Kuran Mecid’tir -3

Mekkavi

Başarılı Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
11 Nisan 2012
Mesajlar
140
Tepkime puanı
1
Bismillahirrahmanirrahim
Esselamu aleykum


Konu : Kuran Mecid tir 3

Gerçek olan şudur ki bizim kurtuluşumuz Kuranı Kerime ve Peygamber efendimize saygı ve itaatimize bağlıdır. Aksi halde ahiret güzelliklerinden nasibi olmayanların yanında yer alırız. Allah’a c.c. şükürler olsun ki müminler bu âyetlere inanmışlar, İlâhi Kanunlara boyun eğmişlerdir. Evet Allah’ım iman ettik diyen Müminler, Yüce Allah’a meleklerine ve çoğu da peygamberlerini görmedikleri halde tam itaatle biz de varız ve hakkıyla teslim olanlardanız demişlerdir.

“Din düşmanları Kıyâmet ne zamanmış, kemikleri nasıl bir araya getirecekmiş diye sorarlar. Parmak uçlarına kadar aynen yaratacağız.” (Kıyâmet sûresi 3. ve 4.âyetler)

Bu âyeti kerimede, gözden kaçmaması gereken, önemli bir husus olan parmak uçları buyruğudur. Cenabı Allah, neden özellikle bu kelimeyi bize hatırlatmış?

Çünkü yeraltında yatan milyarlarca insan ve yer üstündeki milyarlarca insanın, hatta ikizlerin bile parmak izleri (çizgileri) farklıdır. Kesinlikle aynı değildir.

İşte parmak uçlarındaki Çizgileri bile aynen yaratacağını bildirmesi, Allah’u Teâlâ’nın önemli mucizelerinden biridir.

“Onları sarsmasın diye yeryüzüne bir takım dağlar diktik.” (Enbiya sûresi 31. âyet)

“Gökyüzünü sağlam bir tavan gibi yaptık.” (Enbiya sûresi 32. âyet)

“Üstünüze yedi sağlam gök bina ettik.” (Nebe sûresi 12. âyet)

Yukarıdaki âyeti kerimeler ise yer yüzünde oluşacak sarsıntıları azaltmak ve Gökyüzünden gelecek zararlıışınların Dünya’ya ulaşmasını önleyen, Atmosfer ve ozon Tabakaları ile ilgilidir.

Bazı müfessirler ise; gök yüzündeki bütün cisimleri, yüce Allah’ın varlığının ve kudretinin birer delili olarak yorumlamaktadırlar.

Diğer bir mucize ise: Cenâbı Allah, yarattığı bütün kullarının ses yapısını farklı tonlarda yaratmıştır.
Dolayısı ile telefon görüşmemizde kiminle konuştuğumuzu, çoğunlukla ses tonundan tanırız. Arkamız dönük ise veya göremediğimiz tanıdık kişileri de, yine ses tonlarından kim olduklarını anlarız.

İleride, yazılı diğer gerçeklerin dışında, bizim aklımızın henüz algılayamadığı ve bilimin açığa çıkaramadığı cenabı koyduğu sayısız kanunlar, buyruklar ve yaratıklar, milyonlarca yıldır hizmetlerini hiç aksatmadan sürdürmektedirler.

Bize yaklaşık 15 asır önce bildirilmiş olmasına rağmen, bazılarını daha yeni anlamaya çalışıyoruz.

Bu kanunlar ve yaratıklar hizmetlerini ve görevlerini tam itaatle aksatmadan yerine getirirken, diğer taraftan Allah c.c. buyruklarından habersiz olup, hiç bir şey yaratamazken kendilerinin de yaratık olduklarını unutmuş olanlar, çok akıllı geçinen ve zaman zaman Müslümanları ve Kuran’ı Kerimi hafife alan kişilerin de aralarında bulunduğu insanların çıkardığı ve aynı zamanda çoğunluk esasına göre kabûl edilmiş kanunların en çok kaç yıllık ömrü vardır dersiniz? 50 yılı geçmez.

Gülünç veya işlevsiz duruma düşeceğinden derhal değiştirilmektedir ve öyle de olması gerekir. Örnek verecek olursak; Biz zamanında cebimizde milyonlarca lira taşırken, 5-10-50 lira ağır para cezası gibi kanunlar değiştirilmiştir.

Cebindeki bir dolar yüzünden hapsi istenen, Türk parasını koruma kanunu da 1980 yılında değiştirilmek zorunda kalınmıştır. Ayrıca o dönemlerde çok anlamsız olan, yurt dışına bir defadan fazla çıkamaz yasağı da vardı. Çıkma zorunluluğu olursa bir takım bürokrasi engelinden geçilmesi gerekiyordu.

Şimdi herkesin cebinde döviz, her köşede döviz bürosu vardır. İsteyen de istediği kadar yurt dışına çıkabiliyor. Daha bir çok örnek verebiliriz. Yani insan aklının koyduğu kanunlar, zamanla eskimektedir ve değiştirilmek zorundadır.

İşte kıyamete kadar Kuran’ı Kerimin eskimeyeceğini, kesinlikle değiştirilemez olmasını ve yönlendirilemeyeceğini bize bildiren âyeti Kerimelerde şöyle buyurmaktadır ;

“Rabbinizin sözü, doğruluk ve adâlet bakımından tamamlanmıştır. İşiten ve bilen de O’dur.” (Enam sûresi 115. âyet)

“Senden önce gönderdiğimiz peygamberler hakkındaki kanun da budur. Bizim kanunumuzda hiçbir değişiklik bulamazsın.” (İsra sûresi 77. âyet)

“Allah’ın kanunlarını değiştirmeye asla imkan bulamazsınız.” (Ahzab sûresi 62. âyet)

“Allah’ın kanununda ne bir değişiklik bulursun, ne de Allah’ın kanunlarında bir sapma bulursun.” (Fatır sûresi 43. âyet)

“Allah’ın öteden beri kanunu budur. Allah’ın kanunlarında asla bir değişiklik bulamazsınız.” (Fetih sûresi 23. âyet)

“Eğer doğru iseler onun benzeri bir söz meydana getirsinler.”(Tûr sûresi 34. âyet)

O halde bir Müslüman’ın, Kuran’ı Kerimdeki yap yapma hususundaki âyetleri aynen uygulaması gerekir. Yukarıdaki Ayeti kerimelerin Arapça aslındaki “tebdile” değiştirme, “tahvile” yönlendirme anlamına gelir. Yönlendirmeyi şöyle açıklayabiliriz;

Otoyolda ki bozukluktan dolayı bakım, tamirat veya başka nedenden dolayı sağa geçici bir servis yolu açılır ve araçlar bakım bitinceye kadar o yola yönlendirilir ve ileride tekrar otoyola bağlanır. Kuran’ı Kerim bozulmayacağı ve eskimeyeceği için, yönlendirilmeyi ve değiştirilmeyi kabul etmez.

Yaklaşık aradan on beş asır geçmiş olmasına rağmen Kura’nı Kerimde ki buyruklardan hiç biri bugünkü yaşantımıza ters düşmemektedir. O, insanlar için bir ışıktır. Tersini bekleyenlerin elleri hep boş kalmıştır. Yani insanoğlunun şimdi ve ileride ulaşacağı medeniyetler Kuranı Kerimi hiç aşamayacaktır.

Cenabı Allah müminleri Kuran’ı Kerimden ve peygamberimiz s.a.v.’in yolundan ayırmasın. Hepimize Dünyanın ve ahiretin güzelliklerini nasip etsin. Hepimizi Peygamberimiz s.a.v.’e Cennette komşu eylesin.

Sevgiler ve saygılar… Hoşçakalın… Mekkavi…
 
Üst Alt