Kalbim yine üzgün, yadım sanki sürgün!

Mustafa CİLASUN

Süper Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
1 Nisan 2011
Mesajlar
709
Tepkime puanı
0
Ne kadar haz alırdım
Sessizliğin iklimine dalar,
hülyaları aralardım

Ufkum için
ne yapardım, fikre muhtaç
izanla sukut eder yanardım

İşaret
taşlarından ne anlardım, henüz
aklı terbiye edilmemiş bir heyecandım

Nezaman
şefkatin sesini duysam
İçim burkulur susardım,
titreyen yüreğime nasıl anlatırdım

Her vakit
hüznün kuşatan hicranında mı
yaşayacaktım, içimi kme açacaktım

Gülmeye
hasret yüzüm,
solmaya amade umudum,
nasıl felaha ulaşacak diye sorardım

Yorgun bir
nefes mecalindeyim
Ne vakit nakşeden izleri
aralasam sanki hüzün sahilindeyin

Ummanın
kuşatan efkarını nasıl şehrederim,
mızrabın ahını anlamayan kederim

Hangi
saza nazar etsem
sinemde kalmış bir ah u zar
hissederim, sukut benimdir neyleyim

Hangi
güzel ismi zikretsem
Nefesin müddetinde ki
mecnun halini şehretmek için irkilsem

Garipliğin
ruhuma zerkettiği hicranı bir
bir ibretle derlesem ve tefekkür etsem

Ötenin
firkatine divane gibi
erişsem, aşktan söz eden
kimse hiç hor görmeden dinlesem

Umudu kuruyan
canına aldırmaz
Can, canana ram ise
hevesin gamından kurtulamaz

Hakikatten
kim anlamaz, nefsini esir
olan haktan yana kefilliğe aldırmaz

İnsan
ruhunun sesidir,
beden elbisesi aşkın firkatine
amadedir, yalanla yol almaz

Haline
yabancı olan nedir, kimdir
Muhakeme etmek için sual
etmeyen nasıl bir hasen-i payedir

İcmali olmayan
herşey eşik için bahanedir,
tafsili için akıl ve azim gereklidir

İradesi olan
kim varsa mizanın sezgisinden
arimidir, hala mağfiret eden söyle kimdir

İçine şüphe
düşerse, gale al cayma

Seni ruhundan
uzaklaştıran hangi
saikse medet umup paralanma

Hiçbir hali
hesapsız sanma,
nefesin müddeti içinde ki
düşeceği sancıyı unutma

Ele bakan,
gözü aranan, dizi tutmayan,
konuşmaktan aciz olan kimse hor görüp somurtma



Mustafa CİLASUN
 
Üst Alt