Kaderle ilgili sorulmayan soru .

M

Misafir

Kayıtsız
Misafir
Kaderin ne olduğu bir çok yerde anlatılmış ancak bu sorunun cevabını bulamıyorum yardım ederseniz çok sevinirim . Şimdi Allah herkesin ne olacağını biliyor nereye gideceğimizi de biliyor ancak buna rağmen kendisi kusursuz olmasına rağmen bizim gibi bir çok insanı neden cehenneme gideceğini bile bile onların acı çekeceğini bile bile yaratıyor . Bu durumda Allah acımasız olmaz mı . Üstelik insanların çoğunun cehennem ateşine odun olacağını da ilan ediyor . Neden şeytan yaratılmış ve insanı saptırmaya yemin ediyor ve buna rağmen Allah ona bu fırsatı tanıyor ?
 

Gönül sızım

Özel Kardeşimiz
Yönetici
Süper Mod
Moderatör
Katılım
26 Temmuz 2011
Mesajlar
19,432
Tepkime puanı
185
dua.jpg


Selamun Aleyküm Hayırlı Sabahlar ..
Kader,alın yazısı,irade,ruh,vicdan,nefs,akıl,zeka gibi kelimelerin zihnimizde çoğunlukla açık ve net kavramları yoktur.
Bu tür soyut kavramlardan en akıl karıştıranı ise KADER VE ALIN YAZISIDIR.
Kader,alın yazısı,irade,ruh ve vicdan gibi konular ,manevi yaşamımızla ilgili olması nedeniyle,bu konularda bilimsel veriler yoktur.

YÜCE YARATANIN GEÇMİŞ VE GELECEKTEKİ HER ŞEYİ BİLDİĞİ,ve insanın yaratılırken de kaderinin bilindiği ve bu kaderin değiştirilemeyeceği teşkil etmiştir.
"Biz, her şeyi bir ölçüye göre yarattık. "Kamer suresi, ayet 49
52. "Yaptıkları her şey kitaplarda (amel defterlerinde) mevcuttur. "
53. Küçük büyük her şey satır satır yazılmıştır.

-el-HADÎD/22. "Yeryüzünde vuku bulan ve sizin başınıza gelen herhangi bir musibet yoktur ki, biz onu yaratmadan önce, bir kitapta yazılmış olmasın.
Şüphesiz bu, Allah'a göre kolaydır."

İnsanın belirli bir kaderle yaratıldığı,ve tüm yaşamında karşılaşacağı her şeyin ALNINA YAZILDIĞI düşüncesi islam camiasinda kabul edilmistir..

Eğer bir insanın kaderinde,alnına katil olacağı yazılmışsa, Yaratan onu nasıl suçlayabilir ki ?
Kişi benim alnıma yazılmış,ben bunun dışına çıkamazdım,benim suçum değil demez mi? Eğer bir kişinin yaşamında tüm yapacakları,kaderinde var,
ve alnına yazılmış ise hiç kimse amellerinden dolayı suçlanamaz,cehennem önerilemezdi,çünkü kişi tüm işlediği suç ve günahlar alnıma yazılı idi,
kendi irademle,kendim karar vererek yapmadım diyecekti.

Bu sorular Yaratanın iradesi ve kulun iradelerinin incelenip düşünülmesine vesile olmuş ve bu farklı bir görüş yaratan ve kul iradelerinin ayrılmasını fikrini doğurmuş böylece..
Yaratan iradesi İRADE-İ KÜLLİYE ,kulun iradesi ise İRADE-İ CÜZİ olarak adlandırılmıştır.

İRADE-İ KÜLLİYE :

genel olarak kişinin yaratılışını,nerede,nasıl,hangi ailede hangi şartlarda meydana geleceğini tayin etmiştir.
Ayrıca ona belirli bir ömür vermiş ve bu ömür sonu mutlak olarak yaşamın sona ereceği tayin edilmiştir.
Bu kararlar İRADEİ KÜLLİYENİN mutlak kararlarıdır.

Ancak İradei Külliye insana tüm yaşamı boyunca yaşayacağı tüm olay ve ortamlarda çok çeşitli alternatifler sunmuştur ve kişiyi bu çok çeşitli alternetifleri seçme
konusunda serbest bırakmış ve kendi iradesini istediği yönde kullanmasına fırsat tanımıştır.
Yani kişi TÜM YAŞAMI BOYUNCA İRADE-İ CÜZİ sini kullanabilir her istediği yolu seçer ,her istediğini yapabilir.
Ancak yolun sonu her zaman İRADE-İ KÜLLİYE ye çıkar ta ki yazılı olan ECELE kadar.

İRADE-İ CÜZİ:

Kişinin hangi ülkede,hangi şehirde,hangi ailede,nasıl,hangi şartlarda YARATAN TARFINDAN yaratıldığında şüphe yoktur.
Kişi yaşamında kendini bilecek çağdan itibare görüyoruz ki her hareketini,her seçimini,her beğendiği işi yapmasında serbestçe kendi iradesini kullanmakta
her istediğini yapabilmekte,her istediğini sınırsız düşünebilmektedir.

Kişi yaşadığı sürece her istediğini yapabiliyor, her istediği yöne gidebiliyor,her istediğini düşünebiliyor,hatta o kadar ki isterse Yaratanını bile inkar edebiliyor.
Bu durumda hani nerede izah edilen,kişinin yaptığı ve yapacağı ve yaşayacağı her şeyin YAZILI OLDUĞU ?
İşte burada kişinin evveli ve sonrasına tüm geleceğine ait bilgilerin yazılı bulunduğu bildirilmekte ve tüm bu bilgilerin LEVH-İ MAHFUZ da kayıtlı bildirilmektedir.

NEREDE BU LEVH-İ MAHFUZ ? VAR MI ?

EVET VAR ,YÜCE YARADAN NEZDİNDE SAKLIDIR.
HER ŞEY LEVH-İ MAHFUZDA KAYITLIDIR,TÜM İHTİMALLERİYLE BİRLİKTE, KİŞİ DE TÜM İSTEDİKLERİNİ SEÇMEKTE SERBESTTİR.

Bu durumu daha iyi anlata bilmek için günlük hayattan bir örnekleme yapalım:
Bir kişi cuma akşamı,cumartesi ve pazar tatili için, diyelim ki Ankarada düşünüyor. Acaba iki günlük tatil için nereye gitse ?Alternatifleri düşünüyor,İstanbula gidebilir,Antalyaya gidebilir,Samsuna gidebilirim diyor.
Şüphesiz ki iradesini kullanmaya tam ve sınırsız olarak sahiptir,istediği,karar verdiği şehre gidecek,gidebilecektir.
Kişi burada her istediğini seçebilir ve yapabilir, ancak bu yolculuklardan hangisini seçtiği zaman ertesi günü o yolda başına gelecekleri bilebilir mi, yani yarın ne olacağını ?? Şüphesiz HAYIR BİLEMEZ.
İşte burada kişinin evveli ve sonrasına tüm geleceğine ait bilgilerin yazılı bulunduğu ,LEVH-İ MAHFUZ devreye girmektedir.

O kişi İstanbula gitmeyi seçerse, ertesi gün İstanbula giderken, Bolu civarında, arabası bir tırla çarpışacak yaşamını kaybedecektir.

O kişi Antalyaya gitmeyi seçerse,ertesi günü yolda Afyonda yemek molasında güzel bir kızla tanışacak,ilerde onunla evlenecektir.

O kişi Samsun seçerse,ertesi gün Samsun yolunda arabası büyük bir arıza yapacak, arabasını bir tamirciye çekip,bir otobüsle geri dönecektir.

O kişi bunların hiç birini seçmedi evde oturmaya kara verdi.ne olacak ?( O DA YAZILI LEVH-İ MAHFUZDA) canı evde çok sıkılacak ani bir sinir kırizi geçirip intihar edecek

kişi istediği her şeyi seçebilir, istediği her şehre ,her yöne gidebilir, ancak o yolda neler olacağını bilemez.
İşte her yolun sonunda ne olacağı neyi bulacağı LEVH-İ MAHFUZ da kelime kelime kayıtlıdır...

bir insan olarak olmamış olaylar hakkında tahminler yaparız.
bulutlanan hava gördüğümüzde inş yağmur yağacağını tahmin ederiz.bunu yağmadan önce tahminlerimiz büyük ölçüde inş gerçekleşir.bu tahminimiz yağmur yağmadan öncedir.

hızlı virajlara giren bir şöförün bir virajda devrileceğini inş tahmin ederiz ve olay gerçekleşir.tahminimiz inş olaydan öncedir.

zeki ve çalışkan bir öğrencinin imtihan olmadan imtihanı kazanacağını da inş tahmin ederiz.o coçuk imtihanı kazanır.

verdiğimiz bu örnekler bir insan olarak çok kısıtlı imkanlara dayanarak verildi.

bizi yoktan var eden ne yapacağımızı ne amel işleyeceğimizi önceden bilmesini ve yazmış olduğunu kabul ederiz.
kadere ve hayr ve şerrin Allah c.c den olduğuna iman ederiz.
hayır ve şer bizim için imtihan sorularıdır.
bazen hayırla bazen de şerle imtihan oluruz.

Kader hayatımızın önceden çizilmiş olması demek değildir.
Bu sebepten,”ne yapalım, kaderimiz böyle” deyip boyun bükmek cehalet göstergesidir.
Kader yolun tamamını değil, sadece yol ayrımlarını verir. Güzergah bellidir ama tüm dönemeç ve sapaklar yolcuya aittir.
Öyleyse ne hayatının hakimisin, ne de hayat karşısında çaresizsin.
Şems-i Tebrizi
 

Gönül sızım

Özel Kardeşimiz
Yönetici
Süper Mod
Moderatör
Katılım
26 Temmuz 2011
Mesajlar
19,432
Tepkime puanı
185
allah.jpg


Yüce Allah her şeyi bir ölçü ve planla yaratmıştır. (Kamer Suresi, 49) alın yazısı olarak nitelendirilen kader de bu bütün içinde değerlendirilmelidir.
Yüce Rabbin, bizim yapacaklarımızı bilerek yazması, bizi o şeyleri yapmaya zorlamaz.
Tıpkı, astronomik hesaplar sonucunda bir yıl sonra Güneş’in tutulacağını, Güneş’in tutulacağı günü ve saati yazan bir takvim yaprağının Güneş’in tutulmasını etkilemediği gibi,
yüce Allah’ın geleceği bilmesi de kişiyi o geleceğe mahkûm kılmaz.

Aksi takdirde cinayet işleyen kişi şöyle demek hakkına sahip olurdu “Allah emretti, Allah yazdı ben de cinayet işledim”.
Bu durumda -hâşâ- katili cinayete zorlayan Allah olurdu ve kişiye bu konuda hesap sorması zulüm olurdu.

Halbuki iyiyi veya kötüyü yaratan Allah, o Allah kötüyü bir imtihan vesilesiyle yarattığını deklare etmiştir ve kötüden razı olmadığını da ilan etmiştir.
İyiyi yaratıp da iyiden razı olduğunu da beyan eden yine yüce Allah’tır...

Biz kaderde -geleceğimizde- tek söz sahibi olanın Yüce Allah olduğuna iman ederiz. Bize rağmen -bütün tedbirlerimize rağmen- önümüze gelecek
bir şeyden dolayı razı olmak da isyan etmemek de kadere imanın içindedir.
Bizler helal ve haram, iyilik ve kötülük, günah ve sevap konularında eylemlerimizden tam sorumluyuz.

Bu noktalarda Rabbimiz bizi özgür kılmış ve özgür irademizle yapacaklarımızı yazmıştır. Zaten kaderimizin bu ayrıntılarından sorumluyuz.
Ama boyumuz bosumuz, gözümüzün rengi gibi, helal ve haram gibi, iyilik ve kötülük gibi konuların dışındaki özelliklerimizden sorumlu değiliz.
Elbette bu da bizim kaderimizdir ama sorumluluk dışındaki daire ile ilgilidir.

“Kadere iman eder, kederden emin olur” denmiştir. Elbette böyledir. Çünkü kaderi bütün detayıyla bilmek, kuşatmak mümkün değildir.

İmamı Şafii gibi İslam âlimleri kader konusunda derin tartışmalara girmeyi hoş karşılamamışlardır.
Öyle ya gaybın anahtarları Allah’ın katındadır. İnsan bunu nasıl bilebilir ki... Kainatın ve insanın her zerresinde milyarlarca sır vardır.

Bizler imtihan dünyasında sırlarla kuşatıldığımızın farkında olmalıyız. Hayatımıza, geleceğimize dair bütün tedbirleri almalıyız.
Bundan sorumluyuz. Doğru olanı, iyi olanı, faydalı olanı Rabbin dileğini yapmak zorundayız.

Karşılaştığımız bazı olayları sıcağı sıcağına çözmek zor olabilir. Bilmediğimiz binlerce hikmet olabilir.
Yüce Allah’ın külli iradesi, başıboş, hedefsiz ve hikmetsiz değildir. “Karada ve denizde oluşan felaketler bizim hak ettiklerimizden başka nedir ki.” (Rum, 41)
 
M

Misafir

Kayıtsız
Misafir
Özür dilerim

Çok özür dilerim ama ben burada kaderi tartısmak veya anlamak için sormadım bu soruyu , onun cevabını biliyorum zaten . Bilmediğim şey Allahın bizim bir çoğumuzun cehennemlik olacağını bildiği halde neden ebedi cehenneme atmak icin bizleri yarattığını soruyorum , neden seytana bizi saptırma izni verildiğini anlamaya çalışıyorum . Neden mutlak mükemmel Allahtan bizim gibi cahil ve cehennemlik bir yığın varlığın sadır olduğunu anlamak istiyorum .
 

Gönül sızım

Özel Kardeşimiz
Yönetici
Süper Mod
Moderatör
Katılım
26 Temmuz 2011
Mesajlar
19,432
Tepkime puanı
185
Hayirli cumalar est. kardesim..Kaderi anlamak veya tartişmak ne haddimize...Biz haddimizi kim ve ne olduğumuzu bilenlerdeniz..
burada sadece kafamıza takılan sorulari kendimizce sohbet,etmekteyiz....

"Bilmediğim şey Allahın bizim bir çoğumuzun cehennemlik olacağını bildiği halde neden ebedi cehenneme atmak icin bizleri yarattığını soruyorum , "

Cennetlik veya cehennemlik siz yukarida yazdiklarimi kalp ,idrak gözü ile okumammişsiniz...
Rabbimiz bizi özgür kılmış ve özgür irademizle yapacaklarımızı yazmıştır...
Kişi yaşadığı sürece her istediğini yapabiliyor, her istediği yöne gidebiliyor,her istediğini düşünebiliyor,hatta o kadar ki isterse Yaratanını bile inkar edebiliyor.
kişinin evveli ve sonrasına tüm geleceğine ait bilgilerin yazılı bulunduğu bildirilmekte ve tüm bu bilgilerin LEVH-İ MAHFUZ da kayıtlı bildirilmektedir...
Cennetlik olanlar nasil cennete girebiliyor...Rabbim onlara ayricalik mi yapiyor diyeceksiniz...
Allahü teâlânın adaletinden hiç şüpheniz olmasın..

İnsan için ne bu dünyada, ne öteki dünyada kendi çalışmalarının veriminden, kendi kazancından başka bir şey yok!!
İnsan bu dünyada ne ekerse Ahirette de onu biçiyor...

Allah cc.bizi neden yarattı ?
Allah mahlukatı niçin yaratmıştır sorusunu bir Yaradilan olarak sormaya hakkımız yoktur!!!O dilemiş ve yaratmıştır, niçin böyle dilediğini burdaki Hikmetti ancak kendisi bilir...
biz kim oluyoruz ki Alemlerin Rabbi olan Yaradani bu cuzi 100 gramlik beynimiz ile sorgulamaya, anlamaya, idrak etmeye calişiyoruz...

Allah'ın Zat-i ve Sübut-i sıfatlarıni bilseydiniz bu sordugunuzu daha iyi anlardiniz...
Allah Teâlâ'nın yüce ve kâmil sıfatları vardır, bunlardan biri de yaratma sıfatıdır.
Tekvin; Yaratmak, Allah yaratıcıdır. Kainattaki her şeyi yaratan O'dur.Allah yaratandır, en güzel yapandır, mutlak iyilik, güzellik ve kemaldir.
İşte bu sıfatların eseri, tecellîsi (ilgili olduğu yerlerde eserlerinin görülmesi) diğer varlıklar arasında insanın da yaratılması sonucunu doğurmuştur.
İnsan Allah'ın, birden fazla sıfatının tecelli ettiği, eserinin görüldüğü bir varlıktır, yaratılmışların -bu bakımdan- en kâmilidir.

"neden seytana bizi saptırma izni verildiğini anlamaya çalışıyorum "

şeytanın Görevi, Allah'ın cennet için yarattığı müminler ile cehennem için yarattığı diğer insanların birbirlerinden ayrılmalarına vesile olmak..bir Nevi imtihan vesilesi olmaktir..
Kalbinde hastalık ve pislik bulunanlar, şeytan sayesinde müminlerden uzaklaşır, ayrılırlar..
şeytanın müminlere vermeye çalıştığı sıkıntılar, müminlerin dünyada Allah'a yakınlaşmalarına, Allah'a daha sıkı sarılmalarına,
sığınmalarına ve hidayetlerinin artmasına vesile olur:safımız belli olur...
Kovulmuş Şeytanın şerrinden Allah a sığınırım..

Rabbim! ilmimizi, anlayışımızı, imanımızi ve sıdk üzere çoğalt!
Rabbim! gerçeğe erdirdikten sonra kalplerimizi o gerçekten saptırma; bize indinden rahmet bağışla..
Rabbim! Dünyada ve ahirette Sen bizim velimizsin. Bizim canımızi müslüman olarak al ve bizi iyilere kat.


 
M

Misafir

Kayıtsız
Misafir
Üstadım anladıklarımla beraber tekrar düzenleyerek sorayım sorumu . Biz secimlerimizde özgürüz bunu anladim ve hatta bu secimlerimizin neticesinde cennet veya cehennem neresiyse artik onuda bizatihi hak ettiğimizi de anladım .Mesele şu ki Allah sa bizim nereyi hak ettiğimizi en başından beri biliyordu .Yani bir kısmımızın cehenneme gideceğini biliyordu daha en başta yaratırken .Bu durumda Allah bu azap çektireceği kullarını neden var etme gereği duydu ki .O ki merhameti gazabını geçmiştir diyoruz ve cennetinde cehennemin de ebedi olduğunu söylüyor ve hala ebediyen cehennemde yakacaği insanlar meydana getirip dünyaya gönderiyor .Rica ediyorum bana dünyanın sınav yeri olduğunu anlatmayın . Sınav varsa dahi o sınavın tüm sonuçları biz daha dünyaya gelmeden Lehvi mahfuzda yazıyordu zaten . Ben size aslında meleklerin insanı yaratırken sorduğu soruyu soruyorum. Ne diyorlardı melekler "Sen yer yüzün de kan dökecek , kargaşa çıkartacak insanı mı yaratacaksın ? " . İşte bu soruda bile tüm insanlık tarihinin özeti yatıyor . Ne kadar cok insanin cehennem ehli olduğu yatıyor ve mehametli Allah bunu en basta " elbette sizden bir çoğunu cehennem atesine odun olsun diye yarattım " diye ilan da ediyor . Benim imanım cok sarsıldı kardeşim . Ben artik Alllahin ne adaletini ne merhametini anlayamaz oldum . Adeta zalimlerle kuşatılmıs bir dünyanın ortasında kaldık . Nereye başımızı cevirsek zulüm var adaletsizlik var yoksulluk var , yolsuzluk var ve tüm bunların tamamına sadece seyrederek ve evet belki " Ben sizin defterinizi bi ahire gelin nasıl dürücem " diyen bir Allaha rağmen aslında tüm bu olanların olacağını en başından beri bilen bir Allah ve hatta melekleri var .Bütün bu olanların icracısı elbette insan , onun nefsaniyeti ,onun geri kalmışlığı hatta cehaleti . Ancak bu var oluşa bizatihi izin veren allahın nasıl merhametli olduğunu insana tasiyamayacagi kadar bir ağır yükü yukleyip bir de buna ebedi cehrnnem le sonlandırması seninde adalet duygunu sarsmıyor mu ? Hatta bak mesela reşit olmayan bir çocuk öldüğünde direkt cennete gidiyor diyoruz . Biz ise yasadigimiz her anın bir bir hesabını vermek durumunda kalacağız . Neden o çocuk bu torpili hak ediyor ki o zaman . Bir hoca dediki iyi ama o da cennetin en üst kademelerine gidemez .E bu durumda da o çocuğun elinden çalınmış bir fırsat değil mi bu .Yok zaten Allah biliyorduysa (ki biliyor hiç şüphesiz ) nereye gideceğini zaten bunca yasam eziyetinin , bunca çile ve göz yaşının ne gereği vardı ki .Yani ya bu anladığımız kader anlayışı bu kadar basit bir kader değil , ya yaşadığımız hayatlar boş ve anlamsız bir filimin replay tusuna basılı tutarak izlenmesi kadar basit ve en kötüsü karşımızda adil olmayan , adeta ben yaptım oldu kavlinden yaratışlar yapan 4 yaşında bir çocuğun egosuna sahip (haşa) bir Allah var ve bizde onun oyuncaklarıyız .
 

Ekrem

Yönetici-Admin
Yönetici
Süper Mod
Üyemiz
Katılım
22 Şubat 2011
Mesajlar
9,107
Tepkime puanı
81
NASIL BAKARSAN ÖYLE GÖRÜRSÜN…!

“Kusur bulmak için bakma birine,

Bulmak için bakarsan bulursun,

Kusuru örtmeyi marifet edin kendine,

İşte o zaman kusursuz olursun”


>Mevlana Celaleddin-i Rumi<

Güzel bakmak nedir? Önce bunu anlamak gerekiyor galiba güzel bakmak kötü ve çirkin olanı güzel görmek değil.

Güzel bakmak; baktığımız, varlıkları, olguları doğru bir bakış ile okuyabilmek anlayabilmek diyebiliriz. Güzel görmek için güzel bakmak, güzel algılamak ve güzel yorumlamak gerekir. İnsan, nasıl görmek isterse, öyle görür; kısaca her şey niyete bağlıdır. Gönül gözümüz ile bakarsak etrafımıza, dış görünüşlere takılıp kalmayız.

Bu bağlamda yazımıza bir hikaye ile devam edelim.

“Genç bir karı koca, yeni bir eve taşınmışlar. Sabah kahvaltı yaparlarken karşı binadaki komşu da çamaşırlarını asıyormuş.

Kadın kocasına; “astığı çamaşırlara bak, hiçte temiz olmamış, çamaşır yıkamayı bilmiyor herhalde” demiş.

Kocası ona bakmış, hiç bir şey söylemeden kahvaltısına devam etmiş.

Kadın da komşusunun her çamaşır astığını gördüğünde aynı yorumu yapmaya devam etmiş.

Bir ay sonra kadar bir sabah, komşusunun çamaşırlarının tertemiz olduğunu gören kadın çok şaşırmış. Kocasına, “çamaşır yıkamayı sonunda öğrendi, çok merak ediyorum kim öğretti acaba” demiş.

“Ben bu sabah biraz erken kalkıp, camlarımızı sildim”
diye cevap vermiş kocası.

Hayatta da böyle değil midir?

Başkalarını izlerken gördüklerimiz, baktığımız pencerenin ne kadar temiz olduğuna bağlıdır.

Konu, güzel bakmak, güzel görmek, olunca en çok da gözlerimize görev düşüyor doğal olarak.

Cenab-ı Allah’ın biz insanlara verdiği en önemli nimetlerden biri de gözlerimiz değil mi?

Ve gözlerimiz ruhumuzu dışa yansıtan en önemli organımızdır. Ruhumuzda yaşattığımız bütün güzellikleri gözlerimiz ile bakışlarımız ile belli ederiz.

Güzel bakmak, hayatı anlamlı yaşamaktır. Anlamlı hayat yaşamak ise güzel bakmaktır.

Saygı ve sevgi içinde kalın dostlar bakışlarınızdaki güzellik ruhunuza, ruhunuzdaki iyilik ve hoşluk yüzünüze vursun.


(Bekir Yılmaz)​

Şimdi diyeceksinki bunun benim konumla ne ilgisi var.
Elbette çok ilgisi var, en önemlisi de senin YARADAN ve YARADILANA kısacası herşeye bakış açın.
Gönül Sızım hocamız size herşeyi açık açık anlatmasına rağmen halen birşey anlamadıysanız ki öyle görünüyor, ozaman diyanetin resmi sitesine girip bunları orda sorun.
 

Gönül sızım

Özel Kardeşimiz
Yönetici
Süper Mod
Moderatör
Katılım
26 Temmuz 2011
Mesajlar
19,432
Tepkime puanı
185
Üstadım Allah cc. Yar ve Yardimciniz olsun...
Bir zamanlar Rabb'in meleklere: "Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım." demişti.
Melekler: "A!.. Orada bozgunculuk yapacak ve kan dökecek birisini mi yaratacaksın? Oysa biz seni överek tesbih ediyor ve seni takdis ediyoruz." dediler.
Rabb'in: "Ben sizin bilmediklerinizi bilirim." buyurdu."
Bakara suresi 30. ayet

Allah cc.bizi neden yarattı ?
Allah mahlukatı niçin yaratmıştır sorusunu bir Yaradilan olarak sormaya hakkımız yoktur!!!O dilemiş ve yaratmıştır, niçin böyle dilediğini burdaki Hikmetti ancak kendisi bilir...
biz kim oluyoruz ki Alemlerin Rabbi olan Yaradani bu cuzi 100 gramlik beynimiz ile sorgulamaya, anlamaya, idrak etmeye calişiyoruz...

Rabbim! ilmimizi, anlayışımızı,idrak ve imanımızi sıdk üzere çoğalt!Bize, küfre açık kapı bırakmayan eksiksiz bir iman nasip eyle.
Allah'ım! Bizi, yolunu şaşıran ve saşırtanlardan değil, hidayete eren ve hidayete eriştiren kullarından eyle.
Allah'ım, bizi hidayete erdir! amin...


duaa..
 
M

Misafir

Kayıtsız
Misafir
İki yaklaşımla cevap yazmışsınız . Biri insanın yaratılış hikmeti Allahta saklıdır ve biz bunu bilemeyeceğimiz gibi sorgulamak da haddimize değildir yaklaşımı ki burada zaten ekstra söylenebilecek bir şey bırakmıyorsunuz . Yani mealen Yaradan sizlerden istediğini istediği yere gönderecek şekilde yaratti bizim için burada adalete dair bir problem yok diyorsunuz .Sonuçta herseyi biz seçtik sonucuna katlanırız Levhi mahfuz da yazanlar her sectigimize uygun senaryolar barındırıyor ve su an bizim sececeklerimizi Allah bile bilmiyor noktasina geliyorsunuz . Yok şayet biliyorsa Allah bu durumda sadece kendinizi kandiriyorsunuz kusura bakmayın .Biliyor mu bilmiyor mu ? Allah bizim sececeklerimizi bilmiyorsa onun zaman üstü oluşu , zaman kaydi altinda olmayisi ve zamanin hakimi olusunu nasil anlayacagiz . Ha biliyorsa o durumda ben su ana kadar sorduğum sorulardan hicbirine daha henüz cevap alamamisim demektir ...İkinci yaklasimi Ekrem kardeşimiz göstermiş .Benim anlayissiz , ve baktığını göremeyen , okudugunu da anlayamayan biri olarak diyanete soru sormami tavsiye etmis . Onada teşekkür ederim ilgisinden dolayi .
 

Ekrem

Yönetici-Admin
Yönetici
Süper Mod
Üyemiz
Katılım
22 Şubat 2011
Mesajlar
9,107
Tepkime puanı
81
Güzel kardeşim daha öne dediğim gibi Gönül Sızım hoam gerçekten güzel açıklamalar yapmış, ve benim size ''Gönül Sızım hocamız size herşeyi açık açık anlatmasına rağmen halen birşey anlamadıysanız ki öyle görünüyor'' dememdeki gaye anlayışsız olduğunuzu değil, anlayamadığınızı ima ettim ama dedimya ''nasıl bakarsan öyle görürsün'' benim bu cümleme farklı bakmışsın.

Şimdi, ben Gönül Sızım hocam kadar alim yani bilgili değilim ama senin bu soruna kendimce cevap vereyim.
Kaderin ne olduğu bir çok yerde anlatılmış ancak bu sorunun cevabını bulamıyorum yardım ederseniz çok sevinirim . Şimdi Allah herkesin ne olacağını biliyor nereye gideceğimizi de biliyor ancak buna rağmen kendisi kusursuz olmasına rağmen bizim gibi bir çok insanı neden cehenneme gideceğini bile bile onların acı çekeceğini bile bile yaratıyor. CEHENDEME GİDİP GİTMEMEK BİZİM KENDİ ELİMİZDE. ELİMİZDE OLANLARI DA DİNİ BİLGİLERİ İNCELERSEN BULURSUN...

Bu durumda Allah acımasız olmaz mı. OLAMAZ EĞER ACIMASIZ OLSAYDI KULUN TEVBESİNİ KABUL ETMEZDİ...

Üstelik insanların çoğunun cehennem ateşine odun olacağını da ilan ediyor. YOO HAYIR İNSANLAR CEHENDEM ATEŞİNDE ODUN OLMUYOR, İNSANLAR FANİ ALEMDE İŞLEDİĞİ GÜNAHLAR SAYESİNDE ODUNUNU KENDİLERİ GÖTÜRÜYOR VEBU GÖTÜRDÜKLERİ ODUNLARLA YANIYORLAR...

Neden şeytan yaratılmış ve insanı saptırmaya yemin ediyor ve buna rağmen Allah ona bu fırsatı tanıyor ? ŞEYTANI YARATTI ÇÜNKÜ ONUDA KENDİSİNE İTAAT ETMESİ İÇİN YARATTI AMA İŞTE ADI ÜSTÜNDE ŞEYTAN, İLLA ŞEYTANLIK YAPACAK GELECEK BU DÜNYADA SENİN BENİM GİBİ CAHİLLERİ KANDIRIP HERKES CENNETE GİRERKEN BİZİ CEHENDEME SOKACAK dfrt.. ONA FIRSAT TANIYOR ÇÜNKÜ KULLARININ ONA ALDANMIYACAĞINI BİLİYOR.
ŞİMDİ DİYECEKSİNKİ; BİZİM ŞEYTANA ALDANIP ALDANMAMAMIZ DA ALLAH'IN ELİNDE DEĞİLMİ? EVET O'NUN ELİNDE AMA YÜCE RABBİMİZ TUTMUŞ BİZE AKIL VERMİŞ, İRADE VERMİŞ, BİRDE YİNE BİZİM DÜŞMANIMIZ OLAN NEFS İ VERMİŞ, VE YÜCE ALLAH C.C. VARLIĞINA İNANMIYANLAR İÇİN ÇEVREMİZDEKİ GÜZELLİKLERİ GÖRMEMİZ İÇİN TUTMUŞ BİR ÇİFT DE GÖZ VERMİŞ, VE BUNLARLA YETİNMEYİP TUTMUŞ SENİ BİZE GÖNDERMİŞdfgtn
İşte güzel kardeşim yarı şaka yarı ciddi benim bildiklerim de bundan ibarettir eh artık bukadar açıklamalardan sonra yahu ben yine aradığım cevabı alamadım dersen eh busefer sana başka bir yol gösterecem.
“KÖR GÖRMÜYORSA, GÜNEŞİN NE SUÇU VAR?” çook kommiik
 

Gönül sızım

Özel Kardeşimiz
Yönetici
Süper Mod
Moderatör
Katılım
26 Temmuz 2011
Mesajlar
19,432
Tepkime puanı
185
elhadi.jpg


Üstadım Allah cc. Yar ve Yardimciniz olsun...
Öncelikle Allah'ın varlığına inanıyormusunuz diye kendinize sormanız gerekir...
Eğer gerçekten böyle bir inanca sahipseniz ve inanıyorsaniz o zaman bu soruların cevabı zaten kendiliğinden ortaya çıkıyor...
Ancak böyle bir inanca sahip değilseniz.. bu soruların artık bir anlamı kalmıyor...
Olmayan bir Allah sizin gözünüzde yargılanamaz...
O halde Allah niçin insani yaratti ?sorusunun cevabı sanırım varlığınızın amacını anlayamamanizdan geçiyor...
Her İnsan,bu dünyaya belirli vazife,hizmet ve gaye için gönderilmiştir...ve bu insanlik hizmet, gaye zinciri hep devam eder gider...
Aynı şekilde kainat ve kainat içindeki her bir mahluk Allah'ın harika ve mükemmel
birer hikmetli kitabı hükmündedir.
Kainatta her şey; iç içe, belirli bir şekilde birbirine bağlidir..ayni sizin sordugunuz sorular gibi...
bu sorulari sorgulamak ise önce Allah'ın varlığına ,kuvvet, kudret ve adalettine inanmaktan başlar..

öncelikle yapılması gereken iş, bir matematik sorusunu çözmek kitaptan formule bakmak gibi kuran-ı kerim in ''anlaşılarak'' okunmasıdır...
ANLAMAYA ÇALIŞMA GÜDÜSÜ,ASLINDA SİZDE,KENDİNCE ANLAMLAR YÜKLEMENDEN BAŞKA Bİ ŞEY DEĞİLDİR!!
O NE HİSLER GERDİ VE İÇİNDEN ÇIKILMAZ YORUCU BİR ZANNİ DÜŞÜNCE KAOSUDUR.
İnsanın kavrayışını şekillendiren pencereleri var sanki: Duyuları, aklı ve sezgisi. Ama hepsi sınırlı.
Ancak kişi inad etmez ve anlamak isterse, samimiyet üzere yaşarsa, insaf eder, bir de durup düşünürse, ruhu illâ ki yanlışa yanlış diyecektir.
Kendiliğinden doğruyu bilemese de yanlışı sezecektir.
Doğru içinse muhakkak O'nun hidayeti gerekir. O iletmeden hakkı bilemez, O bildirmeden hakkı bulamaz...
Öz, Allah'tan başlayıp Allah'ta sona eren bir seyirdir.evvelim,ahirim,batınım,zahirim ALLAH...

Hidayetti vermezse Mabud ,neylesin islamiforumlar.ailesi...
 
M

Misafir

Kayıtsız
Misafir
Üstadım ben bir soruyu anlatmakta neden bu kadar zorlandığımı anlayamıyorum . Peki kendi kabul ettiklerimi bir kez daha yazayım da belki zaten kabul ettiğim şeyleri bana döne döne tekrar yazmaktan kurtarayım sizi . Birincisi evet insan için emeğinin haricinde bir şey yoktur . Yani cenneti de cehennemide kendisi hak eder .Burada anlasamadigimiz bir sey zaten yok . Ancak bunun haricinde Levhi mahfuz u içinde bir cok seçeneği barındıran bir sey olarak algiladiginizda bir cok sorun ortaya çıkıyor . Birinci sorun bu durumda Allahın bizim ne sececegimizi bilmediğini iddia etmis oluyorsunuz ki bu Allaha şirk koşmak demektir . Ayrıca böyle bir iddia aynı zamanda onun defalarca insanların bir çoğunun cehenneme gidecegini soylemis olduğu gaybi bilgiyide inkar etmek demek olur . Levhi mahfuz da düşecek bir yaprağın bile kaydı varken bu durumda anlattığınız levhi mahfuz hiçbir şeye dair aslen bir kayıt taşımıyor anlamına bile gelir . Çünkü bu durumda kabul ettiginiz levhi mahfuz sadece her seye dair sadece secenekler barındıran bir şey olur . Yani neler olacağını değil neler olabileceğini barındıran bir sey haline gelir ve keza Allahın gaybı bildiği noktasida tamamen kaybolup gider . Yani bu düşünceniz eksik ... Umarım burada anlasmisizdir . Şimdi bunun üzerine tekrar soruyorum . Alllah bizim için bir kader belirlemiş ve biz bu kaderin belli noktalarinda özgürüz seçimleri biz yapariz sonuçlarıyla karşılaşırız ama bu Allahin bilgisi dahilindedir . Bu durumda allah neden kötülüğe izin vermistir , neden cehenneme gidecek insanların var olmasina izin vermiştir ? Demekki burada biz birçok seyi yanlış algılıyoruz . Cenneti cehennemi insanın fonksiyonunu , yaradilisin maksadını aksi takdirde karsimizdaki zalim bir Allah olacak (haşa ) . Allah zalim degilse , adil ve merhametliyse demekki biz bütün bu var oluş silsilesini şu an anladigimizda bambaşka bir şekilde anlamak zorundayız . Aksi taktirde asla adil bir Allaha ulaşamayacağız . Neden adil bir Allaha ulasamiyoruz çünkü bu durumda ergenlige erismeden olenler direkt cennete gidiyor biz ise her yaptigimiz icin hesao vermek durumunda kaliyoruz . Zaten dunyanin hicbir yerinde adalet olmadigi ortada bunu tekrar tekrar anlatmak da gerekli degil ap acik ortada . Kimsenin sartlari bir baskasi ile esit degil , cinsiyeti zekası hicbirseyi esit degil . Anlamak istediğim su . Siz nasil adil bir Allaha ulasiyorsunuz tek bir yasamda . Ulastiginiz Allah fikrini zalimlikten nasil kurtariyorsunuz . Çünkü tek bir yasamla buna ulasmaniz imkansiz . Adil bir Allaha ulaşmanın tek yolu reenkarnasyon kavramını yeniden hatirlamaniz . Yoksa kurguladiginiz bu modeli her defasında kuran i gostererek yıkıp yıkıp bırakırlar . Ve daha kötüsü insanlari bugün ikna edersiniz ama yarın yine başladığınız noktaya donersiniz . Zaten bunu anlayamadiklari icin insanlar sabah imanli aksamina kafir . Allah kolaylik versin ...
 

Gönül sızım

Özel Kardeşimiz
Yönetici
Süper Mod
Moderatör
Katılım
26 Temmuz 2011
Mesajlar
19,432
Tepkime puanı
185
allahim.jpg


Üstadım Allah cc. Yar ve Yardimciniz olsun...
Bu sorulari anlamakta neden bu kadar zorlandığınızi ben de Sizi anlayamıyorum ...

"Allahın bizim ne sececegimizi bilmediğini iddia etmis oluyorsunuz "haşa !Asla!!Ben bunu demedim...
Allah bizim neyi seçeceğimizi bilir..
Yüce Allah her şeyi bir ölçü ve planla yaratmıştır. (Kamer Suresi, 49) alın yazısı olarak nitelendirilen kader de bu bütün içinde değerlendirilmelidir.
Yüce Rabbin, bizim yapacaklarımızı bilerek yazması, bizi o şeyleri yapmaya zorlamaz.
Tıpkı, astronomik hesaplar sonucunda bir yıl sonra Güneş’in tutulacağını, Güneş’in tutulacağı günü ve saati yazan bir takvim yaprağının Güneş’in tutulmasını etkilemediği gibi,
yüce Allah’ın geleceği bilmesi de kişiyi o geleceğe mahkûm kılmaz.

Şüphesiz ki Biz, herşeyi (önceden tesbit edilmiş) bir kaderle yarattık.” [Kamer: 49] Herşey Allah’ın takdiri iledir.
İnsanların yaptığı işleri de Allah yaratır. Yalnız insanlar yaptıkları işleri kendileri yapmış olmaları sebebiyle yaptıklarından sorumlu tutulurlar.
Çünkü Allah her insana iyiyi kötüden ayırabilme kabiliyeti ,akli ve iradeyi vermiş ve hayrı emredip şerri yasaklamıştır.

Allah (c.c) kıyamete kadar olacak herşeyi ve bütün insanların yapacakları şeyleri Levhi’l mahfuzda yazdı.
Allah için zaman kavramı olmadığı için bütün bunları ilmiyle yazdı. İnsanları yaptıkları amellerde zorlamadı.
Allah’ın (c.c) bütün bunları yazması ezeli ilminden dolayıdır.


Hayrı da şerri de yaratan Allah'tır, ancak şerre rızası yoktur...
İnsanları hür ve serbest iradeleri ile hareket etmek için serbest bırakmış ama sonunda imtihan olduğunu bildirerek insanların,
iyilikleri, güzellikleri ve Allah'ın rızasına uygun olan işleri yapmaya davet etmiştir.
İnsana düşen görev aklını, fikrini,ilmini ve iradesini kullanarak hayırlı işleri, dünyası ve ahireti için yararlı olan şeyleri yapmaktır.

"Allah neden kötülüğe izin vermistir ,"
Allahü teâlâ, günah ve kötülük işlemeyen varlıklar da yaratmıştır. Mesela melekler kötülük yapmaz, günah işlemez.
İnsanları ve cinleri farklı yaratmıştır. İyilik ve kötülük yapacak vasıfta yaratmış ve serbest bırakmıştır....

İyilik yaparsan mükâfat var, kötülük yaparsan ceza var demiştir. Bilemeyeceğimiz nice sebep ve hikmetlerden dolayı kullarını imtihana tâbi tutmuştur.
İnsana serbestlik vermezse sorgu sual olmaz! Günahı da, sevabı da kendi isteğiyle işlemesi lazımdır.
Zoraki sevab işletilirse, zoraki günahtan alıkonursa o zaman mükâfatı nasıl hak eder ki?

Allahü teâlâ, imtihan etmeden de kullarının ne yapacağını, suç, günah işleyeceğini bilir, fakat henüz suç işlemeden cezalandırılsa,
(Suçum yokken, imtihan edilmeden, beni cezalandırmanız doğru değildir) diyebilir.
İşte bunun gibi sebeplerle, insanlar imtihan için dünyaya getirilmiştir. Söz dinleyenle, dinlemeyen, suç işleyenle işlemeyen belli olsun diye,
bazı yasaklar konmuş, bazı ibadetleri yapma mecburiyeti getirilmiştir...

İnsanlar niye eşit değil?

İnsanın yaradılış gayesi bilinmeyince, dünyadaki olayların sebebi anlaşılamaz.
İnsan cansız varlık gibi, ot veya hayvan gibi değil, kulluk ve imtihan için yaratıldı. İnsan, ihtiyaçsız, sıkıntısız ve her bakımdan eksiksiz yaratılsaydı,
imtihan ve dünya manasız olurdu.
İnsanlar, dünyada, birkaç gün dert çekmeselerdi, Cennetin, ebedi sıhhat ve afiyet nimetlerinin sonsuz lezzetlerinin kıymetini bilmezlerdi.
Açlık çekmeyen, yemeğin lezzetini anlamaz. Acı çekmeyen rahatlığın kıymetini bilmez...

Herkes, her bakımdan eşit yaratılsaydı, büyük bir felaket olur, toplumlar olmazdı.
İnsanlar, boy, renk, şekil, akıl, zenginlik, sıhhat, kuvvet, güzellik, ahlâk gibi her hususta, eşit, yani birbirinin aynı olunca;
milyarlarca insanı birbirinden ayırmak mümkün olmaz. Diğer sahadaki eşitlikler görülmeden, yaşanmadan hayat söner.
Herkes bilgi ve kültür bakımından da eşit olunca, gazeteye, kitaba, filme ihtiyaç kalmaz. Güreş, koşu, yüzme gibi sporlar ve yarışlar olmaz, çünkü herkes aynı kabiliyettedir.
İyinin kıymeti, kötü ile bilinir. Herkes iyi olunca, iyinin kıymeti kalmaz. Çirkinlik olmayınca, güzellik anlaşılmaz.
Hastalık olmayınca sağlığın kıymeti bilinmez.

Bir kimse, okuyup her bakımdan mükemmel bir insan olmak ister. Herkes aynı olursa, kim kimden üstün olacaktır?
Âmirsiz, memursuz, işçisiz, patronsuz toplum olmaz. Zengin zekat verecek fakir bulamaz.

Her hususta eşitliğin zararları sayılamayacak kadar çoktur. Onun için Allahü teâlâ, her şeyi hikmetli ve adaletli yaratmıştır.
Adalet olunca işler düzgün yürür. Mesela beş parmağın beşi de aynı olsaydı, başparmak diğerlerinin arasında olsaydı, bugünkü kadar verimli iş yapılamaz, büyük eksiklik olurdu.

Adaletli yaratılmak, eşit yaratılmakla mukayese bile edilemez!!
Aynı ana babadan, zekâları, kabiliyetleri farklı çocukların yaratılması,ve onlarin birbiri ile imtihan edilmesi...
milyarlarca insanın birbirine benzememesi, hatta parmak izlerinin farklı olması bile,
Allahü teâlânın kudretinin sonsuzluğunu göstermektedir. Onun kudreti sonsuz, şânı çok yücedir.
Allah cc.size; akıl, fikir,idrak versin.. Hidayede erdirsin.. amin..


duaa..
 

Gönül sızım

Özel Kardeşimiz
Yönetici
Süper Mod
Moderatör
Katılım
26 Temmuz 2011
Mesajlar
19,432
Tepkime puanı
185
Üstadım,isterseniz hayattimdan bazi kesitleri,alip bir zamanlar;isyan edip,ben bunu hak etmedim! Allah adaletli değil !
dediğim o kesitlere bu gün bir de hikmet gözü ile bakalim...
o zaman sorduğunuz sorulari daha iyi anlarsiniz....
 

Ekrem

Yönetici-Admin
Yönetici
Süper Mod
Üyemiz
Katılım
22 Şubat 2011
Mesajlar
9,107
Tepkime puanı
81

ozkn

Başarılı Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
18 Ocak 2014
Mesajlar
206
Tepkime puanı
1
es-Selamu Aleyküm arkadaşlarım,

O arkadaş demiş ki Allah Teala her şeyi bildiği halde neden sebepleri hala var ediyor. Mesele budur.

Allah kimin cehenneme gideceğini biliyor mu? evet...
Niye cehennemde azap edeceği kulunu yarattı diye sorarsak, kudretinden sual etmiş oluruz.

Sorunun cevavı şudur: "Allah Teala yaptığından sorumlu değildir, yani sen niye (haşa) böyle diledin denilemez. Diyen olamaz mı? olur ama Allah Teala o kişiyi ve sözlerini muhatap almaz. O Aziz’dir: mağlup edilemeyendir." Bence sorunun cevabı artık açıklığa kavuştu. Ancak olur ya tatmin etmeyebilir... O yüzden arkadaşımızın affına ve anlayışına güvenerek yazıyorum.

Hem zaten diyorsun ki yaratmış.. Sonra adaletli mi yakışır mı diye soruyorsun:)
yaratmış yani.. yok idin var etmiş. Yarattıklarının üzerinde her şeyi dileme gücüne sahiptir. Yokken yoktun, itiraz edemezdin, yarattı da var oldun şimdi neye dayanarak sorguluyorsun be kardeş... Dilerse hepimizi geri yok eder bir daha diriltmez, kökümüzü kazır, bizden eser bırakmaz. Bunları yapmaya kadir mi? evet kadir...
Tespitler baştan yanlış. Yani adaletten bahsetmişsin... Başlı başına mevzu şudur: Allah dilediğine hidayet verir, dilediği kişileri diğerlerinden üstün kılar. Adalet kavramından bahsediyorsun ama bunun adaletle alakası yok ki.
Onu bırak, Allah dilediğini yaratır, dilediğini yaratmaz. Yaratmadıklarını kimsenin niye yaratmadın demeye ve engelleme gücü yoktur. Varsa buyur!

Şurası önemlidir: Allah Teala, peygamber seçerken (en üstünleri onlar, direk cennete giderler diye bu örneği veriyorum) kimseye sormamıştır. Peygamberin kendisine dahi, sen elçi olmak ister misin diye sormamış ki! Haşa belki sorsa aman kalsın bu çok zor görev milletle beni karşı karşıya getirme Rabbim diyerek kabul etmezdi...Şimdi onu üstün kıldı diye neden üstün kıldı şeklinde yargılama hakkına sahip miyiz? Haşa.

Bu noktada adalet kavramı devre dışı kalır arkadaşım. Sen elçimsin demiş o kadar!!! Peygambere itiraz etme ve ben elçi olmak istemiyorum diye reddetme hakkını bile vermemiştir

Adaletsizlik en kestirme anlatımıyla şudur arkadaşım:
Sen 8 saat çalışırsın adam da 8 saat çalışır. Aynı şeyleri yaparsın. Ama maaş günü gelince işveren sana bin lira, ona 2 bin lira verir. Tamam burada adaletsizlikten bahsedebilirsin.
Ama işveren sana da ona da bin lira vermiş, sonra sana fazladan 10 bin lira kendi keyfine göre vermişse burada ne yapılmaz? adaletsizlikten veya adaletten bahsedilemez. Burda işverenin kendi keyfi söz konusudur. Ona sen adaletsizsin denemez çünkü karşı tarafın emeğini zayi etmemiş, ona zulmetmemiştir.

Mesele yanmak veya yanmamak ise yanmayan zaten Allah'ın affıyla yanmayacak, yoksa affetmeye vesile olan sebep küçücük bir şey olabilir. Bu da adaletsizlik dersin şimdi. Haşa! Sen ömrün boyunca ibadet edersin riya etmişsindir bu yüzden kabul etmez cehenneme atıverir, baştan böyle takdir eder ve kimsenin de itiraz etme gücü olamaz. Etse de Allah’a engel olamaz. Başkası susuz bir köpeğe su verir ne kadar günahkar olsa da cehennemden onu azat eder. Başta böyle takdir etmiştir buna da kimse engel olamaz. Adalet ile lütufu karıştırma.

Şimdi burada cehennemlik bir insan demesin şunu: beni cehennem için yarattın, böyle olacağını bildiğin halde niye beni yarattın. Küfür ve şirk edene gel tövbe et diyor! Adam hala küfürde ve şirkte bile bile inatçı katır gibi ısrar ediyorsa, o kul son nefesine gelene kadar Allah sabrediyorsa daha ne yapsın. Allah Teala'nın ilminde kişinin cehennemlik olması ne yapmıyor: o kişiyi küfürde ısrar etmesine zorlamıyor.

Yapacaksın o yüzden Allah biliyor.Bunlara meyil edecek nefsi yarattı içine koydu. Seni niye yarattı. Kendisini tanı diye. Ama sen gittin nefsine şeytana uydun tanıman gereken rabbini inkar etmeye kalkıştın. Oldu mu şimdi!!!
Seni bunlara uyman için zorlamadı. Seni niye yarattıysa şeytanı da aynı sebeple yarattı. Ama o isyan etti kibirlendi. Laneti de yedi. Halbu ki Allah ne kadar da yumuşak davranmıştı Şeytana. Şeytan kibrinden Allah'a diklendi. Tövbe etse kurtulur muydu. Evet. Şeytan benim meselemi çöz diye Hz. Musa Aleyhisselam'a başvurmuştur. Sonra Hz. Musa Aleyhisselam Allah'a müracaat etti. Allah Teala peki gelsin Ademin mezarına secde etsin affedeyim buyurdu. Hz. Musa Aleyhisselam sevinerek geldi şeytana. Allah Teala'nın buyurduğunu aktardı. Şeytan ise ben Ademin dirisine secde etmedim ölüsüne mi edecem demiş. Sonsuza kadar cehennemde yansın. Artık sana da akıl, kitap ve peygamber verdiyse sen de şeytana uyup inkar ediyorsan ee artık, katlanacaksın. Kıvırtma sağa sola :) Millet kaderi inkar edecek zaten cehennemliğim madem o halde kaderi inkar edeyim de millet karışmasın bana diye.

Neden yanlışa saptın denmez insana? O kadar tövbe kapısı açıktı. Niye hiç tövbe etmedin, yanlışında ısrar ettin derler.

Allah o kulun cehenneme gideceğini biliyor. hatta ezeli ilminde cehennemde yakacağını biliyorsa dahi ne yapmıyor? Gel sen bu şirki işlemek iste ve bu amel üzere ölmeyi iste de istediklerini yaratayım,seni bir güzel yakayım demiyor.

Allah Teala şirk koşan kullarına bak sizi uyarıyorum karşınıza elçilerim gelecek, ruhunuzu almaya geldiklerinde onları karşında apaçık göreceksiniz, o zaman gerçeği siz de tasdik edeceksiniz, vaat edilen her şey doğruymuş diye, bu dakikaya gelince pişmanlığınız da fayda etmeyecek, en kısa zamanda tövbe edin diyor!

Ey kafir olarak geberen insan, (sözüm sizlere değil) yaşadığın hayata geri kavuşsan iman eder miydin. Ederdin tabi. Gördün vaat edilen gerçekleri inanırsınn. Ama önceden Kuran ve hadisler acaba doğru mu diye bir ihtimal bile vermezdin. Bu din işleri beyinsizlerin işi derdin. Görünce niye inandın... Güya sen akıllıydın?

Adam hala böyle saçmalıklara (haşa) inanmam diyorsa, küfründe ısrar ediyorsa, azap varmış yokmuş umurumda mı derse sen de bunu bize Allah’ın adaletsizliği diye savunma…

Senin şuurun şuna benziyor: Ben genç yaşta öldüm cennete girdim, başka biri yaşlandı çok amel işledi cehenneme gitti, sen adaletsiz davrandın Ya Rabbi dersen, Allah Teala, gel o zaman seni ameline göre bir sorguya çekeyim de ne bozukmuşsun cenneti hak etmemiş misin etmemiş misin gör dese!!! Belki beş para etmezdin ama dedenin nenenin güzel amelleri vesilesiyle Allah onları sevdiği için sende de zerre kadar iman olduğu için seni affetti, ne biliyorsun?

Niye bu kişinin cehennemde yanacağını bildiği halde Allah yarattı diye sorma yani. Allah şerri de yaratır hayrı da. Hayır ve şer Allah’tandır. Allah Teala (haşa) , Allah’ım bana şirk koşmayı ve öyle ölmeyi nasip et, bana bunu yarat diye dua et demiyor, ne günah işlerseniz işleyin, tövbe edip benden af dileyin diyor.

Kaderimizde bazı hususlarda seçim hakkı verilmemiş, cinsiyetimiz, hangi ana babadan doğacağımız vs. Bu kısımlar yazılı. Allah ilminde bildiği gibi yazıyla da tespit etmiş. Ancak amel kısmını ilminde bildiği halde seyredeceğim demiştir. Amel kısmını diğer hususlarla bir tutmamıştır.

Bazıları cehennemi de inkar ediyor, öyle bir şey olmayacak diyor, kaderi inkar ediyor, kimse geleceği bilemez diyor. İnsan iradesini bu şekilde kullanıyorsa Allah da azabı tattırır. Burada bile kulun cüz_i iradesine göre yaratıyor. Kendin istedin Allahtan, seni yakıyor. Kimse istemedi kusura bakma sen istedin. Yine o kişi düşünmeli ki cehennemde kendi iradem sebebiyle yanıyorum diye.
Yoksa sizin dediğiniz gibi Allah o kulunu yakmayı diledi ve El Cebbar isminin tecellisi olarak o kulu küfre zorlayıcı bir güç kullandı diye bir durum söz konusu olamaz.
 

ozkn

Başarılı Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
18 Ocak 2014
Mesajlar
206
Tepkime puanı
1
Bir peygamber (galiba Hz. Musa aleyhisselam idi çünkü Allah ile konuşan o idi) şeytana gel seni de doğru yola sokalım Allah'a müracaat edeyim dedi. Şeytan da tamam dedi.
es Selam-u Aleyküm.
Burada düzeltmem gereken bir hata var maalesef diyaloğu yanlış yazmışım. Şeytan benim meselemi çöz diye Hz. Musa Aleyhisselam'a başvurmuştur. Yani konuyu açan Hz. Musa Aleyhisselam değil şeytandır.

Hatayla bir peygambere, söylemediği şeyi söylemiş diye yalan isnad etmiş oldum. Lütfen bu düzeltmeyi dikkate alın...
 

Turab

Teknik Ekip
Yönetici
Admin
Katılım
22 Şubat 2011
Mesajlar
7,021
Tepkime puanı
425
es Selam-u Aleyküm.
Burada düzeltmem gereken bir hata var maalesef diyaloğu yanlış yazmışım. Şeytan benim meselemi çöz diye Hz. Musa Aleyhisselam'a başvurmuştur. Yani konuyu açan Hz. Musa Aleyhisselam değil şeytandır.

Hatayla bir peygambere, söylemediği şeyi söylemiş diye yalan isnad etmiş oldum. Lütfen bu düzeltmeyi dikkate alın...

Aleykümselam, hatalı olduunu belirttiğiniz satır düzeltilmiştir.
 
Üst Alt