Kafa Karıştırıcı Bir Soruya Cevap

ÖmerZ

Katılımcı Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
18 Aralık 2023
Mesajlar
35
Tepkime puanı
19
Zaman zaman sizler de şu kafa karıştırıcı soruya muhatap olmuşsunuzdur:

“Kâfir bir kimse var. Çok iyiliksever. Fakir-fukaraya yardım ediyor, iyilik peşinde koşturuyor. Diğer taraftan mümin ve Müslüman olduğunu söyleyen kimseler içinde pek çok ahlaksızlıklar, zulümler, haksızlıklar yapanlar var. Bu durumda kâfirin ebediyyen cehenneme gitmesi, Müslümanın ise –velev ki cehenneme girdikten sonra bile olsa- ebediyyen cennete gitmesi adalet ve hakkaniyetle bağdaşır mı? Kâfirler yaptıkları iyiliklerin karşılığını göremeyecek mi?”

Bu sorunun Müslümanlara ilişkin bölümünü bir başka yazıya bırakarak kâfirlere ilişkin bölümünü cevaplamaya çalışalım.
Gerek âyetler gerekse hadisler, kişinin cennete girmesi, kurtuluşa ermesi ve Allah’ın rızasına nâil olması için iman etmesi gerektiğini hiçbir tereddüde imkân vermeyecek şekilde açık bir biçimde belirtirler.
Konuya ilişkin âyetlerin bir kısmı şöyledir:

1.
“Kim imanı [iman edilecek şeyleri] inkâr ederse onun ameli boşa gitmiştir. O, ahirette de ziyana uğrayanlardandır.” (el-Mâide, 5)

2. “(Resûlüm!) Şüphesiz sana da senden öncekilere de şöyle vahyolunmuştur ki: Andolsun (farz-ı muhal) Allah'a ortak koşarsan, işlerin mutlaka boşa gider ve hüsranda kalanlardan olursun!” (ez-Zümer, 65)

3. “Onların yaptıkları her bir (iyi) işi ele alırız, onu saçılmış zerreler haline getiririz (değersiz kılarız).” (Furkan, 23)

4. “İnkâr edenlere gelince, onların amelleri, ıssız çöllerdeki serap gibidir ki susayan onu su zanneder; nihayet ona vardığında orada herhangi bir şey bulamamış, üstelik yanıbaşında da (inanmadığı, kendisinden sakınmadığı) Allah'ı bulmuştur; Allah ise, onun hesabını tastamam görmüştür. Allah hesabı çok çabuk görür.” (Nur, 39)

5. “[Ey Resûlüm, o münafıklara] de ki: [Sadakalarınızı] İster gönüllü verin ister gönülsüz, sizden (sadaka) asla kabul olunmayacaktır. Çünkü siz yoldan çıkan bir topluluk oldunuz. Onların [güya iyilik olsun diye yaptıkları] harcamalarının kabul edilmesini engelleyen, onların Allah ve Resûlünü inkâr etmeleri, namaza ancak üşenerek gelmeleri ve istemeyerek harcamalarından başka bir şey değildir.” (et-Tevbe, 53-54)

Bu âyetler açık bir biçimde iman olmadıkça yapılan iyiliklerin, hayır ve hasenatın âhirette hiçbir işe yaramayacağını, iman etmeyen kişinin hüsran içinde kalacağını belirtmektedir.

Konuyla ilgili çok fazla sahih hadis bulunduğu halde yukarıdaki âyetlerin bu hadislerin zikredilmesini gerektirmeyecek kadar açık olması sebebiyle hadisleri zikretmiyorum.

Tam da burada aklımıza şu soru takılabilir:

“Allah adalet ve hikmet sahibidir. Kâfirler içinden iyilik eden ile haksızlık eden, mazluma sahip çıkan ile mazlumlara zulmedeni bir tutması, aynı cehennemde ebediyyen azap etmesi Allah’ın adalet ve hikmetiyle nasıl bağdaşır?”

Bu soruya şu cevapları verebiliriz:

1.
Kâfir olup da sonradan iman edenlerin büyük bir kısmı, kâfirlik döneminde –özellikle de Müslümanlara- yaptıkları iyiliklerin hürmetine imana nail kılınmışlardır. Şu halde yaptıkları iyilik boşa gitmiş değildir.

2. Kâfir olup da iyilik yapan kimselere yaptıkları bu iyiliklerin karşılığı dünyada verilir. Bu, kötülük yapan kâfirlere göre daha huzurlu, rahat ve mutlu bir hayat yaşamaları şeklinde tecelli eder. Nitekim Müslim’de yer alan bir hadiste belirtildiğine göre Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

“Kâfir, dünyada bir iyilik yaptığı zaman bu iyilik sebebiyle kendisine rızık verilir. (Müslim, Sıfatü’l-kıyame, 57)

3. Kâfirlere âhirette verilecek ceza her ne kadar ebedîlik bakımından eşitse de derece bakımından eşit değildir. Nitekim Rabbimiz Kur’an’da, cehennemin yedi kapısının [katının] bulunduğunu, her bir kapı için kendisine has toplulukların bulunduğunu haber vermiştir. (Hicr, 44) Çeşitli hadislerde de kâfirlere uygulanacak azabın eşit olmadığı belirtilmiştir.

Son olarak şunu söyleyebiliriz:

İman etmek, kişinin bütün amellerinin kabul edilmesinin şartıdır. İnsanın hayat boyu yaptığı iyilikleri, salih amelleri “sıfır” rakamına, imanı ise “bir” rakamına benzetebiliriz. Yüzlerce sıfır rakamı birleşse hiçbir değer ifade etmez. Tek başına bir rakamı bu sıfırlardan fazladır. Bununla birlikte o sıfır rakamları bir rakamından sonra gelirse o zaman çok büyük bir değer ifade eder. Aynen bunun gibi insanın iyilikleri, hayır ve hasenatı da o kişi iman etmedikçe âhiretteki azaptan kurtuluş noktasında hiçbir değer ifade etmez. Bununla birlikte kişi iman etmişse o sıfırların her birisi kişinin değerini katlar, arttırır.

Rabbimiz bizleri imandan, İslam’dan, sâlih amel ve güzel ahlaktan ayırmasın.

(Soner Duman /6 Rebiülâhir.1439/Pazar)
 

Intruder

Çalışkan Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
23 Haziran 2023
Mesajlar
120
Tepkime puanı
23
Aslında bu durumu anlamak düşünüldüğü kadar zor bir mesele değildir..

İyi ahlaka sahip bir kâfir eğer yaşarken müslümanlığı seçmemişse, ona ölüm anında son bir fırsat daha verilir. Kendisi İslam'a davet edilir, eğer o davete icabet ederse, Müslüman olarak canını verir.. Aksi durumda kâfir olarak ölür.

Kötü ahlaka sahip bir Müslüman ise ölüm anında çok büyük imtihanlardan geçer. Bir çoğu (Allah muhafaza) imanlarını kaybeder.

Bu yüzden denilmiştir ki;

Kâfir mezarlıklarında yatan nice Müslüman kimseler vardır, Müslüman mezarlıklarında yatan da nice kâfir kimseler..

Allah c.c mutlak adalet sahibidir. İnsanlar ölüm anında yaşananları bilmedikleri için bu durumu adalete ters bir şey olarak görür.

Bir Müslüman hayata 1-0 önde başlamış olsa bile son nefesinde maçı 2-1 kaybedebilir.
Bir Kâfir, hayata 1-0 yenik başlamış olsa da son nefesinde maçı 2-1 alabilir.

Önemli olan maçı nasıl bitirdiğindir. Maç süresi boyunca önde veya geride olman hiç bir şey ifade etmez. Her şey son dakikada yiyeceğin veya atacağın gole bakmaktadır..

Burada dikkat ettiyseniz, güzel ahlak sahibi olan kişinin her daim daha avantajlı konumda olduğudur. Çünkü İslam, güzel ahlaktır.. Kimde güzel ahlak varsa sahibini alır cennete götürür. Bir çokları daha yaşarlarken İslam ile tanışmaktadırlar.. Bir sebeple İslam'ı seçememiş olanlara ise son nefesinde bir fırsat daha verilir.
 

Kayıtlıüye

Çalışkan Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
25 Temmuz 2019
Mesajlar
216
Tepkime puanı
78
Konum
Hatay
Dünyadaki amellerimizin karşılığının olması,son nefeste kelime-i şahadet getirerek ölmek yada la ilahe illallah diyerek ölmek şartı iledir. Bu şart ile cehennemde sonsuz olarak kalmaktan kurtuluruz. Yani günahımız var ise müslüman olsak bile cehennemde azap görürüz. Ama imanı olanlar sonsuza kadar kalmaz ve cennete kavuşur. Tabi amellerimizin tartıldığında sevaplarımızın günahlardan çok gelmesi gerekir. Kul hakkları gerekçesi ile bazı kişiler hakiki müflis olurlar. Yani sevapları elinden alınır ve hakkına girdiği kişiye verilir. Bu sebeple iflas ederler. Tabi birde kul hakkının çok büyük olması,imanınıza talip olması gibi bir durumda söz konusu olabilir. Şehit olanlar vardır bunun dışında birde.Onlar ise cennetlik olurlar.Kul hakkı dışında tüm günahları bağışlanır şehit ölenlerin.Allah akıbetinizi hayır eyleyip, son nefeste imanlı göçmeyi ahiret yurduna nasip etsin,ahiret yurdunda berat edip yüzü gülen kullarından eylesin.Amin.
 
Üst Alt