- Katılım
- 26 Temmuz 2011
- Mesajlar
- 19,432
- Tepkime puanı
- 185

TAŞ KALPLİ İNSANLARA ,KIZMIYORUM, ONLARA ACIYORUM...
Kalbimiz, o iyi olursa her şeyin iyi olduğu, çok önemli ve belki de en temel yanımız. Bu yüzden onu korumak, iyi olmasına çalışmak en öncelikli işimiz. Aksi halde onun kötülüğü bizim ıstırabımız olacak.
Katı kalplilik, kalbin isyanıdır. Yüce Yaratıcımızın özel hasletlerle yarattığı kalbimiz, kendisini taşıyan insan tarafından taşlaşmış hale getirilmekten hiç huzur duyabilir mi?
Sükûn ve huzur deryasından gelen kalp bu fıtrî tecrübesini yaşayamadığı zaman isyanının dışavurumu olarak insana beklenmedik davranışlar yaptırabilir.
kalbini huzursuz eden insanın kendisi de huzursuz olacaktır.
Merhametsiz birine “katı kalpli” dediğimizde bir bilebilsek o kalp ne kadar üzgündür… Çünkü kalbin kendisi bizatihi katı değildir ki! Onun katılaşması, insanın diğer yaratılanları sevememesinden ve onlarla rekabet halinde olmasından kaynaklanan nefsinin katılaşmasındandır.
Peygamber Efendimiz s.a.v. bundan dolayı kalp katılığını insanın cehennemlik olduğunun alameti olarak bildirmiştir: “Cehennemlikleri size haber vereyim mi? Onlar katı yürekli, cimri ve kibirli kimselerdir.”
Kalp katılığı cahil insanların temel özelliğidir. Cehalet, kendinden, kalbindekinden, kâinattaki Allah’ın ayetlerinden haberdar olmamak demektir.
Mevlâna Hazretleri, “Cahil olanların merhameti ve lütfu azdır.” buyurmaktadır. Acziyetini bilmeyen insan cahildir. Acizliğini bilen kişi hiç merhametsiz olabilir mi?
Hz. Cerir r.a.’ın rivayet ettiğine göre, Rasulullah s.a.v. şöyle buyurmuşlardır: “Allah, insanlara merhamet etmeyene rahmette bulunmaz.”
İnsan, Allah’ın yarattığı diğer insanları görmezden gelerek, onlara eziyet ederek Allah’a ulaşabileceğini mi sanır?
Allah’ın rahmetine ulaşabilmenin yolu, yine O’nun yarattıklarına merhametimizden geçer.
Hayatımızdaki en temel imtihanımız, insanlar, hayvanlar, bitkiler, dağlar, denizler, yani kısaca yaratılmış olanlarla ilişkilerimizde gizlidir.
Kalbimiz var olanlarla karşılaştıkça onları nasıl algılıyor? Hangi anlam kalıplarıyla varlığı değerlendirebiliyoruz?
Günümüz insanının en sık karşılaştığı ruhî rahatsızlıkların başında gelen depresyonun temel sebeplerinden biri, kalbin katılaşması sonucu insanın merhametsizleşmesidir.
Depresyonun temelinde tatmin olmayan istek ve arzular dizisinin yattığını bilmekteyiz.
İnsan hırsıyla, kıskançlığıyla, başkalarıyla sonu gelmez rekabetiyle bir türlü tatmin olamamakta ve bu tatminsizliğini kasvetiyle etrafına da bulaştırmaktadır.
Katı kalpli olan, hiç kimseye merhamet etmez. Sevincinde de üzüntüsünde de gözlerinden yaş gelmez. Çünkü gözlerinin kuru olması kalbinin katılığına işarettir.
kalplerimiz taslaşmadan insanlığımızı daha fazla yitirmeden birbirimize karsı daha duyarlı olmamız gerektiğini düşünüyorum..
Katı kalpli insanlar,Gönül kayalıklarında paramparça olmuştur mihenkleri.
Nereye vuracak ve sözünü tartacak? O altın ile bakırı birbirinden ayıramaz artık.
Olur olmaz yerde kelâm eder, ya baş kırar, ya da göz çıkarır .
Dağlara taşlara verilseydi insana ait kulluk sorumluluğu bu ezikliğin içinde parçalanır yerle bir olurdu ayrıca.bu sorumlluğun farkında olmaktan öyle sorumsuz vicdansız etten kalpler var ki;sadece insan olabilmenin verdiği zevkten bile uzak,hayvanlık alemindeki, şefkati bile aratacak kadar yoksun...
Şimdi yoklayalım yüreğimizi taşlaşmış mı?
Rabbimin adını duyduğumuzda yüreğimiz, Korkusundan titriyor mu. O cc. hissedebiliyormuyuz..