Konya ili Altınekin ve Beyşehir

Ekrem

Yönetici-Admin
Yönetici
Süper Mod
Üyemiz
Katılım
22 Şubat 2011
Mesajlar
9,111
Tepkime puanı
81
altinekin3.jpg

NÜFUS BİLGİLERİ
İlçemize bağlı 3 Belde ve 14 Köy, Belediyemize bağlı 3 Mahalle bulunmaktadır.

1990nufus.jpg

2000nufus.jpg


Konya ilinin bir ilçesidir. İl merkezine 67 km uzaklıktadır.

Tarihi

İlçenin tarihi oldukça eski devirlere kadar uzanmaktadır. Anadolu Selçukluları döneminde önemli bir ticaret merkezi olan ilçe en parlak dönemini bu devirde yaşamıştır. Şehir merkezinde bulunan Zıvarık Hanı bu devirden kalan en önemli yapıdır.

Fakat arazinin kıraç oluşu ve tarihi İpek Yolu'nun eski önemini koruyamaması sonucu, Anadolu ticaretinin düşüşüne paralel olarak ilçedeki ticaret hayatı da sönükleşmiştir.

Cumhuriyet Dönemi'nde genelde tüm kamu kuruluşlarıyla birlikte gelişmiş bir yerleşim merkezi iken, bu kurumların bilahare diğer ilçelere kaydırılmasıyla birlikte küçük bir nahiye halini almıştır. Altınekin kasaba iken, 4 Temmuz 1988 gün ve 19507 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanın 3292 Sayılı Kanunla ilçe olmuştur.

250px-Tas_Kopru.JPG

Taş Köprü, Beyşehir

Beyşehir, Konya ilinin bir ilçesidir. Konya'nın beşinci büyük ilçesidir.

Coğrafi konumu

Coğrafi konum; fert, toplum, ve devlet hayatını şekillendiren en etkili faktörlerden biridir.Beraberinde birçok avantaj veya dezavantajı da getirebilir.Beyşehir bu açıdan oldukça şanslı bir konuma sahiptir.

İlçe, Batı Toroslar arasında yer alan, çukur alandadır. Bu çukurun büyük kesimini Beyşehir Gölü kaplar. Çukurluk gölün güneydoğusunda, Beyşehir ovası devam eder. Toroslar, batıdan ve güneybatıdan yüksek sarp dikliklerle ovaya inerler. Beyşehir' deki düzlük alanlar bozkırlar halinde uzanır. Çevredeki dağlar ise, ormanlarla kaplıdır. Topraklar verimlidir.

Akdeniz Bölgesi'nin Göller Yöresinde yer alan Beyşehir, önemli bir geçit noktasında da bulunmaktadır. En güney ucu baz alındığı zaman Akdenize olan uzaklığı 65 km civarındadır. Bir set misali araya giren Toroslar, yöreye Akdeniz'den ayırmıştır.

Doğusunda Konya, kuzeyinde Doğanhisar, Hüyük ve Ilgın, kuzeydoğusundan Derbent, kuzeybatısından Şarkikaraağaç ve Eğirdir,

Tarihi
İlkçağ'da Beyşehir Gölünün de içinde olduğu bölge pisidya adıyla anilırdı. Pisidya' da Karallia olarak bilinen bir şehir adıydı.Ramsay bu konuyu şöyle değerlendirir;"Biri gölün güneydoğusunda , Trogitis gölü'ne akan suyun ağzında, diğeri güneybatısında olmak üzere ihtimal iki şehir bulunuyordu.Bu ikincisinin Parlais olma ihtimali daha kuvvetli olduğu için birincisini Karallia olarak kabul etmeniz lazım geliyor."Yine Ramsay'a göre Karallia Bizanslılar zamanında Skleros adını almıştır.

Daha sonra harap olan Karallia,Viranşehir adını almıştır.Onüçüncü yüzyılın ilk yarısında , Selçuklu Sultanı Alaeddin Keykubad devrinde, muhtemelen 1240'tan biraz önce çoğunluğunu Üçoklar 'ın oluşturduğu Türkmenler tarafından yeniden kurulmuştur.Eşrefoğulları'nın hakim olduğu dönemden itibaren Viranşehir'in adı Süleymanşehir olmuştur. + Erbaba Höyüğü ile ilgili olarak yapılan değerlendirme şöyledir:

Beyliğin merkezi olmasından dolayı geçen zamanla beraber beyin şehri olarak anılır. Bundan dolayıda Beyşehir adını alır. Beyşehir adının bir de efsanevi hikayesi vardır. Buna göre; + "Beyşehir'in 10 km kuzeybatısında deniz düzeyinden 1130 m yüksekliğindeki doğal bir tepenin üstünde, günümüzden yaklaşık 7500 yıl öncesine tarihlenen Neolitik Çağ höyüğü R.Solecki'nin yörede yüzey araştırması yaparken bulduğu höyük, Jacques ve Luiesse Alpes Bordaz başkanlığındaki bir ekipçe kazılmaktadır.Yaklaşık 80 m çapındaki Erbaba'da dört kat saptanmıştır.En alttaki 4. kattan pek fazla bir şey çıkmamış en çok buluntu 3. katta ele geçmiştir."

Trogitis'de bulunan Seydi Harun Veli şimdi kendi adıyla anılan camiyi yaptırmaktadır.Eşrefoğlu Mehmet Bey de ona malzeme yardımında bulunur. Sonrasında gelişen olaylar onları dost yapar. Eşrefoğlu, Trogitis'e Seydişehir adını verirken Seyyid Harun Veli de Süleymanşehir'e Beyşehir adını vermiştir.

Görüldüğü gibi Beyşehir'in akıp giden zaman içinde aldığı adları incelerken tarihinin kilometre taşları da hemen belirmektedir.

Beyşehir ve çevresinin tarihi M.Ö 7000'li yıllara kadar uzanmaktadır. Bölgede Eski ve Orta Taş devri'ne ait buluntuların varlığı söz konusudur. Ama daha çok Cilalı taş devri' ne ait buluntular yoğunlaşır. Yapılan araştırmalar Beyşehir'in daha o dönemde önemli bir yerleşim alanı olduğu gerçeğini ortaya çıkarmıştır. M.Ö 5680-M.Ö5300 arasına tarihlenen Erbaba Höyüğü kalıntıları bunun en somut göstergesidir.Kıstıfan Köyü yakınlarındaki höyükteki kazılarda Kanadalı bilim adamları Jacgues ve Louisse Alpes Bordaz çifti tarafından yapılmıştır.(1968-1975).

Erbaba Höyüğü ile ilgili olarak yapılan değerlendirme şöyledir:

"Beyşehir'in 10 km kuzeybatısında deniz düzeyinden 1130 m yüksekliğindeki doğal bir tepenin üstünde, günümüzden yaklaşık 7500 yıl öncesine tarihlenen Neolitik Çağ höyüğü R.Solecki'nin yörede yüzey araştırması yaparken bulduğu höyük, Jacques ve Luiesse Alpes Bordaz başkanlığındaki bir ekipçe kazılmaktadır.Yaklaşık 80 m çapındaki Erbaba'da dört kat saptanmıştır.En alttaki 4. kattan pek fazla bir şey çıkmamış en çok buluntu 3. katta ele geçmiştir."

1, 2 ve 3. katlardaki yapıların temellerinde büyük taş bloklar kullanılmıştır.Duvarlar ise, çamur harçla örülmüş kireçtaşı bloklarla yapılmıştır. Duvar kalınlığı 60 cm'den fazladır. 3. kattaki bazı duvarlar kırmızı renkli sıvayla kaplanmıştır.Birbiriyle yakın diziler halindeki dikdörtgen planlı evler kuzeydoğuya bakmakta, içeriye damdan girilmektedir. Evlerin batısında bölme duvarları vardır. Taban döşemeleri sıkıştırılmış topraktan yapılmıştır.
Beyşehir Göl Festivali

2010 itibariyle yedincisi düzenlenen festivalin kapsamı, etkinlikleri ve etki alanı gün geçtikçe artmaktadır. Yurt çapında tanınmış sanatçıların konserleri, profosyonel ve halk bisiklet yarışları, at yarışları, Türkiye nin en büyük ikinci gölü üzerinde yapılan göl etkinlikleri ile bir festivalin sahip olması gereken aktiviteleri içinde barındırırken, bölgeye ticari anlamda da gözardı edilemeyecek bir hareketlilik getirmektedir.
 
Üst Alt