- Katılım
- 22 Şubat 2011
- Mesajlar
- 9,107
- Tepkime puanı
- 81
Kösem Sultan, IV. Murat, IV. Mehmet, Turhan Sultan, Sultan İbrahim, Kadın Sultanlar, Haseki, Valide Sultan.
Osmanlı Tarihinde Kanuni Sultan Süleyman’dan itibaren kadınların ön plana çıkmaya başladığını görüyoruz. Kimileri aşkıyla kimileri de iktidar ihtirasıyla kendinden bahsettiriyor.
Osmanlı Tarihinde Kanuni Sultan Süleyman’dan itibaren kadınların ön plana çıkmaya başladığını görüyoruz. Kimileri aşkıyla kimileri de iktidar ihtirasıyla kendinden bahsettiriyor. Bu yazımda sizlerle iktidar ihtirasıyla ön plana çıkan, oğullarını tahttan indirten ve öldürten, bir çok padişahtan bile daha fazla bir süre Osmanlı Devletini yöneten Kösem Sultan’dan bahsedeceğim.
Aklı ve zekası, güzelliği, hayrat ve hasenatı ile meşhur, saliha, temiz bir hanım olan Kösem Mahpeyker Haseki, 28 yaşında saltanat vekili oldu. Kimilerine göre Moralı Ortodoks bir rahibin kızı Anastasya, kimilerine göre de Bosnalı ve Osmanlı Devleti’nin saltanat vekili Mahpeyker Valide Sultanıydı. Daha hasekiliği zamanında kendisine Kösem (sürüler önünde, rehber olarak giden) denilmiştir.
I. Ahmed’in dikkatini çekmeyi başaran Kösem Sultan, kısa sürede kendinden kıdemli hasekilerin önüne geçer, sarayın en güçlü kadını olur. Murad, Süleyman, İbrahim ve Kasım adlı şehzadeler ile Ayşe ve Fatma sultanları dünyaya getirir.
Çok şefkatli olan Mahpeyker Sultan, çevresindeki fakirlere bir daha kimseye muhtaç kalmayacak şekilde yardım etmiştir. Her sene Receb-i Şerif ayında kıyafet değiştirip araba ile hapishanelere gider, borç yüzünden hapse düşünlerin borçlarını ödeyerek onları hapisten kurtarmıştır. Katiller hariç bütün mahkûmlara yardım elini uzatmıştır.
Yaptırdığı hayır işlerinin başında Üsküdar’daki Çinili Camii, Boğaziçi’nde Anadolu Kavağı, Sultan Selim civarında Valide Medresesi Mescidi’ni yaptırdı. Mekke ve Medine’deki fakirlere yardımlarda bulunmuştur.
Osmanlı tarihinde, oğulları IV. Murad ve İbrahim ile torunu IV. Mehmet döneminde uzun yıllar devlet idaresini ele almıştır.
Osmanlı kadın sultanlarının en meşhurlarından biri olan Kösem Sultan, zaman zaman Valide-i Muazzama, Sahibet-ül Makam, Valide-i Atika, Valide-i Kebire sıfatıyla anılır.
I. Ahmed döneminde siyasi işlere fazla karışmayan Kösem Sultan, yine de çoğu zaman sözünü yerine getirtmiştir. I. Ahmed’in ölümüyle adet üzere eski saraya gider. Ancak I. Mustafa ve II. Osman döneminde etrafına tesir etmiş, devlet işlerine karışmaya başlamıştır. I. Mustafa’nın ikinci saltanat döneminde tahtan indirilişinde önemli etkisi olur.
Ve oğlu IV. Murad’ın tahta çıkmasıyla Kösem Sultan, Valide Sultan olarak Topkapı Sarayına yerleşir. IV. Murad’ın daha 11 yaşında olması, iktidar ihtirası olan Kösem Valide Sultan için bulunmaz bir fırsat olmuştur. Padişahın yaşının küçüklüğünü kullanarak devleti perde arkasından idare etmeye başlar.
Mahpeyker Kösem Sultanın büyük nüfuz ve iktidarı, IV. Murad’ın idareyi tam olarak eline almasına kadar sürmüştür. IV. Murat idareyi tam olarak eline alınca da uzun süre etkisi altında kaldığı annesinin fikirlerine genel olarak kıymet vermeye devam etmiştir.
IV. Murad’ın, Kasım ve Süleymanı katlettirmesine mani olamayan Kösem Sultan, İbrahim’i ise aciz ve saltanat sürme iktidarından yoksun olduğunu ileri sürerek koruyabilmiştir.
Kimi tarihçilere göre Sultan IV. Murad, Osmanoğulları hanedanlığının devamının kesilmemesi için kardeşi İbrahim’i sağ bırakır.
Kimi tarihçilere göre de, IV. Murad’ın İbrahim’i de öldürerek Kırım Hanının tahta geçirmeyi düşündüğünü ancak buna Kösem Sultanın mani olduğunu bildirirler.
ibrahim IV. Murad ölünce, padişahın öldüğü haberi İbrahim’e verilir. Ancak son üç yılında her an öldürülme korkusuyla yaşayan Sultan İbrahim, bunun bir oyun olduğunu düşünerek tahtta gözü olmadığını söyleyip, ağabeyinin sağlığını diler.
Bunun üzerine Kösem Sultan, korkudan kapısını dahi kilitlemiş olan İbrahim’in odasına gelerek ona padişahın öldüğünü, tahta geçme sırasının kendisine geldiği söyler. Sultan İbrahim zoraki odasından çıkarılır.
IV. Muradın yattığı odaya gelip Murad’ın cesedini görmesine rağmen, hala bunun bir oyun olabileceği düşünerek tahtta gözü olmadığını bir kez daha söyler.
IV. Murad’ın ölümünden sonra Osmanlı başkentinde yeni bir çekişme başlar. Kapıkulu, ulema, vezirler ve saray erkanı iktidarda daha fazla söz sahibi olmanın mücadelesini verirler . IV. Murad ve Sultan İbrahim’in annesi Valide Kösem Sultan, oğlu İbrahim’in saltanatı sırasında devlet işlerine daha fazla karışmaya başlar.
İbrahim’in ruhsal sıkıntısına çare olmak hem de erkek evlad sahibi olabilmesi için saraya üfürükçüler davet edilmiştir. Hele bunlardan bir tanesi vardır ki, İbrahim’in saltanatı sırasında çok ünlenmiştir. Safranbolulu Cinci Hoca lakaplı Hüseyin Efendi’dir. Cinci Hocanın üfürmeleri sonucu sultanın günden güne iyileşmesi Cinci Hocanın ününe ün katar. Cinci Hocanın saraydaki etkinliği o kadar artar ki, Cinci Hoca artık devlet idaresine dahi karışmaya başlar. Rüşvet almak ve medrese hocalıklarını satmak yoluyla epeyce zenginleşir. IV. Mehmed’in cülusünün dağıtımında hazinede para olmadığı için, sadrazam tarafından, kendisinden yardım dahi istenecek bir zenginliği vardır. Cinci Hocanın öldürülmesi ve mal varlığının hazineye aktarılması sonrasında cülus olarak askere dağıtılan paralar halk arasında uzun bir süre “Cinci Hoca Akçesi” diye anılmıştır.
Kösem Sultan, Zihni zaafından ve tecrübesizliğinden ıstırap ettiği oğlunu avutmak ve Osmanoğullarını, hanedanlığın sona erme tehlikesinden korumak amacıyla padişaha sürekli yeni cariyeler takdim etmiştir.
Zamanla sayıları artan hasekiler ve cariyeler , hazineye bir hayli yük olmuştur. Sarayda kadınlar arasında nüfuz çatışmaları başlamıştır. Kösem Sultana karşı cephe alanlar olmuştur. Şekerpare adındaki kadın, Kösem Sultana karşı kafa tutar bir davranışından dolayı Kösem Sultandan şiddetli bir dayak dahi yemiştir.
Ruhi rahatsızlıkları nedeniyle Sultan İbrahim’e söz geçirmekte zorlanan ve iktidarda etkisiz kaldığını gören Kösem Sultan, Topkapı Sarayından uzaklaşır, ancak devlet işleriyle uğraşmaya devam eder.
Sadrazam Salih Paşa, İbrahim’in tahammül edilmez bir hal aldığını, devlet işlerinin iyi gitmediğini, İbrahim’in tahtan indirilerek yerine Mehmed’i tahta çıkarmak lazım geldiğini Kösem Sultana gizlice iletir. Sultan İbrahim tarafından bu durumun öğrenilmesi sadrazamın sonunu getirir. Kösem Sultan da Florya’daki İskender Çelebi bahçesine sürülür.
Sultan İbrahim daha da ileri giderek, annesini Rodos’a sürdürmek istemişse de buna engel olunmuştur.
Saraydan uzaklaştırılan Kösem Sultan boş durmaz. Oğlunun bu hareketine karşılık Ocak Ağalarının ve yeteneksiz vezirlerin sebep olduğu yolsuzluklardan oğlunu sorumlu tutup, oğluna karşı propaganda hareketine girişir.
Gözlerini iktidar ihtirası bürüyen Kösem Sultan daha da ileri giderek, Sadrazam Ahmet Paşaya, “Bu beni ve seni sağ komaz, alem harap oluyor; devlet elden gidiyor bunun hakkından gelelim de şehzadeyi cülus ettirelim.” diyerek planını açıklar.
Sadrazam Ahmet Paşanın bu oyuna alet olmak istememesi üzerine, Kösem Sultan tekrar ümidini Ocak Ağalarına bağlar. Ocak Ağaları da ilk hedef olarak Sadrazamı azlettirerek, onun yerine kendilerine yakın ve işlerini yaptırabilecekleri birini sadrazamlığa getirtmek isterler. Daha sonra padişahı tahttan indirmeyi planlarlar. Halkın sevgisini kazanmış padişaha karşı doğrudan cephe almaktan çekinmişlerdir. Çünkü halk, Genç Osman’a yapılanları unutmamış ve bundan dolayı da Ocağa karşı kin beslemektedir.
Ağalar ve askerler anlaşarak sadrazamın azli ve katli için Şeyhülislamın kapısını çaldılar ve ondan fetva istediler. Durumu öğrenen padişah, Şeyhülislama bir haseki göndererek durumun aslını öğrenmek ister ve askerlerin dağılmasını söyler. Ancak Şeyhülislam haseki vasıtasıyla Padişaha, sadrazamın teslimi için haber gönderir. Bununla da yetinmeyen Şeyhülislam makamına yakışmayacak bir tarzda Padişahın sadrazamı teslim etmemesi halinde sonunun iyi olmayacağı yönünde tehditvari bir haber de gönderir.

Osmanlı Tarihinde Kanuni Sultan Süleyman’dan itibaren kadınların ön plana çıkmaya başladığını görüyoruz. Kimileri aşkıyla kimileri de iktidar ihtirasıyla kendinden bahsettiriyor.
Osmanlı Tarihinde Kanuni Sultan Süleyman’dan itibaren kadınların ön plana çıkmaya başladığını görüyoruz. Kimileri aşkıyla kimileri de iktidar ihtirasıyla kendinden bahsettiriyor. Bu yazımda sizlerle iktidar ihtirasıyla ön plana çıkan, oğullarını tahttan indirten ve öldürten, bir çok padişahtan bile daha fazla bir süre Osmanlı Devletini yöneten Kösem Sultan’dan bahsedeceğim.
Aklı ve zekası, güzelliği, hayrat ve hasenatı ile meşhur, saliha, temiz bir hanım olan Kösem Mahpeyker Haseki, 28 yaşında saltanat vekili oldu. Kimilerine göre Moralı Ortodoks bir rahibin kızı Anastasya, kimilerine göre de Bosnalı ve Osmanlı Devleti’nin saltanat vekili Mahpeyker Valide Sultanıydı. Daha hasekiliği zamanında kendisine Kösem (sürüler önünde, rehber olarak giden) denilmiştir.

I. Ahmed’in dikkatini çekmeyi başaran Kösem Sultan, kısa sürede kendinden kıdemli hasekilerin önüne geçer, sarayın en güçlü kadını olur. Murad, Süleyman, İbrahim ve Kasım adlı şehzadeler ile Ayşe ve Fatma sultanları dünyaya getirir.
Çok şefkatli olan Mahpeyker Sultan, çevresindeki fakirlere bir daha kimseye muhtaç kalmayacak şekilde yardım etmiştir. Her sene Receb-i Şerif ayında kıyafet değiştirip araba ile hapishanelere gider, borç yüzünden hapse düşünlerin borçlarını ödeyerek onları hapisten kurtarmıştır. Katiller hariç bütün mahkûmlara yardım elini uzatmıştır.
Yaptırdığı hayır işlerinin başında Üsküdar’daki Çinili Camii, Boğaziçi’nde Anadolu Kavağı, Sultan Selim civarında Valide Medresesi Mescidi’ni yaptırdı. Mekke ve Medine’deki fakirlere yardımlarda bulunmuştur.
Osmanlı tarihinde, oğulları IV. Murad ve İbrahim ile torunu IV. Mehmet döneminde uzun yıllar devlet idaresini ele almıştır.
Osmanlı kadın sultanlarının en meşhurlarından biri olan Kösem Sultan, zaman zaman Valide-i Muazzama, Sahibet-ül Makam, Valide-i Atika, Valide-i Kebire sıfatıyla anılır.
I. Ahmed döneminde siyasi işlere fazla karışmayan Kösem Sultan, yine de çoğu zaman sözünü yerine getirtmiştir. I. Ahmed’in ölümüyle adet üzere eski saraya gider. Ancak I. Mustafa ve II. Osman döneminde etrafına tesir etmiş, devlet işlerine karışmaya başlamıştır. I. Mustafa’nın ikinci saltanat döneminde tahtan indirilişinde önemli etkisi olur.

Ve oğlu IV. Murad’ın tahta çıkmasıyla Kösem Sultan, Valide Sultan olarak Topkapı Sarayına yerleşir. IV. Murad’ın daha 11 yaşında olması, iktidar ihtirası olan Kösem Valide Sultan için bulunmaz bir fırsat olmuştur. Padişahın yaşının küçüklüğünü kullanarak devleti perde arkasından idare etmeye başlar.
Mahpeyker Kösem Sultanın büyük nüfuz ve iktidarı, IV. Murad’ın idareyi tam olarak eline almasına kadar sürmüştür. IV. Murat idareyi tam olarak eline alınca da uzun süre etkisi altında kaldığı annesinin fikirlerine genel olarak kıymet vermeye devam etmiştir.
IV. Murad’ın, Kasım ve Süleymanı katlettirmesine mani olamayan Kösem Sultan, İbrahim’i ise aciz ve saltanat sürme iktidarından yoksun olduğunu ileri sürerek koruyabilmiştir.
Kimi tarihçilere göre Sultan IV. Murad, Osmanoğulları hanedanlığının devamının kesilmemesi için kardeşi İbrahim’i sağ bırakır.
Kimi tarihçilere göre de, IV. Murad’ın İbrahim’i de öldürerek Kırım Hanının tahta geçirmeyi düşündüğünü ancak buna Kösem Sultanın mani olduğunu bildirirler.
ibrahim IV. Murad ölünce, padişahın öldüğü haberi İbrahim’e verilir. Ancak son üç yılında her an öldürülme korkusuyla yaşayan Sultan İbrahim, bunun bir oyun olduğunu düşünerek tahtta gözü olmadığını söyleyip, ağabeyinin sağlığını diler.
Bunun üzerine Kösem Sultan, korkudan kapısını dahi kilitlemiş olan İbrahim’in odasına gelerek ona padişahın öldüğünü, tahta geçme sırasının kendisine geldiği söyler. Sultan İbrahim zoraki odasından çıkarılır.
IV. Muradın yattığı odaya gelip Murad’ın cesedini görmesine rağmen, hala bunun bir oyun olabileceği düşünerek tahtta gözü olmadığını bir kez daha söyler.
IV. Murad’ın ölümünden sonra Osmanlı başkentinde yeni bir çekişme başlar. Kapıkulu, ulema, vezirler ve saray erkanı iktidarda daha fazla söz sahibi olmanın mücadelesini verirler . IV. Murad ve Sultan İbrahim’in annesi Valide Kösem Sultan, oğlu İbrahim’in saltanatı sırasında devlet işlerine daha fazla karışmaya başlar.
İbrahim’in ruhsal sıkıntısına çare olmak hem de erkek evlad sahibi olabilmesi için saraya üfürükçüler davet edilmiştir. Hele bunlardan bir tanesi vardır ki, İbrahim’in saltanatı sırasında çok ünlenmiştir. Safranbolulu Cinci Hoca lakaplı Hüseyin Efendi’dir. Cinci Hocanın üfürmeleri sonucu sultanın günden güne iyileşmesi Cinci Hocanın ününe ün katar. Cinci Hocanın saraydaki etkinliği o kadar artar ki, Cinci Hoca artık devlet idaresine dahi karışmaya başlar. Rüşvet almak ve medrese hocalıklarını satmak yoluyla epeyce zenginleşir. IV. Mehmed’in cülusünün dağıtımında hazinede para olmadığı için, sadrazam tarafından, kendisinden yardım dahi istenecek bir zenginliği vardır. Cinci Hocanın öldürülmesi ve mal varlığının hazineye aktarılması sonrasında cülus olarak askere dağıtılan paralar halk arasında uzun bir süre “Cinci Hoca Akçesi” diye anılmıştır.
Kösem Sultan, Zihni zaafından ve tecrübesizliğinden ıstırap ettiği oğlunu avutmak ve Osmanoğullarını, hanedanlığın sona erme tehlikesinden korumak amacıyla padişaha sürekli yeni cariyeler takdim etmiştir.
Zamanla sayıları artan hasekiler ve cariyeler , hazineye bir hayli yük olmuştur. Sarayda kadınlar arasında nüfuz çatışmaları başlamıştır. Kösem Sultana karşı cephe alanlar olmuştur. Şekerpare adındaki kadın, Kösem Sultana karşı kafa tutar bir davranışından dolayı Kösem Sultandan şiddetli bir dayak dahi yemiştir.
Ruhi rahatsızlıkları nedeniyle Sultan İbrahim’e söz geçirmekte zorlanan ve iktidarda etkisiz kaldığını gören Kösem Sultan, Topkapı Sarayından uzaklaşır, ancak devlet işleriyle uğraşmaya devam eder.
Sadrazam Salih Paşa, İbrahim’in tahammül edilmez bir hal aldığını, devlet işlerinin iyi gitmediğini, İbrahim’in tahtan indirilerek yerine Mehmed’i tahta çıkarmak lazım geldiğini Kösem Sultana gizlice iletir. Sultan İbrahim tarafından bu durumun öğrenilmesi sadrazamın sonunu getirir. Kösem Sultan da Florya’daki İskender Çelebi bahçesine sürülür.
Sultan İbrahim daha da ileri giderek, annesini Rodos’a sürdürmek istemişse de buna engel olunmuştur.
Saraydan uzaklaştırılan Kösem Sultan boş durmaz. Oğlunun bu hareketine karşılık Ocak Ağalarının ve yeteneksiz vezirlerin sebep olduğu yolsuzluklardan oğlunu sorumlu tutup, oğluna karşı propaganda hareketine girişir.
Gözlerini iktidar ihtirası bürüyen Kösem Sultan daha da ileri giderek, Sadrazam Ahmet Paşaya, “Bu beni ve seni sağ komaz, alem harap oluyor; devlet elden gidiyor bunun hakkından gelelim de şehzadeyi cülus ettirelim.” diyerek planını açıklar.
Sadrazam Ahmet Paşanın bu oyuna alet olmak istememesi üzerine, Kösem Sultan tekrar ümidini Ocak Ağalarına bağlar. Ocak Ağaları da ilk hedef olarak Sadrazamı azlettirerek, onun yerine kendilerine yakın ve işlerini yaptırabilecekleri birini sadrazamlığa getirtmek isterler. Daha sonra padişahı tahttan indirmeyi planlarlar. Halkın sevgisini kazanmış padişaha karşı doğrudan cephe almaktan çekinmişlerdir. Çünkü halk, Genç Osman’a yapılanları unutmamış ve bundan dolayı da Ocağa karşı kin beslemektedir.
Ağalar ve askerler anlaşarak sadrazamın azli ve katli için Şeyhülislamın kapısını çaldılar ve ondan fetva istediler. Durumu öğrenen padişah, Şeyhülislama bir haseki göndererek durumun aslını öğrenmek ister ve askerlerin dağılmasını söyler. Ancak Şeyhülislam haseki vasıtasıyla Padişaha, sadrazamın teslimi için haber gönderir. Bununla da yetinmeyen Şeyhülislam makamına yakışmayacak bir tarzda Padişahın sadrazamı teslim etmemesi halinde sonunun iyi olmayacağı yönünde tehditvari bir haber de gönderir.