Kuran okumayan mümin

vaveyla

Çalışkan Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
26 Şubat 2011
Mesajlar
503
Tepkime puanı
10
“Kur’ân okuyan mü'min turunç gibidir; kokusu da güzeldir tadı da güzeldir. Kur’ân okumayan mümin hurma gibidir; kokusu yoktur ama tadı güzeldir. Kur’ân okuyan münafık reyhan otu gibidir; kokusu güzeldir ama tadı acıdır. Kur’ân okumayan münafık ise ebucehil karpuzuna benzer; kokusu olmadığı gibi tadı da acıdır.”(Müslim, Müsafirin, 243)

İnsanın asıl değerini Rabbine olan yakınlığı belirler. Rabbiyle arasındaki ilişki ne kadar canlıysa o kadar değerlenir ve güzelleşir insan. Bu ilişkinin en iyi göstergesi ise Kur’ân’dır. Zira Kur’ân okuyan Rabbiyle konuşur, Kur’ân’a uyan Rabbin rızasına kavuşur. Peygamber Efendimiz bu hadisiyle bizlere, Kur’ân’la olan ilişkimizin yaşantımıza etkisini çarpıcı bir şekilde anlatmaktadır.

Allah’a dosdoğru inanan ve imanının gereğini yaşamaya gayret eden müminin Kur’ân ile ilişkisi diğer insanlar gibi olamaz, olmamalıdır. Onun Kur’ân’a bakışı diğer insanlardan farklıdır. Kur’ân, onun için, ne olduğu bilinmeden okunup tekrar edilen, sıradan sözlerden oluşmuş bir kitap değil; çok değerli ve sağlam bir kitaptır. Ne önünden ne ardından batıl, ona yaklaşamaz. Hüküm ve hikmet sahibi, övülmeye lâyık olan Allah tarafından indirilmiştir. (Fussılet, 41/41–42)Bu yüzden de hikmet doludur.

İnsanların doğru yolu bulmaları için her bir mesajı nakış nakış işlenmiş, ayetleri genişçe açıklanmış; birbirinden güzel öğütleri, kıssaları ve hükümleri defalarca tekrarlanmış bir hidayet rehberi, müjdeleyici ve uyarıcı bir kitaptır. (Zümer, 39/23)

Mümin bu bilinçle okur Kur’ân’ı. Bir an önce bitirme hevesiyle değil, Kur’ân okumanın bir ibadet olduğunun farkında olarak, vakarla okur. Okuduğu her bir harf için on sevap kazanacağını bilerek (Tirmizi, Fedailü’l-Kur’an, 16) harfleri yutmadan, açık seçik okur. Böylece o, Rasûlullah (sav)’ın “Kur’ân’ı gerektiği şekilde güzel okuyan kimse, vahiy getiren şerefli ve itaatkâr meleklerle beraberdir” (Müslim, Müsafirin, 244) müjdesine nail olur. Kur’ân’ı devamlı okuyan mü’min, onu okumakta gösterdiği özeni anlamakta ve yaşamına geçirmekte de gösterir. Çünkü o, Kur’ân’ın insan için bir yaşam rehberi olduğunu bilir. Kur’ân’ı okurken Rabbinin “Bu, ayetlerini düşünsünler ve akıl sahipleri ibret alsın diye sana indirdiğimiz mübarek bir kitaptır” (Sad, 38/29) sözlerine şahit olur. O’nun Kur’ân’ı bir yol gösterici (Huda) (Lokman, 31/2–39.), hak ile batılı ayırt etmesine yarayan bir rehber (Furkan) (Bakara, 2/185), inananların hep birlikte sımsıkı sarılmasını istediği “Allah’ın ipi” (hablullah) (Âl-i İmran, 3/103) ve kopmak bilmeyen “sapasağlam bir kulp” (el-urvetu’l-vüskâ) (Bakara, 2/256) olarak tanımladığını görür. Ona sımsıkı sarılır, onun gösterdiği sınırları gözetmeye gayret eder.
 

aorskaya

Katılımcı Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
13 Mart 2013
Mesajlar
33
Tepkime puanı
0
“Kur’ân okuyan mü'min turunç gibidir; kokusu da güzeldir tadı da güzeldir. Kur’ân okumayan mümin hurma gibidir; kokusu yoktur ama tadı güzeldir. Kur’ân okuyan münafık reyhan otu gibidir; kokusu güzeldir ama tadı acıdır. Kur’ân okumayan münafık ise ebucehil karpuzuna benzer; kokusu olmadığı gibi tadı da acıdır.”(Müslim, Müsafirin, 243)

Selamun aleyküm,

"Kur'an okumayan mümin" başlığını görünce, kuran okumamakla birlikte kendini mümin sayanlara eleştirel bir bakış açılı konu açıldığını düşünmüştüm.

Ancak, yukarıdaki rivayet ile mümin tanımına ters düşecek şekilde, kur'an okumayan mümin olabileceğininde kabul edilerek yazılara devam edildiğini gördüm.

Peki kur'an okumayan birisi mümin olabilirmi?

mümin "kurandan sorulacağımızı" ve "rabbim, ümmetim kur'anı terketti" diyecek resulü bilmezmi?

Bunları bilmeyen yada bilmesine rağmen yaşamına aktarmak üzere, anlamak amacıyla kur'an okumayan biri mümin olamaz.(değilmi?)

saygılarımla...
aorskaya
 

aldemira

Katılımcı Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
3 Mayıs 2012
Mesajlar
41
Tepkime puanı
0
“Kur’ân okuyan mü'min turunç gibidir; kokusu da güzeldir tadı da güzeldir. Kur’ân okumayan mümin hurma gibidir; kokusu yoktur ama tadı güzeldir. Kur’ân okuyan münafık reyhan otu gibidir; kokusu güzeldir ama tadı acıdır. Kur’ân okumayan münafık ise ebucehil karpuzuna benzer; kokusu olmadığı gibi tadı da acıdır.”(Müslim, Müsafirin, 243)

İnsanın asıl değerini Rabbine olan yakınlığı belirler. Rabbiyle arasındaki ilişki ne kadar canlıysa o kadar değerlenir ve güzelleşir insan. Bu ilişkinin en iyi göstergesi ise Kur’ân’dır. Zira Kur’ân okuyan Rabbiyle konuşur, Kur’ân’a uyan Rabbin rızasına kavuşur. Peygamber Efendimiz bu hadisiyle bizlere, Kur’ân’la olan ilişkimizin yaşantımıza etkisini çarpıcı bir şekilde anlatmaktadır.

Allah’a dosdoğru inanan ve imanının gereğini yaşamaya gayret eden müminin Kur’ân ile ilişkisi diğer insanlar gibi olamaz, olmamalıdır. Onun Kur’ân’a bakışı diğer insanlardan farklıdır. Kur’ân, onun için, ne olduğu bilinmeden okunup tekrar edilen, sıradan sözlerden oluşmuş bir kitap değil; çok değerli ve sağlam bir kitaptır. Ne önünden ne ardından batıl, ona yaklaşamaz. Hüküm ve hikmet sahibi, övülmeye lâyık olan Allah tarafından indirilmiştir. (Fussılet, 41/41–42)Bu yüzden de hikmet doludur.

İnsanların doğru yolu bulmaları için her bir mesajı nakış nakış işlenmiş, ayetleri genişçe açıklanmış; birbirinden güzel öğütleri, kıssaları ve hükümleri defalarca tekrarlanmış bir hidayet rehberi, müjdeleyici ve uyarıcı bir kitaptır. (Zümer, 39/23)

Mümin bu bilinçle okur Kur’ân’ı. Bir an önce bitirme hevesiyle değil, Kur’ân okumanın bir ibadet olduğunun farkında olarak, vakarla okur. Okuduğu her bir harf için on sevap kazanacağını bilerek (Tirmizi, Fedailü’l-Kur’an, 16) harfleri yutmadan, açık seçik okur. Böylece o, Rasûlullah (sav)’ın “Kur’ân’ı gerektiği şekilde güzel okuyan kimse, vahiy getiren şerefli ve itaatkâr meleklerle beraberdir” (Müslim, Müsafirin, 244) müjdesine nail olur. Kur’ân’ı devamlı okuyan mü’min, onu okumakta gösterdiği özeni anlamakta ve yaşamına geçirmekte de gösterir. Çünkü o, Kur’ân’ın insan için bir yaşam rehberi olduğunu bilir. Kur’ân’ı okurken Rabbinin “Bu, ayetlerini düşünsünler ve akıl sahipleri ibret alsın diye sana indirdiğimiz mübarek bir kitaptır” (Sad, 38/29) sözlerine şahit olur. O’nun Kur’ân’ı bir yol gösterici (Huda) (Lokman, 31/2–39.), hak ile batılı ayırt etmesine yarayan bir rehber (Furkan) (Bakara, 2/185), inananların hep birlikte sımsıkı sarılmasını istediği “Allah’ın ipi” (hablullah) (Âl-i İmran, 3/103) ve kopmak bilmeyen “sapasağlam bir kulp” (el-urvetu’l-vüskâ) (Bakara, 2/256) olarak tanımladığını görür. Ona sımsıkı sarılır, onun gösterdiği sınırları gözetmeye gayret eder.

KURAN kelimesinin anlamına bir daha dönüp araştıralım.
Alak suresine bakalım. https://www.islamiforumlar.net/kuran-i-kerim/30709-alak-suresi-meali-ve-mesajlari.html da alak suresini ve KURAN kelimesinin kökü ve anlamıyla ilgili yazılanları iyice düşünelim.
KURAN anlamının farkına varınca, OKUMAK, ANLAMAK, DÜŞÜNMEK, İBRET ALMAL, YAŞAMAK VE ANLATMA olduğu gerceği üzere ilk emir Kabul edilen İKRA yı içselleştirelim inşaallah.
İKRA yapanlara selam olsun.


Yönetim/Edit: Site kuralları; Kural-5
5. Her türlü sosyal network 'iletişim adresi' (msn, facebook, netlog, blogspot vs. gibi), link PAYLAŞMAK YASAKTIR! özel iletişim talebinde bulunan üyeler belirli bir süre veya süresiz uzaklaştırılır. Burası bir paylaşım platformudur. Herkese açıktır. Hiç kimseye özel hizmet verilmez.

Kaynak: https://www.islamiforumlar.net/forum-kurallari/9354-site-kurallari.html
 
Üst Alt