "et–Tergib ve't–terhib", el–Münzirî, c.1, s.156
10– "el–Mebsut", c.12, s.14
11– "ıslâm Fıkhı" el–Cezîrî, c.3, s.1057
12– Nisa sûresi, 29
13– Buhârî, el–Cenâiz, c.2, s.71
14– ıbni Abidin, c.1 s. 640
15– ıbni Abidin, c.1 s. 651
16– "el–Muğnî", ıbn Kudâme, c.2, s.381

 
Üst Alt