Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Ana sayfa
Forumlar
KÜLTÜR,EDEBİYAT MİZAH
Edebi, fikri, duygusal yazılarımız
Kanaatkârlık
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="Hasret" data-source="post: 13817" data-attributes="member: 160"><p><em><span style="font-size: 12px"><strong>Kanaatkârlık</strong></span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px"></span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px">Kanaatkârlığın insan hayatında çok önemli olduğunu bir de bütün filozof ve düşünürlerin bu konuya kafa yormuş ve insanlara rehberlik etmiş olmasından anlıyoruz. </span><span style="font-size: 12px"></span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px"></span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px">Sokrat: </span><span style="font-size: 12px"><strong>Sahip olduğu ile kanaat etmeyen, sahip olmak istediğini ile de kanaat etmez.</strong></span> <span style="font-size: 12px"></span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px">Lao-Tzu (Çinli filozof): <strong>Kanaat eden zengindir. </strong></span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px">Buda (Budizmin kurucusu): Sağlık en büyük armağan, bağlılık en iyi ilişki, kanaatkârlık en büyük servettir. </span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px">Benjamin Franklin: <strong>Kanaatkârlık, fakiri zengin; kanaatsizlik ise, zengini fakir yapar. </strong></span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px">Charles Dickens (İngiliz romancı):<strong> Neşe ve kanaatkârlık en büyük güzelleştiricidir. </strong></span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px">Rochefoucauld (Fransız yazar): <strong>Kanaatkârlığı kendi içimizde bulamazsak, onu başka yerde aramanın anlamı yoktur. </strong></span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px">Fred A. Allen (Americalı komedyen):<strong> <span style="color: #000000">Tabutuma sığmayacak hiçbir şeyin sahibi olmak istemem. </span></strong></span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px">Yukarıdaki düşünürlerin değerli yorumlarının ortak bir noktası, kanaatkârlık denen kavramdır. </span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px">Ancak, kanaat ile birlikte tevekkül, kanaatkârlığı hem tamamlar hem de onun gerçek anlamını açıklar. Şöyle ki,<strong> kanaatkârlığımız, yani sahip olduklarımızla mutlu olmamız, mevcuda rıza göstermemizin gerekçesi tevekküldür. </strong></span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px"></span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px">Yani, </span><span style="font-size: 12px">Allah’a nihai ve mutlak şekilde güvenmemiz nedeniyle, her türlü neticeyi hoşnutlukla karşılar ve ona rıza gösteririz. Tevekkül sahibi olduğumuz için, her şeye peşinen kanaat ederiz. Kanaatkârlığımızın dayanağı tevekküldür. </span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px"></span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px">Ancak, kanaatkârlık ve tevekkül yanlış anlamaya ve yanlış uygulanmaya son derece müsait iki kavramdır. Gerçeği söylemek gerekirse, kanaatkârlık ve tevekkül, İslâm dünyasında pasifliğin, randımansızlığın, duyarsızlığın, çağa ayak uyduramamanın mazereti olarak takdim edilegelmiştir, hâlâ edilmektedir. </span><span style="font-size: 12px"></span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px"></span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px">Tabii ki, kanaat ve tevekkül ilerlemeyi engellemiştir şeklinde bir yargı tamamen saçmadır. Ama, atalet ve bağnazlığın mazereti olarak tevekkül ve kanaat mefhumları istismar edilmiştir.</span> <span style="font-size: 12px"></span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px"></span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px">Batı dünyası, tevekkül ve kanaati bir türlü kavrayamamış ve İslâm dünyasının son dönemlerdeki ekonomik geriliğini bu iki mefhuma bağlayarak, çok kolay ama yanlış bir analiz içine girmiştir. </span><span style="font-size: 12px"></span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px">Müslümanların ve Hristiyanların ortak bir hatasını, idraksizliğini Said-i Nursî düzeltiyor ve aynen diyor ki: </span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px"><strong>“Sebepler dünyasında sebeplere başvurmamak tembellik,</strong></span> <span style="font-size: 12px"></span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px"><strong>sebeplere başvurduktan sonra sonucu kabul etmek tevekkül,</strong></span> <span style="font-size: 12px"></span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px"><strong>bütün sebeplere başvurduktan sonra kısmetine düşeni benimsemek ise kanaattir.”</strong></span> <span style="font-size: 12px"></span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px"></span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px">Kanaat, insanın çalışma eğilimini güçlendiren bir tavırdır. İnsan sürekli daha fazlasını elde etmeye gayret etmelidir, çünkü mevcutla yetinmek himmetsizliği gösterir. Çalışmak, kazanmak vs. gibi fıtrî kanunlara karşı ihmalkârlığın cezası da fakirlik ve sefalettir. </span><span style="font-size: 12px"></span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px"></span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px">Yani, dürüstlükten şaşmamak koşuluyla, bir Müslüman var gücüyle çalışacaktır. Bu hususta, Amerikalı’dan, Alman’dan, Japon’dan aşağı kalmamıza hiç lüzum yok. Hatta, ülkemizin durumu veya kişisel yahut ailevî hâlimiz gerektiriyorsa, onlardan daha fazla çalışmamız son derecede doğal. </span><span style="font-size: 12px"></span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px"></span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px">Peki, çalışmamızın sonuçlarını nasıl karşılayacağız? </span><span style="font-size: 12px"></span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px">İşte, (bilinçli) Müslüman’ın farkı bu noktada ortaya çıkar; bütün iyi niyetine rağmen, sonuçlar önceden plânlandığı gibi çıkmazsa bile isyan etmez. </span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px">İngiliz şair Charles Lamb, Müslüman olmamasına rağmen bu durumu sezinlemiş ve <strong>“Aza kanaat ederim, ama daha fazlasını arzu ederim” demiştir. </strong></span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px"></span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px"> Yazar: </span><span style="font-size: 12px"></span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px">Sami Uslu</span></em></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="Hasret, post: 13817, member: 160"] [I][SIZE=3][B]Kanaatkârlık[/B] Kanaatkârlığın insan hayatında çok önemli olduğunu bir de bütün filozof ve düşünürlerin bu konuya kafa yormuş ve insanlara rehberlik etmiş olmasından anlıyoruz. [/SIZE][SIZE=3] Sokrat: [/SIZE][SIZE=3][B]Sahip olduğu ile kanaat etmeyen, sahip olmak istediğini ile de kanaat etmez.[/B][/SIZE] [SIZE=3] Lao-Tzu (Çinli filozof): [B]Kanaat eden zengindir. [/B] Buda (Budizmin kurucusu): Sağlık en büyük armağan, bağlılık en iyi ilişki, kanaatkârlık en büyük servettir. Benjamin Franklin: [B]Kanaatkârlık, fakiri zengin; kanaatsizlik ise, zengini fakir yapar. [/B] Charles Dickens (İngiliz romancı):[B] Neşe ve kanaatkârlık en büyük güzelleştiricidir. [/B] Rochefoucauld (Fransız yazar): [B]Kanaatkârlığı kendi içimizde bulamazsak, onu başka yerde aramanın anlamı yoktur. [/B] Fred A. Allen (Americalı komedyen):[B] [COLOR=#000000]Tabutuma sığmayacak hiçbir şeyin sahibi olmak istemem. [/COLOR][/B] Yukarıdaki düşünürlerin değerli yorumlarının ortak bir noktası, kanaatkârlık denen kavramdır. Ancak, kanaat ile birlikte tevekkül, kanaatkârlığı hem tamamlar hem de onun gerçek anlamını açıklar. Şöyle ki,[B] kanaatkârlığımız, yani sahip olduklarımızla mutlu olmamız, mevcuda rıza göstermemizin gerekçesi tevekküldür. [/B] Yani, [/SIZE][SIZE=3]Allah’a nihai ve mutlak şekilde güvenmemiz nedeniyle, her türlü neticeyi hoşnutlukla karşılar ve ona rıza gösteririz. Tevekkül sahibi olduğumuz için, her şeye peşinen kanaat ederiz. Kanaatkârlığımızın dayanağı tevekküldür. Ancak, kanaatkârlık ve tevekkül yanlış anlamaya ve yanlış uygulanmaya son derece müsait iki kavramdır. Gerçeği söylemek gerekirse, kanaatkârlık ve tevekkül, İslâm dünyasında pasifliğin, randımansızlığın, duyarsızlığın, çağa ayak uyduramamanın mazereti olarak takdim edilegelmiştir, hâlâ edilmektedir. [/SIZE][SIZE=3] Tabii ki, kanaat ve tevekkül ilerlemeyi engellemiştir şeklinde bir yargı tamamen saçmadır. Ama, atalet ve bağnazlığın mazereti olarak tevekkül ve kanaat mefhumları istismar edilmiştir.[/SIZE] [SIZE=3] Batı dünyası, tevekkül ve kanaati bir türlü kavrayamamış ve İslâm dünyasının son dönemlerdeki ekonomik geriliğini bu iki mefhuma bağlayarak, çok kolay ama yanlış bir analiz içine girmiştir. [/SIZE][SIZE=3] Müslümanların ve Hristiyanların ortak bir hatasını, idraksizliğini Said-i Nursî düzeltiyor ve aynen diyor ki: [B]“Sebepler dünyasında sebeplere başvurmamak tembellik,[/B][/SIZE] [SIZE=3] [B]sebeplere başvurduktan sonra sonucu kabul etmek tevekkül,[/B][/SIZE] [SIZE=3] [B]bütün sebeplere başvurduktan sonra kısmetine düşeni benimsemek ise kanaattir.”[/B][/SIZE] [SIZE=3] Kanaat, insanın çalışma eğilimini güçlendiren bir tavırdır. İnsan sürekli daha fazlasını elde etmeye gayret etmelidir, çünkü mevcutla yetinmek himmetsizliği gösterir. Çalışmak, kazanmak vs. gibi fıtrî kanunlara karşı ihmalkârlığın cezası da fakirlik ve sefalettir. [/SIZE][SIZE=3] Yani, dürüstlükten şaşmamak koşuluyla, bir Müslüman var gücüyle çalışacaktır. Bu hususta, Amerikalı’dan, Alman’dan, Japon’dan aşağı kalmamıza hiç lüzum yok. Hatta, ülkemizin durumu veya kişisel yahut ailevî hâlimiz gerektiriyorsa, onlardan daha fazla çalışmamız son derecede doğal. [/SIZE][SIZE=3] Peki, çalışmamızın sonuçlarını nasıl karşılayacağız? [/SIZE][SIZE=3] İşte, (bilinçli) Müslüman’ın farkı bu noktada ortaya çıkar; bütün iyi niyetine rağmen, sonuçlar önceden plânlandığı gibi çıkmazsa bile isyan etmez. İngiliz şair Charles Lamb, Müslüman olmamasına rağmen bu durumu sezinlemiş ve [B]“Aza kanaat ederim, ama daha fazlasını arzu ederim” demiştir. [/B] Yazar: [/SIZE][SIZE=3] Sami Uslu[/SIZE][/I] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Günün ilk namazı hangi namazdır
Cevap yaz
Ana sayfa
Forumlar
KÜLTÜR,EDEBİYAT MİZAH
Edebi, fikri, duygusal yazılarımız
Kanaatkârlık
Üst
Alt