İzmir Merkez - İzmiri tanıyalım

Turab

Teknik Ekip
Yönetici
Admin
Katılım
22 Şubat 2011
Mesajlar
7,015
Tepkime puanı
423
izmir merkez, izmir hakkında bilgiler, izmiri tanıyalım, izmir saat kulesi, Kızlarağası Hanı Asansör Vali Konağı Hükümet Konağı Kemeraltı Kültürpark Kadifekale Bayraklı-Tepekule (Smyrna) Ahmet Piriştina Kent Arşivi Müzesi

Saat Kulesi

as.JPG


1901 yılında Sultan Abdülhamid’ in tahta çıkışının 25.yıldönümü nedeniyle ve padişahın emri üzerine, Sadrazam Küçük Sait Paşa tarafından yaptırılmıştır. Son derece zarif görünümüyle Konak Meydanını bir inci gibi süslemektedir. Teras yükseldikçe incelen sivri kemerleri, kubbecikleri, mukarnas işçiliği ve geometrik figürlerle donatılmış olan taş işçiliğinin dantele gibi bir zarafet içinde Saat Kulesi’ni çevrelemesi, oldukça zengin bir görüntü oluşturmaktadır. Kulenin saati Alman İmparatoru II.Wilhelm tarafından armağan edilmiştir. İzmir‘in sembolü olarak kabul edilen Saat Kulesi‘nin altında bulunan odanın dört köşesinde çeşmeler bulunmaktadır.

Kızlarağası Hanı
kizlaragasi-hani-5.jpg


Kızlarağası Hanı 1744 yılında Hacı Beşir Ağa tarafından yaptırılarak hizmete sokulmuştur. Osmanlı mimarisinin günümüze gelen, İzmir’deki nadir eserlerinden olan han, diğer Osmanlı Hanları gibi çarşılı ve avlulu hanlar düzenindedir. Kızlar Ağası Hanı 4000m2’lik kareye yakın dikdörtgen planlı, avluya bakan kısımları iki katlı, bedestenleri tek katlı yaklaşık 500m2’lik avlusu olan görkemli bir yapıdır.

1988–1993 yılları arasında restore edilerek günümüzde turistik bir çarşı olarak hizmete giren Kızlarağası Hanı’nda çok çeşitli el sanatları, her türlü hediyelik eşya, halı, kilim, gümüş takı, giyim eşyası, nargile ve malzemeleri, deri kıyafetler ve çarpıcı hediyelik eşyalar satışı yapan dükkânlar ile mistik havayı soluyarak çayınızı içebileceğiniz bir çayevi bulunmaktadır. Kızlarağası Hanı dün ile bugünü birlikte yaşanacak, İzmir ‘in tek tarihi hanıdır.

Kadifekale
resim-286.jpg



İskender’in Anadolu’ya çıkışı ve Pers egemenliğine son vermesi üzerine bölgede Helenistik dönem başlar. (M.Ö. 334-133) Helenler beraberlerinde kendi şehircilik anlayışlarına uygun şehirleşme projeleriyle gelirler. Helenlerin istediği, Efes, Bergama, Rodos, İskenderiye gibi zamanın ticarette ve liman işletmesinde ileri gitmiş şehirleri ile boy ölçüşebilecek bir şehirdir. Böylece bir şehrin eski İzmir’de kurulması hem konum ile hem de alanın küçüklüğü nedeniyle imkânsızdı. Bunun üzerine İskender, bugün Kadifekale olarak bilinen Pagos tepesi ve eteklerine yeni şehri kurmayı düşünür. Efsaneye göre; İzmir’e gelen Büyük İskender, o zaman ormanla kaplı “ Pagos Tepesi “ denilen Kadifekale’de Nemesis Kutsal alanında (İzmirliler çifte Nemesisi yani ikili su perisini kutsal sayarlardı) avlanırken bir ara ulu bir çınarın altında uykuya dalar, rüyasında gördüğü iki Nemesis, İskender’den yeni İzmir kentini uyuduğu tepenin eteklerinde kurmasını ister, uykusundan uyanan İskender, Klaros’un Apollon kahinine gördüğü rüyayı anlatarak fikrini sorar, kahin rüyayı tek bir cümlede yorumlar :
“ Kutsal Melez Çayı kenarındaki Pagos Tepesi eteklerinde yerleşecek İzmirliler, eskisinden dört kez daha mutlu olacaklardır. “

resim-054.jpg
resim-251.jpg


Bu yeni İzmir’in kuruluşunda İskender’in Pagos Tepesinde gördüğü rüyanın yorumuna dayanmak yerine, dönemin deniz ve karada gelişen ticari potansiyelinin gelişmesinin dayattığı zorunluluk nedeniyle burada kurulmuş olduğuna inanmak, günümüz için çok daha bilimsel bir yaklaşımdır. Nihayet, rakibi General Antiganos’u M.Ö.302’de öldüren Lysimachos yeni İzmir’in kuruluşunu gerçekleştirir. Şehri Pagos tepesi ile İç Limana bakan yamaçlarda kurmaya başlar. Böylece 400 yıl önce Lidyalıların istilası ile yurtlarından edilen Meles Çayı etrafında küçük köysel yerleşimlerde yaşayan Homeros’un hemşehrisi İzmirliler, İzmir’e gelip yerleştiler.

Anadolu ticaretinde, dönemin en büyük potansiyeline sahip olan İzmir, su kemerleri, gymnasion’u, stadyumu, tiyatrosu ve agorası ile son derece gelişmiş ve düzenli bir kent olarak imar edilir. Pagos’ta yer alan tiyatro 16.000 kişilik olup, kuzeye bakan seyirci tribünü denize karşı romantik ve muhteşem bir manzara sunar. 1638’e kadar tiyatronun duvarlarının ayakta olduğu bilinmektedir.

Asansör
asansor2.jpg


Mithatpaşa Caddesi ile Halilrıfatpaşa semti arasındaki yükselti farkından dolayı, iki semt arasındaki ulaşımı kolaylaştırmak amacı ile, 1907 yılında Musevi işadamı Nesim Levi tarafından bir asansör inşa edilmiştir.50 m.lik yükseklikte yer alan Halilrıfatpaşa semtine 155 basamaklı merdivenle çıkılıyordu. Buraya inşa edilen asansör kulesi ile, iki semt arası birleştirilmiştir. Bu kulede iki asansör bulunmakta, bunlardan soldaki buharla, sağdaki ise elektrik ile çalışmaktaydı.1985 yılında gerçekleştirilen restorasyonla her iki asansör de elektrikle çalışır duruma getirilmiştir.1994 yılında yapılan ikinci restorasyonda Asansör Sokağının çevre düzenlemesi yapılarak, hizmete sokulmuştur. Tarihi Asansör binasının bulunduğu sokakta ayrıca, dünyaca ünlü ses sanatçısı Dario Moreno’nun da yaşamış olması bu bölgeye duyulan ilgiyi daha da arttırmaktadır.

Vali Konağı
İzmir Vali Konağı; Göztepe’de Mithatpaşa Caddesi ile Mustafa Kemal Sahil Bulvarı'na bakan, iki cephesinde ağaçların ve rengarenk çiçeklerin süslediği, denizi gören bir konak. Yapıldığı dönemde ön cephesi tramvay, arka cephesi deniz manzaralıymış. Tapu senedindeki adresi, "Göztepe Mahallesi Tramvay Caddesi". Sınırları da "Sağı yol, solu Vektar Matyos arsası, arkası deniz, önü yol ile mahdut"diye, çizilmiş.
Birkaç kuşaktır Vali Konağı'na komşuluk edenlerin söylediğine gore; yapının 120 yaşında olduğu sanılıyor.Yapım tarihi ve ilk sahipleri konusunda bir kayda rastlanmıyor. Buca ve Alsancak'taki Rum evlerinde de örneğine rastlanan ikiz bir yapı bu Konak..Üç katlı binanın iki girişli olmasındal dolayı da .Konağı, iki kuyumcu Rum kardeşin yaptırdığı, birbirlerine komşu olarak burada yaşadıkları rivayet edilmektedir. Hatta rivayetler arasında, kulesinin,yağmaya gelen korsanları gözetlemek amacıyla yaptırıldığı da vardır.
Tapu senedinde,"Emlak ve Eytam Bankası üzerinde olup, diğer hane ile birlikte 25 bin lira mukabilinde Banka Müdürü Kemal Murat Bey sattığından tescil edilmiştir" ifadesi yer alıyor. Geldiği tapu kütüğünün tarihi 9 Ağustos 1931, girdiği tapu kütüğünün tarihi 17 Ekim 1934 olarak belirtilen bina, İzmir İl Özel İdaresi'ne satılıyor. Bu ifadeden, Konağa; mübadele sonrasında devletin sahip olduğu anlaşılıyor.
Yapı ile ilgili ilk yazışma, 1961 tarihlidir. Bu tarihte, binanın garajın olduğu kısma doğru genişletilmesi talep edilmiş. Konak Belediyesi İmar Müdürlüğü Arşivinde, Kültür Bakanlığı Gayrımenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu'nun 1975 tarihli bir yazısı var; "Bina belli bir devrin mimari karakterini taşıdığı için, sadece âdi onarım dışında ne yaparsanız, mutlaka onarım projesi ile kuruldan onay alın" deniyor. Başkanlığını Orhan Alsaç'ın yaptığı kurulun üyeleri; Ekrem Akurgal, Sedat Hakkı Eldem, Semavi Eyici, Doğan Kuban ve Hüsrev Tayla’dır. Konağın 1978 Tarihli Tescil Kararı, Resmi Gazete de yayınlanmıştır.
1984'te Kurul’dan, araba giriş-çıkış yapılması amacıyla tadilat izni isteniyor ve 1985'te proje tadilatı uygun görülüyor.1989'da da cephede değişiklik yapılmadan iç kısımda onarıma izin veriliyor. Konutun Mithatpaşa Caddesi'ne bakan girişine, yeşillikler arasındaki mermer merdivenler ile ulaşılıyor. Arka cephedeki bahçe ise daha büyük ve renklidir.
Vali Konağı Binasının Özellikleri:

Sahil yolundan ve Mithatpaşa Caddesi'nden geçenlerin sadece dışarıdan görebildiği Konağın içi de dışı gibi beyaz ve aydınlıktır.
Birinci (Giriş) katında; iki salon, iki oda ve mutfak yer almaktadır. Toplantı Salonu; devlet yöneticilerinin eşleriyle birlikte bir etkinlik düzenlendiği zaman kullanılmaktadır.
İkinci Kat: Beş oda, bir salon, banyo, tuvalet ve mutfaktan oluşan ikinci katta Vali ve eşinin özel odaları yer almaktadır.
Üçüncü ((Teras) Kat: Bu katta; İki oda, hol ve banyo bulunuyor.Valinin özel koruması dışında, Konağın bahçe kapısının da bulunduğu yan sokağın her iki taraftan girişinde de koruma görevlileri bulunur.
Giriş katının alt bölümünde, santral bulunmaktadır.
Cumhuriyetin ilk yıllarından bu yana, İzmir Valilerine konut olan bu Konak, orada en uzun süreli kalan dönemin İzmir Valisi Kutlu Aktaş döneminde, basında en çok yer alıyor.
Turgut Özal, Cumhurbaşkanı olduğu dönemde, eşi Semra Özal ile birlikte Valiyi konutunda ziyareti sırasında; Vali Kutlu Aktaş tarafından Konağın yetersiz kaldığı düşüncesiyle Güzelbahçe'de yeni bir Vali Konağı yapılması için çalışma başlatmıştır. Vali Kutlu Aktaş’ın Yeni Konağın, kendi görev süresi içinde kullanılmayacağını da taahhüt etmesine rağmen, ihaleyi kaybeden bir firma, tasarruf önlemleri döneminde yeni bir konak yaptırmanın israf olduğuna ilişkin kamuoyu baskısı yaratınca, projeden vazgeçilmiştir.

Hükümet Konağı
konak-meydani.jpg


Kentlerimizde, 19. yüzyılın başlarına kadar eskiye ait devlet binaları yoktur. Adliye, Hükümet Konağı,vb.gibi resmi hizmet binalarının kent merkezlerindeki binalar içinde yerini almaya başlaması, Osmanlı Devleti'nin modernizasyon sürecinin sonuçlarından birisidir. Bu yapılar, İlber Ortaylı'nın dediği gibi “üniformalı binalar” olarak da tanımlanabilir. Ortaylı'nın resmi hizmet binalarını bu şekilde tanımlamasının sebebi; devletin gücünü, haşmetini ve iktidarın varlığını topluma iletmeleridir.
Batılı çağdaşları gibi, modern bir monarşi olma yolunda 19. yüzyıl başlarında merkez örgütünde reformlar yapan Osmanlı Devleti sadece merkezde değil, taşrada da bürokratların görevlerini yaparken kullanacağı binalar inşa ettirmeye başlamıştır. Tabiatiyle, bu gibi yenilikler kolayca ve hızlı bir şekilde olmaz. Ve toplum tarafından Kabul edilmesi zaman alır. Ülkemizdeki Hükümet Konağı ve diğer hizmet binalarının yeni işlevlerine uygun bir şekilde inşa edilmeleri, 19. yüzyılın ikinci yarısına denk düşer. İzmir Hükümet Konağı da bu sürecin iyi örneklerinden biridir.
İzmir, XIX. Yüzyıl’da iki defa Aydın Vilâyeti Merkezi olmuştur: İlki 1841-1842 yıllarında, ikincisi de 1850 yılının Haziran ayında Aydın Valiliği görevine atanan Damat Halil Rifat Paşa’nın yönetiminde gerçekleşir. Paşa, Vilâyet Merkezini Aydın’dan İzmir’e taşır ve bu durum Cumhuriyet’in ilânına kadar (29 Ekim 1923) bir daha değişmeden devam eder. Damat Halil Rifat Paşa bu kısa zaman içinde (1,5 yıl); Nüfus İdaresi kayıtları ile Vilâyet asayişini yeniden düzeltmiş ve bu arada sonradan Devlet Hastanesi olacak Guraba-i Müslümin Hastanesi’nin temelini atmayı başarmıştır.

İlk Hükümet Konağı Binası:

Kendisi de İzmirli olan ve üç defa Aydın Valiliği görevine atanan Mehmed Sabri Bey, devlet dairelerinin bir çatı altında toplanmasını sağlamak için, uygun bir binanın mutlaka yapılmasının gerekliliğine inanır ve o yıllarda iyice harap hale gelen Kâtipzade Konağı kısa zamanda yıktırarak 1868 Sonbaharının sonunda İzmir Hükümet Konağı’nın yapımına başlanır.

1867
yılında yıktırılıran Kâtipzade Konağı’nın yerine yapılması planlanan Konak, 1868 - 1872 yılları arasında inşa edilir. Binanın planları Fransız mühendis Rufo tarafından hazırlanır, İnşaat Nazırlığını ise Salepçioğlu Hacı Ahmet efendi üstlenir. İzmir’de, Napoli tarzında ilk kaldırım, bu inşaat nedeniyle, günümüzdeki Anafartalar Caddesi’nin bu konak yanında kalan giriş bölümüne döşenmiştir.
Hükümet Konağı tamamlanıncaya kadar, resmi işler için kıyıdan biraz daha içeride bulunan yapılar kullanılmış ve bu bögeye “Başdurak” (Başoturak) denilmektedir.
Yapıldığı yıllarda Konağın deniz yönüne bakan cümle kapısı merasim günlerinde kullanılırken, genel giriş-çıkışlar için Kemeraltı yönündeki iki kapı kullanılmıştır. Bu kapılardan denize yakın olanı “Araba Kapısı” olarak anılmıştır. Valilik çalışanları, arabalarıyla bu kapıdan giriş çıkış yapmışlardır.

İlk İzmir Hükümet Konağı Binası (1872 – 1970)

1868-1869
yılında yıktırılarak, yerine şimdiki Hükümet Konağı'nın aslı olan bina yaptırıldı. 1872 yılından 1970 yılında yaşanan yangına kadar kullanılan, bina ortaya çıktı. 1970 Ağustos ayında, yanındaki İdadi/Adliye binasıyla birlikte, yanan Hükümet Konağı’nın bazı kısımları, restorasyon sırasında yaptırılmadı. Dolayısıyla şimdiki bina, ilk binadan farklıdır. Hatta bu sebeple; . 1869-1872 arasındaki inşaat sırasında Vali ve maiyeti, memurlar ve Meclisler çalışmalarını Reşadiye'deki Sadullah Efendi Konağı'nda yürütmüşlerdir. Reşadiye, bir zamanlar Güzelyalı semti için kullanılan Reşadiye değildir. Zaten, o yıllarda Güzelyalı yerleşim alanı değildir. İnşaat sırasında, Vilayet işlerinin geçici olarak yürütüldüğü Sadullah Efendi Konağı, Mezarlıkbaşı'na çok yakın bir yerde bulunmaktadır.

İkinci Hükümet Konağı Binası
:
31 Temmuz 1970
tarihinde yanan Hükümet Konağı, bir kaç yıl sonra tamamen yıkılır, 125 yıldır İzmir’e hizmet eden bu yapının ana binası aslına sadık kalınarak inşa edilir. Ancak, çevresindeki binalar yıkılır ve yerlerine günümüzde de kullanılan çok katlı hizmet binaları yapılır. Bu binalarda başta Konak Kaymakamlığı, İzmir Emniyet Müdürlüğü ve İzmir Defterdarlığı olmak üzere birçok kuruluş hizmet vermektedir.

Kemeraltı
hisar-onu-2.jpg


Mezarlıkbaşı semtinden Konak Meydanı’na kadar uzanan bölgeyi içine alan tarihi bir çarşıdır. Çarşının bugün ana caddesini oluşturan Anafartalar Caddesi, geniş bir kavis çizer. Bu kavis, caddenin geçen yüzyıllarda var olan iç limanın etrafını dolaşmış olmasından kaynaklanmaktadır. Liman, zamanla ağzına doğru dolmaya başladığından, yeni yerleşim ve ticaret sahaları açılmış ve buraları yeni binalarla değerlendirilmiştir. İlk yapıldığı yıllarda çarşı, kısmen tonozlu, kiremit örtülü, yan sokakları ve arastalarıyla bir kapalı çarşı görünümündeydi.
Yakın yıllara kadar, Şadırvanaltı Cami’nden Havra Sokağı’na kadar devam eden sokakların üstü örtülü idi. Çarşı, Kemeraltı adını bu bölümünün üstünün kapalı olması özelliğinden almıştır. Çarşıya dik olarak açılan bugünkü küçük sokakların bir bölümünün üstü de yine beşik tonozlarla örtülü bulunuyordu. Bunlara açılan diğer ara sokaklarla birlikte arastalar oluşmaktaydı. Çarşı içinde pek çok han yer almaktadır.
Eskiden olduğu gibi günümüzde de Kemeraltı Çarşısı, İzmir’in en önemli alış-veriş merkezidir. Eskinin gizemli tonoz ve kubbeli dükkânlarının sayısı oldukça azalsa bile, modern iş merkezleri, mağazaları, sinemaları ve kafeteryaları ile sokakları günün her saati canlı, her türlü alış-verişin yapılabileceği bir site görünümündedir. Bu kapalı ve açık mekânlardan oluşan çarşıda geleneksel Türk el sanatlarından seramikler, çini panolar, ahşap ürünler, tombaklar, halı ve kilimler, deri ürünlerinin her çeşidini bulmak mümkündür.

hisar-onu.jpg
kemeralti-carsisi-3.jpg


Kültürpark
Türkiye'nin Uluslararası Fuarlar Birliği'ne (UFI) üye tek genel ticari fuarı olan İzmir Enternasyonal Fuarı 1936 yılında bugünkü mevcut 421 bin metrekarelik alanda kurulmuştur.

Kısa süre içinde başarılı çalışmalara imza atan ve dünyadaki belli başlı fuarlar arasına giren İEF, Türk ekonomisindeki gelişmelere paralel olarak kabuk değiştirdi. Özellikle dünyada genel fuarların yerini ihtisas fuarcılığının alması üzerine, 7 Şubat 1990 tarihinde kısa adı İZFAŞ olan İzmir Fuarcılık Hizmetleri Kültür ve Sanat İşleri Ticaret A.Ş. kuruldu.60 bin metrekarelik kapalı ve açık alanda mevcut alt yapısıyla,sosyal ve kültürel tesisleri ile Türkiye’nin komple hizmet verebilen en büyük fuarcılık kuruluşu olan İZFAŞ isminden de anlaşılacağı gibi fuarcılığın yanı sıra İzmir’in kültür ve sanat yaşamına da katkıda bulunuyor. Kültürpark içinde yer alan 1260 kişilik kapasiteye sahip uluslararası standartlardaki İsmet İnönü Sanat Merkezi, 3000 kişilik Atatürk Açık Hava Tiyatrosu, 1000 kişilik Çamlık Senar Nejat Uygur Tiyatrosu, 1190 m2 sergi alanı ve 167 kişilik konferans salonu ile Özdemir Sabancı Fuar ve Sergi Sarayı, Türkiye’nin en büyük ve en modern galerilerinden İZFAŞ Sanat Galerisi, Hayvanat Bahçesi, Gençlik Merkezi ve Kültür parkı ile İzmir’in kültür ve sanat merkezi konumundadır.

İZMİR’İN AKCİĞERİ : KÜLTÜRPARK
Kültürparkta büyük kısmı yurtdışından getirilmiş 200’den fazla değerli ağaç ve çalı türü ile 8000’den fazla ağaç bulunmakta. Bu haliyle Kültürpark, İzmir Enternasyonel fuarı gibi Uluslararası bir niteliğe sahiptir. Kültürpark’taki bitki örtüsünü tanıtmak ve doğa bilincinin gelişmesine katkı sağlamak amacıyla İZFAŞ tarafından ”Kültürpark’ın Ağaç ve Çalı Türleri” adıyla çıkarılmış bir yayında bulunuyor. İzmir’in akciğeri olan kültürparkta her ağacın ve bitki örtüsünün künyesi çıkarılıyor.421.000m2’lik alana 156.000 m2’si yeşil alan olarak göze çarpıyor. Kültürpark içinde koşuyolu, yüzme havuzu, kapalı spor salonu. Tenis kortu, nikah Salonu ile 13.500 m2’lik alanda kurulu Lunapark ta yer alıyor.
Bu haliyle Kültürpark eğlence, dinlence ve spor amaçlı olarak bütün yıl kullanılabilme olanağı sunuyor.

Bayraklı-Tepekule (Smyrna)
Smyrna'nın (İzmir) ilk kurulduğu bölgedir. İzmir Körfezi'nin kuzeydoğusunda yeralır. Kral Tantolos'un mezar kalıntılarının da bulunduğu Tepekule'de kazı çalışmaları halen devam etmektedir. İÖ. 3000'den itibaren sürekli yerleşim alanı olarak varlığını sürdürmüştür. Truva-Yortan ve Hitit uygarlıklarına ait buluntular vardır. İÖ. 7.yy'a ait megaron tipi evler ile Tantalos'un mezarı önemli arkeolojik kalıntılardır.

Ahmet Piriştina Kent Arşivi Müzesi
İzmir Belediyesi Tarafından itfaiye merkez binası olarak kullanılmak üzere, 1932 yılında yapıldı. Mimarı Mesut Özok'tur. Hizmete alındığı 1932 yılından, 2001 yılı Kasım ayına kadar aralıksız olarak yetmiş bir yıl İzmir itfaiyesi olarak kullanıldı. Cumhuriyet döneminin ilk yıllarının kentteki önemli hatıralarından olan bina kent arşivi ve müzesi kurulmak üzere 2002 yılı Şubat ayında restore edilmeye başlandı. Restorasyon, tefriş ve iç donanım çalışmalarının bitirilmesinden sonra 10 Ocak 2004 tarihinde yapılan törenle açıldı.

Kent Arşivi ve Müzesi düşüncesinin gerçekleşmesi için çok çaba harcayan ve bu projeye İzmir'e yapılan kültürel yatırımlar içinde özel bir önem veren, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Ahmet Piriştina'nın vefatından sonra, "Ahmet Piriştina Kent Arşivi ve Müzesi" ismi verildi.
 
Üst Alt