Kaktüs, özellikleri, bakımı, yetiştirilmesi,

Turab

Teknik Ekip
Yönetici
Admin
Katılım
22 Şubat 2011
Mesajlar
7,015
Tepkime puanı
423
Kaktüs, yetiştirilmesi, toprak saksı değişimi budanması Kaktüs çiçeğinin bakımı nasıl yapılır Kaktüs bakımı üretimi hastalıkları sulanması Kaktüs ekim zamani
kaktus2.jpg

KAKTÜSLER

Kaktüs
ve frenkinciri gibi dikenli ve etli bitkiler kaktüsgiller familyasındandır. Kimi botanikçilere göre 20, kimilerine göre 100 kadar cinsi bulunmaktadır. Sıcak ve tropikal bölgelerde özellikle Amerika da yetişir. Kaktüslerin bir çok türü meraklı ve usta bahçıvanlarca yetiştirilir. Minyatür iç bahçelerde yada geniş alanlarda büyük bitki halinde kullanılır. Kaktüs bitkisinin bazı türlerinin geceleyin çiçek açması çok ilginçtir. Kaktüslerin çoğunluğu kuraklığa uyarlamış çöl bitkileridir.

kaktus3.jpg

Kaktüslerde fotosentez, gündüzleri suyun buharlaşmasını engelleyen özgül bir biçimde gerçekleşir. Yeşil, yalın yada dallı olan saplar özgün biçimler alır : silindirimsi, yumurtamsı, boylamasına az yada çok tümsek kaburgalı, yassı parçalar halinde eklemli, kurdelemsi olur. Çok kalın bir kütiküla ile kaplı olan kaktüsler helmece zengin parankima dokularında önemli
ölçüde su biriktirir.

kaktus4.jpg

Çoğunlukla yaprak yoktur, ama bu türlerin çoğunda, bir yastık üzerinde topluca bir arada yada sapların açı yaptıkları yerlerde sıra halinde, yıldız biçiminde dizili çok sayıda diken vardır. Kaktüsün bazı cinsleri bolca uzun beyaz tüylerle kaplıdır; bu durum onlara kül rengi bir görünüm verir. Ormanlarda yetişen öteki kaktüs türleri epifit sarmaşık görünümünü alır. Pereskia gibi bazı kaktüsler ise düpedüz yassı yapraklı, normal görünüşlü ağaçlar halindedir.
Genellikle çok çabuk dökülen çiçekler sapsız, tek başına, büyük, erdişi ve düzenlidir. Bunların alt kısımları birbiriyle kaynaşarak boru biçimin almış taç yarağımsı bir çok parçadan oluşur. Yumurtalık alt durumludur ve en çok üç meyve yapraktan oluşur. Meyve üzümsüdür; içinde bir öze gömülü (frenkinciri) pek çok çekirdek bulunur. Frenkinciri yeni girdiği Akdeniz havzasında oldukça yaygındır.
Yetişkinleri genellikle 12 metre boya ulaşır, nadiren de 15 metreyı aşanları bulunur.
kaktus5.jpg

Kaktüsler çok yağış ve su istemeyen bitkilerdir. Genellikle çöllerde ve sıcak iklimlerde yetişirler. Kökleri çok uzun ve kalındır. Kaktüslerin eni ve boyu iyi beslendiği takdirde oldukça uzun ve kalındır. Bazı kaktüslerin dikenleri zehirli olabileceği gibi, her şekilde deriye battığında ince dikenleri yüzünden çok can acıtırlar ve çıkarılmaları zordur.
kaktus6.jpg

Kaktüsler bol güneşe ihtihaç duyar. Tropik bir bitki değildir, İstanbul'da açık havada yetiştirilmesi kolaydır. Kışın dondan zarar görmez, tam tersine kışın üşümesi kaktüs için faydalıdır. Kış boyunca ne kadar soğukta kalırsa yazın çiçek açması o kadar kesinleşir. Ama şimdi bunu öğrenince devamlı evde beslediğiniz kaktüsünüzü kış ortasında dışarıya koymamalısınız. Bu durumda büyük bir ihtimalle ölecektir. Önce yazın dış ortama alıştırmalısınız.
kaktus7.jpg

Ne zaman sulamalı?
Hiç şüphe yok ki, sulamadan kaynaklanan kaktüs ölümlerinin büyük bir yüzdesi az değil çok sulamaktandır. Aşırı su kaktüs köklerinin çürümesine neden olur. Bildiğimiz gibi, kaktüs ve diğer sukkulentlerin tamamı, uzun süreli susuzluğa dayanabilecek şekilde evrimleşmişlerdir, o nedenle eğer tereddüdünüz varsa, sulamamak daha doğru bir tercihtir.

Genel olarak kaktüslerin suya ihtiyaç duydukları dönem, aktif olarak büyümekte oldukları dönem, yani ilkbahar yaz dönemidir. Bu dönemde serbestce sulanabilirler, ama diğer mevsimlerde mutlaka dikkatli olunmalıdır. Kış döneminde ya hiç sulanmamalı, ya da çok az su verilmelidir.

Kaktüsler, ülkemizde mart ayı sonlarında hafif sprey şeklinde sulanmaya başlanır. Nisandan Mayıs ortalarına kadar 15-20 gün arayla devam edilir. Eylül başına kadar 1-2 haftada bir sulanır. Tekrar azaltılarak ekim başlarında sulama kesilir. Çok spesifik birkaç tür dışında kışın sulama yapılmaz. Kaktüslere su verilirken tek şart iki sulama arasında toprağın tamamen kurumuş olmasıdır. Epifitik kaktüs türleri ve diğer diğer sukkulentlerde sulama biraz daha farklıdır.

Susuz yaşamak
Uygun olmayan ışık ve ısı koşulları kaktüslerde kalıcı hasara neden olabilir, ama susuzluk böyle bir sonuç doğurmayacaktır. Susuz kalmış bir kaktüs, sadece uykuya geçecektir. Su kaybı nedeniyle bir miktar buruşacaktır ama yeniden sulandığı zaman da çabucak eski sağlıklı haline geri dönecektir.

Burada kural, uyku döneminin iyi ayarlanabilmesi amacıyla doğru zamanda suyun kesilmesidir. Sonbaharda havaların serinlemeye başlamasıyla birlikte bitki daha az suya gereksinim duymaya başlar. Bu dönemle birlikte su yavaş yavaş azaltılmalı ve havaların iyice soğumaya başladığı zamanda da tamamen kesilmelidir. (Burada kaktüslerle diğer sukkulentlerin beklentileri farklı olabilir buna dikkat etmekte yarar vardır).

Diğer sukkulentler biraz daha fazla suya gereksinirler, ya da mesela Schlumbergera gibi kış döneminde aktif olan bazı türlerin özel durumları göz önüne alınmalıdır, bunun dışında, kaktüsler, genel olarak kış döneminde az sulanarak ya da hiç sulanmayarak, rutubetsiz bir ortamda dinlenmeye bırakılmalıdırlar. İlkbahar başlangıcında, önceleri haftada bir sprey ile uygulanan su, büyümenin görülmeye başlamasıyla birlikte artırılmalı, havaların ısınmasıyla birlikte de daha serbest bir sulama rejimine geçilmelidir. Yaz döneminde haftada bir ya da iki haftada bir sulama uygun ve yeterlidir. Yaz döneminde de daha sık yapılacak sulama sorunlara neden olabilir. Belirttiğimiz gibi, haftada ya da iki haftada bir yeterli ve emniyetlidir.

kaktus8.jpg

Günün hangi vaktinde sulamalı?
Sulamanın yapılacağı en iyi vakit sabah erken saat ya da akşamüstüdür, böylelikle bitkiler gerek üzerlerine gelmiş olan suyu ve gerekse topraktaki suyu bünyelerine alacak zamanı bulurlar. Parlak güneşin olduğu bir anda sulamak, bitkileri yakabilir.

Çok sıcak yaz günleri dışında akşamüstü suyu pek iyi değildir. Kuruma süresi bir gece artmış olur. Hedefimiz verilen suyun olabilecek en kısa sürede kurumasıdır! Yani az su verilecek, bu su drenaj deliklerinden anında akacak ve toprak çabucak kuruyacak. Kural budur.

Pek çok kaktüs kuru bir atmosferi tercih ederler, ancak epifitikler olarak adlandırılan tropik kaktüsler sıcak ve rutubetli ortamları severler. İç mekanlarda bunu sağlayabilmek için, ısı 21-32 derece arasında olmalıdır. Rutubeti sağlamak için de, bir el spreyi kullanarak çevredeki rutubeti artırmak gereklidir. Sulamayla birlikte, düzenli olarak sprey kullanmak yararlı olacaktır. Diğer kaktüsler gibi bu bitkilerin de kuraklığa dayanıklı olduklarını hatırlatalım.

Gövde çürüğüyle mücadele
Aşırı soğuk ve rutubetli ortamlarda tutulan, ya da zayıf kökleri olan kaktüslerde çürüme olabilir. Kök mantarı bitkinin derisinde gelişir ve bu bölgeyi yumuşak, gevşek bir duruma getirir. Zaman içinde bu bölge kararır. Eğer bu tür bir mantar sorunu olacak olursa, sağlıklı bölge kesilerek ayrılıp yeniden dikilebilir. Geri kalan kısım atılmalıdır. Tabii dikilmiş olan bitkinin başına da aynı şeyin gelmemesi için olumsuz koşullar değiştirilmelidir. (ısı artırılmalı ya da rutubet azaltılmalı, kuru bir ortam sağlanmalıdır.) Dış ortamlarda toprağa dikili olan bitkilerde benzer bir sorun yaşanması halinde bakır sülfat uygulanabilir.

Işık
Hemen tüm kaktüsler, sağlıklı olabilmek için, büyüme dönemlerinde güneş görmek zorundadırlar. Kış döneminde nispeten az ışık seviyelerini tolere edebilirler (çünki bu dönemde uykuya geçmişlerdir, ama kış dönemde bile aslında ışık isterler) Eğer kaktüslerinize evde bakıyorsanız, yapılacak en iyi şey, bitkileri cam kenarında tutmaktır. Işığın yetersiz olduğu koşullarda, suni ışık takviyesi yapabilirsiniz. Işık yetersizse, bitki sağlıksız bir biçimde uzamaya başlar. Gövde rengi solgunlaşır. Böyle bir durumda, yapılacak en iyi iş, etkilenmiş bölümleri kesmek, bitkiyi bol ışık alan bir yere taşımaktır.

Işığa duyarlı bitkiler
Bazı kaktüsler ve sukkulent bitkiler ışığa duyarlıdır. Bunların çiçek açabilmesi için günde 12 saatten az ışık alması gerekir. Doğal olmayan bir ışık kaynağı bile işi bozabilir. Örneğin Schlumbergera bu cins bir bitkidir. Kışın, çiçek açabilmesi için az ışık alması gerekir, bu nedenle eğer bulunduğu yer gece kullanılan bir odaysa ve bu odada lamba yakılmaktaysa, büyük olasılıkla çiçek açamayacaktır. Böyle bir durumda bitkiyi az kullanılan bir odaya taşımak doğru olur.

Güneş sevenler
Çöl koşullarında yaşamaya göre evrimleşmiş olan kaktüsler direkt güneş ışığı görmeyi tercih ederler. Ilıman bölgelerde toprağa dikilmiş olan bitkiler dışarıda en güzel şekilde yetiştirilebilirler. Ama dışarıya dikmek için ısının 16 derecenin altına düşmemesi gerekir. Aksi halde en uygun olan, bu bitkilere evin içinde bir pencere kenarında bakmaktır.

Güneş seven türler bile yaz döneminde bir miktar korumaya ihtiyaç duyabilirler. Özellikle genç bitkiler, birden bire güneşe çıkartılmamalıdır. Öncelikle yarı gölge bir yerde bir süre tutulup dış ortama alıştırılmalı daha sonra güneşe alınmalıdır. Güneşin çok parlak ve kavurucu olduğu Temmuz-Ağustos aylarında bir miktar gölgeleme yapmak yaralı olacaktır. Böylelikle kavurucu güneşin gövde ya da yaprakları yakması engellenmiş olur.

Kuru gölge sevenler
Bunlar, aslında çöl bitkileridir, ancak gelişebilmek için direkt ışık yerine süzülmüş, yarı gölge bir ortamı tercih ederler. Bazıları rutubetli ortamda çürüyebilir, ve uzun süre direkt güneş ışığına maruz kalırsa yaprakları yanar.

Islak gölge sevenler
Tüm kaktüsler direkt ışık ve kuru ortam severler diye bir genelleme de yapılamaz. Bazıları, epifitik olarak bilinenler, rutubet ve gıdayı atmosferden alırlar. Bu nedenle de bu tür bitkiler ışığın süzülerek geldiği, rutubetin yüksek olduğu bir ortamda daha iyi gelişirler. Doğal ortamları, tropik ormanlarda ağaç tepeleridir. Süzülerek gelen ışığı yakalayabilmek için uzun ve geniş yaprakları vardır. Zaman zaman su püskürtmekten yarar göreceklerdir.

Isı
Kaktüs ve sukkulentlerin çoğu yazın büyürler ve kış döneminde uyku moduna geçerler. Yine de şunu akılda bulundurmak gerekir ki, sıcak ya da soğuk anlamında, aşırı şartlar oluşacak olursa, doğacak olan şok nedeniyle mevsimden bağımsız olarak bitki yine uyku fazına geçer. Büyüyebilmek için kaktüsler genelde 16 derecelik bir ısıya gereksinim duyarlar.

Tropikal olanlar daha da yüksek ısılarda gelişirler (21-32 derece) Bazı kaktüsler sıfır dereceye kadar düşen sıcaklara kısa bir süre için dayanabilirler. Ancak böyle bir soğuğa uzun süre maruz kalan bir bitkinin yumuşak dokuları (özellikle yeni büyümüş olan bölümleri) hasar görebilir. Önce gövdede yaralar oluşur, sonra da toptan çöker. Soğuk vurmuş olan bitkileri yaşatabilmek için ısıyı artırın, böylelikle yara oluşmuş bölümü kurutmak ve küflenmeyi engellemek mümkün olabilecektir. Mümkünse bu bölgeyi kesmek de düşünülebilir.

Sera şartlarında yazın güneşli günlerde ısı 40 derece C'e kadar ulaşabilir. Bu durumda havalandırma yapmak, hatta olanak varsa fan kullanmak çok önemlidir. Ülkemizde güney sahilleri dışında kışlar genellikle serttir. Bu nedenle serayı az da olsa ısıtmak gerekir. Çoğu kaktüs türü için 5-8 derece minimum yeterlidir. Diğer sukkulentlerde ise genelde 10 derece üstü minimum sıcaklık gerekir. Eğer bitkilerimiz cam kenarında veya balkonda yaşıyorsa, kışın içeri alınması zorunludur.

Havalandırma
Eğer bitkilerinize bir serada bakıyorsanız, hem yaz hem kış döneminde, cereyan yapmayacak şekilde bir havalandırma yapmanız gerekir. Sera içindeki havanın aşırı rutubetlenip kaktüslerde çürümeye neden olması önlenir. Ev içinde cam kenarında baktığınız bitkiler de, yaz döneminde dışarıda, havadar bir yerde durmayı tercih edeceklerdir. Ev bakımında sorun, pencere kenarlarının yine de arzu edilenden sıcak olması ihtimalidir. Genellikle kalorifer petekleri pencere altında olduğundan, saksının durduğu ortam sıcak olabilir.

Aslında en iyisi, bitkileri kış döneminde ev dışında bir balkon serasında tutmaktır. Burada da ısının sıfırın altına düşmemesini sağlamak gerekir. Güney cephesindeki bir balkon en doğru seçimdir. Ayrıca sera içine konacak olan bir maxima-minima termometresi durumu izlemenizi ve kontrol altında tutmanızı sağlar.

Dondan koruma
Eğer dış ortam harareti 5 derecenin altına düşmüyorsa, kaktüsler dışarıda gelişebilirler. Ancak, bu durumda saksı ve çevre ortamın kesinlikle kuru olması gerekir. Yağmurdan korumak için önlemler alınmalıdır. Normalde don olmayan bir bölgede, ara sıra oluşabilecek dondan korumak amacıyla bitkinin üzeri kağıt, balonlu naylon ya da çuvalla sarılabilir.

Sıcak bölgeler için tavsiyeler
Bu bölümde bakacak olduğumuz türler soğuğa dayanıksız olup, tüm yıl boyunca ısının 16 derecenin altına düşmediği ortamlarda gelişebilecek olanlardır. Ülkemizde bu tür bir iklim olmadığını hesaba katacak olursak, genellikle ev ya da sıcak sera içinde bakılmaları gerektiği gerçeğini göz önüne almak gerekir. Sadece yaz döneminde dışarı alınmalılardır. Soğuk havalar başlamadan önce de içeri alınmaları gerekir.

Ilıman iklim kaktüsleri
Her ne kadar bu kategorideki bitkiler dış ortamda, sıfıra yakın sıcaklıklara kısa süreli olarak dayanabilirlerse de, en iyi büyümeyi 5 derecenin altına düşmeyen ortamlarda gösterirler. Her kış, sıfırın altına düşen yerlerde bitkilerin kış döneminde içeri alınması veya bir koruma örtüsü altında, ya da bir balkon serasında tutulması uygundur.

Soğuk bölge kaktüsleri
Eksi 15 derece kadar düşük sıcaklıklara dayanabilen pek az kaktüs türü vardır. Bunlar da ancak kuruysa ve kendilerini ayazdan koruyabilecek bir kar örtüsü altındalarsa bunu başarabilirler. Bunların çoğu küçük bitkilerdir, yer örtücü görünümündedirler. Sedum ailesinin hemen tüm üyeleri bu yeteneğe sahiptirler.

Bakım
Evde, bir pencere kenarında bakmakta olduğunuz dikensiz bir tür, bir iki sene içinde yavaş yavaş tozlanmaya başlar. Toz birikimi zaman içinde kaktüsün ışık alışını engeller, temizlenmelidir. Dikensiz türlerde bu işi bir fırça yardımıyla halledebilirsiniz, ama eğer dikenliyse, bu durumda bir saç kurutma makinesini 15 cm kadar uzaktan, (soğuğa ayarlı olarak) üfleterek tozu uzaklaştırabilirsiniz. Yaz döneminde hortumla yıkamak da düşünülebilir, ama bu işi sabah saatlerinde, güneş şiddetlenmemişken yapmak ve bitki kuruyana kadar gölgede tutmak gerekir. Aksi halde gövdede kalan su damlaları yanmaya neden olabilir. Yıkadığınız suyun kireçli olması halinde gövde üstünde beyaz lekeler oluşabilir.

Sıcaklık: Büyüme ve çiçeklenme dönemlerinde sıcağı çok severler. Kışın birçok kaktüs türü 6-10 oC arasında sıcaklığa gereksinim gösterir. Daha ılık iklimlerde yetişen bazı türleri ise sıcaklığı 10-15 oC olan yerlerde bulundurulur. Ancak, kaktüslerin iyi bir şekilde çiçeklenebilmeleri kışın su verilmeden aydınlık ve serin bir yerde tutulmaları ile sağlanır.
Orantılı Nem: Kuru havayı severler. Dolayısıyla % 50-60’lık nem yeterlidir.
Işık: Aydınlık ve güneşli yerleri severler. Eğer iç mekanlarda bulunduruluyorlarsa, güneşe bakan pencere önleri en uygun yerlerdir. Uzun süre yoğun gölge yerlerde bırakılan kaktüslerin yeni çıkan sürgünleri anormal uzamaya başlar ve renkleri açık yeşil, giderek sarıya dönüşür. Bitkiler kışın daha az aydınlık yerlerde tutulabilir. Kışı gölge yerlerde geçiren kaktüsler, İlkbaharda güneşe birdenbire değil, alıştırılarak çıkarılmalıdır.
Saksı Harcı: Kumlu, süzek toprakları severler. Yeterli havalanma ve drenaj sağlayabilmek için karışımların en az 1/6’sı kaba dişli kumdan oluşmalıdır. Genel olarak kaktüs yetiştiriciliğinde kullanılan saksı toprakları hacim olarak 1 kısım tınlı toprak, 1 kısım yaprak çürüntüsü, 1 kısım kaba dişli kum ve 1 kısım odun kömürü, tuğla veya saksı kırığının karışımıyla elde edilmektedir. Ayrıca, hacim olarak eşit miktarlarda tınlı toprak, yaprak çürüntüsü, kaba dişli kum ve yanmış ahır gübresinin karışımından oluşan harç da kullanılmaktadır. Bazı kaktüslerin büyütülmesinde ise 1:1:1 veya 2:1:1 oranlarında perlit, turba ve yaprak çürüntüsünün karışımından yararlanılmaktadır.

ÜRETİM TEKNİĞİ
Kaktüsler hem Generatif (tohum ile), hem de vegetatif (çelik, aşı, ayırma ile) yöntemlerle üretilebilmektedir. Uygulamada vegetatif üretim daha kullanışlıdır. Ancak, fazla miktarda üretim söz konusu olduğunda, tohumla üretim yöntemi yeğlenir.

Tohum ile Üretim: Tohumlar genellikle 1 yıl bekletildikten sonra ekilir. Ancak Epiphyllum (Atlas Çiçeği) ve Zygocactus’un (Yılbaşı Çiçeği) tohumları taze iken ekilmelidir. Çimlenme süresini kısaltmak için, iri ve sert kabuklu tohumlar ekimden önce suda ıslatılır veya mekaniksel yollarla aşındırılır. Ekim İlkbaharda (Mart-Nisan aylarında) yapılır. Tohumların çimlendirilmesinde, hacim olarak eşit miktarlarda orman toprağı, turba ve kumun karışımından oluşan harç kullanılabilir. Bu karışıma bir miktar odun kömürü tozu eklenmesi yararlıdır. Tohumlar, yine hacim olarak eşit miktarlarda yaprak çürüntüsü, dişli dere kumu ve odun kömürü karışımına da ekilebilir-ler. Çimlendirme ortamının yüzeyine 3-4 mm aralıklarla ekilen tohumların üzerleri kendi irilikleri kadar harç tabakası ile örtülür. Çok ince tohumların üzeri örtülmez, düzgün bir tahta parçasıyla hafifçe bastırılır. Ekim işi bittikten sonra tohum yastığı süzgeçli kova ile sulanır ve üzeri camla örtülür. Kaktüslerin çoğu ışıkta çimlendik-lerinden, yastık veya kasalar aydınlık bir yerde bulundurulur. Çimlenme süresince ortam aynı şekilde nemli kalmalı; sıcaklık gündüz 20-30 oC, gece ise 18-20 oC dolayında tutulmalıdır. Kaktüs cinslerine bağlı olarak çimlenme 4 gün ile 1 yıl içerisinde olur. Sözgelişi, Rebutia cinsi kaktüslerde çimlenme 4 gün içerisinde gerçek-leşmektedir. Fideler birbirine değinceye değin tohum yastığında bırakılmalı, daha sonra köklerine zarar verme-meye özen göstererek başka kasalara şaşırtılmalıdır. Genç bitkiler 1 veya 2 yıl sonra küçük saksılara alınırlar.

Çelik ile Üretim: Çelikler olgunlaşmamış sürgünlerden tepe çeliği tarzında ve büyüme dönemi içerisinde (Haziran-Eylül ayları arasında) alınırlar. Kesim işi keskin bir bıçakla kuru ve güneşli bir havada yapılır. Köklerin yanlardaki diken diplerinden çıkmasını önlemek için çeliklerin alt kısımları konik bir şekilde yontulur. Hazırlanan çelikler yara yerinin kuruması için sıcak, gölgeli ve havadar bir yerde 2-3 gün bekletilir. Kesim yeri tümüyle kuruyan çelikler, köklendirilmek üzere bir miktar odun kömürü tozu ile karışık dişli dere kumu veya perlit içerisine dikilirler. Köklendirme ortamı olarak, eşit hacimlerdeki turba (veya yaprak çürüntüsü) ve dişli kumun karışımından oluşan harç da kullanılabilir. Çelikler uzun ise sallanma ve devrilmeyi önlemek için bir çubuk ile desteklenmelidir. Dikilen çeliklere su verilmemeli, sık sık su püskürtülmelidir. Bu koşullarda çelikler 10-15 gün ile 1 yıl içerisinde köklenirler. Kökler 2-3 cm’lik bir uzunluğa erişince, köklenme yastığından alınarak normal kaktüs harcına dikilirler. Bu durumda yine kısıtlı su vermeye devam edilir.

Aşı ile Üretim: Bu üretim yöntemi, köklerinin duyarlılığı nedeniyle nemli toprakta uzun süre kalmaları halinde çürüyebilen; özümleme olayını gerçekleştiren yeşil renkten yoksun oluşları nedeniyle kendi kendilerine yaşaya-mayan; az veya çok yavaş büyüyen kaktüs türlerinde uygulanmaktadır. Aşı ile üretimde anaç olarak kökleri duyarlı olmayan ve hızlı büyüyen Cereus türleri seçilir. En çok yeğlenenler Eriocereus jusbertii, Trichocereus spachianus, Trichocereus pachanoi, Cereus peruvianus ve Myrtillocactus geometrizans’tır.
kaktus9.jpg

Aşılamada ilke, anaç ve kalem olarak seçilen iki kaktüsün ana damarlarının bir veya birkaç yerinden birbirleriyle kaynaşmasıdır. Aşılama için en uygun zaman kaktüslerin büyümeye başladıkları dönemdir. Sıcak havalarda yapılan açıların tutma şansı daha yüksektir. Her iki kaktüsün birbiriyle kaynaşması, 2-3 gün ile birkaç hafta arasında değişir. Anaç olarak kullanılacak kaktüsün aşılanacak kısmı en az 3-4 aylık, en çok 2 yıllık olmalıdır.

Anaç kaktüs temiz ve keskin bir bıçak veya jiletle uygun yerinden kesilir. Tepesi düzgün olara kesilen anacın kenarları da, kuruyup büzüldüğü zaman kalem olarak kullanılan kaktüse baskı yapmaması için eğik olarak kesilir. Kesim aleti temizlendikten sonra, aşı kalemi olarak kullanılacak kaktüs de alt kısmından kesilir ve kenarları alınır. Kesilen kısımların kurmaması için hemen kalem kaktüs anacın üzerine oturtulur ve bir iki kez çevrilerek arada kalan hava dışarı çıkartılır. Ana damarların herhangi bir noktadan birbirine değmesi sağlanır. Kaktüslerin damarları kaynaşıncaya değin temas halinde kalmalarını sağlamak için üzerlerine bir ağırlık konabilir. Paket yapmak için kullanılan lâstik bantlar gerilerek de istenen ağırlık sağlanabilir. Aşılama işlemi bittikten sonra bitki sıcak ve gölge bir yere konularak, saksı toprağı nemli tutulur. Bir veya iki hafta kadar sonra bağlantılar çözülebilir. Aşı tutan kaktüs 3-4 hafta sonra belirgin biçimde büyümeye başlar. Büyüme görülmez ise bitki yeniden aşılanabilir.

Ayırma ile Üretim: Bazı kaktüs türleri yavru oluştururlar. Bunlar kolayca koparılabilir, ancak ana bitkiden keskin bir bıçakla ayrılmaları daha uygundur. Yavruların en uygun ayırma zamanı Haziran-Eylül arası ve İlkbahar’dır. Yavru kaktüsler, içerisinde normal kaktüs harcı bulunan küçük saksılara alınırlar.

BAKIM ÖNLEMLERİ
Saksı Değiştirme: Yavaş büyüyen kaktüslerin saksıları 3-4 yılda bir, hızlı büyüyenlerin ise 2-3 yılda bir kez değiştirilir. Çok küçük saksılarda yetiştirilen kaktüslere ise, her yıl saksı değiştirme işlemi uygulanır. Saksı vr toprak değiştirme işlemi genellikle ilkbaharda (Mart-Nisan aylarında) yapılmalıdır. Saksısı değiştirilecek kaktüsler, köklerin zedelenmeden saksı duvarından ayrılmasını kolaylaştırmak için bir iki gün önceden hafifçe sulanırlar. Kılcal kökler hafifçe zedelendiği için, saksı değişiminden sonra bir hafta süreyle kaktüslere su verilmez. Su kaybını azaltmak için bitki gölge bir yerde bulundurulur ve ara sıra üzerine su püskürtülür. Yeni saksı eskisinin büyüklüğünde veya ondan bir boy büyük alınır. Daha büyük saksı kullanıldığı zaman, bitkinin sürgün gelişimi iyi olur, fakat çiçek açmaz. Kaktüsleri küçük seramik saksılara dikmek, onlara güzel bir görünüm kazandırır. Ancak, bu kapların büyük bir bölümünde akıtma deliği bulunmamaktadır. Eğer dip kısımda delik açma olanağı yoksa, birkaç küçük çakılla bir drenaj tabakası oluşturulur ve seramik saksılara ilke olarak daha seyrek su verilir.
Gübreleme: kaktüslere diğer iç mekân bitkilerinde kullanılan (sözgelişi N:p2O5:K2O oranı 6:4:6 olan) gübre karışımları verilirse, gevşek dokulu ve sağlıksız olarak büyürler. Bu nedenle kaktüslerin beslenmesinde kullanılan gübre karışımları daha az N, buna karşılık daha fazla P ve K içermelidir. Kaktüs gübrelerinde en uygun oran 4:7:9 şeklindedir. Kaktüsler gelişme dönemine rastlayan İlkbahardan Sonbahara değin (genellikle Mart-Ağustos ayları arası) haftada veya 15 günde bir kez 1-2 g gübre 1 lt su içerisinde eritilerek verilebilir. Dinlenme dönemlerinde bitkilere gübre verilmemelidir.
Sulama: Kaktüslere su verilmeye dinlenme döneminin bittiği Şubat-Mart aylarında seyrek olarak (yaklaşık 15 günde bir) başlanır. Ancak çiçeklenecek bitkilere tomurcuklar iyice irileşinceye değin su verilmemelidir. Yazın bitkiler 4-5 günde bir bolca sulanarak saksı toprağının suya iyice doyması sağlanmalıdır. Sıcak havalarda üzerlerine su püskürtülmesi yararlı bir önlemdir. Sonbaharda verilen suyu yeniden azaltılmalı, kışın (dinlenme ve tomurcuk oluşumu döneminde) ise özellikle soğuk yerlerde bulundurulan kaktüslere hiç su verilmemelidir. Çünkü, bitkiler bu dönemde su gereksinimlerini, gövdelerinde depoladıkları kendi özsularından karşılarlar. Ancak, Kasım-Şubat ayları arasında sıcaklığın 10 oC’den daha yüksek olduğu yerlerde bulundurulan kaktüslere ayda bir püskürtme ile çok az su verilebilir. En uygun sulama suyu pH derecesi 4,5-6,5 olan yağmur suyudur. Yağmur suyu sağlanamazsa, çeşme veya kuyu suları en az 24 saat dinlendirildikten sonra kullanılabilir.
Havalandırma ve Temizleme: Kaktüslerin bulundurulduğu yerler çok sıcak günlerde sık sık havalandırılmalı-dır. Böylece hastalık ve zararlıların olumsuz etkileri önlenebilir. Öte yandan, bitkilerin kirlenen kısımlarını sıvı sabun damlatılmış su ile temizlemek olanaklıdır.
Budama: budama yapılmaz. Yalnızca kuruyan, çürüyen yaprak ve çiçekler temizlenir.
Hastalıklar ve Zararlılar: kaktüslerin önemli hastalıkları Kök ve Gövde Çürüklüğü (düşük sıcaklık ve aşırı nemden dolayı), Fusarium Solgunluğu, Kurşuni Küf ve Yaş Çürüklük (Botrytis cinerea); zararlıları ise Kırmızı Örümcekler, Yaprak Bitleri, kabuklu ve Unlu Bitler’dir.

Kaktüs Radyasyondan Korur mu- Kaktüs Radyasyonu Alır mı-Kaktüs Radyasyonu Çeker mi-Kaktüs Radyasyonu Emer mi

Kanser çağımızın giderek yayılmakta olan ve en önemli hastalıklarından bir tanesi durumundadır. Her ne kadar doktorlar kanser olan bir insana bunun sebebini net olarak açıklayamasalar da beslenme alışkanlıkları, uyku düzeni, aşırı stres, uzun süreli yorgunluk, üzüntü, spor yapma, zararlı madde kullanımı, özellikle sigara ve alkol kullanımı gibi etkenlerin yanında yoğun radyasyona maruz kalmak da kansere neden olan faktörler arasında gösterilmektedir. Öte yandan, günlük hayatımıza her geçen gün daha fazla giren bilgi ve iletişim teknolojileri yani bilgisayar, telefon, cep telefonu, televizyon alıcısı, uydu antenleri ve benzeri araç ve gereçler ciddi oranda radyasyon yaymaktadır. Üstelik bu teknolojik ürünler geliştikçe ve onlara yeni özellikler eklendikçe yaydıkları raydasyon miktarı da artmaktadır. Bu noktada insanlar bilgi ve iletişim teknolojilerini hayatlarından çıkarmanın zor olduğunu bildikleri için çeşitli çözüm yolları aramaktadır. Kaktüs radyasyona karşı kullanılan bir önlem olarak yaygınlaşmaktadır. Evlerde ve işyerlerinde bilgisayarın yanına ya da televizyonun altına kaktüs radyasyonu emer, kaktüs radyasyonu alır, kaktüs radyasyonu çeker umuduyla kaktüsler konmaktadır. Üzülerek söyleyebiliriz ki kaktüs radyasyon ilişkisi de kanserle ilgili diğer konular gibi henüz net değil. Kaktüs radyasyonu çeker mi, alır mı ya da kaktüs radyasyon emer mi sorusu henüz bilimsel olarak cevaplanabilmiş değil. Bu yazımızda biz kaktüs radyasyondan korur mu diye merak eden kişilere öncelikle kaktüs bitkisi hakkında bilgiler sunup kaktüs çeşitleri, kaktüs bakımı, kaktüsün faydaları gibi konularda bilgilenmelerini sağlayacağız. Daha sonra ise kakstüs radyasyon ilişkisi üzerinde durup kaktüs radyosyanu çeker mi ve kaktüs radyasyondan korur mu gibi sorulara cevap arayacağız. Ayrıca yazımızın sonunda Prof. Dr. Erkan TOPUZ’un kaktüsün radyasyonu emdiği doğru mu sorusunu cevapladığı bir videomuz var. Böylece halkımızın daha az radyasyona maruz kalıp kanser hastalığına yakalanmaktan korunması için bir katkı yapmayı umut ediyoruz.

kaktüs bakımı,kaktüs çeşitleri,kaktüsün faydaları,kaktüs radyasyon,kaktüs radyasyon bilimsel,kaktüs radyasyon emermi,kaktüs radyasyon ilişkisi,kaktüs radyasyondan korurmu,kaktüs radyasyonu alırmı,kaktüs radyasyonu çekermi,kaktüs radyasyonu emermi.

kaktus.jpg

Kaktüs Bitkisi, Kaktüs Çeşitleri ve Kaktüs Bakımı
Kaktüs, etli gövdesi ve diken biçimindeki yaprakları olan bir bitkidir. Genellikle kurak bölgelerde bulunur. Ayrıca tropik yerlerde de kaktüs familyasından bitki çeşitlerine sıkça rastlanır. Kaktüsler çok yağış ve su istemeyen bitkilerdir. Genellikle çöllerde ve sıcak iklimlerde yetişirler. Kökleri çok uzun ve kalındır. Bu özellikleri ve yapraklarının diken şeklinde olması, onları diğer bitkilerden ayırır. Kaktüslerin eni ve boyu iyi beslendiği takdirde oldukça uzun ve kalındır. Bazı kaktüslerin dikenleri zehirli olabileceği gibi, her şekilde deriye battığında ince dikenleri yüzünden çok can acıtırlar ve çıkarılmaları zordur.

Kaktüsler bol güneşe ihtihaç duyar. Tropik bir bitki değildir, İstanbul’da açık havada yetiştirilmesi kolaydır. Kışın dondan zarar görmez, tam tersine kışın üşümesi kaktüs için faydalıdır. Kış boyunca ne kadar soğukta kalırsa yazın çiçek açması o kadar kesinleşir. Ama şimdi bunu öğrenince devamlı evde beslediğiniz kaktüsünüzü kış ortasında dışarıya koymamalısınız. Bu durumda büyük bir ihtimalle ölecektir. Önce yazın dış ortama alıştırmalısınız.

Genel olarak kaktüslerin suya ihtiyaç duydukları dönem, aktif olarak büyümekte oldukları dönem, yani ilkbahar yaz dönemidir. Bu dönemde serbestce sulanabilirler, ama diğer mevsimlerde mutlaka dikkatli olunmalıdır. Kış döneminde ya hiç sulanmamalı, ya da çok az su verilmelidir.

Sulamanın yapılacağı en iyi vakit sabah erken saat ya da akşamüstüdür, böylelikle bitkiler gerek üzerlerine gelmiş olan suyu ve gerekse topraktaki suyu bünyelerine alacak zamanı bulurlar. Parlak güneşin olduğu bir anda sulamak, bitkileri yakabilir. Pek çok kaktüs kuru bir atmosferi tercih ederler, ancak epifitikler olarak adlandırılan tropik kaktüsler sıcak ve rutubetli ortamları severler. İç mekanlarda bunu sağlayabilmek için, ısı 21-32 derece arasında olmalıdır.

Uygun olmayan ışık ve ısı koşulları kaktüslerde kalıcı hasara neden olabilir, ama susuzluk böyle bir sonuç doğurmayacaktır. Susuz kalmış bir kaktüs, sadece uykuya geçecektir. Su kaybı nedeniyle bir miktar buruşacaktır ama yeniden sulandığı zaman da çabucak eski sağlıklı haline geri dönecektir.

Aşırı soğuk ve rutubetli ortamlarda tutulan, ya da zayıf kökleri olan kaktüslerde çürüme olabilir. Hemen tüm kaktüsler, sağlıklı olabilmek için, büyüme dönemlerinde güneş görmek zorundadırlar. Kış döneminde nispeten az ışık seviyelerini tolere edebilirler Eğer kaktüslerinize evde bakıyorsanız, yapılacak en iyi şey, bitkileri cam kenarında tutmaktır. Işığın yetersiz olduğu koşullarda, suni ışık takviyesi yapabilirsiniz. Işık yetersizse, bitki sağlıksız bir biçimde uzamaya başlar. Gövde rengi solgunlaşır. Böyle bir durumda, yapılacak en iyi iş, etkilenmiş bölümleri kesmek, bitkiyi bol ışık alan bir yere taşımaktır. Kaktüs ve sukkulentlerin çoğu yazın büyürler ve kış döneminde uyku moduna geçerler..

Evde, bir pencere kenarında bakmakta olduğunuz dikensiz bir tür, bir iki sene içinde yavaş yavaş tozlanmaya başlar. Toz birikimi zaman içinde kaktüsün ışık alışını engeller, temizlenmelidir. Dikensiz türlerde bu işi bir fırça yardımıyla halledebilirsiniz, ama eğer dikenliyse, bu durumda bir saç kurutma makinesini 15 cm kadar uzaktan, (soğuğa ayarlı olarak) üfleterek tozu uzaklaştırabilirsiniz. Yaz döneminde hortumla yıkamak da düşünülebilir, ama bu işi sabah saatlerinde, güneş şiddetlenmemişken yapmak ve bitki kuruyana kadar gölgede tutmak gerekir. Aksi halde gövdede kalan su damlaları yanmaya neden olabilir. Yıkadığınız suyun kireçli olması halinde gövde üstünde beyaz lekeler oluşabilir.

Kaktüs Radyasyondan Korur mu?
”Kaktüsün bilgisayar gibi elektronik cihazlardan yayılan radyasyonu emerek zararlı etkilerini azalttığı” söylentisi, sadece kaktüs satan çiçekçilerin işine yarıyor.
Konya Çiçekçiler Odası Başkanı İsmail Dikici, yaptığı açıklamada, önceleri Konya’da kaktüsün çiçekçilerde fazlaca talep gören bir bitki olmadığını, genelde komşudan komşuya alışverişi yapılarak bazı evlerde yetiştirildiğini belirtti.
Vatandaşların, yaklaşık bir yıl önce kendilerine, kaktüs bulunup bulunmadığını sıklıkla sormaya başladıklarını anlatan Dikici, ortaya çıkan talep üzerine, iş yerinde daha önce sadece görsel zenginlik olarak bir kaç tane bulundurdukları kaktüslerden fazla sayıda getirtmeye başladıklarını söyledi.
Adana ve Yalova’daki bitki seralarından getirttikleri kaktüslerin yoğun ilgi gördüğünü ifade eden Dikici, şöyle konuştu: ”Kaktüsü de diğer gül ve çiçek çeşitleri gibi satmaya başladık. Kaktüse olan bu talep artışına önceleri bir anlam veremedik. Ancak gelen bazı müşterilerin, bilgisayar, televizyon gibi elektronik eşyaların yanına konulan kaktüsün, bu cihazlardan yayılan radyasyonu emerek olumsuz etkisini azalttığını öğrendikleri, kaktüsü bu nedenle satın almaya geldiklerini söylemeleri üzerine durumu anladık. Sonuçta, kaktüsün radyasyonu emdiği şeklindeki internette yer alan haberler nedeniyle son bir yıldır kaktüs satışlarımız arttı. Ancak, kaktüsün gerçekten radyasyon emici bir özelliği olup olmadığını da kesin olarak bilmiyoruz. Vatandaş bizden talep ediyor, biz de satıyoruz.”

Halen kendi iş yerinde ayda yaklaşık 30-40 kaktüs satıldığını ifade eden Dikici, kaktüslerin çeşidi ve büyüklüğüne göre 7.5 ile 10 TL’den alıcı bulduğunu belirtti.

Selçuk Üniversitesi (SÜ) Meram Tıp Fakültesi Radyasyon Onkolojisi Bölüm Başkanı Doç. Dr. Mine Genç, konuyla ilgili AA muhabirine yaptığı açıklamada, vatandaşların net olmayan bilgilerle, ”sözde radyasyonu emdiği için” kaktüs satın almasının şaşırtıcı olduğunu söyledi.

Bu konuyla ilgili özel bir araştırma yapmadıklarını ifade eden Genç, ”Kaktüsün radyasyonu emmesiyle ilgili bugüne kadar bir bilgiyle karşılaşmadık. Zaten bizim işimiz, radyasyonun olumsuz etkilerini araştırmak değil, radyasyonu kullanarak hastaları tedavi etmek” dedi.

TÜBİTAK Bilim ve Teknik Dergisi’nde radyasyonun, iyonlaştırıcı olan ve olmayan olmak üzere ikiye ayrıldığı belirtilerek, ”Atomları iyonlaştıracak kadar yüksek enerjiye sahip olmayan radyasyon, hedef malzeme üzerinde bir miktar ısı artışına yol açar ve bilindiği kadarıyla, canlı organizmalar üzerinde olumsuz bir etkiye sahip değildir” deniliyor.

Türkiye Atom Enerjisi Kurumu ise resmi internet sitesindeki ”sık sorulan sorular” bölümünde, ”Televizyon ekranları ve bilgisayar monitörleri radyasyon yayar mı?” şeklinde yöneltilen bir soruya şu yanıt veriliyor: ”Katot ışın tüplü televizyon ve bilgisayar monitörleri, x- ışını üretmekle birlikte normal çalışma koşullarında yüzeyinden 10 cm mesafedeki herhangi bir noktada doz hızı 1 µSv/h (0.1 mrem/h) değerini aşmayan x- ışını yaydıklarından dolayı, Radyasyon Güvenliği Yönetmeliğinin 5. maddesinde belirtilen muafiyetler kapsamında olduğundan düzenlemeye tabi değildir.

Katot ışın, tüpsüz televizyon ve bilgisayar monitörleri iyonlaştırıcı radyasyon kaynağı değildirler. Radyasyon Güvenliği Tüzüğü gereğince iyonlaştırıcı olmayan radyasyon kaynakları kurumumuz faaliyet alanı kapsamında değildir.”
Radyasyonla ilgili Türkiye’de eğitim veren akademik kuruluşlarda görevli radyoloji uzmanları ise elektronik cihazların yanına konulan bitkilerin radyasyonu absorbe ettiği (katı veya sıvı bir maddenin bir gazı, ışığı içine alması, emmesi) ile ilgili bilimsel bir bilgiye sahip olmadıklarını, bu konuyla ilgili araştırma yapmanın da kendi görev alanlarına girmediğini söyledi.
 

süreyya58

Süper Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
30 Temmuz 2011
Mesajlar
1,199
Tepkime puanı
16
dikenlerin içinden bile ne güzel çiçekler çıkıyor Rabbimin hikmeti...
 
Üst Alt