Kalp Kırma Nefsini Kır

Gönül sızım

Özel Kardeşimiz
Yönetici
Süper Mod
Moderatör
Katılım
26 Temmuz 2011
Mesajlar
19,432
Tepkime puanı
185
thumb-jpg.683


İnsan bâzen yapmak istediğinin, söylemek istediğinin tam tersini yapar ya hani, işte dün akşam yaşadığım şeyin en kısa ve doğru açıklaması bu olsa gerek. Çok değer verdiğim bir arkadaşımı zihnimde sürekli yerini değiştirdiğim düşünceleri koyacak yer bulamadım diye öfkeden çıldırmak üzere olduğum bir anda fütursuzca kırdım.

Elimi nasırlaştırmaya başlayan düşünce çuvallarının ağırlığını, arkadaşımı kırarak hafifleteceğimi sandım herhalde. Ama hiç de öyle olmadı.

O öyle bir insan ki benim hâlimi anladı da, “Sana, sen iyi hissedene kadar hiçbir şey demeyeceğim” diyerek sukut etti. Ağzımdan çıkan onca söze, yersiz eleştirilere, yanlış anlamalarıma sadece sukut etti.

O’nu, her kötü anımda muhabbet şırıngasıyla bana teselli aşılayan, her mutlu anımda gülücüklerime ortak olan arkadaşımı kırdığımı fark edince, elimdeki çuvalları hışımla bir kenara attım. O an tek isteğim, kırdığım kalbi nasıl onaracağım sorusuna cevap bulmaktı.

Bir kez daha anladım ki kırılan kalbin onarılması çok zormuş, tıpkı öfkelenen insanın susmasının zor olduğu gibi.

Bir kez daha anladım ki asıl mâhâret kırık bir kalbi tamir etmek değil, kalp kırmadan önce ağza terazi koyup her kelimeyi tartarak seçmek, ağızdan çıkmadan her kelimeyi, her cümleyi ölçmek, biçmekmiş.

Çok az insanın başarabildiği mühim bir şey: Ölçülü konuşmak.
Hâlbuki ağızdan çıkan her kötü cümlenin telafisinin bâzen mümkün olmadığını hepimiz biliriz. Tarih, birbirine sadece bir kelime yüzünden küs olan ve küs ölen kardeşlerin, akrabaların en yakından şahidi…

Tıpkı alelâde, “laf olsun” diye söylenen bazı sözlerin sonunun elîm bir azap olduğuna meleklerin şahit olduğu gibi:

Ebû Hüreyre radıyallahu anh´den rivayet edildiğine göre o, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem´i şöyle buyururken dinlemiştir: "Kul, iyice düşünüp taşınmadan bir söz söyleyiverir de bu yüzden cehennemin, doğu ile batı arasından daha uzak bir yerine düşer gider". (Buhârî, Rikak 23)

Ben kalp kırdım. Az önce yerden alıp sırtladığım çuvallar daha da ağırlaşırken, gözümden süzülen yaşlar birbiriyle yarıştı. Keşke susabilseydim cümlesi beynimi tırmaladı, elimdeki nasırlar canımı daha çok acıttı. Uykum kaçtı… Tıpkı neşem gibi.
O yüzden diyorum ki, insan, illa kıracaksa bir şey, o, mâsûm bir kalp yerine, her gün daha da şımarttığı nefs-i hevâsı olsun…
Mine Taşdemir
 
Üst Alt