Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Ana sayfa
Forumlar
İSLAMİ PAYLAŞIMLAR
Genel islami paylaşımlar
Kaza Kader Meselesi Nasıl Ortaya Çıktı
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="Ekrem" data-source="post: 43797" data-attributes="member: 3"><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Böylece filleri yaratma konusunda inandıkları görüşle çelişen her engelden kurtulmuş oldular. Fiilleri yaratma meselesinde Mutezile; “insan fiillerini kendisi yaratır ve o, bir şeyi yapıp yapmama gücüne de sahiptir” der.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Mesele içinden mesele çıkartan kelamcıların peşine takıldığımızda, filleri yaratma meselesinde, “fiillerden doğan fiiller” meselesinin de çıktığını görüyoruz. Mutezile'nin ortaya attığı “insan fiillerinin yaratıcısıdır” görüşünün ardından şöyle bir soru gündeme geldi:</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">- İnsanın amelinden, davranışından doğan ameller hakkındaki görüş nedir? O da insanın yarattığından mıdır? Yoksa Allah Subhenehû ve Teala’nın yarattıklarından mıdır? Dayak yiyen kimsenin hissettiği acı, bir şeyde görülen tat, bıçaktaki kesme özelliği, lezzet, sıhhat, şehvet, sıcaklık-soğukluk, rutubet-kuraklık, korkaklık-cesaret, açlık-tokluk ve daha birçok şey de insanın fiili midir?”</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Mutezile bunların hepsinin insanın fiili olduğunu söyler. “Çünkü bir fiili yaptığında onun sonuçlarını ortaya çıkaran da insandır. O, insanın fiilinden doğmaktadır, insanın yarattığı şeylerdendir” der.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">"Kaza ve Kader" meselesi ve bu meselede Mutezile'nin görüşü işte budur. Kulun fiilindeki iradesi ve insanın fiili sonucunda ortaya çıkan eşyanın özellikleri bu meselenin özüdür. Bu mesele hakkındaki görüşleri de, “kul bütün fillerinde dilediği gibi hareket etme konusunda hürdür, fiillerini ve filleri sonucunda ortaya çıkan eşyanın özelliklerini yaratan da insandır” şeklinde özetlenebilir.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Mutezile'nin bu görüşü Müslümanların heyecanını artırdı, onları galeyana getirdi. Çünkü bu görüş onlara göre yepyeni bir görüştü. Dinde ilk esas olan akidede cüretli bir görüştü. Bu nedenle Mutezile'ye cevaplar vermeye başladılar. En meşhurlarından birisi; Cehm b. Safvan olan ve kendilerini "Cebriye" diye isimlendiren yeni bir grup ortaya çıktı.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Cebriye'ciler şöyle diyorlardı:</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">- İnsan, irade hürriyeti ve fiilleri yaratma gücü olmayan, mecburen hareket eden bir varlıktır. İnsan rüzgârın önünde bir tüy veya dalgaların önüne katıp sürüklediği bir odun parçası gibidir. Ancak, Allah Subhenehû ve Teala işleri onun eliyle yaratır. Eğer insan amellerinin yaratıcısıdır dersek, bu ifade, Allah Subhenehû ve Teala’nın gücünün sınırlandırılmasını gerektirir ki bu durumda da Allah Subhenehû ve Teala’nın gücü her şeyi kuşatmamış olur. Böylece kul dünyada bazı şeyleri yaratmada Allah Subhenehû ve Teala’ya ortak olmuş olur. Tek bir şeyde iki gücün birbiri ile yardımlaşması mümkün değildir. Eğer o şey Allah Subhenehû ve Teala’nın gücü ile yaratılmışsa insanın o şeyde herhangi bir rolü yoktur. Eğer o şey, insanın gücü ile yaratılıyorsa bu defa da o şeyde Allah Subhenehû ve Teala’nın gücünün herhangi bir rolü yoktur. Bir kısmının Allah Subhenehû ve Teala’nın bir kısmının da insanın gücü ile olması da mümkün değildir. Kulun fiilini yaratan Allah Subhenehû ve Teala 'dır dır. Yalnızca O'nun iradesi ile kul bir fiili yapabilir. Kulların fiilleri sadece Allah Subhenehû ve Teala’nın gücü ile var olabilir, fiilin yaratılmasında kulun gücünün herhangi tesiri olmaz.”</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Cebriye'ye göre insan; “Allah Subhenehû ve Teala’nın yarattığı fiillerin yeri olmaktan öte bir anlam ifade etmemektedir. O mutlak olarak mecburen hareket eden bir varlıktır. İnsanla cansız bir varlık arasında görünüşten başka hiçbir fark yoktur.” Delillerini işte böylece sıraladılar. Görüşlerini desteklemek için de Allah Subhenehû ve Teala’nın şu ayetlerini delil olarak kullandılar:</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">وَمَا تَشَاءُونَ إِلا أَنْ يَشَاءَ اللَّهُ "Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz."[15]</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">وَمَا رَمَيْتَ إِذْ رَمَيْتَ وَلَكِنَّ اللَّهَ رَمَى "Attığın zaman sen atmadın, fakat Allah attı."[16]</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">إِنَّكَ لا تَهْدِي مَنْ أَحْبَبْتَ وَلَكِنَّ اللَّهَ يَهْدِي مَنْ يَشَاءُ "Sen sevdiğine hidayet edemezsin. Ancak Allah dilediğine hidayet eder."[17]</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">وَاللَّهُ خَلَقَكُمْ وَمَا تَعْمَلُونَ "Sizi ve yaptıklarınızı Allah yarattı."[18]</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">اللَّهُ خَالِقُ كُلِّ شَيْءٍ "Her şeyin yaratıcısı Allah'tır."[19]</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Fiiller konusunda, kulun yaratmasına ve iradesine delalet eden ayetleri de tevil ettiler. Doğal olarak da, lezzet, açlık, yiğitlik, kesmek ve yakmak ve bunların dışında kulun fiilinden sonra meydana gelen eşyaya ait özelliklerin Allah'tan olduğunu söylediler.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Ehl-i Sünnet ve'l Cemaat da bu konularda Mutezile'ye cevap verdi. Ehl-i Sünnet, şöyle dediler:</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">- Kullarının fiillerinin tamamı Allah Subhenehû ve Teala’nın iradesi ve meşietiyledir. İrade ve meşiet aynı anlama gelir. İrade ve meşiet, diri olan Allah Subhenehû ve Teala 'ta ezeli bir sıfattır. İrade ve meşiet; kudretin bütüne nisbetinin birbirine denk olmasıyla, herhangi bir vakitte, takdir edilenlerden birinin gerçekleşmesinin tahsis edilmesini gerektirmektedir. Kulların filleri Allah Subhenehû ve Teala’nın hükmü iledir. Bir şeyin olmasını dilediği zaman ona ol der ve o da hemen oluverir. Allah Subhenehû ve Teala’nın kazası bazı hükümlerin ilavesi ile birlikte kulun fiilinden ibarettir. Zira Allahu Teâla şöyle dedi:</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">فَقَضَاهُنَّ سَبْعَ سَمَاوَاتٍ "Onları yedi gök olarak kaza etti/var etti."[20]</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">وَقَضَى رَبُّكَ "Rabbin kaza etti/kesin olarak hükmetti."[21]</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Ayetlerde geçen “kaza” kelimesi Allah Subhenehû ve Teala’nın sıfatlarından bir sıfatı değil hükmedeni kastetmektedir. Kulun fiili Allah Subhenehû ve Teala’nın takdiri ile olur. Takdir, her yaratığın, güzel ve çirkin, fayda ve zarar, taşıdığı zaman ve mekân ve ona gereken sevap ve ceza gibi şeylerin belirli bir seviyede sınırlandırılması demektir. Bundan maksat ise Allah Subhenehû ve Teala’nın iradesini ve gücünü her şeye genelleştirmektir. Çünkü her şey Allah Subhenehû ve Teala’nın yaratmasıyla olur. Bu da zorlama ve baskı olmaksızın irade ve güç sahibi olmayı gerektirir.”</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Bunun üzerine onlara dediler ki:</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">- “Sizin bu sözünüze göre, kâfir küfründe, fasık da fıskında mecbur olur ki bu durumda da kâfirin ve fasıkın iman ve itaatle mükellef kılınması doğru olmaz denilse ne dersiniz”</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Bu soruya şöyle cevap verdiler:</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">- “Allah Subhenehû ve Teala her ikisinin de küfrünü ve fıskını zorlama olmadan kendi serbest istekleriyle olmasını irade etmiştir. Allahu Teâla'nın, kendi iradeleriyle onların küfrünü ve fıskını bilmesi, olması mümkün olmayan bir teklifi de gerektirmez.”</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Kulların fiillerinin yaratılması konusunda Mutezile ve Cebriye'ye cevap olarak da şöyle dediler:</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">-“Kulların itaat ettikleri zaman karşılığında sevap kazanacakları, karşı geldiklerinde ise azaplandırılacakları kulların serbest iradeleri ile yaptıkları filleri vardır.”</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">“Allahu Teâla fiilleri, yaratma ve var etmede bağımsızdır”, demeleriyle beraber “kullara ait fiillerde ihtiyar olmasını” da şöylece açıkladılar:</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">- “Kulun fiilini yaratan Allahu Teâla'dır. Titreme gibi bir takım filleri dışında, yakalama hareketi gibi bir takım fiillerde kulun gücünün ve iradesinin rolü vardır. Her şeyi yaratan Allah Subhenehû ve Teala 'dır, kul ise "kasibtir'tir.”</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Bunu da şöyle açıkladılar:</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">- “Kulun gücünü ve iradesini fiile harcaması "kesb"tir. Bunun hemen akabinde Allah Subhenehû ve Teala’nın bu fiili var etmesi ise “yaratmaktır”. Tek takdir edilen iki farklı açıdan iki gücün altına girmektedir. Fiil, yaratma yönünden Allah Subhenehû ve Teala’nın, kesb yönünden de kulun gücü dâhilindedir. Bir başka ifade ile fiil, yalnızca kulun iradesi ve gücüyle değil, kulun iradesi ve gücü esnasında Allah Subhenehû ve Teala tarafından yaratılmaktadır. İşte bu ilişki “kesbdir.”</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Sözlerini Cebriye'nin, Allah Subhenehû ve Teala’nın fiilleri yaratması ve iradesi hakkında delil olarak kullandıkları ayetlerle de delillendirdiler. Kuldaki "kesb" özelliğini de şu ayetlerle delillendirdiler:</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">جَزَاءً بِمَا كَانُوا يَعْمَلُونَ "İşledikleri amellere karşılık olarak"[22]</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">فَمَنْ شَاءَ فَلْيُؤْمِنْ وَمَنْ شَاءَ فَلْيَكْفُرْ "İsteyen inansın isteyen inkâr etsin"[23]</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">لَهَا مَا كَسَبَتْ وَعَلَيْهَا مَا اكْتَسَبَتْ "Kazandığı lehinedir ve yüklendiği de aleyhinedir."[24]</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Böylece kendilerini hem Mutezile'ye hem de Cebriye'ye cevap vermiş saydılar. Gerçekte ise onların görüşleri ile Cebriye'nin görüşleri birdir. Onlar da Cebriye'cidirler. Ehl-i Sünnet "kesb" meselesini ortaya çıkarmada oldukça zorlandı. Onlar akli metodu kullanmadılar. Çünkü bu konuda herhangi bir akli delil yoktur. Nakil yolunu da takip etmediler. Zira Şer’i delillerden herhangi bir delil de yoktu bu konuda. Ehl-i Sünnetin çabası, ancak Mutezile ve Cebriye'nin görüşünü uzlaştırmaya yönelik bir çabadır.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="Ekrem, post: 43797, member: 3"] [SIZE=3] Böylece filleri yaratma konusunda inandıkları görüşle çelişen her engelden kurtulmuş oldular. Fiilleri yaratma meselesinde Mutezile; “insan fiillerini kendisi yaratır ve o, bir şeyi yapıp yapmama gücüne de sahiptir” der. Mesele içinden mesele çıkartan kelamcıların peşine takıldığımızda, filleri yaratma meselesinde, “fiillerden doğan fiiller” meselesinin de çıktığını görüyoruz. Mutezile'nin ortaya attığı “insan fiillerinin yaratıcısıdır” görüşünün ardından şöyle bir soru gündeme geldi: - İnsanın amelinden, davranışından doğan ameller hakkındaki görüş nedir? O da insanın yarattığından mıdır? Yoksa Allah Subhenehû ve Teala’nın yarattıklarından mıdır? Dayak yiyen kimsenin hissettiği acı, bir şeyde görülen tat, bıçaktaki kesme özelliği, lezzet, sıhhat, şehvet, sıcaklık-soğukluk, rutubet-kuraklık, korkaklık-cesaret, açlık-tokluk ve daha birçok şey de insanın fiili midir?” Mutezile bunların hepsinin insanın fiili olduğunu söyler. “Çünkü bir fiili yaptığında onun sonuçlarını ortaya çıkaran da insandır. O, insanın fiilinden doğmaktadır, insanın yarattığı şeylerdendir” der. "Kaza ve Kader" meselesi ve bu meselede Mutezile'nin görüşü işte budur. Kulun fiilindeki iradesi ve insanın fiili sonucunda ortaya çıkan eşyanın özellikleri bu meselenin özüdür. Bu mesele hakkındaki görüşleri de, “kul bütün fillerinde dilediği gibi hareket etme konusunda hürdür, fiillerini ve filleri sonucunda ortaya çıkan eşyanın özelliklerini yaratan da insandır” şeklinde özetlenebilir. Mutezile'nin bu görüşü Müslümanların heyecanını artırdı, onları galeyana getirdi. Çünkü bu görüş onlara göre yepyeni bir görüştü. Dinde ilk esas olan akidede cüretli bir görüştü. Bu nedenle Mutezile'ye cevaplar vermeye başladılar. En meşhurlarından birisi; Cehm b. Safvan olan ve kendilerini "Cebriye" diye isimlendiren yeni bir grup ortaya çıktı. Cebriye'ciler şöyle diyorlardı: - İnsan, irade hürriyeti ve fiilleri yaratma gücü olmayan, mecburen hareket eden bir varlıktır. İnsan rüzgârın önünde bir tüy veya dalgaların önüne katıp sürüklediği bir odun parçası gibidir. Ancak, Allah Subhenehû ve Teala işleri onun eliyle yaratır. Eğer insan amellerinin yaratıcısıdır dersek, bu ifade, Allah Subhenehû ve Teala’nın gücünün sınırlandırılmasını gerektirir ki bu durumda da Allah Subhenehû ve Teala’nın gücü her şeyi kuşatmamış olur. Böylece kul dünyada bazı şeyleri yaratmada Allah Subhenehû ve Teala’ya ortak olmuş olur. Tek bir şeyde iki gücün birbiri ile yardımlaşması mümkün değildir. Eğer o şey Allah Subhenehû ve Teala’nın gücü ile yaratılmışsa insanın o şeyde herhangi bir rolü yoktur. Eğer o şey, insanın gücü ile yaratılıyorsa bu defa da o şeyde Allah Subhenehû ve Teala’nın gücünün herhangi bir rolü yoktur. Bir kısmının Allah Subhenehû ve Teala’nın bir kısmının da insanın gücü ile olması da mümkün değildir. Kulun fiilini yaratan Allah Subhenehû ve Teala 'dır dır. Yalnızca O'nun iradesi ile kul bir fiili yapabilir. Kulların fiilleri sadece Allah Subhenehû ve Teala’nın gücü ile var olabilir, fiilin yaratılmasında kulun gücünün herhangi tesiri olmaz.” Cebriye'ye göre insan; “Allah Subhenehû ve Teala’nın yarattığı fiillerin yeri olmaktan öte bir anlam ifade etmemektedir. O mutlak olarak mecburen hareket eden bir varlıktır. İnsanla cansız bir varlık arasında görünüşten başka hiçbir fark yoktur.” Delillerini işte böylece sıraladılar. Görüşlerini desteklemek için de Allah Subhenehû ve Teala’nın şu ayetlerini delil olarak kullandılar: وَمَا تَشَاءُونَ إِلا أَنْ يَشَاءَ اللَّهُ "Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz."[15] وَمَا رَمَيْتَ إِذْ رَمَيْتَ وَلَكِنَّ اللَّهَ رَمَى "Attığın zaman sen atmadın, fakat Allah attı."[16] إِنَّكَ لا تَهْدِي مَنْ أَحْبَبْتَ وَلَكِنَّ اللَّهَ يَهْدِي مَنْ يَشَاءُ "Sen sevdiğine hidayet edemezsin. Ancak Allah dilediğine hidayet eder."[17] وَاللَّهُ خَلَقَكُمْ وَمَا تَعْمَلُونَ "Sizi ve yaptıklarınızı Allah yarattı."[18] اللَّهُ خَالِقُ كُلِّ شَيْءٍ "Her şeyin yaratıcısı Allah'tır."[19] Fiiller konusunda, kulun yaratmasına ve iradesine delalet eden ayetleri de tevil ettiler. Doğal olarak da, lezzet, açlık, yiğitlik, kesmek ve yakmak ve bunların dışında kulun fiilinden sonra meydana gelen eşyaya ait özelliklerin Allah'tan olduğunu söylediler. Ehl-i Sünnet ve'l Cemaat da bu konularda Mutezile'ye cevap verdi. Ehl-i Sünnet, şöyle dediler: - Kullarının fiillerinin tamamı Allah Subhenehû ve Teala’nın iradesi ve meşietiyledir. İrade ve meşiet aynı anlama gelir. İrade ve meşiet, diri olan Allah Subhenehû ve Teala 'ta ezeli bir sıfattır. İrade ve meşiet; kudretin bütüne nisbetinin birbirine denk olmasıyla, herhangi bir vakitte, takdir edilenlerden birinin gerçekleşmesinin tahsis edilmesini gerektirmektedir. Kulların filleri Allah Subhenehû ve Teala’nın hükmü iledir. Bir şeyin olmasını dilediği zaman ona ol der ve o da hemen oluverir. Allah Subhenehû ve Teala’nın kazası bazı hükümlerin ilavesi ile birlikte kulun fiilinden ibarettir. Zira Allahu Teâla şöyle dedi: فَقَضَاهُنَّ سَبْعَ سَمَاوَاتٍ "Onları yedi gök olarak kaza etti/var etti."[20] وَقَضَى رَبُّكَ "Rabbin kaza etti/kesin olarak hükmetti."[21] Ayetlerde geçen “kaza” kelimesi Allah Subhenehû ve Teala’nın sıfatlarından bir sıfatı değil hükmedeni kastetmektedir. Kulun fiili Allah Subhenehû ve Teala’nın takdiri ile olur. Takdir, her yaratığın, güzel ve çirkin, fayda ve zarar, taşıdığı zaman ve mekân ve ona gereken sevap ve ceza gibi şeylerin belirli bir seviyede sınırlandırılması demektir. Bundan maksat ise Allah Subhenehû ve Teala’nın iradesini ve gücünü her şeye genelleştirmektir. Çünkü her şey Allah Subhenehû ve Teala’nın yaratmasıyla olur. Bu da zorlama ve baskı olmaksızın irade ve güç sahibi olmayı gerektirir.” Bunun üzerine onlara dediler ki: - “Sizin bu sözünüze göre, kâfir küfründe, fasık da fıskında mecbur olur ki bu durumda da kâfirin ve fasıkın iman ve itaatle mükellef kılınması doğru olmaz denilse ne dersiniz” Bu soruya şöyle cevap verdiler: - “Allah Subhenehû ve Teala her ikisinin de küfrünü ve fıskını zorlama olmadan kendi serbest istekleriyle olmasını irade etmiştir. Allahu Teâla'nın, kendi iradeleriyle onların küfrünü ve fıskını bilmesi, olması mümkün olmayan bir teklifi de gerektirmez.” Kulların fiillerinin yaratılması konusunda Mutezile ve Cebriye'ye cevap olarak da şöyle dediler: -“Kulların itaat ettikleri zaman karşılığında sevap kazanacakları, karşı geldiklerinde ise azaplandırılacakları kulların serbest iradeleri ile yaptıkları filleri vardır.” “Allahu Teâla fiilleri, yaratma ve var etmede bağımsızdır”, demeleriyle beraber “kullara ait fiillerde ihtiyar olmasını” da şöylece açıkladılar: - “Kulun fiilini yaratan Allahu Teâla'dır. Titreme gibi bir takım filleri dışında, yakalama hareketi gibi bir takım fiillerde kulun gücünün ve iradesinin rolü vardır. Her şeyi yaratan Allah Subhenehû ve Teala 'dır, kul ise "kasibtir'tir.” Bunu da şöyle açıkladılar: - “Kulun gücünü ve iradesini fiile harcaması "kesb"tir. Bunun hemen akabinde Allah Subhenehû ve Teala’nın bu fiili var etmesi ise “yaratmaktır”. Tek takdir edilen iki farklı açıdan iki gücün altına girmektedir. Fiil, yaratma yönünden Allah Subhenehû ve Teala’nın, kesb yönünden de kulun gücü dâhilindedir. Bir başka ifade ile fiil, yalnızca kulun iradesi ve gücüyle değil, kulun iradesi ve gücü esnasında Allah Subhenehû ve Teala tarafından yaratılmaktadır. İşte bu ilişki “kesbdir.” Sözlerini Cebriye'nin, Allah Subhenehû ve Teala’nın fiilleri yaratması ve iradesi hakkında delil olarak kullandıkları ayetlerle de delillendirdiler. Kuldaki "kesb" özelliğini de şu ayetlerle delillendirdiler: جَزَاءً بِمَا كَانُوا يَعْمَلُونَ "İşledikleri amellere karşılık olarak"[22] فَمَنْ شَاءَ فَلْيُؤْمِنْ وَمَنْ شَاءَ فَلْيَكْفُرْ "İsteyen inansın isteyen inkâr etsin"[23] لَهَا مَا كَسَبَتْ وَعَلَيْهَا مَا اكْتَسَبَتْ "Kazandığı lehinedir ve yüklendiği de aleyhinedir."[24] Böylece kendilerini hem Mutezile'ye hem de Cebriye'ye cevap vermiş saydılar. Gerçekte ise onların görüşleri ile Cebriye'nin görüşleri birdir. Onlar da Cebriye'cidirler. Ehl-i Sünnet "kesb" meselesini ortaya çıkarmada oldukça zorlandı. Onlar akli metodu kullanmadılar. Çünkü bu konuda herhangi bir akli delil yoktur. Nakil yolunu da takip etmediler. Zira Şer’i delillerden herhangi bir delil de yoktu bu konuda. Ehl-i Sünnetin çabası, ancak Mutezile ve Cebriye'nin görüşünü uzlaştırmaya yönelik bir çabadır. [/SIZE] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Günün ilk namazı hangi namazdır
Cevap yaz
Ana sayfa
Forumlar
İSLAMİ PAYLAŞIMLAR
Genel islami paylaşımlar
Kaza Kader Meselesi Nasıl Ortaya Çıktı
Üst
Alt