- Katılım
- 25 Temmuz 2011
- Mesajlar
- 7,319
- Tepkime puanı
- 118
Coğrafi konumu
Kars merkez ilçesi, Doğu Anadolu Bölgesi'nin, Erzurum - Kars Bölümü'nde yer almaktadır. Kuzeyinde; Susuz, Arpaçay ve Akyaka'yla, doğusunda; Ermenistan'la, güneyinde; Digor ve Kağızman'la, batısında ise Selim ve Erzurum sınırlarıyla çevrilidir. Merkez ilçe yedi ilçe içinde sadece Sarıkamış ile komşu değildir.
Coğrafi şekilleri
Rakımı ortalama 1768 metreyi bulan Kars arazisinin büyük bölümü yaylalardan oluşmaktadır. Akarsu vadileriyle yer yer parçalanan ilde yaylalar dalgalı düzlüklerden oluşmaktadır. Kars ilinde yer alan önemli yükseltiler olan Allahuekber Dağları, Kısır Dağı, Akbaba Dağı, Aladağ ve Aşağıdağ merkez ilçe sınırları içersindedir. Kars Çayı, kentin güneybatısından geçmektedir.Kent aynı adlı ovanın üzerinde kuruludur.
İklimi ve bitki örtüsü
İklimi
Kars'ta karasal İklim hakimdir. Kışları kurak, yazları ise yağışlı geçen ilde kışın sıcaklıklar zaman zaman -39 °C'ye kadar düşer. Karla kaplı gün sayısı ortalama 120'den fazladır. Burada don vakalarına sıklıkla rastlanır.
Bitki örtüsü
Şehrin doğal bitki örtüsü bozkırdır. Kars coğrafyası, önemli ekolojik sistemlerden sayılan plato ve dağ çayırlarına ev sahipliği yapar. Burada 1250'ye yakın tohumlu bitki doğal olarak yetişmektedir. Bu bitkilerden 100 adeti dünyada başka hiçbir yerde yetişmeyen nadir bitki türleridir. Kars adını taşıyan birçok bitki çeşidi bulunur. Örnek olarak: lathyrus karsianus, festuka karsiana, allium karsianum, caucalis karsianum ve nonea karsensis bunlardan birkaçtanesidir.
İlkbaharın gelmesi ile birlikte yörede kardelenler ve düğün çiçekleri açar. Ayrıca bahar aylarında yapılan tarla sürümlerinde ortaya çıkan lathyrus tuberosus yani koşkoz, yumrularının soyulması ile yemektedir.Bunun yanı sıra topuz dikeni, deli haşhaş, ısırgan otu, mantar, evelik, aş otu, kuşyemi ve yemlik gibi doğal bir şekilde yetişen bitkiler kaynatılarak yenmektedir.
Kars'ta sanayinin yeterince gelişmemesi olumsuzluk olarak değerlendirilsede toprak ve su kirlenmesinin pek yaşanmadığı bir olumlu özellik söz konusudur.
Tarih
Tarih Öncesi Dönemler
Paleolitik Dönem
* Alt Paleolitik Dönem
Kars yöresinde bu dönemin hareketli olduğu kazılarda ele geçen buluntulardan saptandı. Tombultepe'de bu döneme ait şölyen-aşölyen tipte işlenmiş el baltaları ve büyük yongalar bulundu.
* Orta Paleolitik Dönem
Merkez ilçenin yaklaşık 18 kilometre uzaklığında bulunan Borluk Vadisi'nde musteryen tipte araç; Ağzıacık Suyu'nun batısında ise bazalttan yapılmış ve çok aşınmış bir uç bulundu.
* Üst Paleolitik Dönem
Yöre insanlarının bu dönemde avcılık ve toplayıcılık ile ilgilendiklerine dair bilgi yapılan kazılar sonucunda elde edilen araç-gereçlerden tespit edildi. Ayrıca bu dönemde Camışlı Köyü´nde dağ keçileri ve geyiklerinin resmedildiği duvarlar bulundu.
Mezolitik Dönem
Paleolitik Dönemin hemen ardından gelen Mezolitik Dönemde mikrolit adı verilen küçük araç ve gereçlere rastlanır.
Neolitik Dönem
Bu dönemde yörede henüz doğru anlamda yerleşmelerden sözetmek mümkün değildir. Çıldır Gölü üzerinde bulunan Akçakale Adası'nda bu döneme ait taş anıtlar ve duvar resimleri bulunur.Burada o dönem menhirlerine, dolmenlerine ve kromleklerine rastlandı. Avrupa kültürüne has bu dolmenler doğuda ilk kez Kars'ta görüldü.
Kalkolitik Dönem
Bakır madeninin kullanılmaya başlandığı Kalkolitik Dönemde yapılan araç-gereçlere Kars'ın güney batısında bulunan Azat Köyü'nde bulunan bir höyükte bakır çağına ait buluntular elde edildi.
İlk Tunç Çağı
Bakır ve kalay madenlerinin ilk kez karıştırıldığı Tunç Dönemine ait çanak, çömlek ve değişik gereçler bulundu. Bunun dışında Kars Kalesi mevkiinde bu döneme ait bir açkı taşı, el değirmeni taşları, bir çekiç, delinmiş üstü çizgili ve süslü hayvan, küçük bir taş hayvan, el yapımı çanak-çömlekler ve yapı kalıntıları olduğu düşünülen iri taş yıkıntıları bulundu.
Yazılı Tarih Dönemleri
Urartular Dönemi
Kars yöresinde yazılı tarih Urartuların bölgede hüküm sürmesi ile başlamaktadır. M.Ö. IX. ve VI.yüzyılları arasında bölgeyi hakimiyeti altına alan Urartular büyük bir krallıktı. Ayrıca bu krallığa bağlı yerli krallıklar da mevcuttu. Kars'taki krallığın ismi Diauekhi Krallığı idi. Yöre insanlarının o dönem vergi olarak hükümrana altın, gümüş, tunç, at, sığır ve koyun ödedikleri saptandı.
Persler Dönemi
M.Ö. 550 yılında Urartular'ın Persler egemenliğine girmesiyle yöre için yeni bir tarih sayfası açıldı. Pers hükümdarı krallar kralı lakaplı imparator I. Darius ülkeyi satraplık adı verilen 23 büyük ve 127 küçük birime bölüp yönetmiştir. Kars o dönem 18. Saptrak'lık içinde yer aldı. Bu yöre, Kral Darius'a her yıl 400 gümüş talent ve 20.000 at göndermekle yükümlüydü. Perslerin ardından bu yöre sırasıyla Arakslar, Tigranlar ve Sasanilerin eline geçmişdir.
İslamiyet'in Yayılış Dönemi
Bugünkü Doğu Anadolu Bölgesi'ni ele geçirme amacıyla 638 yılında Araplar ilk seferine başlamışlardır. Halife Ömer döneminde İslam ordusunun kumandanı olan İlyas bin Gazem komutasındaki Arap ordusu bu yılda ancak Van Gölü yöresine kadar ilerlemişdir. 642 yılında bölgeye bu seferde Habib bin Mesleme komutasındaki ordu sefere girişti. O dönem Kars'ı da ele geçirmek isteyen kuvvetler sadece Divin'i almışlardı. Kars 646 yılında Araplar'a kendiliğinden teslim olmuş ama halkın büyük bir kısmı Selçuklular'ın bu bölgeye geldiği 1064 yılına kadar yani 420 yıl boyunca Hristiyan olarak kalmışlardı. Bu dört asırda Müslüman Araplar, Bagratlılar ve Bizanslılar arasında sürekli el değiştiren yöre nihayetinde Sultan Alparslan'ın Malazgirt Zaferi'nden sonra Türkler'in eline geçmiştir. Bu dönemde bilinmesi gereken en önemli hususlardan bir tanesi de Kars'ın, Ermeni Bagrat Krallığı'na başkentlik yaptığıdır.
Selçuklular Dönemi
Alparslan'ın 1064 yılında Anadolu'ya düzenlediği sefer neticesinde bölge Selçuklular egemenliğine girdi. Alparslan ve oğlu Melikşah'ın dönemlerinde yöre savaş yüzü görmemiştir ancak Melikşah'ın vefatı ile onun oğulları olan Muhammed Tapar, Berkyaruk ve Sencer arasında tahta çıkma mücadelesi baş göstermiştir. Bununla birlikte artan düzensizlik Kars yöresini de etkiledi. Muhammed Tapar ile Berkyaruk 1103 yılında o dönemin en önemli şehirleri arasında sayılan Ani'de karşı karşıya geldiler. Tarihte Divin Savaşı adını alan bu çarpışmanın galibi Berkyaruk oldu. Bölgeyi bir süre idare eden Berkyaruk'un ölümüyle idare yetkisini Muhammed Tapar almışdır. Bundan kısa bir süre sonra Saltuklular Ani şehrine girmiş fakat Gürcüler'le yaptıkları savaşı kaybedince yöreyi onlara bırakmışlardır. 1164'te, yöre tekrar Selçuklular'ın eline geçti. Bu zamandan sonra tekrar bir Gürcü akını olmaması için yöredeki önemli kalelerin surları ve burçları onarıldı ancak 1174'te Gürcü Kralı III. Georgi'nin saldırısıyla yöre yeniden el değiştirdi. Netice de yapılan bakım ve onarım çalışmalarının yetersiz kaldığı anlaşıldı. 1243 yılında yapılan Kösedağ Savaşı'nın ardından tüm bölge Moğollar'ın hakimiyeti altına girdi. Yöre daha sonra Altınordu Devleti, Karakoyunlular ve Akkoyunlular'ın egemenliği altına girmişdir.
Osmanlılar Dönemi
Yavuz Sultan Selim doğuya yapmış olduğu son seferinde yöreyi Osmanlı topraklarına katmak istemişsede bunu gerçekleştiremeden İstanbul'a döndü.1534 yılında ise oğlu Kanuni Sultan Süleyman tarafından Osmanlı Devleti topraklarına bu yöre dahil edilmiştir. Kars 19. yüzyıla kadar birçok kez Ruslar ve İranlılar'ın saldırısına uğradı. Bu yüzyılda Ruslar ve Osmanlılar arasında el değiştiren yöre, 1877-1878 yılları arasında Ruslar tarafından alınmışdır.1918'de Bolşevik İhtilali'nin ardından yapılan Brest-Litovsk Antlaşması ile Osmanlılar'a bırakıldı. Kısa bir süre sonra, önce Ermeni egemenliğine giren yöreyi daha sonra İngilizler ele geçirdi. Kars´ı daha sonra Ermeniler'e ve Gürcüler'e bırakan İngilizler buradan çekilmişdir.
25 Nisan 1918'de Kars, kırk yıldan sonra tekrar Osmanlı topraklarına dahil edildi. Mart-Nisan 1918'de Ermeniler tekrar şehre girmiş, ordu buradan çekilmeye mecbur kaldı. Buna engel olmak isteyen Karslılar kendi imkanları dahilinde, Wilson Prensipleri'ne uyarak 5 Kasım 1918'de Milli İslam Şurası adıyla demokratik bir yerli hükümet kurdular. Batum, Artvin, Ahıska, Ahılkelek, Nahcıvan ve Ordubad'daki halk Kars'taki bu yerli hükümete katılarak sancak ve ilçe teşkilatını kurdular. Böylece, başkenti Kars olan 36.000 km²'lik bölgede yerli Türk hükümeti kuruldu. Bu hükümet 18 Ocak 1919'da 131 temsilcinin katılımıyla gerçekleştirilen Büyük Kongre ile Güneybatı Kafkasya Cumhuriyeti adını almışdır.
Kars, Kurtuluş Savaşı'yla 30 ekim 1920´de kurtarılmışdır. Kars halkının milli mücadelede gösterdiği fedakarlıktan ötürü şehre Gazi ünvanı verildi. 1921 yılında yapılan Moskova ve Kars Antlaşmalarıyla yeni sınırlarına kavuşan Kars, Cumhuriyet'in ilanından sonra aynı adlı ilin merkezi yapılmışdır.
Kars merkez ilçesi, Doğu Anadolu Bölgesi'nin, Erzurum - Kars Bölümü'nde yer almaktadır. Kuzeyinde; Susuz, Arpaçay ve Akyaka'yla, doğusunda; Ermenistan'la, güneyinde; Digor ve Kağızman'la, batısında ise Selim ve Erzurum sınırlarıyla çevrilidir. Merkez ilçe yedi ilçe içinde sadece Sarıkamış ile komşu değildir.
Coğrafi şekilleri
Rakımı ortalama 1768 metreyi bulan Kars arazisinin büyük bölümü yaylalardan oluşmaktadır. Akarsu vadileriyle yer yer parçalanan ilde yaylalar dalgalı düzlüklerden oluşmaktadır. Kars ilinde yer alan önemli yükseltiler olan Allahuekber Dağları, Kısır Dağı, Akbaba Dağı, Aladağ ve Aşağıdağ merkez ilçe sınırları içersindedir. Kars Çayı, kentin güneybatısından geçmektedir.Kent aynı adlı ovanın üzerinde kuruludur.
İklimi ve bitki örtüsü
İklimi
Kars'ta karasal İklim hakimdir. Kışları kurak, yazları ise yağışlı geçen ilde kışın sıcaklıklar zaman zaman -39 °C'ye kadar düşer. Karla kaplı gün sayısı ortalama 120'den fazladır. Burada don vakalarına sıklıkla rastlanır.
Bitki örtüsü
Şehrin doğal bitki örtüsü bozkırdır. Kars coğrafyası, önemli ekolojik sistemlerden sayılan plato ve dağ çayırlarına ev sahipliği yapar. Burada 1250'ye yakın tohumlu bitki doğal olarak yetişmektedir. Bu bitkilerden 100 adeti dünyada başka hiçbir yerde yetişmeyen nadir bitki türleridir. Kars adını taşıyan birçok bitki çeşidi bulunur. Örnek olarak: lathyrus karsianus, festuka karsiana, allium karsianum, caucalis karsianum ve nonea karsensis bunlardan birkaçtanesidir.
İlkbaharın gelmesi ile birlikte yörede kardelenler ve düğün çiçekleri açar. Ayrıca bahar aylarında yapılan tarla sürümlerinde ortaya çıkan lathyrus tuberosus yani koşkoz, yumrularının soyulması ile yemektedir.Bunun yanı sıra topuz dikeni, deli haşhaş, ısırgan otu, mantar, evelik, aş otu, kuşyemi ve yemlik gibi doğal bir şekilde yetişen bitkiler kaynatılarak yenmektedir.
Kars'ta sanayinin yeterince gelişmemesi olumsuzluk olarak değerlendirilsede toprak ve su kirlenmesinin pek yaşanmadığı bir olumlu özellik söz konusudur.
Tarih
Tarih Öncesi Dönemler
Paleolitik Dönem
* Alt Paleolitik Dönem
Kars yöresinde bu dönemin hareketli olduğu kazılarda ele geçen buluntulardan saptandı. Tombultepe'de bu döneme ait şölyen-aşölyen tipte işlenmiş el baltaları ve büyük yongalar bulundu.
* Orta Paleolitik Dönem
Merkez ilçenin yaklaşık 18 kilometre uzaklığında bulunan Borluk Vadisi'nde musteryen tipte araç; Ağzıacık Suyu'nun batısında ise bazalttan yapılmış ve çok aşınmış bir uç bulundu.
* Üst Paleolitik Dönem
Yöre insanlarının bu dönemde avcılık ve toplayıcılık ile ilgilendiklerine dair bilgi yapılan kazılar sonucunda elde edilen araç-gereçlerden tespit edildi. Ayrıca bu dönemde Camışlı Köyü´nde dağ keçileri ve geyiklerinin resmedildiği duvarlar bulundu.
Mezolitik Dönem
Paleolitik Dönemin hemen ardından gelen Mezolitik Dönemde mikrolit adı verilen küçük araç ve gereçlere rastlanır.
Neolitik Dönem
Bu dönemde yörede henüz doğru anlamda yerleşmelerden sözetmek mümkün değildir. Çıldır Gölü üzerinde bulunan Akçakale Adası'nda bu döneme ait taş anıtlar ve duvar resimleri bulunur.Burada o dönem menhirlerine, dolmenlerine ve kromleklerine rastlandı. Avrupa kültürüne has bu dolmenler doğuda ilk kez Kars'ta görüldü.
Kalkolitik Dönem
Bakır madeninin kullanılmaya başlandığı Kalkolitik Dönemde yapılan araç-gereçlere Kars'ın güney batısında bulunan Azat Köyü'nde bulunan bir höyükte bakır çağına ait buluntular elde edildi.
İlk Tunç Çağı
Bakır ve kalay madenlerinin ilk kez karıştırıldığı Tunç Dönemine ait çanak, çömlek ve değişik gereçler bulundu. Bunun dışında Kars Kalesi mevkiinde bu döneme ait bir açkı taşı, el değirmeni taşları, bir çekiç, delinmiş üstü çizgili ve süslü hayvan, küçük bir taş hayvan, el yapımı çanak-çömlekler ve yapı kalıntıları olduğu düşünülen iri taş yıkıntıları bulundu.
Yazılı Tarih Dönemleri
Urartular Dönemi
Kars yöresinde yazılı tarih Urartuların bölgede hüküm sürmesi ile başlamaktadır. M.Ö. IX. ve VI.yüzyılları arasında bölgeyi hakimiyeti altına alan Urartular büyük bir krallıktı. Ayrıca bu krallığa bağlı yerli krallıklar da mevcuttu. Kars'taki krallığın ismi Diauekhi Krallığı idi. Yöre insanlarının o dönem vergi olarak hükümrana altın, gümüş, tunç, at, sığır ve koyun ödedikleri saptandı.
Persler Dönemi
M.Ö. 550 yılında Urartular'ın Persler egemenliğine girmesiyle yöre için yeni bir tarih sayfası açıldı. Pers hükümdarı krallar kralı lakaplı imparator I. Darius ülkeyi satraplık adı verilen 23 büyük ve 127 küçük birime bölüp yönetmiştir. Kars o dönem 18. Saptrak'lık içinde yer aldı. Bu yöre, Kral Darius'a her yıl 400 gümüş talent ve 20.000 at göndermekle yükümlüydü. Perslerin ardından bu yöre sırasıyla Arakslar, Tigranlar ve Sasanilerin eline geçmişdir.
İslamiyet'in Yayılış Dönemi
Bugünkü Doğu Anadolu Bölgesi'ni ele geçirme amacıyla 638 yılında Araplar ilk seferine başlamışlardır. Halife Ömer döneminde İslam ordusunun kumandanı olan İlyas bin Gazem komutasındaki Arap ordusu bu yılda ancak Van Gölü yöresine kadar ilerlemişdir. 642 yılında bölgeye bu seferde Habib bin Mesleme komutasındaki ordu sefere girişti. O dönem Kars'ı da ele geçirmek isteyen kuvvetler sadece Divin'i almışlardı. Kars 646 yılında Araplar'a kendiliğinden teslim olmuş ama halkın büyük bir kısmı Selçuklular'ın bu bölgeye geldiği 1064 yılına kadar yani 420 yıl boyunca Hristiyan olarak kalmışlardı. Bu dört asırda Müslüman Araplar, Bagratlılar ve Bizanslılar arasında sürekli el değiştiren yöre nihayetinde Sultan Alparslan'ın Malazgirt Zaferi'nden sonra Türkler'in eline geçmiştir. Bu dönemde bilinmesi gereken en önemli hususlardan bir tanesi de Kars'ın, Ermeni Bagrat Krallığı'na başkentlik yaptığıdır.
Selçuklular Dönemi
Alparslan'ın 1064 yılında Anadolu'ya düzenlediği sefer neticesinde bölge Selçuklular egemenliğine girdi. Alparslan ve oğlu Melikşah'ın dönemlerinde yöre savaş yüzü görmemiştir ancak Melikşah'ın vefatı ile onun oğulları olan Muhammed Tapar, Berkyaruk ve Sencer arasında tahta çıkma mücadelesi baş göstermiştir. Bununla birlikte artan düzensizlik Kars yöresini de etkiledi. Muhammed Tapar ile Berkyaruk 1103 yılında o dönemin en önemli şehirleri arasında sayılan Ani'de karşı karşıya geldiler. Tarihte Divin Savaşı adını alan bu çarpışmanın galibi Berkyaruk oldu. Bölgeyi bir süre idare eden Berkyaruk'un ölümüyle idare yetkisini Muhammed Tapar almışdır. Bundan kısa bir süre sonra Saltuklular Ani şehrine girmiş fakat Gürcüler'le yaptıkları savaşı kaybedince yöreyi onlara bırakmışlardır. 1164'te, yöre tekrar Selçuklular'ın eline geçti. Bu zamandan sonra tekrar bir Gürcü akını olmaması için yöredeki önemli kalelerin surları ve burçları onarıldı ancak 1174'te Gürcü Kralı III. Georgi'nin saldırısıyla yöre yeniden el değiştirdi. Netice de yapılan bakım ve onarım çalışmalarının yetersiz kaldığı anlaşıldı. 1243 yılında yapılan Kösedağ Savaşı'nın ardından tüm bölge Moğollar'ın hakimiyeti altına girdi. Yöre daha sonra Altınordu Devleti, Karakoyunlular ve Akkoyunlular'ın egemenliği altına girmişdir.
Osmanlılar Dönemi
Yavuz Sultan Selim doğuya yapmış olduğu son seferinde yöreyi Osmanlı topraklarına katmak istemişsede bunu gerçekleştiremeden İstanbul'a döndü.1534 yılında ise oğlu Kanuni Sultan Süleyman tarafından Osmanlı Devleti topraklarına bu yöre dahil edilmiştir. Kars 19. yüzyıla kadar birçok kez Ruslar ve İranlılar'ın saldırısına uğradı. Bu yüzyılda Ruslar ve Osmanlılar arasında el değiştiren yöre, 1877-1878 yılları arasında Ruslar tarafından alınmışdır.1918'de Bolşevik İhtilali'nin ardından yapılan Brest-Litovsk Antlaşması ile Osmanlılar'a bırakıldı. Kısa bir süre sonra, önce Ermeni egemenliğine giren yöreyi daha sonra İngilizler ele geçirdi. Kars´ı daha sonra Ermeniler'e ve Gürcüler'e bırakan İngilizler buradan çekilmişdir.
25 Nisan 1918'de Kars, kırk yıldan sonra tekrar Osmanlı topraklarına dahil edildi. Mart-Nisan 1918'de Ermeniler tekrar şehre girmiş, ordu buradan çekilmeye mecbur kaldı. Buna engel olmak isteyen Karslılar kendi imkanları dahilinde, Wilson Prensipleri'ne uyarak 5 Kasım 1918'de Milli İslam Şurası adıyla demokratik bir yerli hükümet kurdular. Batum, Artvin, Ahıska, Ahılkelek, Nahcıvan ve Ordubad'daki halk Kars'taki bu yerli hükümete katılarak sancak ve ilçe teşkilatını kurdular. Böylece, başkenti Kars olan 36.000 km²'lik bölgede yerli Türk hükümeti kuruldu. Bu hükümet 18 Ocak 1919'da 131 temsilcinin katılımıyla gerçekleştirilen Büyük Kongre ile Güneybatı Kafkasya Cumhuriyeti adını almışdır.
Kars, Kurtuluş Savaşı'yla 30 ekim 1920´de kurtarılmışdır. Kars halkının milli mücadelede gösterdiği fedakarlıktan ötürü şehre Gazi ünvanı verildi. 1921 yılında yapılan Moskova ve Kars Antlaşmalarıyla yeni sınırlarına kavuşan Kars, Cumhuriyet'in ilanından sonra aynı adlı ilin merkezi yapılmışdır.