- Katılım
- 26 Temmuz 2011
- Mesajlar
- 19,432
- Tepkime puanı
- 185

Kilo takıntısı belki de yeni çağın en yaygın problemlerinden bir tanesi. Televizyonda hangi kanalı açarsanız açın mutlaka yeni bir kilo verme yöntemi ile karşılaşır, genellikle ince kadınların ve kaslı erkeklerin dizilerde, filmlerde ve programlarda yer aldığını görürsünüz.
Hatta bir çok televizyon programı kilo alan ünlüleri acımasızca eleştirirken, yaz boyu çekilmiş bikinili fotoğraflarını yayınlayarak neyin “güzel” neyin “çirkin” olduğunu dikte ederler. Gazeteler, dergiler, reklam panoları, sinema filmleri başta olmak üzere çevreden zayıflıkla ilgili verilen mesajlar, sosyal baskı insanların kafasında belli bir kiloda olmaları gerektiğine inandırmış durumda..dfgtn
Tabii ki sağlık için kişiler normal kilolarında olmaları gerekir yalnız günümüzde birçok kişi normal kilo hatta normal kilonun altında olmayı estetik kaygılardan dolayı istemektedir.
Bu istek birçok kişi için bir takıntı haline gelmiş, odak noktası olmuştur. Durmadan kilo vermeyi düşünmek, diyetlerden konuşmak, diyet yiyecek ve içecekler tüketmek, kalorili bir şey yiyince kendini suçlu hissetmek, sık sık tartılmak, kilo alınca moralin aşırı derecede bozulması kişinin kilosu ile takıntısı olduğunu gösterir.
Birçok kişi kilolu insanların diyet düşünmediğini, kilo vermek için uğraşmadığını sanır; oysa ki kilolu insanların birçoğu diyet yapmasa bile diyet yapma düşüncesi ile yaşarlar. Kiloları, ne yedikleri, ne yemek istedikleri, “diyete başlama” zorunluluğu, başlama motivasyonun olmaması kafalarının içinde döner durur.
Akıllarının bir köşesinde hep bir diyet düşüncesi vardır ve birçoğu için normal yemenin ne olduğu tamamen unutulmuştur; çünkü hayatlarında ya aşırı yemek ya da diyet olmuştur.
Bazen Kilo verme takıntısı her hangi bir sağlık sorundan değil kişinin takıntısı nedeniyle oluşmaktadır. Şişmanmıyım aman doktor ölç hesapla diye de stresse girdikçe daha fazla yerler....dfgtn
Gençseniz düşünce dünyanızı kendinizle ilgili sizi en fazla meşgul eden konulardan biri büyük ihtimalle dış görünüşünüzdür. Gençliğin ilk yıllarında kişi fiziğiyle oldukça haşır neşirdir. Çoğunlukla kendinde hep bir kusur bulur. Ya saçını beğenmez, ya boyunu posunu ya da kaşını gözünü. Ama çoğu gencin sıkıntısı kilolarıyladır.
1-2 kilo fazlasını bile öyle abartanlar vardır ki, neredeyse ölüm orucuna girişip yarı aç dolaşırlar. Genç yaşlarda yapılan gelişigüzel diyetler, zayıflamaya yönelik kullanılan ilaç veya kozmetikler, (genellikle büyüklerden habersiz) ilerleyen zamanlarda vücutta kalıcı rahatsızlıkların ortaya çıkmasına sebep olabiliyor.
Acaba kilolara hiç takılmamalı mı...?
“Ye gitsin, atın ölümü arpadan olsun” mu demeli..? Yoksa fit olmak için kendimizi zorlamalı mı...? Sıfır beden olup en sevdiğimiz yiyeceklerden mahrum kalmaktansa ortalama bir kiloyla her nimetten az da olsa faydalanmak en akıllıcası.
SADECE KİLO VERMEK İÇİN DEĞİL SAĞLIKLI KALMAK İÇİN DE SPOR YAPMALI..
Merak etmeyin Yanlız değilsiniz..Aslında benim Oğlumun kilo takıntısı yok da ..! çevremdekilerin Onun kilolarına olan takıntısı var desek.... cddvb..
