Kızlı Kahveler

ceylannur

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
2 Eylül 2011
Mesajlar
3,872
Tepkime puanı
37
Kızlı Kahveler

Cumhuriyet'in ilk dönemlerinde Konya'nın eğlence yerlerinden biri de kızlı kahvelerdi. Gizli yapılan oturak âlemlerinde kadın kaçırma, silâhlı çatışma gibi istenmeyen birçok olay yaşandığı için, Cumhuriyet'ten sonra bu eğlence biçimi denetim altına alınmak istendi. Güvenlik güçlerinin denetimi altında benzer bir eğlencenin devam etmesine göz yumuldu ve Konya'nın değişik semtlerinde kızlı kahveler açıldı. Konya'nın ünlü müzisyenlerinin çalıp söylediği kahvelerde, İstanbul'dan getirilen kızlar garson ve şarkıcı olarak çalıştırılmaktaydı (Odabaşı, 1998: 176).

Bu kahveler, bar ve pavyonların açıldığı zamana kadar işletildi. Sayı olarak birkaç kızlı kahve vardı. Buralarda "Beyoğlu kaldırımlarından tutulup getirilen kızlar güya şarkı söylerdi" (Sural, 1975: 3).


Baranalar


Eskiden gençlerin sıra ile bir evde oturarak akşamları eğlenmeleri baranayı teşkil ederdi. Sadece meramda değil şehirde de pek çok barana grubu olur, akranlar bir yerde toplanarak hava ve mevsim şartlarına göre önce tandır ekmeği doğranır, üzerine tereyağına atılıp su içinde kaynatılarak sündürülen peynir dökülerek yenilirdi. Bir yanda fincan oyunu oynanırken, diğer yanda "peşmani" çekilir veya genevirli, cevizli helva yapılır, soğuk günlerde ise arabaşı çekilirdi. Müziğin ön plânda tutulduğu bu eğlencelerde içki ve kadın bulunmazdı (Güldağ, 2002: 37).

Baranalarda türkü gündüz değil gece icra edilir. Türkü çalıp söylemek, bütün iş gününün, hatta bir haftanın yorgunluğunun atılması demektir. Sadece yorgunluk atılmaz; hal hatır sorulur, iş dışında günlük yaşamın diğer alanları üzerine istişareler yapılır, fikir-görüş alışverişi gerçekleşir. Müzisyenler değişik meslek erbabı insanlardır, hatta meslekleri aynı zamanda lâkaplarıdır. Örneğin Gömlekçi Ali, Yumurtacı Osman .. .vb.

Türkü gecesinin asla reklamı yapılmaz, ifşa edilmez. Onu ancak belirli bir grup bilebilir. Buraya herkes çağrılmaz, yalnızca musiki adabını bilenler misafir olabilir. Muhabbet edilecek ortam önceden erkek konukların gelebileceği şekilde hazırlanır (Sakman, 2001: 79). Erkeğin konumu, günlük yaşamda olduğu gibi baskındır. Konuklar ağırlanmaya lâyık, işlerinde ve sosyal ilişkilerinde itibarlı kişilerdir. Bu itibar aynı zamanda müzisyenlerindir. Müzik icra edilirken konuklar asla konuşmaz, konuşanlar hoş karşılanmaz, hatta dışlanır. Müzisyenlerin bir bölümü, biri biriyle usta-çırak ilişkisi içindedir ve barana denilen bu grup içinde bir hiyerarşi vardır.
İcra esnasında solist âdeta bir yönetmen edasıyla icraya yön verir. Bu da bir otorite unsurudur. İcra edilen türkü repertuarı her ne kadar doğaçlamaya kısmen müsaade ediyorsa da, başı ve sonu bellidir. Belli makamlarda söylenen türküler belirli bir düzende çalınır. Türküden türküye geçişlerin kuralı vardır. Makam geçişlerinde ara verilir ve arada yiyecek-içecek ikramlarında bulunulur. Çay ve kahve aslında asıl amaç olarak değil, sadece muhabbet ortamına katkısı ölçüsünde düşünülmelidir. Ev ortamına taşınan müzik pratiği böylece hem mahrem hem de seçkin ve mistik bir anlam kazanır. İtibarlı kişilerin varlığı müzik pratiğini bir gösterime dönüştürür. Gösteri öncesi ve aralarında hal hatır sorma ile başlayan konuşma, düzeyli ve eğitici bir sohbete dönüşür, bilgisinden yararlanılacak kişinin ağırlığı hissedilir. Eğlence ve oyun olmaz, türkü duygusal-ruhsal bir ifade aracı olarak rahatlama ve inşirah sağlar (Sakman 1999b, Sakman 1999c).

Oturak kelimesinin mümkün olduğunca telaffuz edilmediği barana toplantılarında eski Konya oturaklarının türkü repertuarı muhafaza edilmeye çalışılmaktadır. Oturak kelimesinin yerini de artık "muhabbet" kelimesi almıştır. Baranalar, oturaklarda olduğu gibi gizli saklı veya gözden uzak yerlerde değil, ev ya da aile ortamında düzenlendiği için, oturaklarda okunan Konya türkülerinin müstehcen sayılan bölümleri de değiştirilmiştir.
İçki ve kadın tamamen ortadan kalkmış, eğlence tamamen müzik ağırlıklı bir şekle dönüşmüştür. İçki yerini çay, efeler ve hovardaların yerini de okumuş şehirli insanlar almıştır. Üstelik, Konya türkülerinin dışındaki türkülerin itibar görmediği eski oturak âlemlerinin tersine, baranalarda diğer yörelerin türküleri de okunmaktadır. Baranaların oturak âlemlerinden diğer önemli bir farkı da, türkü icrasının yanı sıra ilâhîlere de yer veriliyor olmasıdır. Şüphesiz bu durum muhafazakâr yapının eğlence hayatına bir yansımasıdır (Sakman, 2001: 93-95).
 
Üst Alt