Kahrın da hoş, lütfun da hoş!

Turab

Teknik Ekip
Yönetici
Admin
Katılım
22 Şubat 2011
Mesajlar
7,015
Tepkime puanı
423
Mü’min, hayrın da şerrin de Allahü Teala’dan imtihan için gönderildiğini bilen insandır. O, dünyevi hırslara kapılarak asla gelecek kaygısına düşmez. Allah’ın kendisine daha güzelini, daha hayırlısını hem dünyada hem de ahirette vereceğini umar. Rabb’ini ne nimette, ne de külfette asla itham etmez. O, “Kahrın da hoş, lütfun da hoş!” diyebilen geniş gönüllü insanların iklimine dahildir. Onun, bu gibi olaylarda Allah’a karşı teslimiyeti daha da artar, her durumda Allah’a şükretmenin huzur ve mutluluğunu yaşar. Allah’ın kendilerini denediğinin bilinciyle Allah’tan daha hayırlısını umarlar. İman eden bir kimse, her şeyini dahi yitirmiş olsa, yine de en ufak bir ümitsizliğe kapılmadan, sabırla, şevkle her şeye en baştan başlayabilir. Sahip olduğu bu şevk, imanından, Allah’a karşı duyduğu sevgi ve güvenden, Kur’an ahlakını benimsemiş olmasından ve dünya hayatının geçiciliğini kesin olarak kavramış olmasından kaynaklanır.

Ümitsizliğe kapılmak Allah’ın beğenmediği bir davranıştır ve Kuran’da inkarcıların bir özelliği olarak tarif edilmektedir. Çünkü, Allah’ın yardımından, rahmetinden, bağışlayıcılığından ümit kesmek çok çirkin bir tavırdır ve Kur’an’da yasaklanmıştır. İman eden insan imanından kaynaklanan ümitvâr ruh haliyle huzurlu ve mutlu bir hayat sürer. Kendini Allah’a teslim etmeyenler ise daima ümitsizlik, endişe ve tasa içindedirler. Bundan dolayı iç karartıcı, mutsuz, sıkıntılı bir hayat sürerler.

Ümitvar olmak mü’mine farzdır!
“Allah’ın rahmetinden umut kesmeyin. Çünkü kafirler topluluğundan başkası Allah’ın rahmetinden umut kesmez.” (Yusuf Sûresi, 87) ayeti, ümitvâr olmanın bir mü’min için ne kadar önemli olduğunu anlatır bize. Ümitsizlik, boşvermişlik ve isyan duyguları Allah’ın beğenmediği ve kınadığı bir ahlaki tavırdır.


Mü’min, her hâl ve şartta ümitvârdır
Ümitvâr olmak mü’minin en önemli vasfıdır. Rabb’imiz, “Lâ taknetû min rahmetillahi” buyuruyor. Rahmet, ahiretteki af ve mağfireti kapsadığı gibi, dünya sıkıntılarından kurtuluşu da ifade etmektedir. Kişi, imanı ölçüsünde Allah’tan umut eder, her olayın yalnızca Allah’ın dilemesi ile gerçekleştiğini bildiği için hiçbir konuda üzüntüye, ye’se ve ümitsizliğe düşmez. Allah’ın müminlerin dualarına cevap verdiğini bildiği için, en kötü görünen bir olayın bile sonunda mutlaka hayra dönüşeceğinden şüphe duymaz. Her şey Allah’ın “ol” demesiyle yaratılır. Hiçbir şey başıboş ve kendi haline bırakılmış değildir. Her şey Allah’ın belirlediği bir kader üzere yaratılır. Bunun bilincinde olan bir mü’min, en olumsuz şartlarda, en sıkıntılı gibi görünen durumlarda bile Allah’ın rahmetinden ve yardımından ümidini kesmez. Zorluklara sabreden, Allah’tan umudunu kesmeyen ve hiçbir şartta Allah’ın hükümlerinden taviz vermeyen insanlar hem dünyada hem de ahirette müjdelenmişlerdir.
 
Üst Alt