Kimlerin kestiği yenir?

Ekrem

Yönetici-Admin
Yönetici
Süper Mod
Üyemiz
Katılım
22 Şubat 2011
Mesajlar
9,111
Tepkime puanı
81
HAYVAN KESİMİNDE BESMELE ÇEKİLMESİ VE HELAL ET KAVRAMI

fft5_mf80399.Jpeg


Hayvanı keseceğiniz vakit, bıçağı keskinletiniz ki ona rahat ettiresiniz" (İbn Mâce, Zebâih, 3).

"Hayvan kan akıtan her şeyle kesilir. Üzerine de Allah'ın ismi anılırsa o kesileni yiyiniz. Yalnız diş ve tırnak müstesnadır. Sebebi şudur diş bir kemiktir, tırnak ise Habeşlilerin kesme âletidir" (Buhârî, Zebâih, 15; Tecrid-i Sarih Tercümesi, VII, 426)

İslama uygun şekilde hayvan kesilmesi İçin Şartlar Şunlardır :

Kasab (kesen kişi) müslüman veya ehl-i kitaptan olması.
Âyette; "... ancak usulune göre kestikleriniz müstesna" buyurularak, mü'minlere hitab edilmiştir (Maide 3 . el-Mevsili, a.g.e, cz. V,10).
"Bugün size temiz olanlar helal kılındı. Kitap verilenlerin (Ehl-i Kitap) yemeği size, sizin yemeğiniz de onlara helâldir" (Mâide,5).
Bütün alimlere göre ayette geçen “taam-yemek” kelimesinden kastedilen, kestikleri etlerdir. Eğer Müşriklerin, üzerine Allahın adını anarak kestikleri helal olsaydı, Allahu tealanın bu ayeti indirmesi gereksiz olurdu (haşa).
Fıkıh usulu gereğince ehli kitabın yiyeceklerinin istisna edilmesi (tahsis edilmesi), herkesin kestiğinin yenemeyeceğinin en büyük delillerindendir. Eğer buradaki illet besmele olsaydı, Allah’u teala bu hükmü indirmezdi. Sadece Enam suresi 121. ayeti belirtir ve Yahudi ile hırıstiyanları istisna etmezdi.

Musluman veya ehli kitap (hırıstiyan-yahudi) olmayan kimselerin (ateist, laik, budist, hindu, mecusi, putperest, murted) kestiklerinin yenmesini yasakladığı gibi , evlilikleri ve cizyeyi de helal kılmamıştır.
Hayber’in fethinde yahudilerden bir kadın, kesip kızarttığı koyun butunu zehirleyerek Rasulullah’a ikram etti. Rasulullah (s.a.v) ondan bir parça ısırdı. Fakat sonra, yemeyip tükürdü. Sahabelerden bir kimse (Bişr b. Bera b. Marur) ise ondan yedi ve bu sebeple öldü. (Buhari, Muslim)

Hırıstiyan ve yahudilerin (ehli kitabın) ise sadece kadınlarını almaya müslüman erkeklere izin vermiştir. Müslüman kadın ehli kitap ile evlenemez.
Ehli kitabın kestiği hayvanların etinden yenilebilmesi için keserken Mesîh, Uzeyir, haç ve benzeri, Allah'tan başkasının ismini zikretmemeleri de gereklidir. (el-Kâsânî, Bedâyîu's-Sanayî, V, 45; İbn Ruşd, Bidâyetu'l-Muctehid, cz.1, 365 vd; el-Cezîrî, Kitabu'l-Fıkh alel-Mezâhibi'l-Erbaa, 11, 22 vd.; el-Kardâvî, İslâm'da Helal ve Haram, terc. Ramazan Nazlı, İstanbul 1967, s. 64 vd.).

Rasulullah (s.a.v): Mecusilere, ehli kitaba davrandığınız gibi davranın. Fakat kadınlarıyla evlenmeyin, kestiklerini yemeyin! buyurdu.(Ebu Davud)

İmam Serahsi şöyle diyor: “Alimlerin icmaıyla, iki şeyin helal olması dine bağlıdır. Bunlar; kesilen hayvan etleri ve evlenilecek kadınlardır. Murtedin ise dini yoktur.” (El-Mebsut c: 10 s: 104)

İbni Kayyım şöyle diyor: “Kitap ehli dışındakilerin kestiği ölü hükmündedir. Kitap ehli dışındaki müşriklerin kestiğinin haram olmasının bizim bildiğimiz ve bilmediğimiz birtakım faydaları vardır.” (İlamu’l-Muvakkiin)

İbni Mesud, İbni Abbas, Ali, Cabir ve Ebu Burde radıyallahu anhum’dan nakledilmiştir ki; Müslümanlar Fars ve Rum diyarlarını fethettikleri zaman bu gibi karışık milletlerin bulunduğu diyarlarda, hayvan kesenlerin müşrik mi, yoksa ehli kitap mı olduklarını araştırıyorlardı. (El-Muğni ala muhtar el-harki c:9 s: 393)


Diğer bir şart içe keserken Besmele çekmektir.

"Kesilirken üzerine Allah'ın adı anılmayan hayvanları yemeyiniz" (En'am, 121)
Hz. Peygamber (s.a.v.): "Allah'ın adı anılarak, kanı akıtılan hayvanın etini yeyiniz"(Buhârî, Zebâih, 20)

Âyette, üzerine Allah'ın adı anılmayanı yememek emredilirken, bazı hadislerde konuya esneklik getirilmesi, değişik görüşlerin ortaya çıkmasına yol açmıştır.

Alimlerimizin ekserisine göre, hayvanı keserken besmele hatırlanırsa, çekmek farzdır. Fakat unutulduğu zaman eti yenilir. Bunlara göre sadece kasden terkedilince, kesilen hayvanın eti yenmez.

İbn Abbas'tan rivayet edildiğine göre, bir gün hayvan kesen, fakat besmeleyi unutan birisinin durumu sorulduğunda şöyle demiştir:
"Aziz ve Celîl olan Allah'ın adı, her müslümanın kalbinde mevcuttur. Onun kestiğini yeyiniz" (Buhârî, Zebîrih, 9; Ebû Dâvûd, Sayd, 2; el Kasânî, a.g.e., V, 47; Mevsılî, cı. V, 9).

Şâfiî alimlere göre, hayvan kesilirken üzerine besmele çekmek sünnettir.
Âyette (En'âm, 145), haram kılınan şeyler; leş, akıtılmış kan ve domuz eti olarak sayılmış, kesilirken besmele terkedilen hayvan zikredilmemiştir.
Hz. Peygamber bu üç şeyin dışındakilerin haram kılındığını söylemekle yükümlü tutulmuştur. Kesilen bir hayvanın haram olması, üzerine Allah'tan başkasının adını anma yüzündendir (el-Kâsanî, a.g.e., V, 46).

Mâlîkî ve Zâhirî alimler ise "Kesilirken üzerine Allah'ın adı zikredilmeyen hayvanların etini yemeyiniz" (En'âm, 121) âyetinde unutma veya terketmeden söz edilmediği için, besmeleyi mutlak olarak farz kabul ederler.
Bu prensiple çelişen Hz. Âişe'nin naklettiği yukarıda zikrettiğimiz hadisi de neshedilmiş sayarlar (Muhammed Fevzî, el-Fıkhu'l-İslâmî, Dimaşk 1977-79, s. 663, 664).

Ehli sünnetin cumhurunun bunlara cevabı ise şöyledir :
En’am: 118 ve 121 ayetlerini açıklayan diğer ayet ve hadisler olmasaydı kim olursa olsun, ister müşrik, ister mecusi olsun besmele çekip kestiklerinde onların kestiği yenir, şeklinde hüküm çıkarmak bir anlamda doğru olabilirdi. Fakat bu ayetlere açıklık getiren ayet ve hadisler olduğu halde kim keserse kessin, besmele çekerse onun kestiği yenir diyerek, bir delile bakarak diğer delilleri görmemezlikten gelerek hüküm çıkaranlar;
Allah’ın ayetlerini az bir pahaya satmayın(Bakara: 41) ayetinden haşa Allah’ın ayetlerinin çok pahaya satılabileceğini, Faizi kat kat yemeyin.” (Ali İmran: 130)ayetinden faizin az az yenilebileceğini, Kadınlar sizin tarlanızdır. Onlara istediğiniz yerden yaklaşın.” (Bakara: 223) ayetinden kadınlarla dübüründen cima yapmanın caiz olduğunu, İçkili iken ne dediğinizi bilene kadar namaza yaklaşmayın.” (Nisa: 43) ayetinden namaz dışında içki içmenin caiz olduğu hükmünü çıkaranlar gibidirler. Çünkü onlar nasların birine bakıp hüküm çıkartmaktadırlar. Bu ise Ehli Sünnetin menhecine kesinlikle muhalefet etmektir.

İmam Taberi şöyle diyor:
“Kitap ehlinin kestiğinin helal olabilmesi için Allah’ın ismini zikretmeleri şart değildir. Çünkü onlar Allah’ın ismini söyleseler bile, gerçek mabud olan Allah’ı kastetmezler.

Mesih’in babası veya Uzeyr’in babası olduğuna inandıkları Allah’ı kastederler. Gerçek mabudun ismini kastederek söyleseler bile, ehli kitab kafirlerin besmele çekip çekmemesi önemli değildir.” (Kurtubi Ahkamu’l-Kur’an c: 6 s: 52)

Besmele illet olsaydı, ister bilerek, ister bilmeyerek, ister unutularak terkedilmiş olsun, besmele zikredilmeden kesilen hayvanların etlerinden yemek haram olurdu. Halbuki Cumhur Ulemaya göre, besmele unutularak zikredilmese de, kesilen hayvanın eti helaldir, yenilebilir.

“İster Müslüman ister kitap ehli olsun, hayvan keserken besmeleyi zikretmeyenlerin kestikleri yenmez” diyen alimler, hiçbir zaman; “müşrikler besmele çekerek hayvan keserlerse, kestikleri yenir” dememişlerdir.

Besmeleyi şart koşan alimlerin bazıları, bunu sadece Müslümanlar için, bazıları da hem Müslümanlar hem de kitap ehli için şart koşmuştur.
Besmeleyi hayvan etinin yenmesi için illet kabul edip, zikreden kim olursa olsun, kestiği hayvanın eti yenir demek yanlıştır. Çünkü birşeyin illet olabilmesi için bir takım şartlar vardır. Bunlardan bazıları şunlardır:

1- İllet olacak vasfın herhangi bir nassa zıt olmaması gerekir. Halbuki besmelenin illet olmadığını gösteren naslar mevcuttur.
Aişe (r.a) şöyle demiştir: “Rasulullah (s.a.s)’e bir grup müslüman geldi ve dediler ki:
Yeni Müslüman olmuş bir kavim bize et getiriyor. Keserken Alllah’ın ismini zikredip zikretmediklerini bilmiyoruz. Ne yapalım?
Bunun üzerine Rasulullah (s.a.v.): Siz Allahın adını zikrederek yeyin buyurdu. (Buhari, Ebu Davud, Nesai, İbn-i Mace, Malik)

Şayet besmele illet olsaydı, yeni Müslüman olmuş bu kimselerin kestiklerinin, keserken besmele çekip çekmedikleri bilinmediği için yenilmemesi gerekirdi. Rasulullah (s.a.v.)’in bu etlerin yenilmesine izin vermesi besmelenin illet olmadığını gösterir.

2- İllet olan vasıf ortadan kalktığında, ona bağlı olan hüküm de ortadan kalkar.
Şayet besmele illet olarak kabul edilirse, unutularak dahi olsa, besmele zikredilmediği taktirde kesilen hayvan etinin haram olması gerekirdi. Halbuki Cumhur Ulemaya göre, bir Müslüman besmeleyi unutma sebebiyle zikretmezse, kestiği hayvanın eti haram olmaz, helaldir ve yenilebilir.
Besmele, kesilen hayvan etinin helal olabilmesi için şarttır, diyen alimler bile besmelenin illet olduğunu söylememişler ve “hayvanı besmele ile kesen kim olursa olsun, isterse bir müşrik olsun, kestiği helaldir yenilebilir” dememişlerdir.

Mesela; namazın sahih olabilmesi için abdestli olmak şarttır. Bir kimse abdesti olmadığı halde namaz kılsa, kıldığı namaz batıl olur. Fakat buradan yola çıkarak; “abdesti olan ve bütün şartlarını yerine getirerek namaz kılan bir kafirin kıldığı namaz geçerlidir” şeklinde bir hükme varılamaz.
Aynı şekilde; “bir kafirin besmele dahil bütün şartlarını yerine getirerek kestiği hayvanın eti de helaldir, yenilebilir” denilemez.

Sahabelerin, Muşriklerin Put adlarına kestiklerinin yenmeyeceğine dair icması açıktır. Muşriklerin put adına kesmediklerine de yenmez demek haddi aşmaktır.
Buna muhalefet eden kim varsa delilleri getirip ortaya koyar ve Rasulullah ile Sahabenin, Müşriklerin besmeleyi zikrederek kestiklerinden yediklerini naslarla ispatlar. Ama bununla alakalı hiçbir sahih nakil bulunmamaktadır. Aksine bir çok rivayet onların bunu haram saydığını göstermektedir.

 

Ekrem

Yönetici-Admin
Yönetici
Süper Mod
Üyemiz
Katılım
22 Şubat 2011
Mesajlar
9,111
Tepkime puanı
81
Hz. Aişe (r.a)'dan rivayetle:
“Rasulullah (s.a.v)'e "Yeni müslüman olmuş bir topluluktan bize et getiriyorlar. Fakat biz bunların besmele çekip çekmediğini bilmiyoruz. Ne yapmamızı emredersin?" diye sorduk.
Rasulullah (s.a.v) "Siz besmele çekip yiyin". buyurdu.”

Eğer besmele çekmek illet olsaydı baştan çekilmesi şart olurdu. Çünkü usulen illetin tahakkuk etmediği yerde hüküm uyğulanmaz.

”Yine Şafiler, Ahmed ve Malikilerin bir görüşüne göre hayvan keserken besmele çekmek sünnettir.
Delilleri ise .... "ancak yetişip sizin kestikleriniz müstesna" ayitidir.
Çünkü burada kestikleriniz denilmiş besmele zikredilmemiştir. Bundan dolayı da besmele çekmek şart değildir.”( )

“Besmelenin illet olduğunu iddia eden kimseye şöyle sorarız. Muşriklerin gerçek ibadete layık olan ilaha inandıklarını iddia edebilir misin?
Müşrikler besmele ile hayvanı keserken eşi benzeri olmayan ilahı mı kastederler yoksa güncel hayatlarına müdahale etmeyen eş koştukları ilahı mı kastederler?
Eğer gerçek ibadete layık olan ilahı kastederler derse müşriklerin müslüman olduğunu söylemiş olur. Şayet eş koştukları ilahı kastederler derse kendi kendini yalanlamış ve ALLAH (c.c) layık olmadığı sıfatlarla anmayı caiz görmüş olur ki bunun hükmü açıktır. Şayet bu kimse bu ayırımı bilmiyorum derse kendisine izah edilir.”

“Oysa günümüz müşrikleri hukuki işlemlerde ceza meselelerinde kanun ve yasa koymada güncel hayatlarına müdahale etmeyen sadece göklere hükmeden bir ALLAH inancına sahiptirler. Böyle bir ilaha inanıp amel ve yaşantılarında böyle bir ilahı kastetmeleri apaçık küfürdür.”

İbn-i Abbas (r.a) şöyle buyuruyor:
Kesim sırasında besmeleyi unutanın kestiğinin yenmesinde bir beis yoktur.”( )

Celal Belkini ve diğerleri de bunu kebairden saymış ve “Üzerine ALLAH 'ın adının anılmadığı kesilmiş hayvanları yemeyin.” Bunu yapmak fısk (ALLAH 'ın yolundan çıkmak)tır. Enam: 21 ayet-i celilesiyle delil çıkarmıştır.

“Diğer ayeti celil-e de açıkca veya yoldan çıkarak ALLAH dan başkası adına kesilen hayvandan En’am 165 bu ayet ile semelesi terk edilenlerin yenilebileceği anlatılmıştır.”
(Şafiler de besmele terk edilebilir fakat Hanefilerde bilerek ve kasten terk edilirse kesilen murdardır yenmez.)

”Bu ayetin tefsirinde İbn Abbas (r.a) şu sözlerle teyyid etmiştir.
İbn Abbas (r.a) der ki: Bundan maksat ölü hayvan süsmekle öldürülen bir de..... Dikili taşlar üzerine boğazlananlar dır. Maide:3 ”
”Kelbi de Besmele çekilmeyen veya ALLAH ’dan başkası adına kesilendir demiştir.”

”Ata ise Putlara kurban olarak kesilen hayvanların etini yemekten nehy etmiştir.”
”Ayetin manası ALLAH 'ın adı ilekesilmeyen ölü hayvanlardan yemek fısktır yani yoldan çıkmaktır.Diyenlerde olmuştur.”
Doğrusu şeytanlar sizinle tartışmaları için doslarına fısıldarlar. En’am:”

İbn Abbas (r.a) bu vesveseyi şöyle anlatır:
”O insanlardan olan dostlarına fısıldar ve der ki: Nasıl olurda sizin taptığınız ALLAH ’ın öldürdüklerini yemezsiniz de kendi öldürdüklerinizi yersiniz:”
İşte onun bu vesvesesini reddetmek üzere ALLAH ’u Teala Eğer onlara itaat ederseniz şüphesiz siz müşrik olursunuz. En’am: 121
Yani ölü hayvanın murdar etini helal kabul etmekle şeytanlara uyarsınız muhakkak ki siz müşriklerden olursunuz.” Buyurmuştur.
Zeccac diyor ki: ”Bundan şu netice çıkıyor: Din’de zaruri olarak bilinen ve üzerinden icma bulunan bir harama helal veya bir helale haram demenin şirk olacağıdır.”
”Şayet besmelesiz kesilenin haram olduğunda bir nas gibi olduğu halde siz müslümanın besmelesiz de olsa kestiğinin helal olduğuna nasıl hükmettiniz? derseniz.
Deriz ki: Üzerine ALLAH ’ın adı anılmayan hayvandan yemeyin mealindeki. Ayet-i celileyi tefsir eden müfessirlerin hepsi bundan murad ölü olan hayvanlardır demişlerdir.”
”Müfessirlerin hiç biri müslümanın besmelesiz kestiği haramdır dememiştir.”
Bu ayetin ölü hayvan hakkında olduğununun delillerden birisi de ALLAH ’u Teala’nın Eğer onlara (şeytanlara) itaat ederseniz şüphesiz siz müşriklerden olursunuz, buyurmasıdır. Zira besmeleyi terkedenin kestiğinin yenip yenmemesi imamlar arasında ihtilaflıdır. Bu ihtilaf sebebiyledir ki kendi mezhebinde haram olsa da bunu yiyen fasık olmaz belki haramdır diyenlere göre ancak zahir olabilir. Bunun diğer bir delili de münazarada ölü hayvan hakkında olup besmelesiz kesen müslüman hakkında olmadığında müfessirlerin ittfakı vardır. Alah’u Teala’nın Eğer onlara (şeytanlara) itaat ederseniz şüphesiz siz müşriklerden olursunuz. Buyruğu da yine müslümanın besmelesiz kestiği hayvan hakkında değil murdar olarak ölen hayvanın etini helal kabul etmek hakkındadır. Vahidi ve diğerleri bunu böyle açıklamışlardır.
Yine Vahidi senedleri ile rivayet ettiği hadislerin bazılarında ise sehven olsun kasden olsun besmeleyi terketmekte bir sakınca olmayıp bu durumda kesilen hayvanın etinin helal olduğu ifade edilmektedir.
Boğazlanan hayvanın haram yapan ALLAH ’ın ve Muhammed’in adı ile kesiyorum diyerek hayvanı boğazlamaktır. Bir de kitabı’nin, kilise, Musa ve isa adına kesmesidir. Müslümanın Kabe’ye peygamber veya bir sultana karşı kurban kesmesi de aynıdır. Bunların hepsi haram’a iyleşmesi kebiredir. Tabi bunların kelimeleri şerefine veya ALLAH ’a şükranen veya birisinin gönlünü almak veyahut ALLAH ’u Teala’nın kendisini koruması için, ALLAH rızası adına kurban kesmek böyle değildir, bunlarda haramlık yoktur.( )

Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: “Kesim sırasında ALLAH’ın adını zikretse de zikretmesede müslümanın kestiği helaldir.”( )
İbn Abbas şöyle dedi: “Bir müslüman ALLAH ’ın ismini anmadan bir hayvan keserse onun etinden yiyin! Çünkü “muslim” kelimesinde ALLAH ’ın isimlerinden bir isim (olan Selam) vardır.”( )

İmamlar (ALLAH ’ın rahmeti üzerlerine olsun) bu konuda üç değişik görüş öne sürmüşlerdir.

1) Bir grup şöyle demektedir: Bu durumdaki hayvanın, ALLAH ’ın adı ister bilerek, ister unutularak terkedilmiş olsun, yenilmesi helal değildir.

Bu görüş İbn Ömer, kölesi Nafi, Amir es-a’bi Muhameed b. Sirin’den rivayet edilmiştir.
Aynı görüş İmam Malik ve Ahmed b. Hanbel’den de rivayet edilmiştir. Bu rivayetleri İbn Hanbel’in bağlılarından önceki ve sonraki bir grup alim de desteklemiştir. Ebu Sevr ve Davud ez-Zahiri’nin tercihide bu yöndedir. Aynı şekilde Şafii mezhebinin sonraki alimlerinden Ebu’l-Futuh Mahammed b Muhammed b. Ali et-Tai, “Erbain” adlı kitabında bu görüşü seçmiştir.
Bunlar kendi görüşlerine yukarıda geçen ayet ve avlanma ile ilgili şu ayeti delil olarak göstermişlerdir.
Öğretip yetiştirdiğiniz avcı hayvanların sizin için yakala-dıklarından da yiyin ve onları ava salarken üzerlerine ALLAH ’ın adını anın.” (Maide: 4)

Sonra bu görüşü, “Bunu yapmak ALLAH ’ın yolundan çıkmaktır.” ayeti de vurgulamaktadır.
Ayetteki zamirin “yeme” anlamına geldiği gibi, “ALLAH ’dan başkası adına kesme” anlamını taşıdığı da söylenmiştir. Üstelik Adiy b. Hatem ve Ebu Sa’lebe’den rivayet edilen hadisleri Buhari ve Muslim’de yer almaktadır.
Rafi b. Hadic’in rivayet etteği hadis de şöyledir:
ALLAH ’ın adı anılıp da kanı akıtılanları yiyiniz.” (Bu hadis de aynı şekilde Buhari ve Muslim’de yer almıştır.)

2) Konuyla ilgili ikinci görüşe göre, kesimde besmele şart değildir. Sadece iyi karşılanan (mustehab) bir davranıştır. Bilerek ya da unutarak kişinin besmeleyi terketmesinin bir zararı yoktur.
İmam Şafii (ALLAH rahmet eylesin) ve arkadaşlarının görüşü böyledir.
İmam Ahmed’in kendisinden İbn Hanbel’in naklettiği bir rivayeti de aynı yöndedir.
İmam Malik’ten de böyle bir görüş gelmiştir. Rivayeti İmam ve Ata b. Ebu Rebah’tan da benzeri görüşler anlatılmıştır. En iyisini ALLAH bilir.
İmam Şafii (ALLAH rahmet eylesin)Kesilirken üzerinde ALLAH ’ın adı zikredilmeyen hayvanları yemeyin. Bunu yapmak ALLAH ’ın yolundan çıkmaktır” ayetini yoldan çıkarak, üzerine ALLAH ’tan başkasının adı zikredilmek suretiyle kesilen hayvanın yenmesi haramdır. “(En’am: 145) ayetinin de bu anlama geldiğini belirtmiştir.

İbn Cureyc, Ata’dan gelen bir rivayete dayanarak:
Üzerine ALLAH ’ın adı zikredilmeyen hayvanları yemeyin” ayetiyle ilgili olarak şunları söylemiştir.
ALLAH Kureyş’in putlar için kestikleriyle, Mecusilerin kestiklerini yemeyi yasaklamıştır.” İmam Şafii’nin benimsediği bu gürüş güçlüdür.

İbn Ebi Hatem babasından, Yahya b. Mugire’den, İbn Cerir’den, Ata, Said b. Cubeyr ve İbn Abbas’tan:
Üzerine ALLAH ’ın adı zikredilmeyen hayvanları yemeyin” ayetiyle ilgili olarak anlatılanlar için şöyle demektedir:
Bu, ölü hayvandır. Bu görüş Ebu Davud’un mursel hadislerine dayandırılmıştır. Nitekim Sevr b. Yezid, tabiilerinden birisi olan Suveyb b. Meymun’un kölesi Salt es-Sedusi’den böyle bir hadis rivayet etmiştir.
Hadiste Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:
ALLAH ’ın ismini ansın, anmasın müslümanın kestiği helaldir. Çünkü müslüman andığında ALLAH ’tan başkasının adını anmaz.
Bu mursel hadis, Darekutni’nin İbn Abbas’tan rivayet ettiği şu hadisi desteklemektedir:
Müslüman, ALLAH ’ın ismini zikretmeden de kestiğini yesin. Çünkü müslümanda ALLAH ’ın isimlerinden biri yer almaktadır.”

3) Bu görüşe göre kişi kesilen hayvan üzerine besmele çekmeyi unutursa, bu zarar vermez. Eğer besmeleyi bilerek terkederse, kesilen şey helal olmaz.
İmam Malik ve Ahmed, b. Hanbel’in meşhur görüşleri budur. Ebu Hanife ve arkadaşlarıyla İshak b. Rebeveyh bu görüştedirler.
Görüş, Hz. Ali İbn Abbas, Said b. el-Museyyeb, Ata, Tavus, Hasanu’l-Basri, Ebu Malik, Abdurrahman b. Ebu Leyla, Cafer b. Muhammed, Rabla b. Ebu Abdurrahman tarafından dile getirilmiştir.( )

Malikiler dediler ki: “Av köpeğini av üzerin gönderirken besmele çekmek şart olduğu gibi, gerek bağozlama gerek nahr şeklinde normal kesimlerde de besmele şarttır. Yalnız bu şart müslümanları ilgilendirir. Kitap ehli kimselerin besmele çekmeleri şart değildir. Besmeleden maksut, özellikle “Bismillah” demek olmayıp sadece ALLAH ’ı anmaktır. Ama en faziletlesi “Bismillahi vALLAH ü ekber” demektir.( )

 

Ekrem

Yönetici-Admin
Yönetici
Süper Mod
Üyemiz
Katılım
22 Şubat 2011
Mesajlar
9,111
Tepkime puanı
81
Besmeleyi Şart Görmeyen Şafii’nin Delilleri

Besmeleyi Şart Görmeyen Şafii’nin Delilleri:
Şafii (r.a) şöyle demiştir: “Ayetteki bu yasak, putlar adına kesilen hayvanlara muhsustur.
Bunun böyle olduğunun delili şunlardır:

a) ALLAH Teala’nın “Çünkü bu, muhakkak ki bir fısktır” buyruğudur. Müslamanlar, hayvanı keserken besmeleyi terkeden müslümanın kestiği hayvanın etini yemenin bir fısk (günah) olmadığı hususunda ittifak etmişlerdir.

b) ALLAH Teala’nın “Hakikatte şeytanlar sizinle mücadele etmeleri için kendi dostlarına mutlaka telkinde bulunurlar” ifadesi, bu mücadele ancak meyte (leş) meselesi üzerinde olmuştu.
Rivayet edildiğine göre, müşriklerden bir kısmı müslümanlara, “Doğan kuşunun ve köpeğin yakalayıp öldürdüğü avı yiyorsunuz, Ama ALLAH ’ın öldürdüğünü yemiyorsunuz” demişlerdi.
İbn Abbas (r.a) yine o müşriklerin “Kendinizin öldürdülerini yiyorsunuz, ama ALLAH ’ın öldürdüklerini yemiyorsunuz.” dediklerini rivayet etmiştir.
Binanealeyh ayette bahsidilen bu mücadele ve münakaşa, meyte eti yeme ile ilgilidir.

c) Alah Teala’nın, “Eğer onlara itaat ederseniz, şüphesiz ki siz de müşrik olur çıkarsınız.” buyruğu.
Bu ifade de, putlar adına kurban edilen şeylerle ilgilidir. Yani “Eğer putlar adına kesilen o hayvanların etini yemeye razı olursanız bu, sizlerin de o putların ilahlığına razı olduğunuz manasına gelir. Bu ise şirki gerektirir.” demektir.

İmam Şafii sözüne şöyle devam eder:
“Her ne kadar ayetin başı, sigası itibari ile umumi bir ifade ise de sonunda şu 3 kayıt yer aldığı için, bu umumi ifadeden hususi mana murad edilmiş olduğunu anlıyoruz.
Ayetteki, “Üzerlerine ALLAH ’ın ismi anılmayanlardan yemeyin. Çünkü bu muhakkak ki bir fısktır.” ifadesi bu manayı güçlendirmektedir. Binaenaleyieh bu yasak bu işin bir fısk olması haline has kılınmış olur. Sonra, ALLAH ’ın kitabından, bunun ne zaman fısk olacağı meselesini araştırdık ve gördük ki bu fısk, ALLAH Teala’nın “De ki: “Bana vahyolunanlar arasında, yiyen bir kimsenin, yiyeceği için meyte, dökülen kan, domuz eti - ki bu şüphesiz bir pisliktir - veya (ALLAH ’a) itaat yolundan çıkarak ALLAH ’dan başkası adına keselin hayvanlardan başkasının yemenin haram olduğuna dair bir emir görmüyorum.” (En’am: 145) ayet-i kerimesinde açıklanmıştır.
Binaenaleyh bu ayette fıskın, ALLAH ’dan başkası adına (yani onun adı anılarak) kesilen hayvan olduğu açıklanmıştır. Durum böyle olunca, ayettiki “Üzerlerine ALLAH ’ın ismi anılmayanlardan yemeyin. Çünkü bu, muhakkak ki bir fısktırbuyruğu ALLAH ’tan başkası adına boğazlanmış hayvanlarla ilgili olur.

Bu hususta ikinci bir izah da şudur:
Bu tahsis edici ifadelere tutunmayı bırakırız. Fakat deriz ki: “Niçin. “Bu meselede ALLAH ’ın isminin anılması söz konusu değildir.” diyorsunuz? Halbuki kesmede besmelenin şart olmadığının delili Hz. Peygamber (s.a.v)’den gelen şu hadis-i şeriftir:
Müslüman ister (açıktan) söylesin, ister söylemesin, ALLAH ’ı zikir (hatırlama) hep müslümanla beraberdir. Onun içindedir.
Binaenaleyh ayette geçen “zikretme” (anma) kalb ile anma manasına anlaşılır.

Üçüncü bir izah yolu olarak da şöyle diyebiliriz:
Farzet ki bu delil haram oluşu göstermektedir. Fakat bu mesele hakkında zikredilen diğer deliller de, bunun helal olduğunu göstermektedir. Bir meseledeki deliller birbiriyle çatışınca, helalliği ifade edenlerin tercih edilmesi gerekir. Çünkü yiyeceklerde aslolan helalliliktir.
Yine bunu yemenin ve istifade etmenin helalliliğini gerektiren diğer bütün umumi deliller de delalet eder.
Bu deliller, mesela, ”O (ALLAH ) yerede ne varsa hepsini sizin için yaratandır.” (Bakara:29) ayeti ile,
Yiyiniz ve içiniz.” (Araf: 31) ayetidir.
Bir de bu duyularımız açısından da güzel kabul edilen bir husustur. Binanaleyh (bu kesilen hayvanın), Cenab-ı Hakk’ın, “Size bütün iyi ve temiz (şeyler) helal kılındı. “ (Maide: 5) ayetinden dolayı helal sayılması gerekir.
Hem sonra bu bir maldır. Çünkü insanın gönlü bunlara meyleder. Rasulullah malları zayi etmeyi yasakladığı için, bunun etinin haram olmaması gerekir. Bu meselede yapılacak olan izahın tamamı budur. Bununla beraber diyoruz ki: Müslümana en uygun olan bundan sakınmasıdır. Çünkü ayetin zahiri manası kuvvetlidir.( )

 

Ekrem

Yönetici-Admin
Yönetici
Süper Mod
Üyemiz
Katılım
22 Şubat 2011
Mesajlar
9,111
Tepkime puanı
81
Aynı meselede Alaeddin Palevi hocamız şunları demektedir:

— Malum olduğu üzere İslam âleminde küfrü mutlak hâkim olduktan sonra insanların çoğu ikrah olmaksızın küfrü gerektiren birçok söz ve fiili yaparak küfre girmektedirler.
İnsanlar bir taraftan tevhid kelimesini ikrar edip, namaz kılıp, oruç tutmakta diğer taraftan ise tağutları destekleyerek tevhid kelimesini bozan fiillere bulasmaktadırlar. Böyle toplumların kestiğinin yenilip yenilmemesi günümüzde oldukça büyük tartısmalara neden olmaktadır.

İnsanlar hayvan kesme konusunda üç gruba ayrılırlar.

1. Hiçbir şirke bulaşmamış muvahhid Müslümanın İslam’a uygun olarak kestiği hayvanların eti âlimlerin icmasına göre yenilir. Şayet ehli kitap put üzerine kesmezse onların kestiği de icma ile yenilir.

2. Muşrik ve mülhitlerin putların üzerine kestikleridir. Putların üzerine kesilen bu hayvanların etini yemenin haram olduğuna dair icma vardır. Zira Allah put üzerine kesilmiş hayvanların etinin yenilmesini haram kılmıstır.

Üzerlerine Allah'ın ismi anılmamış olanlardan yemeyin, çünkü onu yemek yoldan çıkmaktır. Şeytanlar, dostlarına, sizinle mücadele etmeleri için telkinde bulunurlar. Eğer onlara uyarsanız, muhakkak ki, Allah'a ortak koşanlardan olursunuz.” (6, En’am/121)

3. Sabiiler, Mecusiler ve muşriklerin İslami kurallar içerisinde kestikleri hayvanların etleridir. Bu şekildeki kesim hakkında âlimler arasında ihtilaf vardır. Âlimlerin büyük bir kısmına göre kesen kisinin Müslüman olması gerekir. Âlimlerin çoğunluğu sayet kesen kişi muşrik ise, ister put üzerine kessin isterse de Allah’ın ismini anarak İslami usullere göre kessin bu etin yenilemeyeceği görüsünü kabul etmistir.

Fakat İmam Şevkani(rahimehullah) söyle der:

“Kesen kisi eğer hayvanı keserken put üzerine değil de Allah’ın ismini anıp İslami usullere göre keserse bu kestiği yenir. Yenilmez diyenlerin elinde hiçbir delil yoktur. İddia edilen icma ise putlar üzerine kesilenler hakkındadır.” (Seylu-l Cerrar sy: 64)

Şafi alimleri, Sabilerin ehli kitaba benzemesi durumunda kestiklerinin yenilebileceğini bunun tersi bir durumda ise kestiklerinin yenmeyeceğini söylerler. Hanefi alimlerine göre Sabilerin kestikleri mutlak surette yenilirken Maliki ve Hanbeli alimlerine göre de sabilerin kestikleri mutlak surette yenmez.

(Mevsuatul Fıkhıyye, Nikâh babı)

Benim (Alaeddin Palevi) düşünceme göre namaz kılıp, oruç tutan ve İslamın birçok ahkâmını uygulayan ancak küfür ve küfür ehlini destekleme neticesinde sirke giren kişilerin İslami usullere uygun olarak kestikleri hayvanların eti yenilir. Çünkü bu kimseler putların üzerine kesmiyorlar, besmele çekiyorlar ve baskasının adını da anmıyorlar. Bununla beraber kendilerini semavi bir kitaba nispet ediyorlar, kesimlerini ise İslamî usullere uygun kesiyorlar.

Bu konu hakkında önyargılardan uzak bir sekilde düsünürsek zamanımız müşriklerinin, Rasulullah’ın zamanındaki ehli kitapla ortak özelliklere sahip olduğunu görürüz. Zaten Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) döneminde “Muşriklerin kestiği yenilmez ama ehli kitabın kestiğinin yenilir” denilmesinin sebebi de budur. Zira o dönemde yasayan ehli kitap semavi bir kitaba intisap etmisti. Kestikleri hayvanları, önceden gönderilmiş peygamberlerin seriatına uygun bir sekilde ve hepsinden önemlisi Allah’ın ismini anarak keserlerdi ve kesinlikle putlar üzerine kesmezlerdi. Bu özellikler ise o devrin müşriklerinde yoktu. Onlar hayvanı keserken Allah’ın ismi yerine putların isimlerini anarlardı. Benim görüşüme göre burada illet hayvanı kesen kisinin dini değil kesim yöntemidir. Çünkü ehli kitap Yahudiler -Uzeyir Allah'ın oğlu- dediler. Hıristiyanlar da -Mesih Allah'ın oğlu- dediler” (9, Tevbe/30) ayeti gereğince o zamanın muşriklerinden daha büyük bir sirkin içindeydiler. Oysa muşrikler Allah’ın birliğine inanır, teslisi red ederlerdi. Hz. İbrahim ve Hz. İsmail’in seriatından kendilerine ulasan kısmıyla amel ederler ve kendilerini Müslüman kabul ederlerdi.

Fahreddin Razi meşhur tefsirinde Tevbe Suresi’nin 31. ayetine dair yaptığı açıklamada kitap ehlinin şirk konusunda diğer müşriklerden daha şedid olduğunu söylemektedir.

Muşriklerin kestiğinin hiçbir durumda yenilmeyeceğini söyleyen kimsenin Kur’an ve Sünnetten delil getirmesi gerekmektedir.
Eğer delil olarak Üzerlerine Allah'ın ismi anılmamış olanlardan yemeyinayetini getirirlerse, ayette bahsedilenin Allah’ın ismi anılmadan putların üzerine kesilenler olduğunu söyleriz.

Yine aynı sekilde kendilerine kitap verilenlerin yiyecekleri size helal olduğu gibi, sizin yiyeceğiniz de onlara helâldir” (Maide /5) ayetini delil getirerek “Allahu Tealâ bize ehli kitabın kestiğinin helal olduğunu söylemektedir.

"Muşriğin kestiği haram olmasaydı buna gerek kalmazdı” denirse bu görüsün sakatbir görüs olduğunu söyleriz. Zira ayetin zahiri öncelikle ehli kitabın kestiğinin helal olduğunu söylemektedir. Ayette müsriklerin kestiklerine dair bir ifade yoktur. Bununla beraber usul ilminde alimlerin çoğuna göre özellikle lakaplarda mefhumu muhalife itibar edilmez.

Müsriklerin putlar üzerine kesmediklerinin yenilebileceği hakkında benim görüsüm budur ve beni bağlar.

Bir kimse çıkıp Mezhep alimlerinin hemen hemen tamamına göre müsriklerin kestiği hiçbir durumda yenmez. Onun için ben İslami usullere uygun da olsa müsriklerin kestiğini yemem” diyebilir.

Baslangıçta da belirttiğim gibi bu konu oldukça ihtilaflıdır. Bundan dolayı Müslümanların sadece kendi görüslerini doğru kabul etmeleri, karşı görüsü ise yanlış görüs kabul ederek fırkalasmaları caiz değildir.

Bununla birlikte bir olay üzerinde fetva boyutu farklıdır takva boyutu farklıdır. Şüpheli seylerden kaçınmak ise takvadandır.

İhtilafın olduğu konularda kisiler konu üzerinde kendilerince en sahih olan görüsü kabul etmekte serbesttirler. Ancak kisinin ihtilaflı bir meselede sadece kendi görüsünü doğru görüs olarak nitelendirmesi, karşıt görüş sahiplerini ise küfür ve fıskla suçlaması ciddi bir hatadır.

Ve maalesef günümüzde Müslümanların en çok hata ettikleri nokta burasıdır.

Tarih boyunca üzerinde birçok ihtilafın olduğu bir mesele hakkında “Allah’ın indirdiği ile hükmetmeyenler kâfirdirler” diyerek Müslümanları tekfir etmek, muhalif düsünce sahiplerine buğzetmek, kâfirlerden daha çok onlara düsmanlık yapmak günümüzün en yaygın hastalıklarındandır. Bundan kesinlikle kaçınmak gerekir.

Burada hatırlatmak istediğim diğer bir husus ise sudur:

Müslümanlar özellikle içinde yasadıkları toplumun durumunu olabildiğince göz önünde tutmalıdırlar. Sirkin mutlak olarak hakim olduğu beldelerde oldukça titiz ve dikkatli davranmak gerekir. Zira böyle toplumlarda fertlerin haram/helal ayrımına özen gösterdiklerinden bahsetmek mümkün değildir. At etinin inek eti diye satılması, tavukların elektrikle soklanarak öldürülmesi ve üzerine de “İslami Usullere Göre Kesilmistir” yazılması pekâlâ mümkündür. Bundan dolayı Müslüman bir ferdin dinini ve ırzını koruma adına süpheli gördüğü her durumdan uzak kalması en sahih olan yoldur. Alaeddin Palevi : Mühim Soruların Cevabı ; S: 168 - 171

İSLAM-NT ABDUHAK AKHİNİN 05-19-2009 PAYLAŞTIĞI DEİLLERDEN ALITIDIR
 
Üst Alt