Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Ana sayfa
Forumlar
İSLAMİ PAYLAŞIMLAR
Genel islami paylaşımlar
Kaza Kader Meselesi Nasıl Ortaya Çıktı
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="Ekrem" data-source="post: 43798" data-attributes="member: 3"><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Özet olarak "Kaza ve Kader" meselesi kelamcıların düşüncelerinde çok önemli bir yer tutmuştur. Bütün kelamcılar araştırma konusu olarak kulun fiilini ve fiilden doğan fiillerdeki özellikleri yani kulun fiili sonucunda ortaya çıkan eşyadaki özellikleri işlemişlerdir. Araştırmalarının esasını, kulun fiili ve kulun fiilinden kaynaklanan özellikleri Allah Subhenehû ve Teala mı yaratıyor yoksa insan mı yaratıyor? Kulun iradesi ile mi oluyor yoksa Allah Subhenehû ve Teala’nın iradesiyle mi oluyor? gibi sorulara cevap aramak oluşturmaktadır. Bu araştırmanın ortaya çıkmasının sebebi, Mutezile'nin bu meseleyi "Kaza ve Kader", "İrade Hürriyeti", "Cebe ve İhtiyar" şeklindeki ifadelerle, olduğu gibi Yunan filozoflarından almaları ve Allah Subhenehû ve Teala’ya vacibe kıldıkları adalet sıfatı ile uyumlu olması gerektiği esasına göre kendi görüşleri ile yorumlamalarıdır. Bu düşünce Cebriyeyi ve Ehl-i Sünneti aynı çıkış noktasından ve aynı esasa göre Mutezile'nin görüşlerine cevap vermeye götürdü. Kaza ve Kader meselesini yalnızca kendi sınırları içerisinde araştırmayıp, Allah Subhenehû ve Teala’nın sıfatları açısından araştırdılar. Allah Subhenehû ve Teala’nın gücünü ve iradesini, kulun fiili ve kulun fiili sonucunda eşyalarda ortaya çıkan özelliklere egemen kılarak şu hususları araştırmaya başladılar: Kulun fiili, Allah Subhenehû ve Teala’nın gücü ve iradesi ile mi yoksa kulun fiili ve iradesi ile mi gerçekleşmektedir.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Öyleyse; "Kaza ve Kader", kulların filleri ve kulların filleri sonucunda eşyalarda ortaya çıkan özelliklerdir. "Kaza" kulların fiilleri, "Kader" ise eşyalardaki özelliklerdir. Zira kelamcıların, "Kaza" kelimesini kulların fiilleri anlamında kullandıkları yaptıkları araştırmalardan ve içine düştükleri ihtilaflardan anlaşılmaktadır. Bu sonuç, "kul kendi gücü ve iradesi ile bir fiili yaratır" şeklindeki sözlerden ve bu sözleri; "kulun fiili yalnızca kendi gücü ve iradesi ile var olmayıp Allah Subhenehû ve Teala’nın gücü ve iradesi ile meydana gelir" şeklinde reddeden ifadelerden ve bu iki görüşe birden karşı çıkarak; “kulun fiili yalnızca kulun gücü ve iradesi ile değil kulun gücü ve iradesi esnasında Allah Subhenehû ve Teala’nın fiili yaratmasıyla meydana gelir” şeklindeki sözlerden de anlaşılmaktadır. "Kader"in kulun eşyalarda ortaya çıkardığı özellikler olduğu, kelamcıların araştırmalarından ve ihtilaflarından anlaşılmaktadır. Onlar fiillerden doğan fiiller meselesini araştırırken, kulun fiilinden kaynaklanan özellikleri de araştırmışlardır. Şöyle dediler:</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">- “Nişasta ile şekeri bir kaba koyup pişirdiğimizde helva meydana gelir. Şimdi helvanın tadını ve rengini biz mi yarattık yoksa Allah Subhenehû ve Teala’mı yarattı? Boğazlama anında ruhun çıkması, attığımız zaman taşın gitmesi, gözümüzü açtığımız zaman gözün görmesi, düşme esnasında adamın ayağını kırması ve sarmayla kırık ayağın iyileşmesi ve buna benzer birçok şey bizim yaratmamızın bir sonucu mudur, yoksa Allah Subhenehû ve Teala’nın yaratması mıdır?”</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">İşte, bu araştırma özellikler hakkında yapılan araştırmadır. Ortaya çıkan bu özellikler hakkındaki ihtilafları da, "kader"in eşyanın özellikleri olduğuna delalet etmektedir.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Bağdat Mutezile reisi Bişr b. el-Mutemir şöyle diyor:</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">- “Bizim fiilimizden doğan her şey bizim yaratığımızdır. Ben bir insanın gözünü açtığım zaman gözü bir şey görür. Gözün bir şeyi görmesi benim fiilimdir. Çünkü o, benim fiilimden doğmuştur. Bizim imalatımız olan yiyeceklerin rengi, tadı, kokusu da bizim fiilimizdir. Aynı şekilde elem, lezzet, sağlık şehvet vb. her şey insanın fiilidir.”</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Mutezile'nin ileri gelenlerinden biri olan Ebu Hüzeyl el-Allaf ise şöyle dedi:</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">- “Fiilden doğan şeyler arasında fark vardır. İnsanın fiillerinden doğan fiillerden niteliğini bildiklerimiz insanın fiilindendir. Bilmediklerimiz ise insanın fiilinden değildir. Dayak sonucunda ortaya çıkan acı, yukarıya fırlattığımız taşın gidişi, aşağıya attığımız zaman aşağıya inişi gibi özellikler insanın fiilindendir. Fakat renkler, tat, sıcaklık, soğukluk, rutubet, serinlik, korkaklık, şecaat, açlık ve tokluk gibi şeylerin hepsi Allah Subhenehû ve Teala’nın fiilindendir.”</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Nazzam ise şöyle demektedir:</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">- “İnsan hareket etmekten başka bir şey yapamaz. Hareket olmayan şey insanın fiili değildir. Hareketi ise insan ancak kendinde yapar, kendi dışında yapmaz. İnsanın elini oynatması onun fiilidir. Ancak insanın taşı attığında taşın aşağı veya yukarıya doğru hareketi insanın fiili değil Allah Subhenehû ve Teala’nın fiilidir. Yani Allah Subhenehû ve Teala, taşı atan bir kimsenin atmasıyla hareket etme kabiliyetini taşta yaratmıştır. Bu nedenle, renkler, tat, kokular, elem, lezzet insanın fiili değildir. Çünkü bunlar insanın hareketi değildir.”</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Fiillerden doğan şeylere bakıştaki bu ihtilafların vakıası, ihtilafın eşyanın özellikleri konusunda olduğunu açıklamaktadır. Fiillerden doğan şeyler insanın fiilinden midir yoksa Allah Subhenehû ve Teala’nın fiilinden midir? Öyleyse bu konudaki ihtilaf, insanın eşyalarda ortaya çıkardığı özelliklerden kaynaklanmaktadır.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Bütün kelamcıların tek bir konu ve tek bir alanda yaptıkları tartışma işte böylece sürüp gitti. Kulun eşyada meydana getirdiği eşyanın özellikleri konusu, kulun fiili konusuna göre fer'i/detay bir meseledir. Çünkü özellikler meselesi “kulun fiili” meselesinden kaynaklanmıştır. Ehli Sünnet, Mutezile ve Cebriye arasındaki ihtilafta da ikinci sırayı teşkil ediyordu. Çünkü kelamcılar arasında cereyan eden tartışmaların ağırlık noktasını kulun fiili meselesi oluşturuyordu. Kulun fiili konusunda yapılan tartışma eşyanın özellikleri konusunda yapılan münakaşalardan çok çok fazla idi.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">"Kaza ve Kader" ifadesi her ne kadar iki kelimeden meydana gelmişse de birbiriyle iç içe girmiş tek anlamı olan tek bir isimdir. "Kaza ve Kader" konusunun ortaya çıkışına, “kulun fiili” konusu, “insanın eşyada meydana getirdiği özellikler” konusundan daha fazla etki etmiştir. "Kaza ve Kader" konusundaki tartışmalar sürüp giderken her grup "Kaza Kader"'i diğer gruptan farklı bir şekilde anladı. Ehl-i Sünnet ve Mutezile imamlarından sonra gelen öğrencileri ve onlara tabi olanlar arasında da bu tartışmalar asırlar boyu tekrarlanarak sürüp gitti. Mutezile'nin zayıflaması ve Ehl-i Sünnetin üstünlük kazanmasıyla tartışmalar Ehl-i Sünnet lehine döndü. Kaza ve Kader konusunda tartışanlar, Kaza ve Kadere kendiliklerinden hayal ettikleri yeni anlamlar vererek ihtilafa düşüyorlar, verdikleri anlamları sözlük ve Şer’î lafızlarla uyumlaştırmaya çalışarak onlardan bir kısmı şu görüşleri ileri sürüyorlardı:</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">- "Kaza ve Kader", hiç kimsenin bilemeyeceği Allah Subhenehû ve Teala’nın sırlarından bir sırdır.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">- "Kaza ve Kader" konusunu araştırmak caiz değildir. Çünkü Resulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem; إذا ذُكِرَ القدر فأمسكوا "Kaderden bahsedildiği zaman susunuz." diyerek kader hakkında konuşmayı yasaklamıştır.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">"Kaza ve Kader'in" ayrı ayrı şeyler olduğunu söyleyenler ise şöyle diyorlardı.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">- Kaza, yalnızca külliyat hakkında bir hükümdür, kader ise cüzi konularda ve detaylarında cüzi bir hükümdür.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">-“Kader”, kesin karar, “kaza” ise verilen kararı yerine getirmektir. Bu görüşe göre Allahu Teâla bir işin yapılmasına kesin karar verirse yani onu çizer ve kesin olarak uygulama sahasına koyarsa işin “kaderi” çizilmiş olur ve bu da kaderdir. Allahu Teâla karar verdiği işi uyguladığında iş gerçekleşmiş olur ki bu da "Kaza"dır.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">- “Kader” takdir etmektir, “kaza” ise yaratmaktır.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">- “Kaza ve Kader” birbirinden ayrılmaz şekilde birbirine bağlı iki kelime olup birinin diğerinden ayrılması mümkün değildir. Çünkü bunlardan biri temel konumundadır ki bu da "Kader"dir. Diğeri ise bu temel üzerine kurulu binadır ki bu da "Kaza"dır. Dolayısıyla kim bunlardan birini diğerinden ayırmaya kalkışırsa binayı yıkmaya ve yok etmeye kalkışmış olur. Onlardan kim "Kaza ve Kader" arasında bir fark görürse “kazayı” bir şey, “kaderi” de bir başka şey yapmış olur.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">İster bu iki kelimenin birbirinden ayrılmaz olduğunu söyleyenlerce olsun, isterse bu iki kelimenin birbirinden ayrı anlamlara geldiğini söyleyenlerce olsun, “Kaza ve Kader” konusundaki tartışmalar işte böylece sürüp gitti. Halbuki “Kaza ve Kader” kelimesi ne şekilde tefsir edilirse edilsin bütün fırkalarca yalnızca tek bir anlamda kullanılmıştır:</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Fiilin var olması açısından; Fiili yaratan Allah Subhenehû ve Teala’mıdır yoksa kul mudur? Kul bir fiili yapmaya kalkıştığında fiili Allah’mı yaratıyor?</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Böylece konunun bu noktada odaklaştığı, tartışmalarının aynı platformda dönüp dolaştığı netleşmektedir. Bu mesele ortaya çıktıktan sonra “Kaza ve Kader” meselesi akide konusunda altıncı bir konu olarak yerine oturdu. Fiildeki ve eşyadaki özellikler ister hayır ister şer olsun, fiilleri ve eşyanın özelliklerini yaratan Allah Subhenehû ve Teala olduğundan dolayı, “Kaza ve Kader” meselesi Allahu Teâla ile alakalı işlere delalet etmekte, bu nedenle de akide ile ilgili hususlardan sayıldı.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Buradan da anlaşılmaktadır ki gerek tek bir manaya gelen tek isim olarak kabul edilsin, gerek birbirinden ayrılması mümkün olmayan bir iş olarak kabul edilsin, Kelamcılar ortaya çıkmadan önce “Kaza ve Kader” meselesi Müslümanların araştırmalarında yer almamıştı.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Kaza ve Kader konusunda aslında yalnızca iki görüş vardır. Bunlardan birincisi ki aynı zamanda Mutezile’nin görüşü olan “serbestçe seçme, hareket edebilme hürriyeti”, ikincisi ise her ne kadar kullandıkları tabirler, ifadeler ve lafızlar etrafında ihtilaflar olsa da Ehl-i Sünnet ve Cebriye’nin görüşü olan “icbar”, “serbest olmama” görüşüdür.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Müslümanlar, Kur’an ve Hadisin ortaya koyduğu görüşten, Sahabenin, Kur’an ve Hadislerden anladıkları görüşten saparak yeni bir isim olarak ortaya çıkan “Kaza ve Kader”, “Cebir ve İhtiyar” veya “İrade Hürriyeti” ifadeleri üzerinde tartışarak bu iki görüşte karar kıldılar.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Bu yeni anlam; Fiiller, kulun iradesi ve yaratmasıyla mı yoksa Allah Subhenehû ve Teala’nın iradesi ve yaratmasıyla mı meydana geliyor? İnsanın eşyalarda ortaya çıkardığı özellikler, kulun fiili ve iradesinin bir sonucu mudur? Yoksa Allah Subhenehû ve Teala’dan mıdır? Soruları üzerinde yoğunlaştı. İşte bu konu vücut bulduktan sonra “Kaza ve Kader” meselesi akide ile ilgili altıncı bir konu olarak İslâm akidesi konusunda yerini aldı.</span></p><p> </p><p> [1] Ğafir: 31</p><p> </p><p> [2] Enam: 148</p><p> </p><p> [3] Enam: 149</p><p> </p><p> [4] Bakara: 185</p><p> </p><p> [5] Zümer:7</p><p> </p><p> [6] Bakara: 6-7</p><p> </p><p> [7] Nisa: 155</p><p> </p><p> [8] Bakara: 79</p><p> </p><p> [9] Ra'd: 11</p><p> </p><p> [10] Nisa: 123</p><p> </p><p> [11] Ğafir: 17</p><p> </p><p> [12] Mü'minun: 99-100</p><p> </p><p> [13] Saffat: 96</p><p> </p><p> [14] Zümer: 62</p><p> </p><p> [15] İnsan: 30</p><p> </p><p> [16] Enfal: 17</p><p> </p><p> [17] Kasas: 56</p><p> </p><p> [18] Saffat: 96</p><p> </p><p> [19] Zümer: 62</p><p> </p><p> [20] Fussilet: 12</p><p> </p><p> [21] İsra: 23</p><p> </p><p> [22] Vakıa: 24</p><p> </p><p> [23] Kehf: 29</p><p> </p><p> [24] Bakara: 286</p></blockquote><p></p>
[QUOTE="Ekrem, post: 43798, member: 3"] [SIZE=3] Özet olarak "Kaza ve Kader" meselesi kelamcıların düşüncelerinde çok önemli bir yer tutmuştur. Bütün kelamcılar araştırma konusu olarak kulun fiilini ve fiilden doğan fiillerdeki özellikleri yani kulun fiili sonucunda ortaya çıkan eşyadaki özellikleri işlemişlerdir. Araştırmalarının esasını, kulun fiili ve kulun fiilinden kaynaklanan özellikleri Allah Subhenehû ve Teala mı yaratıyor yoksa insan mı yaratıyor? Kulun iradesi ile mi oluyor yoksa Allah Subhenehû ve Teala’nın iradesiyle mi oluyor? gibi sorulara cevap aramak oluşturmaktadır. Bu araştırmanın ortaya çıkmasının sebebi, Mutezile'nin bu meseleyi "Kaza ve Kader", "İrade Hürriyeti", "Cebe ve İhtiyar" şeklindeki ifadelerle, olduğu gibi Yunan filozoflarından almaları ve Allah Subhenehû ve Teala’ya vacibe kıldıkları adalet sıfatı ile uyumlu olması gerektiği esasına göre kendi görüşleri ile yorumlamalarıdır. Bu düşünce Cebriyeyi ve Ehl-i Sünneti aynı çıkış noktasından ve aynı esasa göre Mutezile'nin görüşlerine cevap vermeye götürdü. Kaza ve Kader meselesini yalnızca kendi sınırları içerisinde araştırmayıp, Allah Subhenehû ve Teala’nın sıfatları açısından araştırdılar. Allah Subhenehû ve Teala’nın gücünü ve iradesini, kulun fiili ve kulun fiili sonucunda eşyalarda ortaya çıkan özelliklere egemen kılarak şu hususları araştırmaya başladılar: Kulun fiili, Allah Subhenehû ve Teala’nın gücü ve iradesi ile mi yoksa kulun fiili ve iradesi ile mi gerçekleşmektedir. Öyleyse; "Kaza ve Kader", kulların filleri ve kulların filleri sonucunda eşyalarda ortaya çıkan özelliklerdir. "Kaza" kulların fiilleri, "Kader" ise eşyalardaki özelliklerdir. Zira kelamcıların, "Kaza" kelimesini kulların fiilleri anlamında kullandıkları yaptıkları araştırmalardan ve içine düştükleri ihtilaflardan anlaşılmaktadır. Bu sonuç, "kul kendi gücü ve iradesi ile bir fiili yaratır" şeklindeki sözlerden ve bu sözleri; "kulun fiili yalnızca kendi gücü ve iradesi ile var olmayıp Allah Subhenehû ve Teala’nın gücü ve iradesi ile meydana gelir" şeklinde reddeden ifadelerden ve bu iki görüşe birden karşı çıkarak; “kulun fiili yalnızca kulun gücü ve iradesi ile değil kulun gücü ve iradesi esnasında Allah Subhenehû ve Teala’nın fiili yaratmasıyla meydana gelir” şeklindeki sözlerden de anlaşılmaktadır. "Kader"in kulun eşyalarda ortaya çıkardığı özellikler olduğu, kelamcıların araştırmalarından ve ihtilaflarından anlaşılmaktadır. Onlar fiillerden doğan fiiller meselesini araştırırken, kulun fiilinden kaynaklanan özellikleri de araştırmışlardır. Şöyle dediler: - “Nişasta ile şekeri bir kaba koyup pişirdiğimizde helva meydana gelir. Şimdi helvanın tadını ve rengini biz mi yarattık yoksa Allah Subhenehû ve Teala’mı yarattı? Boğazlama anında ruhun çıkması, attığımız zaman taşın gitmesi, gözümüzü açtığımız zaman gözün görmesi, düşme esnasında adamın ayağını kırması ve sarmayla kırık ayağın iyileşmesi ve buna benzer birçok şey bizim yaratmamızın bir sonucu mudur, yoksa Allah Subhenehû ve Teala’nın yaratması mıdır?” İşte, bu araştırma özellikler hakkında yapılan araştırmadır. Ortaya çıkan bu özellikler hakkındaki ihtilafları da, "kader"in eşyanın özellikleri olduğuna delalet etmektedir. Bağdat Mutezile reisi Bişr b. el-Mutemir şöyle diyor: - “Bizim fiilimizden doğan her şey bizim yaratığımızdır. Ben bir insanın gözünü açtığım zaman gözü bir şey görür. Gözün bir şeyi görmesi benim fiilimdir. Çünkü o, benim fiilimden doğmuştur. Bizim imalatımız olan yiyeceklerin rengi, tadı, kokusu da bizim fiilimizdir. Aynı şekilde elem, lezzet, sağlık şehvet vb. her şey insanın fiilidir.” Mutezile'nin ileri gelenlerinden biri olan Ebu Hüzeyl el-Allaf ise şöyle dedi: - “Fiilden doğan şeyler arasında fark vardır. İnsanın fiillerinden doğan fiillerden niteliğini bildiklerimiz insanın fiilindendir. Bilmediklerimiz ise insanın fiilinden değildir. Dayak sonucunda ortaya çıkan acı, yukarıya fırlattığımız taşın gidişi, aşağıya attığımız zaman aşağıya inişi gibi özellikler insanın fiilindendir. Fakat renkler, tat, sıcaklık, soğukluk, rutubet, serinlik, korkaklık, şecaat, açlık ve tokluk gibi şeylerin hepsi Allah Subhenehû ve Teala’nın fiilindendir.” Nazzam ise şöyle demektedir: - “İnsan hareket etmekten başka bir şey yapamaz. Hareket olmayan şey insanın fiili değildir. Hareketi ise insan ancak kendinde yapar, kendi dışında yapmaz. İnsanın elini oynatması onun fiilidir. Ancak insanın taşı attığında taşın aşağı veya yukarıya doğru hareketi insanın fiili değil Allah Subhenehû ve Teala’nın fiilidir. Yani Allah Subhenehû ve Teala, taşı atan bir kimsenin atmasıyla hareket etme kabiliyetini taşta yaratmıştır. Bu nedenle, renkler, tat, kokular, elem, lezzet insanın fiili değildir. Çünkü bunlar insanın hareketi değildir.” Fiillerden doğan şeylere bakıştaki bu ihtilafların vakıası, ihtilafın eşyanın özellikleri konusunda olduğunu açıklamaktadır. Fiillerden doğan şeyler insanın fiilinden midir yoksa Allah Subhenehû ve Teala’nın fiilinden midir? Öyleyse bu konudaki ihtilaf, insanın eşyalarda ortaya çıkardığı özelliklerden kaynaklanmaktadır. Bütün kelamcıların tek bir konu ve tek bir alanda yaptıkları tartışma işte böylece sürüp gitti. Kulun eşyada meydana getirdiği eşyanın özellikleri konusu, kulun fiili konusuna göre fer'i/detay bir meseledir. Çünkü özellikler meselesi “kulun fiili” meselesinden kaynaklanmıştır. Ehli Sünnet, Mutezile ve Cebriye arasındaki ihtilafta da ikinci sırayı teşkil ediyordu. Çünkü kelamcılar arasında cereyan eden tartışmaların ağırlık noktasını kulun fiili meselesi oluşturuyordu. Kulun fiili konusunda yapılan tartışma eşyanın özellikleri konusunda yapılan münakaşalardan çok çok fazla idi. "Kaza ve Kader" ifadesi her ne kadar iki kelimeden meydana gelmişse de birbiriyle iç içe girmiş tek anlamı olan tek bir isimdir. "Kaza ve Kader" konusunun ortaya çıkışına, “kulun fiili” konusu, “insanın eşyada meydana getirdiği özellikler” konusundan daha fazla etki etmiştir. "Kaza ve Kader" konusundaki tartışmalar sürüp giderken her grup "Kaza Kader"'i diğer gruptan farklı bir şekilde anladı. Ehl-i Sünnet ve Mutezile imamlarından sonra gelen öğrencileri ve onlara tabi olanlar arasında da bu tartışmalar asırlar boyu tekrarlanarak sürüp gitti. Mutezile'nin zayıflaması ve Ehl-i Sünnetin üstünlük kazanmasıyla tartışmalar Ehl-i Sünnet lehine döndü. Kaza ve Kader konusunda tartışanlar, Kaza ve Kadere kendiliklerinden hayal ettikleri yeni anlamlar vererek ihtilafa düşüyorlar, verdikleri anlamları sözlük ve Şer’î lafızlarla uyumlaştırmaya çalışarak onlardan bir kısmı şu görüşleri ileri sürüyorlardı: - "Kaza ve Kader", hiç kimsenin bilemeyeceği Allah Subhenehû ve Teala’nın sırlarından bir sırdır. - "Kaza ve Kader" konusunu araştırmak caiz değildir. Çünkü Resulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem; إذا ذُكِرَ القدر فأمسكوا "Kaderden bahsedildiği zaman susunuz." diyerek kader hakkında konuşmayı yasaklamıştır. "Kaza ve Kader'in" ayrı ayrı şeyler olduğunu söyleyenler ise şöyle diyorlardı. - Kaza, yalnızca külliyat hakkında bir hükümdür, kader ise cüzi konularda ve detaylarında cüzi bir hükümdür. -“Kader”, kesin karar, “kaza” ise verilen kararı yerine getirmektir. Bu görüşe göre Allahu Teâla bir işin yapılmasına kesin karar verirse yani onu çizer ve kesin olarak uygulama sahasına koyarsa işin “kaderi” çizilmiş olur ve bu da kaderdir. Allahu Teâla karar verdiği işi uyguladığında iş gerçekleşmiş olur ki bu da "Kaza"dır. - “Kader” takdir etmektir, “kaza” ise yaratmaktır. - “Kaza ve Kader” birbirinden ayrılmaz şekilde birbirine bağlı iki kelime olup birinin diğerinden ayrılması mümkün değildir. Çünkü bunlardan biri temel konumundadır ki bu da "Kader"dir. Diğeri ise bu temel üzerine kurulu binadır ki bu da "Kaza"dır. Dolayısıyla kim bunlardan birini diğerinden ayırmaya kalkışırsa binayı yıkmaya ve yok etmeye kalkışmış olur. Onlardan kim "Kaza ve Kader" arasında bir fark görürse “kazayı” bir şey, “kaderi” de bir başka şey yapmış olur. İster bu iki kelimenin birbirinden ayrılmaz olduğunu söyleyenlerce olsun, isterse bu iki kelimenin birbirinden ayrı anlamlara geldiğini söyleyenlerce olsun, “Kaza ve Kader” konusundaki tartışmalar işte böylece sürüp gitti. Halbuki “Kaza ve Kader” kelimesi ne şekilde tefsir edilirse edilsin bütün fırkalarca yalnızca tek bir anlamda kullanılmıştır: Fiilin var olması açısından; Fiili yaratan Allah Subhenehû ve Teala’mıdır yoksa kul mudur? Kul bir fiili yapmaya kalkıştığında fiili Allah’mı yaratıyor? Böylece konunun bu noktada odaklaştığı, tartışmalarının aynı platformda dönüp dolaştığı netleşmektedir. Bu mesele ortaya çıktıktan sonra “Kaza ve Kader” meselesi akide konusunda altıncı bir konu olarak yerine oturdu. Fiildeki ve eşyadaki özellikler ister hayır ister şer olsun, fiilleri ve eşyanın özelliklerini yaratan Allah Subhenehû ve Teala olduğundan dolayı, “Kaza ve Kader” meselesi Allahu Teâla ile alakalı işlere delalet etmekte, bu nedenle de akide ile ilgili hususlardan sayıldı. Buradan da anlaşılmaktadır ki gerek tek bir manaya gelen tek isim olarak kabul edilsin, gerek birbirinden ayrılması mümkün olmayan bir iş olarak kabul edilsin, Kelamcılar ortaya çıkmadan önce “Kaza ve Kader” meselesi Müslümanların araştırmalarında yer almamıştı. Kaza ve Kader konusunda aslında yalnızca iki görüş vardır. Bunlardan birincisi ki aynı zamanda Mutezile’nin görüşü olan “serbestçe seçme, hareket edebilme hürriyeti”, ikincisi ise her ne kadar kullandıkları tabirler, ifadeler ve lafızlar etrafında ihtilaflar olsa da Ehl-i Sünnet ve Cebriye’nin görüşü olan “icbar”, “serbest olmama” görüşüdür. Müslümanlar, Kur’an ve Hadisin ortaya koyduğu görüşten, Sahabenin, Kur’an ve Hadislerden anladıkları görüşten saparak yeni bir isim olarak ortaya çıkan “Kaza ve Kader”, “Cebir ve İhtiyar” veya “İrade Hürriyeti” ifadeleri üzerinde tartışarak bu iki görüşte karar kıldılar. Bu yeni anlam; Fiiller, kulun iradesi ve yaratmasıyla mı yoksa Allah Subhenehû ve Teala’nın iradesi ve yaratmasıyla mı meydana geliyor? İnsanın eşyalarda ortaya çıkardığı özellikler, kulun fiili ve iradesinin bir sonucu mudur? Yoksa Allah Subhenehû ve Teala’dan mıdır? Soruları üzerinde yoğunlaştı. İşte bu konu vücut bulduktan sonra “Kaza ve Kader” meselesi akide ile ilgili altıncı bir konu olarak İslâm akidesi konusunda yerini aldı.[/SIZE] [1] Ğafir: 31 [2] Enam: 148 [3] Enam: 149 [4] Bakara: 185 [5] Zümer:7 [6] Bakara: 6-7 [7] Nisa: 155 [8] Bakara: 79 [9] Ra'd: 11 [10] Nisa: 123 [11] Ğafir: 17 [12] Mü'minun: 99-100 [13] Saffat: 96 [14] Zümer: 62 [15] İnsan: 30 [16] Enfal: 17 [17] Kasas: 56 [18] Saffat: 96 [19] Zümer: 62 [20] Fussilet: 12 [21] İsra: 23 [22] Vakıa: 24 [23] Kehf: 29 [24] Bakara: 286 [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Günün ilk namazı hangi namazdır
Cevap yaz
Ana sayfa
Forumlar
İSLAMİ PAYLAŞIMLAR
Genel islami paylaşımlar
Kaza Kader Meselesi Nasıl Ortaya Çıktı
Üst
Alt