Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Ana sayfa
Forumlar
İSLAMİ PAYLAŞIMLAR
Kuran-ı Kerim
Kuran Bize Doğruluğu Emrediyor .
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="Elifgül" data-source="post: 48465" data-attributes="member: 1043"><p><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: Olive"><strong>Doğruluk sâdıkların işidir </strong></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: Olive"><strong></strong></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: Olive"><strong>Doğru düşünce, doğru söz, doğru davranış manâlarını ihtiva eden sıdk; Hakk yolcusunun her çeşit yalana karşı kapanıp, hayatını doğruluğa göre planlaması, sadâkatin emin bir temsilcisi olması; diğer bir tabirle, duygu, düşünce, söz ve davranışlarında doğruluğu tabiatının bir parçası haline getirip, şahsî hayatından insanlarla olan muamelesine, hakkı ilan adına şehâdetinden mizahlarına kadar; hattâ “Her zaman doğrularla beraber olun!” </strong></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: Olive"><strong>(Tevbe/119) fehvâsınca, dost ve arkadaş çevresi itibariyle hep doğruluk aramasıdır ki; hadisin ifadesiyle böyleleri yüce divanda “sıddîk”, aksine olarak yalanlarla içli-dışlı yaşayan ve hayatını hilâf-ı vâkiler çizgisinde sürdürenler de o ulu divanda “kezzâb” olarak kaydedilir. (Buhâri, Edeb, 69) </strong></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: Olive"><strong></strong></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: Olive"><strong>KUR’AN BİZE DOĞRULUĞU EMREDİYOR </strong></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: Olive"><strong></strong></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: Olive"><strong>Kur’ân, değişik âyetleriyle, gerçek mü’min olmayı, insanın söz ve davranışlarından iç âlemine kadar her hal ve tavrını sıdka göre dizayn etmesine ve sadâkat etrafında örgülemesine bağlamıştır. Ayrıca böyle bir tanzim ve düzenlemeyi de dünyevî mutluluk ve uhrevî saadetin esası saymıştır. İşte Beyân-ı Sıdk’tan birkaç pırlanta: </strong></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: Olive"><strong></strong></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: Olive"><strong>De ki: “Rabbim! Gireceğim yere doğrulukla girmeye, çıkacağım yerden doğrulukla çıkmaya beni muvaffak eyle!..” (İsra/80) </strong></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: Olive"><strong></strong></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: Olive"><strong>“Bana sonrakiler içinde bir lisân-ı sıdk (ve bir yâd-ı cemil) lûtfeyle!” (Şuara/84) </strong></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: Olive"><strong></strong></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: Olive"><strong>“İman edenleri Rableri nezdinde kadem-i sıdk (ve hüsn-ü istikbâl)le müjdele!” (Yunus/2) </strong></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: Olive"><strong></strong></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: Olive"><strong>Şüphesiz müttakîler, cennet bahçelerinde ve ırmaklar başında, O gücü her şeye yeten Sultanlar Sultanı’nın nezdinde sıdk oturağı (ve otağında)dırlar..” (Kamer/54-55) </strong></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: Olive"><strong></strong></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: Olive"><strong>YARDIMCISIDIR DOĞRULARIN ALLAH! </strong></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: Olive"><strong></strong></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: Olive"><strong>Sıdk, Hakk’a ulaştıran yolların en sağlamı, sâdıklar da bu vuslatın talihli namzetleridir. Sıdk, amelin rûhu ve özü, düşünce istikametinin de en yanıltmaz mihengidir. Sıdkla mü’min münafıktan, ehl-i cennet de ashâb-ı nârdan ayrılır. Sıdk, peygamber olmayanlarda bir peygamberlik sıfatıdır ve bu sıfat sayesinde halâyık ve kapı kulları, sultanlarla aynı nimetleri paylaşırlar. ALLAH bu dîn-i mübînin başlangıcında, hem onun tebliğcisini hem de bu İlâhî mesaja ilk defa “evet” deyip koşanı sıdkıyla tavsif ederek “Sıdk mesajıyla gelen ve O’nu gönülden tasdik eden...” (Zümer/33) diyerek tebcil buyurmuştur. </strong></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: Olive"><strong></strong></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: Olive"><strong>Sıdk; ferdin, amel ve davranış bütünlüğünü koruyup, tehlike anında ve yalanla kurtulması söz konusu olduğu yerlerde bile, gizli-açık iç ve dış ayrılığına düşmemesi, düşünce ve davranış mutâbakatını yakalayabilmek için halden hale girmesi ve kıvrım kıvrım kıvranmasıdır ki; Hz. Cüneyd “Sâdık kimse günde kırk defa halden hale döner durur; mürâî ise, kırk sene ızdırapsız olduğu yerde kalır.” (Kuşeyrî, er-Risâletü’l-Kuşeyriyye, s. 211) der. </strong></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: Olive"><strong></strong></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: Olive"><strong>Sıdkın en aşağı mertebesi, şahsın iç-dış, gizli-açık her halinin aynı çizgide cereyan etmesidir. Bundan sonra duygu, düşünce, tasavvur ve niyetlerde sâdık olma derecesi gelir. Bu itibarla sâdıklar, söz ve davranışlarında doğruluktan ayrılmayan kahramanlar; sıddîklar da, hayal, tasavvur, duygu, düşünce hattâ mimiklerine kadar her hal ve tavırları doğruluğa kilitlenmiş Hakk eri babayiğitlerdir. </strong></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: Olive"><strong></strong></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: Olive"><strong>İnsana sadâkat yaraşır görse de ikrâh; </strong></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: Olive"><strong>Yardımcısıdır doğruların Hz. ALLAH (cc)!</strong></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: Olive"><strong>Alıntı..</strong></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: Olive"><strong></strong></span></span></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="Elifgül, post: 48465, member: 1043"] [FONT=Trebuchet MS][SIZE=4][COLOR=Olive][B]Doğruluk sâdıkların işidir Doğru düşünce, doğru söz, doğru davranış manâlarını ihtiva eden sıdk; Hakk yolcusunun her çeşit yalana karşı kapanıp, hayatını doğruluğa göre planlaması, sadâkatin emin bir temsilcisi olması; diğer bir tabirle, duygu, düşünce, söz ve davranışlarında doğruluğu tabiatının bir parçası haline getirip, şahsî hayatından insanlarla olan muamelesine, hakkı ilan adına şehâdetinden mizahlarına kadar; hattâ “Her zaman doğrularla beraber olun!” (Tevbe/119) fehvâsınca, dost ve arkadaş çevresi itibariyle hep doğruluk aramasıdır ki; hadisin ifadesiyle böyleleri yüce divanda “sıddîk”, aksine olarak yalanlarla içli-dışlı yaşayan ve hayatını hilâf-ı vâkiler çizgisinde sürdürenler de o ulu divanda “kezzâb” olarak kaydedilir. (Buhâri, Edeb, 69) KUR’AN BİZE DOĞRULUĞU EMREDİYOR Kur’ân, değişik âyetleriyle, gerçek mü’min olmayı, insanın söz ve davranışlarından iç âlemine kadar her hal ve tavrını sıdka göre dizayn etmesine ve sadâkat etrafında örgülemesine bağlamıştır. Ayrıca böyle bir tanzim ve düzenlemeyi de dünyevî mutluluk ve uhrevî saadetin esası saymıştır. İşte Beyân-ı Sıdk’tan birkaç pırlanta: De ki: “Rabbim! Gireceğim yere doğrulukla girmeye, çıkacağım yerden doğrulukla çıkmaya beni muvaffak eyle!..” (İsra/80) “Bana sonrakiler içinde bir lisân-ı sıdk (ve bir yâd-ı cemil) lûtfeyle!” (Şuara/84) “İman edenleri Rableri nezdinde kadem-i sıdk (ve hüsn-ü istikbâl)le müjdele!” (Yunus/2) Şüphesiz müttakîler, cennet bahçelerinde ve ırmaklar başında, O gücü her şeye yeten Sultanlar Sultanı’nın nezdinde sıdk oturağı (ve otağında)dırlar..” (Kamer/54-55) YARDIMCISIDIR DOĞRULARIN ALLAH! Sıdk, Hakk’a ulaştıran yolların en sağlamı, sâdıklar da bu vuslatın talihli namzetleridir. Sıdk, amelin rûhu ve özü, düşünce istikametinin de en yanıltmaz mihengidir. Sıdkla mü’min münafıktan, ehl-i cennet de ashâb-ı nârdan ayrılır. Sıdk, peygamber olmayanlarda bir peygamberlik sıfatıdır ve bu sıfat sayesinde halâyık ve kapı kulları, sultanlarla aynı nimetleri paylaşırlar. ALLAH bu dîn-i mübînin başlangıcında, hem onun tebliğcisini hem de bu İlâhî mesaja ilk defa “evet” deyip koşanı sıdkıyla tavsif ederek “Sıdk mesajıyla gelen ve O’nu gönülden tasdik eden...” (Zümer/33) diyerek tebcil buyurmuştur. Sıdk; ferdin, amel ve davranış bütünlüğünü koruyup, tehlike anında ve yalanla kurtulması söz konusu olduğu yerlerde bile, gizli-açık iç ve dış ayrılığına düşmemesi, düşünce ve davranış mutâbakatını yakalayabilmek için halden hale girmesi ve kıvrım kıvrım kıvranmasıdır ki; Hz. Cüneyd “Sâdık kimse günde kırk defa halden hale döner durur; mürâî ise, kırk sene ızdırapsız olduğu yerde kalır.” (Kuşeyrî, er-Risâletü’l-Kuşeyriyye, s. 211) der. Sıdkın en aşağı mertebesi, şahsın iç-dış, gizli-açık her halinin aynı çizgide cereyan etmesidir. Bundan sonra duygu, düşünce, tasavvur ve niyetlerde sâdık olma derecesi gelir. Bu itibarla sâdıklar, söz ve davranışlarında doğruluktan ayrılmayan kahramanlar; sıddîklar da, hayal, tasavvur, duygu, düşünce hattâ mimiklerine kadar her hal ve tavırları doğruluğa kilitlenmiş Hakk eri babayiğitlerdir. İnsana sadâkat yaraşır görse de ikrâh; Yardımcısıdır doğruların Hz. ALLAH (cc)! Alıntı.. [/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Günün 3 rekat olan son namazı nedir?
Cevap yaz
Ana sayfa
Forumlar
İSLAMİ PAYLAŞIMLAR
Kuran-ı Kerim
Kuran Bize Doğruluğu Emrediyor .
Üst
Alt