- Katılım
- 25 Temmuz 2011
- Mesajlar
- 7,319
- Tepkime puanı
- 118
Kendini Çirkin Hissedebilirsin Ama.
Çirkin olduğunu hissediyorsun. İçin acıyor. Üzüntülü ve mutsuzsun. Aynanın karşısında yüzünü inceleyip başkaca yüzlerin hayalini kuruyorsun. Kendini başkalarıyla ne çok da kıyaslıyorsun.
Arkadaşının, kardeşinin ya da çevrendeki başka birinin yüzü gibi bir yüze sahip olmadığına hayıflanıyorsun.
Bazen de Yaratıcı’ya kızıyorsun.
“Neden” diyorsun, “neden beni de başkaları gibi güzel yaratmadın!”
Yok hayır, öyle sandığın gibi göreceli bir fiziksel çirkinliğe sahip olduğunu düşündüğünden mutsuz değilsin. İnan yanılıyorsun.
“Fiziksel olarak güzel olduğumu söyleyemem, hatta çirkinim bile diyebilirim ama bunu dert etmiyorum” diyen insanlar da var çünkü.
Kendini çirkin bulan her insan mutsuz değil, onların içleri acımıyor, bunu dert etmiyorlar.
O zaman sorunum nedir diyeceksin? Zihnindeki bilişsel şema şöyle: “Çirkinim, o zaman değersizim”.
Göreceli fiziksel güzelliği-çirkinliği varoluşunun değeri için bir ölçüt haline getirmişsin.
Kendilerini çirkin hissettikleri halde bununla uzlaşıp mutsuzluk ve üzüntü üretmeyenler, göreceli fiziksel güzellikten mahrumiyetlerine razı olup varoluşlarını değersiz görme yanılgısına düşmeyerek bunu başarıyorlar.
Biliyor musun, “Çirkinim, o zaman değersizim” diye inanman tam bir tuzak. Bir kapan.
Bu yanıltıcı bilgiyi sen üretmedin. Sana seni veren Yaratıcı’nın bir hükmü de değildi bu.
Kimi insanların hükmüydü; sen onlara kandın ve bu tuzağa düştün.
“Çirkinim ve değersizim” bir kendilik tanımıdır. Kendilik bilgimizin inşasında birtakım iç ve dış kaynakları kullanırız. Dış kaynaklarımızın en önemlisi anne babalarımızdır.
Ebeveynler bazen kendi açmazlarını, benliklerinin büyüklenmeci tutumlarını ne yazık ki çocuklarına karşı da kullanırlar.
Çoğu zaman istemeyerek, bilmeyerek. Söz konusu ebeveynler bunu yapmadıklarını iddia edebilirler.
Ancak çocuklarımıza verdiğimiz mesajların çoğunlukla direkt değil, alt mesajlar şeklinde olduğunun altını çizmek isterim.
Çocuklar, binlerce kere kendileri hakkında duydukları yoğun değerlendirmelerle belleklerinde bir kendilik inşa ederler.
İnsanın belleğindeki bilgiler varoluşunu değersizleştirici mahiyette ise, çok acıtıcıdır.
Alıntı...
Çirkin olduğunu hissediyorsun. İçin acıyor. Üzüntülü ve mutsuzsun. Aynanın karşısında yüzünü inceleyip başkaca yüzlerin hayalini kuruyorsun. Kendini başkalarıyla ne çok da kıyaslıyorsun.
Arkadaşının, kardeşinin ya da çevrendeki başka birinin yüzü gibi bir yüze sahip olmadığına hayıflanıyorsun.
Bazen de Yaratıcı’ya kızıyorsun.
“Neden” diyorsun, “neden beni de başkaları gibi güzel yaratmadın!”
Yok hayır, öyle sandığın gibi göreceli bir fiziksel çirkinliğe sahip olduğunu düşündüğünden mutsuz değilsin. İnan yanılıyorsun.
“Fiziksel olarak güzel olduğumu söyleyemem, hatta çirkinim bile diyebilirim ama bunu dert etmiyorum” diyen insanlar da var çünkü.
Kendini çirkin bulan her insan mutsuz değil, onların içleri acımıyor, bunu dert etmiyorlar.
O zaman sorunum nedir diyeceksin? Zihnindeki bilişsel şema şöyle: “Çirkinim, o zaman değersizim”.
Göreceli fiziksel güzelliği-çirkinliği varoluşunun değeri için bir ölçüt haline getirmişsin.
Kendilerini çirkin hissettikleri halde bununla uzlaşıp mutsuzluk ve üzüntü üretmeyenler, göreceli fiziksel güzellikten mahrumiyetlerine razı olup varoluşlarını değersiz görme yanılgısına düşmeyerek bunu başarıyorlar.
Biliyor musun, “Çirkinim, o zaman değersizim” diye inanman tam bir tuzak. Bir kapan.
Bu yanıltıcı bilgiyi sen üretmedin. Sana seni veren Yaratıcı’nın bir hükmü de değildi bu.
Kimi insanların hükmüydü; sen onlara kandın ve bu tuzağa düştün.
“Çirkinim ve değersizim” bir kendilik tanımıdır. Kendilik bilgimizin inşasında birtakım iç ve dış kaynakları kullanırız. Dış kaynaklarımızın en önemlisi anne babalarımızdır.
Ebeveynler bazen kendi açmazlarını, benliklerinin büyüklenmeci tutumlarını ne yazık ki çocuklarına karşı da kullanırlar.
Çoğu zaman istemeyerek, bilmeyerek. Söz konusu ebeveynler bunu yapmadıklarını iddia edebilirler.
Ancak çocuklarımıza verdiğimiz mesajların çoğunlukla direkt değil, alt mesajlar şeklinde olduğunun altını çizmek isterim.
Çocuklar, binlerce kere kendileri hakkında duydukları yoğun değerlendirmelerle belleklerinde bir kendilik inşa ederler.
İnsanın belleğindeki bilgiler varoluşunu değersizleştirici mahiyette ise, çok acıtıcıdır.
Alıntı...