- Katılım
- 26 Temmuz 2011
- Mesajlar
- 19,432
- Tepkime puanı
- 185

Bütün peygamberlerin temel görevi, kalpleri Allah’a çevirmektir...
Bütün ilahi kitaplar, insanları zulmetten nura, batıldan hakka, kötülükten hayra, hayvaniyetten insanlığa çıkarmak için gönderilmiştir.
Dinin hedefi insandır. İnsandaki hedef nokta kalptir. Kalbin en mühim vazifesi iman ve sevgidir...
Sevginin sonu, teslimiyet ve taattır. Yakinen inanmayan kimsenin sevgisi yalan, teslimiyeti riya, taatı taklittir.
Asıl mesele, harbi değil, kalbi kazanmaktır; kaleye değil, kalbe girmektir...
İslam’ın istediği, kelle değil, kalptir. Kalbini kazanamadığımız insan bizden değildir...
Allahu Tealâ’nın bütün cihad emirleri, kalbi fethetmek için verilmiştir...
İlk fethedilecek yer kendi kalbimizdir. İlk teslim alınacak kimse, kendi nefsimizdir...
Kalbi gaflet ile ölü olan bir kimse, başkasına hayat sebebi olamaz...
Eşyaya köle, şehvetine esir olan bir nefis, gerçek hürriyetin tadını alamaz ve başkasına tattıramaz.
Gerçek mü’minin bütün derdi Allah’ın rızasıdır. Biricik hedefi O’nun tanınmasıdır, tek beklentisi O’nun sevilmesidir. Çünkü gerçek sevgiye ve övgüye sadece O layıktır...
Kalbin huzuru ancak bu sevgi ile mümkündür.
İmansız paslı yürek, sinede yüktür; onun derdi dünyalardan büyüktür..
Kalbin ilacı ilahi sevgidir. İnsan ancak bu sevgi ile insandır.
Bu sevginin kalplere ulaşması için ne yapılsa azdır.Bir Zikir İçin Çekilen Bin Çile
İşte bütün Peygamberler, alimler, veliler, mücahidler, cömertler, şehitler hep bu uğurda mal ve can vermişlerdir. Yani, Yüce Mevla’nın adını duyurmak, kalplere O’nu tanıtmak, sevdirmek ve insanları hiç bitmeyen bir sevgiye erdirmek için çırpınmışlardır...
Birilerini öldürmek için değil, diriltmek için hesap yapmışlardır..
İntikam için değil, ihya için yola çıkmışlardır.
Çünkü, bu ümmetin Peygamberi Hz. Muhammed Mustafa (A.S.) böyle yapmıştır ve böyle emretmiştir.
Allahu Tealâ’nın muradı budur. Şu örneği iyi düşünelim:
Efendimiz (A.S.), Mekke’de iken Allah’ın adını duyurmak ve yüce daveti yaymak için Tâif’e gitti..
Sevgi ve merhametle halkı hak dine davet etti.
Onlar iman etmedikleri gibi, edepsizce karşılık verdiler. Şehrin ayak takımını ayarttılar; taşlı sopalı üzerine saldılar, saadetli ayaklarını kanattılar.
Efendimiz (A.S.) kendisini bir bağa zor attı. Cenab-ı Hak, Habibinin sabır ve aşkını göstermek için,
düşmanlarına imkan veriyordu.
Cebrail (A.S.) manzaraya dayanamadı, imdada yetişti.
Yanında dağların meleği de vardı. Efendimize meleği gösterdi; “emir ver şu dağı bu edebsizlerin üzerlerine kapatsın, hepsi helak olsunlar” dedi.
Rahmet Peygamberi (A.S.), Yüce Rabbin aşkına acısını unuttu, intikam hislerini yuttu ve “Hayır, hayatta kalsınlar. Bunlar bana böyle davrandı, fakat ben bunların zürriyetlerinden ‘lâ ilâhe illallah’ diyecek bir neslin geleceğini ümid ediyorum” buyurdu.
Allahu Ekber..
Muhammed Emin Gül
https://www.youtube.com/watch?v=A_dO74jucE4