Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Ana sayfa
Forumlar
İSLAMİ PAYLAŞIMLAR
Tasavvuf
Kalemin dili
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="elifgibi" data-source="post: 8564" data-attributes="member: 149"><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: green">Tasavvuf, “safa ve vefa” gözetmektir. Safa, kalbin ve nefsin temizlenmesidir. ...Bu safa, dünya malıyla servetiyle ele geçmez, ancak Rabbanî bir ikramdır. Vefa ise Allah’a kulluk, itaat ve bağlılıktır.</span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: green">Herkes Allah’ın kuludur. Fakat gerçekte ise, ben Allah’ın kuluyum, demek için kalbin, benliğin temizlenmesi, ibadet ve taate dikkat edilme...si şarttır. Tasavvuf, bu halin elde edilmesine vesiledir.</span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: green">Fakat tasavvuf yoluna girenlerin şu dört adımı bilmesi gerekir:</span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: green">Birinci adım: Allah’ın zatını, isimlerini, sıfatlarını bilip ona göre hareket etmektir. O’nun rahmetine sığınıp, gazabını çekecek davranışlardan kaçınmaktır.</span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: green">İkincisi: Kendi nefsini, onun isteklerini, bunların doğurduğu şerleri bilmek ve nefsi şerlerden muhafaza</span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: green">etmektir.</span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: green">Üçüncüsü: Şeytanı, onun düşmanlığını bilmektir. Nefs kemale ermemiş ise şeytan onu kullanarak insanı yoldan çıkarır, fakat nefs kemale erince şeytan kendine bir yol bulamaz. Kalelere ve kilitli yerlere hırsız giremediği gibi, nefs temizlenir kâmil olursa şeytan insan vücudunda bir arkadaş bulamadığı için içeri giremez. “Şeytan bana çok vesvese veriyor.” diyenin nefsine şeytan musallat olmuştur. Şeytandan şikayet etmek nefsin acizliğinin işaretidir.</span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: green">Dördüncüsü: Dünyanın hakikatte ne olduğunu bilmek ve onu Allah ve Rasulü’nün emrettiği tarzda kullanmaktır. Zannedildiği gibi tasavvuf dünyadan nefret etmez. Dünyasız tasavvufî hayat ve ahiret de olmaz. Tasavvufun dünyayı reddettiği yönü, şerlere vasıta olması ve dünya sevgisinin Allah’ı unutmaya sebep olmasından dolayıdır. Yoksa bir insan dünyayı ahiret için kullanıyorsa o insan kâmildir, velidir.</span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: green">İşte bütün bunlarla birlikte öyle kâmil insanların, velilerin yanına gitmek, gönüllerin dünya sevgisinden kurtulmasına sebep olur. Evliya ile oturup kalkanın kalbi Allah ile, ahiret ile meşgul olmaya başlar. Allah’ı hatırlatan, O’nu anmaya sebep kişiyle birlikte olmak, işlerimizin, ibadetlerimizin düzelmesine vesile olur.</span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: green">Veli fitnelerden sakınır. Bela ve musibetlere karşı Allah Tealâ’nın verdiği ilim ve marifetle sabır gösterir. İhlâsla bezenmiş, riyadan temizlenmiştir. Yüzü tebessüm eder ama kalbi mahzundur. Mahzun olması hakkıyla kulluk edememesindendir. Ahiret endişesinden, korkusundandır. Nimetlerin çokluğunu görür, hesabın çetinliğini düşünür, bundan dolayı da endişe eder.</span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: green">Kendi yanlarına gelenlerin de ahiretlerinin iyi olmasını ister, onların hidayetine, istikametine vesile olurlar. Velilerin en büyük kerametleri de budur. Gayenin gerçekleşmesi için gerektiğinde başka kerametleri de görülür.</span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: green">Keramet, Allah Tealâ’nın veli kullarına bir ikramıdır. Mesela Kur’an-ı Kerim’de bildirildiği gibi Hz. Meryem annemize şöyle hitap edilmiştir: “(Kuru) hurma dalını kendine doğru silkele, üzerine taze hurmalar dökülsün.” (Meryem, 25). Hz. Meryem annemiz suyu olmayan, kuru bir vadiye gelmiş, kuru bir hurma ağacının dibinde doğum sancısı çekmiştir. Kuru hurma ağacından hurma dökülmesi imkansızdır. Allah Tealâ’nın kudretiyle bu hal meydana gelmiş ve Meryem annemizin kerametine delil olmuştur. Çünkü o Allah dostu bir insandır. Kalbi bütünüyle Hakk’a yönelmiştir. Dünya endişesinden, mâsivâdan kurtulmuştur.</span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: green">Bir insanda böyle bir kalp yoksa, o kişi Allah’tan başka bir şeye bağlı olmayan böyle bir arif aramalı, bulunca da o gönlün hoşnutluğunu kazanmaya çalışmalıdır. Bu çaba onun gönlünü temizleyecek, selim bir kalp sahibi olmasına sebep olacaktır.</span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: green">Zaten dünya hayatında en önemli işimiz de, ne malın, ne evladın fayda vereceği gün gelmeden selim bir kalbe sahip olmaktır.</span></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="elifgibi, post: 8564, member: 149"] [SIZE=3][COLOR=green]Tasavvuf, “safa ve vefa” gözetmektir. Safa, kalbin ve nefsin temizlenmesidir. ...Bu safa, dünya malıyla servetiyle ele geçmez, ancak Rabbanî bir ikramdır. Vefa ise Allah’a kulluk, itaat ve bağlılıktır. Herkes Allah’ın kuludur. Fakat gerçekte ise, ben Allah’ın kuluyum, demek için kalbin, benliğin temizlenmesi, ibadet ve taate dikkat edilme...si şarttır. Tasavvuf, bu halin elde edilmesine vesiledir. Fakat tasavvuf yoluna girenlerin şu dört adımı bilmesi gerekir: Birinci adım: Allah’ın zatını, isimlerini, sıfatlarını bilip ona göre hareket etmektir. O’nun rahmetine sığınıp, gazabını çekecek davranışlardan kaçınmaktır. İkincisi: Kendi nefsini, onun isteklerini, bunların doğurduğu şerleri bilmek ve nefsi şerlerden muhafaza etmektir. Üçüncüsü: Şeytanı, onun düşmanlığını bilmektir. Nefs kemale ermemiş ise şeytan onu kullanarak insanı yoldan çıkarır, fakat nefs kemale erince şeytan kendine bir yol bulamaz. Kalelere ve kilitli yerlere hırsız giremediği gibi, nefs temizlenir kâmil olursa şeytan insan vücudunda bir arkadaş bulamadığı için içeri giremez. “Şeytan bana çok vesvese veriyor.” diyenin nefsine şeytan musallat olmuştur. Şeytandan şikayet etmek nefsin acizliğinin işaretidir. Dördüncüsü: Dünyanın hakikatte ne olduğunu bilmek ve onu Allah ve Rasulü’nün emrettiği tarzda kullanmaktır. Zannedildiği gibi tasavvuf dünyadan nefret etmez. Dünyasız tasavvufî hayat ve ahiret de olmaz. Tasavvufun dünyayı reddettiği yönü, şerlere vasıta olması ve dünya sevgisinin Allah’ı unutmaya sebep olmasından dolayıdır. Yoksa bir insan dünyayı ahiret için kullanıyorsa o insan kâmildir, velidir. İşte bütün bunlarla birlikte öyle kâmil insanların, velilerin yanına gitmek, gönüllerin dünya sevgisinden kurtulmasına sebep olur. Evliya ile oturup kalkanın kalbi Allah ile, ahiret ile meşgul olmaya başlar. Allah’ı hatırlatan, O’nu anmaya sebep kişiyle birlikte olmak, işlerimizin, ibadetlerimizin düzelmesine vesile olur. Veli fitnelerden sakınır. Bela ve musibetlere karşı Allah Tealâ’nın verdiği ilim ve marifetle sabır gösterir. İhlâsla bezenmiş, riyadan temizlenmiştir. Yüzü tebessüm eder ama kalbi mahzundur. Mahzun olması hakkıyla kulluk edememesindendir. Ahiret endişesinden, korkusundandır. Nimetlerin çokluğunu görür, hesabın çetinliğini düşünür, bundan dolayı da endişe eder. Kendi yanlarına gelenlerin de ahiretlerinin iyi olmasını ister, onların hidayetine, istikametine vesile olurlar. Velilerin en büyük kerametleri de budur. Gayenin gerçekleşmesi için gerektiğinde başka kerametleri de görülür. Keramet, Allah Tealâ’nın veli kullarına bir ikramıdır. Mesela Kur’an-ı Kerim’de bildirildiği gibi Hz. Meryem annemize şöyle hitap edilmiştir: “(Kuru) hurma dalını kendine doğru silkele, üzerine taze hurmalar dökülsün.” (Meryem, 25). Hz. Meryem annemiz suyu olmayan, kuru bir vadiye gelmiş, kuru bir hurma ağacının dibinde doğum sancısı çekmiştir. Kuru hurma ağacından hurma dökülmesi imkansızdır. Allah Tealâ’nın kudretiyle bu hal meydana gelmiş ve Meryem annemizin kerametine delil olmuştur. Çünkü o Allah dostu bir insandır. Kalbi bütünüyle Hakk’a yönelmiştir. Dünya endişesinden, mâsivâdan kurtulmuştur. Bir insanda böyle bir kalp yoksa, o kişi Allah’tan başka bir şeye bağlı olmayan böyle bir arif aramalı, bulunca da o gönlün hoşnutluğunu kazanmaya çalışmalıdır. Bu çaba onun gönlünü temizleyecek, selim bir kalp sahibi olmasına sebep olacaktır. Zaten dünya hayatında en önemli işimiz de, ne malın, ne evladın fayda vereceği gün gelmeden selim bir kalbe sahip olmaktır.[/COLOR][/SIZE] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Günde beş vakit kıldığımız nedir?
Cevap yaz
Ana sayfa
Forumlar
İSLAMİ PAYLAŞIMLAR
Tasavvuf
Kalemin dili
Üst
Alt