Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Ana sayfa
Forumlar
İSLAMİ PAYLAŞIMLAR
İslam ve Osmanlı Tarihi
Muhtelif Konular
Kanayan Yara : ORTADOGU
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="ömr-ü diyar" data-source="post: 10210" data-attributes="member: 376"><p>Tek Basina Direnen Bir Sultan</p><p></p><p>Ortadogu, Misir ve Hicaz topraklarinin stratejik önemini bilen ve emperyalistlerin bu topraklardaki entrikalarinin farkinda olan Sultan Abdülhamid Han, Ittihatçilar’in yanlis politikalarina elinden gelen tüm imkanlarla engel olmaya çalisti. Islâm birligini ebedi ve diri tutmaya, bu konuda Hilâfet kurumunu etkin kilmaya çalisiyordu. Söyle diyordu:</p><p></p><p>“Müslümanlarin bulundugu yerlerle irtibatimiz daha siklasmali, birbirimize daha fazla yaklasmaliyiz. Istikbal için yalniz birlikte ümit vardir. Islâmiyet’in birligi devam ettigi müddetçe, Ingiltere, Fransa, Rusya, Hollanda elimde sayilir. Çünkü tabîyetlerinde bulunan müslüman memleketlerinde halifenin sözü cihadi meydana getirmeye kâfidir ve bu hiristiyanlar için felaket demektir.”</p><p></p><p>Sultan, ecdad yadigâri bu kutsal topraklara yatirimlari artirmaya, kültürel ve sosyal baglari kuvvetlendirmeye çalisti. Istanbul’u demiryolu ile Peygamber beldesine bagladi. Bu çirpinislari ne yazik ki Siyonistler, Ingilizler ve Ittihatçilar’dan olusan üçgenin etkisini kirmaya yetmedi. Ingiliz ve siyonistlerin siyasi entrikalari ile Arap ve Türk ulusçulugu güçlenmis, iki taraf birbirine düsman olmaya baslamisti. Günümüze kadar süren ve hâlâ tartisma konusu olan Türk-Arap düsmanliginin temelleri atilmisti. Ulusçuluk duygulari dinî duygularin önüne geçmisti. Çok ilginç bir nokta da, hem Arapçilar’in hem de Türkçüler’in ilk ideologlari gayri müslim düsünür ve yazarlardi.</p><p></p><p>Aymazligin Böylesi ya da Ihanet</p><p></p><p>Ingilizler, Islâm beldelerinde isyanlar organize edip Araplari kiskirtmaya basladilar. Lawrence gibi ajan provakatörler artik devreye girmis, Ingiliz altinlari bölgeye akitilmaya baslamisti. Yaptiklari propagandalarda Osmanli düsmanligini isliyorlardi: “Islâm, önceleri güzel ve mükemmel bir medeniyet olup, ilim, siir, sanat ve icatlar barinagi iken, Osmanli ile beraber gerileme, cehalet ve kisirlik kiskacina girmistir.”</p><p></p><p>Araplar’in isyanlarina Ittihatçi Cemal Pasa yangina körükle yaklasir gibi gitti. Genis yetkilerle Halep, Sam ve Hicaz eyaletlerinin basina getirildi. Arap esrafindan bir çok kisiyi ihanet ithamiyla Divan-i Harb-i Örfî’ye vererek idam ettirdi. Idam edilenler arasinda bölgenin ileri gelen alim ve erenleri de bulunuyordu.</p><p></p><p>Emperyalistler bu idamlari kullanarak Osmanli aleyhindeki kampanyalarini artirdilar. Cemal Pasa’nin bu kritik günlerde Araplar’in dinî egitimlerine de karisarak Türkçe mecburiyeti getirmesi, tepkilerin iyice artmasina sebep oldu.</p><p></p><p>Ingilizler’in niyeti Osmanli’yi Ortadogu’dan tamamen çikararak Anadolu’ya sikistirmak, egemen oldugu topraklari ellerinden almakti. Organize ettikleri 1908 darbesi ile Sultan Abdülhamid Han’i tasfiye ettirmeyi basarmislardi. Ittihat ve Terakki iktidarinin zaaflarini kullanarak Trablusgarp, Balkanlar, Girit gibi önemli topraklarin Osmanli’nin elinden çikmasina sebep olmuslardi. Osmanli’nin Birinci Dünya Savasi’na sokularak artik ortadan kaldirmasi asamasina gelinmisti. Lawrence bu amaçlarini 18 Eylül 1914’de yazdigi bir mektupta söyle dile getiriyordu: “Türkler’in savasa girmek niyetinde olmadiklarini korkuyla seziyorum. Çünkü onlari Anadolu’ya sikistirmak ve dahasi orada bile vesayet altina almak önemli bir gelisme olacaktir. Her sey, Enver’in yeniden basi bos birakilmasina dayanir.”</p><p></p><p>Bu amaci gerçeklestirmek için en uygun zemin ise, Araplar’in ayaklandirilarak Osmanli’nin savasa çekilmesiydi. Devreye Serif Hüseyin’i soktular ve “Halifelik gerçekte Arap soyundan gelen birinin hakkidir. Halifelik merkezi de Mekke ve Medine’dir. Araplar ancak bu güce erisince, Allah’in yardimiyla kurtulacaklardir.” fikirlerini propaganda araci olarak kullandilar. Serif Hüseyin ise büyük hayaller kuruyor, Lawrence ile görüsürken söyle diyordu:</p><p></p><p>“Önerilirse, Türkler’i Istanbul ve Erzurum’a dek kovalayacagiz!”</p><p></p><p>Önüne yigilan silahlar ve Ingiliz altinlarina güvenirken, emperyalistlerin masasi oldugunu farkedemiyordu.</p><p></p><p>Serif Hüseyin, 4 Ekim 1918’de arkadasi R. H. Scott’a yazdigi mektupta söyle diyordu:</p><p></p><p>“Garip ve küçük bir gruptuk ama Ortadogu’da tarihin seyrini degistirdigimizi saniyorum. Güçlü devletlerin, Araplar’in yasamalarini nasil saglayacaklarini merak ediyorum.”</p><p></p><p>Sonuçta emperyalistler Araplar’a istediklerini tabii ki vermedi. Ne Serif Hüseyin halife olabildi, ne de Islâm birligi kaldi. Ortadogu’da barisi ve huzuru ortadan kaldirdilar. Siyonistler, Abdülhamid Han’a yaptiramadiklarini, Jön Türkler ve Ingilizler’i kullanarak basardilar. 1920-1947 yillari arasinda dünya siyasi dengelerini kullanarak Israil devletini olgunlastirdilar. 1947’de de bagimsiz Israil’i kurdular.</p><p></p><p>Akdeniz’den Hint Okyanusu’na kadar uzanan topraklarda çogu birbiriyle kavgali ondokuz Arap devleti ise, dil ve din birligine ragmen, hiçbir zaman Osmanli çatisi altindaki 400 yillik dirlik ve düzenliklerine kavusamadilar.</p><p></p><p>'Büyük Hayallerimiz Vardi...'</p><p></p><p>Kimi Araplar arasinda “altinlari tasiyan adam” olarak anilan Lawrence’in mezari üzerinde bulunan ve 20 mayis 1985’de The Guardian adli Ingiliz gazetesinde yayinlanan “Ihanete ugramis milyonlarca Arap adina” baslikli su not aldanmanin ve aldatilmanin aci ifadesiydi:</p><p></p><p>“Biz Araplar’in büyük düsleri vardi. Sizin ve yönetiminizin yardimlariyla yalniz Osmanli’dan özgürlügümüzü kazanmakla kalmayip, ayni zamanda 500 yillik isgalden sonra, bir ulus olarak kendi kimlik ve gururumuzu yeniden kazanacagimizi umut etmistik. Heyhat, Lawrence! Ölümünüzden 50 yil sonra, bugün Arap dünyasi savaslarla, komplolarla ve bölünmelerle kayniyor ve gelecegimiz karanlik görünüyor.”</p><p></p><p>Emperyalistler Osmanli Imparatorlugu’nu tarihe gömdüler ama Ingilizler Serif Hüseyin’e verdikleri sözü de tutmadilar. Islâm alemi lidersiz kaldi. Serif Hüseyin ihanetinin bedelini yine bir ihanetle ödedi. Vahhabiler tarafindan tahttan indirildi.</p><p></p><p>Amman’da hasta yataginda iken, disarida çalinmakta olan Izmir Marsi’nin odaya girmesini önlemek için pencereyi kapatan ogluna söyle dedigi nakledilir:</p><p></p><p>“Evlat, o pencereyi niçin kapatiyorsun? Izmir Marsi’nin eski günleri bana hatirlatmamasi için degil mi? Ben velinimetime ihanet etmis asi bir kulum, günahim büyüktür. Kral olacagimi düsündüm. Allah beni sürgüne düsürdü. Hasta olup buraya sigindim. Aç pencereyi de su marsi dinleyeyim. Duydugum vicdan azabinin siddeti, o eski hatiralarin canlanmasi ile büsbütün artsin. Bu dünyada çektigim izdirap ve vicdan azabi büsbütün agirlassin. Ta ki Cenab-i Hak, bu günahkâr kulunu dünyada affederek ahirette, hesap gününde cezadan korusun!” </p><p></p><p>Kaynak: Semerkand dergisi, 06/2001</p></blockquote><p></p>
[QUOTE="ömr-ü diyar, post: 10210, member: 376"] Tek Basina Direnen Bir Sultan Ortadogu, Misir ve Hicaz topraklarinin stratejik önemini bilen ve emperyalistlerin bu topraklardaki entrikalarinin farkinda olan Sultan Abdülhamid Han, Ittihatçilar’in yanlis politikalarina elinden gelen tüm imkanlarla engel olmaya çalisti. Islâm birligini ebedi ve diri tutmaya, bu konuda Hilâfet kurumunu etkin kilmaya çalisiyordu. Söyle diyordu: “Müslümanlarin bulundugu yerlerle irtibatimiz daha siklasmali, birbirimize daha fazla yaklasmaliyiz. Istikbal için yalniz birlikte ümit vardir. Islâmiyet’in birligi devam ettigi müddetçe, Ingiltere, Fransa, Rusya, Hollanda elimde sayilir. Çünkü tabîyetlerinde bulunan müslüman memleketlerinde halifenin sözü cihadi meydana getirmeye kâfidir ve bu hiristiyanlar için felaket demektir.” Sultan, ecdad yadigâri bu kutsal topraklara yatirimlari artirmaya, kültürel ve sosyal baglari kuvvetlendirmeye çalisti. Istanbul’u demiryolu ile Peygamber beldesine bagladi. Bu çirpinislari ne yazik ki Siyonistler, Ingilizler ve Ittihatçilar’dan olusan üçgenin etkisini kirmaya yetmedi. Ingiliz ve siyonistlerin siyasi entrikalari ile Arap ve Türk ulusçulugu güçlenmis, iki taraf birbirine düsman olmaya baslamisti. Günümüze kadar süren ve hâlâ tartisma konusu olan Türk-Arap düsmanliginin temelleri atilmisti. Ulusçuluk duygulari dinî duygularin önüne geçmisti. Çok ilginç bir nokta da, hem Arapçilar’in hem de Türkçüler’in ilk ideologlari gayri müslim düsünür ve yazarlardi. Aymazligin Böylesi ya da Ihanet Ingilizler, Islâm beldelerinde isyanlar organize edip Araplari kiskirtmaya basladilar. Lawrence gibi ajan provakatörler artik devreye girmis, Ingiliz altinlari bölgeye akitilmaya baslamisti. Yaptiklari propagandalarda Osmanli düsmanligini isliyorlardi: “Islâm, önceleri güzel ve mükemmel bir medeniyet olup, ilim, siir, sanat ve icatlar barinagi iken, Osmanli ile beraber gerileme, cehalet ve kisirlik kiskacina girmistir.” Araplar’in isyanlarina Ittihatçi Cemal Pasa yangina körükle yaklasir gibi gitti. Genis yetkilerle Halep, Sam ve Hicaz eyaletlerinin basina getirildi. Arap esrafindan bir çok kisiyi ihanet ithamiyla Divan-i Harb-i Örfî’ye vererek idam ettirdi. Idam edilenler arasinda bölgenin ileri gelen alim ve erenleri de bulunuyordu. Emperyalistler bu idamlari kullanarak Osmanli aleyhindeki kampanyalarini artirdilar. Cemal Pasa’nin bu kritik günlerde Araplar’in dinî egitimlerine de karisarak Türkçe mecburiyeti getirmesi, tepkilerin iyice artmasina sebep oldu. Ingilizler’in niyeti Osmanli’yi Ortadogu’dan tamamen çikararak Anadolu’ya sikistirmak, egemen oldugu topraklari ellerinden almakti. Organize ettikleri 1908 darbesi ile Sultan Abdülhamid Han’i tasfiye ettirmeyi basarmislardi. Ittihat ve Terakki iktidarinin zaaflarini kullanarak Trablusgarp, Balkanlar, Girit gibi önemli topraklarin Osmanli’nin elinden çikmasina sebep olmuslardi. Osmanli’nin Birinci Dünya Savasi’na sokularak artik ortadan kaldirmasi asamasina gelinmisti. Lawrence bu amaçlarini 18 Eylül 1914’de yazdigi bir mektupta söyle dile getiriyordu: “Türkler’in savasa girmek niyetinde olmadiklarini korkuyla seziyorum. Çünkü onlari Anadolu’ya sikistirmak ve dahasi orada bile vesayet altina almak önemli bir gelisme olacaktir. Her sey, Enver’in yeniden basi bos birakilmasina dayanir.” Bu amaci gerçeklestirmek için en uygun zemin ise, Araplar’in ayaklandirilarak Osmanli’nin savasa çekilmesiydi. Devreye Serif Hüseyin’i soktular ve “Halifelik gerçekte Arap soyundan gelen birinin hakkidir. Halifelik merkezi de Mekke ve Medine’dir. Araplar ancak bu güce erisince, Allah’in yardimiyla kurtulacaklardir.” fikirlerini propaganda araci olarak kullandilar. Serif Hüseyin ise büyük hayaller kuruyor, Lawrence ile görüsürken söyle diyordu: “Önerilirse, Türkler’i Istanbul ve Erzurum’a dek kovalayacagiz!” Önüne yigilan silahlar ve Ingiliz altinlarina güvenirken, emperyalistlerin masasi oldugunu farkedemiyordu. Serif Hüseyin, 4 Ekim 1918’de arkadasi R. H. Scott’a yazdigi mektupta söyle diyordu: “Garip ve küçük bir gruptuk ama Ortadogu’da tarihin seyrini degistirdigimizi saniyorum. Güçlü devletlerin, Araplar’in yasamalarini nasil saglayacaklarini merak ediyorum.” Sonuçta emperyalistler Araplar’a istediklerini tabii ki vermedi. Ne Serif Hüseyin halife olabildi, ne de Islâm birligi kaldi. Ortadogu’da barisi ve huzuru ortadan kaldirdilar. Siyonistler, Abdülhamid Han’a yaptiramadiklarini, Jön Türkler ve Ingilizler’i kullanarak basardilar. 1920-1947 yillari arasinda dünya siyasi dengelerini kullanarak Israil devletini olgunlastirdilar. 1947’de de bagimsiz Israil’i kurdular. Akdeniz’den Hint Okyanusu’na kadar uzanan topraklarda çogu birbiriyle kavgali ondokuz Arap devleti ise, dil ve din birligine ragmen, hiçbir zaman Osmanli çatisi altindaki 400 yillik dirlik ve düzenliklerine kavusamadilar. 'Büyük Hayallerimiz Vardi...' Kimi Araplar arasinda “altinlari tasiyan adam” olarak anilan Lawrence’in mezari üzerinde bulunan ve 20 mayis 1985’de The Guardian adli Ingiliz gazetesinde yayinlanan “Ihanete ugramis milyonlarca Arap adina” baslikli su not aldanmanin ve aldatilmanin aci ifadesiydi: “Biz Araplar’in büyük düsleri vardi. Sizin ve yönetiminizin yardimlariyla yalniz Osmanli’dan özgürlügümüzü kazanmakla kalmayip, ayni zamanda 500 yillik isgalden sonra, bir ulus olarak kendi kimlik ve gururumuzu yeniden kazanacagimizi umut etmistik. Heyhat, Lawrence! Ölümünüzden 50 yil sonra, bugün Arap dünyasi savaslarla, komplolarla ve bölünmelerle kayniyor ve gelecegimiz karanlik görünüyor.” Emperyalistler Osmanli Imparatorlugu’nu tarihe gömdüler ama Ingilizler Serif Hüseyin’e verdikleri sözü de tutmadilar. Islâm alemi lidersiz kaldi. Serif Hüseyin ihanetinin bedelini yine bir ihanetle ödedi. Vahhabiler tarafindan tahttan indirildi. Amman’da hasta yataginda iken, disarida çalinmakta olan Izmir Marsi’nin odaya girmesini önlemek için pencereyi kapatan ogluna söyle dedigi nakledilir: “Evlat, o pencereyi niçin kapatiyorsun? Izmir Marsi’nin eski günleri bana hatirlatmamasi için degil mi? Ben velinimetime ihanet etmis asi bir kulum, günahim büyüktür. Kral olacagimi düsündüm. Allah beni sürgüne düsürdü. Hasta olup buraya sigindim. Aç pencereyi de su marsi dinleyeyim. Duydugum vicdan azabinin siddeti, o eski hatiralarin canlanmasi ile büsbütün artsin. Bu dünyada çektigim izdirap ve vicdan azabi büsbütün agirlassin. Ta ki Cenab-i Hak, bu günahkâr kulunu dünyada affederek ahirette, hesap gününde cezadan korusun!” Kaynak: Semerkand dergisi, 06/2001 [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Günün ilk namazı hangi namazdır
Cevap yaz
Ana sayfa
Forumlar
İSLAMİ PAYLAŞIMLAR
İslam ve Osmanlı Tarihi
Muhtelif Konular
Kanayan Yara : ORTADOGU
Üst
Alt