İzmir Dikili İlçesi

Turab

Teknik Ekip
Yönetici
Admin
Katılım
22 Şubat 2011
Mesajlar
7,015
Tepkime puanı
423
dikiliilcesi.jpg

DİKİLİ ADI NEREDEN GELİYOR?

Antik çağlardan bu yana yöremiz hep yerleşim yeri olmuş, halklar, uluslar, devletler arkası arkasına ya göçler ya da savaşlarla gelip gelip gitmişler. Böylece de günümüze bu tarihi olayları içinde gelinmiştir. Bu yönden hiçbir yerin ve yörenin bağımsız, yani kendi başına bir tarihi olamayacağı gibi Kabakum, Dikili, Atarna, Bergama, Çandarlı, Altınova, hatta Midilli tarihi de bütün bölge ile iç içedir. Bu yönden bakıldığında yöre tarihini araştırırken Dikili tarihine yer vermemek olanaksızdır. Dikili tarihi hakkında belirleyici bir kaynağa rastlanamamaktadır. Ancak Prof. Dr. Bilge Umar'ın "Aiolis" kitabında sözünü ettiği Bademli köyü yakınlarında "Kanai" antik kentçiğinden ve zamanımızda kalıntıları bulunan ve önemi azımsanamayacak bir yer olan Dikili kalesindeki "Atarna Sitesi" varsa da aynı bölgede olmanın dışında Dikili'nin yeri ile bir bağlantısı yoktur.

Dikili'nin yeri hakkında eskilere dayanan bir bilgi olmadığı gibi yerinde de bir yerleşim yeri kalıntıları yoktur. Edindiğimiz bilgilere göre; "Dikili" sözcüğünün Dikili'ye ad oluşuna dair bir kayıta rastlanamamıştır. Dikili'nin olduğu yerin yerleşim yeri başlangıcı olma tarihinin 1800'lü yıllara rastladığı sanılmaktadır. Bugünkü Beylik zeytinliğinin olduğu yere Bergama Voyvodası Karaosmanoğlu bir çiftlik kurmuş ve civarlarına da zeytin ağaçları dikmiştir. Zeytin ağaçlarının dikildiği yere "Dikmelik" denir. Bir var sayıma göre Dikili sözcüğünün bu dikmelik sözcüğünden geldiği sanılmaktadır. Oysaki burası Dikili'nin olduğu yerin uzağındadır. Karaosmanoğlu Dikili'de bir çiftlik kurmuştur. Çiftliğin önünde şimdi park olan yerde bir zeytinlik ve içinde de bir kuyu vardı. Çiftlikle zeytinlik arasından bir karayolu geçerdi. Belki de bu zeytinlik çiftlik kurulurken tesis edilmiştir. O zamanda zeytine çok önem verilmiş, yemeklerde çokcası zeytinyağı, bazen azda olsa sadeyağ kullanılırmış. Buradaki zeytinler çiftliğin ihtiyacı için dikilmiş olabilir. Karaosmanoğlu’na ait başka çiftliklerde olduğundan bu çiftliği diğerlerinden ayırt etmek üzere zeytinlerin dikili olduğu veya dikili çiftlik denmesi büyük bir olasılıktır. Herhalde Dikili sözcüğü dikmelik sözcüğünden değil dikili sözcüğünden gelmektedir. Büyük bir olasılıkla Dikili sözcüğü zeytin dikili olmasından kalmış olabilir. Çünkü yukarıda değindiğimiz gibi Dikili sözcüğünü çağrıştıracak eski bir yerleşim yeri buralarda yoktur. Ancak şimdiki Dikili kentinin üst tarafında eski İsmailler köyü vardı. Bu köyün halkının bir kısmı 93 harbide denilen 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşında Osmanlıların yenilgisi sonucu Kırım göçmenlerinden buraya getirilip yerleştirilmesinden oluşmaktaydı. İsmailler köyünün daha üst taraflarında Evrese tepesi ile Davulgu tepesi arasında "Tepearası köyü" kalıntıları vardır. Ama bunların Dikili adı ile bir yakınlıkları yoktur. Bu ikisinden başka da buralarda eski bir yerleşim yerinin varlığı bilinmemekte yıkıntı ve kalıntılara rastlanmamaktadır.

Yapılan araştırmalarda yöre halkından alınan bilgiye göre: İngiliz dükleri (Kraliyet mensupları) yatlarıyla buralara gelir, bir müddet kalır ve araştırmalar yaparlarmış. Bundan ötürü de buralara düklerin kaldığı yer anlamına gelen "Dük-ili" denirmiş. Bu sözcük zamanla Dikili olmuş bu da başka bir olasılıktır. Bergama Voyvodası Karaosmanoğlu kurduğu bu çiftliğin etrafında (Özay'ların pamuk çırçır fabrikası) yörede henüz daha köy hayatına geçmeyen ve göçebe olan hayvancılıkla geçimlerini sağlayan Yörüklerden (Türk aşiretleri) bazılarını buraya getirip yerleştirmiş onlara iş vermiş. Böylece bu çiftlik bir yerleşim yeri olmaya başlamıştır. Çiftliğin bulunduğu yerde içilir vasıfta bir su bulunmadığından Karaosmanoğlu Ali potra tepesinden toprak künklerle yaptırdığı kemerlerden geçirerek, bir kaynak suyunu çiftliğine getirmiş. Çiftliğin arkasındaki bu kemerlerin iki çıkış yeri vardı. Tarihi değeri olan bu kemerler korunmamış yıktırılmıştır, izi bile kalmamıştır.839 Tanzimat fermanında azınlıklara tanınan haklardan yararlanan, ticaret işiyle uğraşan ve buralarını iyi bilen, Sakız adalı bir Rum olan Aleko Pandazoplu bu çiftliği Karaosmanoğulları'ndan satın almış, Sakız adasından, Midilli Limni adasından getirdiği Rumları bu çiftliğin etrafına yerleştirmiş, işlerinde çalıştırmaya başlamış. Böylece burada Rum nüfusu çoğalmıştır. 1870'li yıllarda Kaptan İsmail Bey Liman Reisi olarak Dikili'ye atanmış ve gelmiştir. İsmail Bey Dikili'ye geldiğinde buranın bir Türk beldesi olmasına karşılık Türklerin azınlıkta, Rumların çoğunlukta olduğunu ve Rumların iki kilise ile bir okulu bulunduğunu; buna karşın Türklerin ibadet yeri ve okulu olmadığını görmüştür. Bunun üzerine harekete geçerek akrabalarının bir kısmını İstanbul'dan alarak Dikili'ye getirtip yerleştirmesinin yanı sıra, etraf köylerden de Türklerin Dikili'ye gelip yerleşmesi için büyük gayret göstermişti. Böylece Dikili'nin düz yerlerinin üst başındaki yamaçlarda Bahriyon Mahallesi oluşmuş, buraya Bahriyon Camisi yapılmıştır. Türkler için iki okul açılmıştır. Bu işleri yaptıran da Liman reisi İsmail Bey ile ilk Nahiye (bucak) müdürü Mehmet Emin bey olmuştur. Bu okul Kurtuluş Savaşından sonra halen Kız Meslek Lisesi'nin bulunduğu binaya taşınmış ve Tınaztepe İlkokulu adını almıştır. Bu okul zamanında Rumlara aitti. Okul iki katlı olup, ön ve arka bahçesi vardı. O zamanlarda üst kat kızlara ait olup İhata duvarında bulunan kapıdan girilir dışarıdaki taş merdivenden yukarı kata çıkılırdı. Bu binanın üst kısmı ise erkek öğrencilere ait olup bunlar da alt başta kilise yönündeki esas kapıdan okula gelirlerdi. Dikili 1860'lı yıllarda Bergama ilçesine bağlı bir bucak olup 1923 yılında belediyelik olmuştu. İlk Belediye Başkanı da Mustafa (efendi) Devecioğlu'dur.13 Ekim 1928 yılında Bergama'dan ayrılmış, İzmir ilinin bir ilçesi olmuştur. Dikili halen Çandarlı bucağı ve 25 köyü ile bir ilçe merkezidir.

DİKİLİ COĞRAFYASI

İlçenin Konumu

Dikili, İzmir'in kuzeyinde yer alan bir ilçemizdir. Konumu Ege Denizi kıyısında ve Midilli Adası karşısında yer alır. Komşu ilçeler Ayvalık, Bergama ve Aliağa'dır. Dikili'nin yerel konumu 39 derece 03 saniye kuzey enlemi ile 26 derece 52 saniye doğu boylamı arasına düşer.

İlçe merkezinin konumu ise batısında Ege Denizi, güneyi Karadağ'ın eteği olan Kızılçukur ve Ali Petre bayırı, doğusu Uçar ve Katrancı Bayırı, kuzeyi de ova ile çevrilidir. Sınırları ise kuzeyden Madra Çayını izleyerek Kozak yükseltisine ve Kaplan Köyünün altındaki köprüye kadar uzanır. Büveler, Kemente ve Kartal Yaylarını içine alarak Geyikli Dağına ulaşır. Güneyden Kemikli Burnundan Bakırçay'ın ağzına ve Bakırçay boyunca Aşağıkırıklar Köyü yakınına kadar gelir. Batıdan Madra Çayı ağzından Dikili, Bademli ve Çandarlı, doğudan Aşağıkırıklar Köyü yakınından Soğancı ve Yenice Köyleri arasından Geyikli Dağına ulaşır.

İzmir'e 118 km, Ayvalık'a 42 km, Altınova'ya 25 km, Bergama'ya 29 km ve Kınık'a 42 km uzaklıktadır. Denizyolu olarak İzmir'e 66 mil, İstanbul'a 228 mil ve Midilli'ye 18 mil uzaklıktadır. İlçenin yüzölçümü 541 km²'dir. Rakımı 2 metredir.

İklimi: Hava sıcaklığı yıllık ortalama 16.4 derece olan Dikili'de tipik Akdeniz iklimi hüküm sürer. Uzun yıllar basınç ortalaması 1014,2 milibardır. Yıllık yağış ortalaması 630.7 mm, nispi nem %72 dir. Ege bölgesine özgü imbat rüzgârları Dikili'de hissedilir.

Hava sıcaklığı, yıllık ortalama 16.7 derece olan Dikili'de tipik Akdeniz-Ege iklimi hüküm sürer. Kış aylarında 777 mm olan basınç, ortalama olarak normalin üzerindedir. Yıllık yağış ortalaması 956.4 mm, nispi nem % 74'dür. Ege Bölgesine özgü imbat rüzgârları Dikili'de hissedilir.

Nüfusu: Yapılan son nüfus sayımına göre Dikili nüfusu 12.500'dür.

DİKİLİ İDARİ YAPISI

Dikili 1860'lı yıllarda Bergama ilçesine bağlı bir bucak olup 1923 yılında belediyelik olmuştu. İlk Belediye Başkanı da Mustafa (efendi) Devecioğlu'dur.13 Ekim 1928 yılında Bergama'dan ayrılmış, İzmir ilinin bir ilçesi olmuştur. Dikili halen Çandarlı bucağı ve 25 köyü ile bir ilçe merkezidir. Dikili'ye bağlı 25 köy ve 1 Kasaba bulunmaktadır.

Mahalleler: Dikili ilçesi 4 mahalleden oluşur. Bunlar Salim Bey , Gazi Paşa , İsmetpaşa ve Cumhuriyet mahalleridir.

Dikili Belediyesi: Dikili 1860 yılında Bergama’nın bir köyü iken bu tarihte Bergama’ya bağlı bir bucak, 1923 yılında da belediyelik olmuştur. 13 Ekim 1928 tarihinde de Bergama’dan ayrılarak İzmir İlinin bir ilçesi olmuştur.

DİKİLİ TARİHİ

ANTİK DÖNEM

Dikili tarihi; İlk arkeolojik bilgilere göre Dikili’nin M.Ö. 4000-5000 yıllarına kadar uzanan geniş bir geçmişi vardır. İlk yerleşim yerlerinden Ağıltepe ve Kaletepe’de yapılan kazılar sonucunda Akalar’ın yaşadığı bu bölgeye Aterneus denildiği belirtilmiştir. Eoılı’lerin Dikili toprakları üzerinde Aterneus, Pytani, Astria, Teutronia gibi kentleri ve siteleri bulunduğu arkeolojik kazılardan anlaşılmıştır. İlk çağlarda Lidyalılar, İranlılar, Frikya ve Mysialılar daha sonra Romalılar, Bergamalılar, Orta Çağda da Bizanslılar, Cenovalılar, Selçuklular ve osmanlılar hakim olmuşlardır. Dikili bölgesindeki tarihi kent ve sitelerde Aristo, Hermos, August, İskender gibi ünlü isimler zaman zaman bulunmuşlardır.

TÜRK HAKİMİYETİ DÖNEMİ

Yeni Dikili tarihi Bergama’lı Karaosmanoğlu’nun Dikili’de çiftlik kurması ve burada dikmelik yetiştirmesi ile başlamıştır. Önceleri Dikmelik olarak geçen isim daha sonra Dikili haline gelmiştir. Karaosmanoğlu ayrıca bugünkü Pazar yerinin yanında çiftlik kurmuş, bölgede hayvancılıkla geçinenleri burada toplayarak küçük bir köy haline gelmesini sağlamıştır. Selçuklular bölgeyi ele geçirdikten sonra, uzun süre Türk ve Osmanlı hakimiyetinde kalmış, 1919-1922 yılları arasında Yunanlıların işgali altına giren Dikili, 14 Eylül 1922’de düşman işgalinden kurtarılmıştır.

CUMHURİYET DÖNEMİ

Dikili 1860 yılında Bergama’nın bir köyü iken bu tarihte Bergama’ya bağlı bir bucak, 1923 yılında da belediyelik olmuştur. 13 Ekim 1928 tarihinde de Bergama’dan ayrılarak İzmir İlinin bir ilçesi olmuştur.

DİKİLİ YÖRESİNDEKİ TARİHİ YERLER

Dikili ilçesi doğal ve antik güzelliklerin bulunduğu zengin turizm potansiyeli ile gelecekte seçkin bir yerleşim birimi olmaya hazırdır. İlçe merkezinden denize girme olanağı sunduğu gibi uzun bir kumsal şeridi ile geniş bir sahil seçeneği sunmaktadır. Yerleşme çevresinde M.Ö. 10. yüzyıla tarihlenen antik ATERNEUS kenti ile PİTANE (Çandarlı) kenti kalıntıları bulunur.

Dikili aynı adla anılan limanı ile hareketli bir gümrük kapısı durumundadır. İzmir' e gelen turistlerin önemli bir bölümü Dikili'den giriş yapar. Bunların çoğu yakında bulunan Bergama (Pergamon) kentinin tarihi-kültürel varlıklarını görmeye gelen günübirlik turistlerdir. Dikili antik dönemde Pergamon'un bir limanı durumundaydı. Bugünde aynı işlevini sürdürmektedir.

ATERNEUS: Bergama - Dikili karayolunun Dikili yol ayırımına yakın bir yerde (Ağılkale) bulunur. Aterneus Kalesi'nin yapım tarihi Pergamon'dan daha eskidir ve tunç devrine dayanmaktadır. 14 hektar alan üzerinde kurulmuş olan Dikili Aterneus Kalesi'nde bulunan en eski malzeme MÖ.1200 tarihine kadar gitmektedir. Münih Üniversitesi Öğretim Üyesi Jeofizik Uzmanı Dr. Albrecht Matthaei başkanlığında yapılan yüzey kazılarında, kazılmadan yüzeyde ne varsa o ortaya çıkartılmaktadır. Seramik araştırmaları yaparak buradaki kentin tüm kronolojisini bulunmuştur. Bu bulgulara göre; MÖ. 1200 yılından 2.yüzyıla kadar kentte kesintisiz bir yerleşmenin olduğu ve bundan sonra kentin terk edildiği, MS 13. yüz yıla kadar harabe olarak kaldığı, daha sonra buraya Bizansların geldiği anlaşılmaktadır. Kent MÖ. 4. yüzyılın ikinci yarısında çok büyümüş ve Kentin diğer kentlerle ilişkisi sınırlı, içine dönük olarak kalmış, kendileri ürettikleri malzemeleri kullanıp diğer kentlerle alış veriş yapmamışlardır. Daha sonra ne olduğu anlaşılamadan her yerden mal almaya başlamışlardır. Surların genişliğinden kentin çok büyük olduğunu anlıyoruz. Kentin ören yeri 177 m. yükseklikteki Kaletepe üzerinde bulunmaktadır. Dr.Matthaei bu tepenin yamaçlarının evlerle dolu olduğunu belirterek; "Burası MÖ 2. yüzyılda sivrisinek ve sıtma yüzünden terk edilmiş olabileceğini, bu konuda jeomorfologların araştırma yaptığını söylemiştir. İnsanlar buradan ayrıldıktan sonra burada harçsız yapılan surlar zamanla toprak hareketleri, doğa olayları ile kendiliğinden harabe haline dönmüş ve kayan topraklar ve taşlar evlerin üzerlerini kapatmıştır. Helenistik dönemde yapıldığı için önemli bir yerdir ve Helenistik dönem bütün ayrıntılarıyla burada yaşamaktadır.

PİTANE (Çandarlı): Dikili'nin güneyindeki Çandarlı Körfezinin kuzey kıyısında yer alan bir yerleşim yeridir. Eoılı kenti olan Çandarlı'nın Akropukin'de gerçekleştirilen kazılarda "Myken Keramiği" M.Ö. 625-500 yıllarına dayanan vazolar, küçük yapıtlar ve arkaik heykel bulunmuştur. Bu eserler günümüzde İstanbul ve Bergama Arkeoloji Müzelerinde sergilenmektedir. Çandarlı'nın 13 ya da 14. yüzyıllarda yapıldığı bilinen görkemli kalesi ülkemizin en iyi korunmuş kalelerinden biridir. 15.yy.'da Türkler tarafından yenilenen kale 1957 yılında onarılmıştır.

Çandarlı (Pitane) yöresinde söylenceye göre Amazon kadın savaşçılar yöreye egemen olmuşlar ve pitane başta olmak üzere birçok kıyı kentin kurucusu olmuşlardır. Anlamı; kadın kenti, kraliçe kenti olan Pitane sözcüğü de buradan gelmektedir. Pitane adından sonra Çandarlı'ya Türkler Asar ve Hisar gibi adlar vermişlerdir. Çandarlı ortaçağ döneminde önemini yitirmiş, Bizans ve Ceneviz güdümünde kalmış, Türk egemenliği altına girince kıyı kent olması nedeni ile pek ilgi görmemiştir. II. Murat'ın ünlü sadrazamı Çandarlı Halil Paşa, Cenevizlilerden kalma köhne kaleyi yeniden yaptırmış ve kenti bayındır hale sokmuştur. Böylece Çandarlı Kalesi sağlam ve korunaklı bir hal almıştır. O zamandan beri de Pitane adının yerini Çandarlı almıştır. Başka bir deyişle Çandarlı'nın isim babası Halil Paşa'dır.

TURİZM
Dikili ilçesi doğal ve antik güzelliklerin bulunduğu zengin turizm potansiyeli ile gelecekte seçkin bir yerleşim birimi olmaya hazırdır. Karaçam ormanları, su kaynakları, mesire yerleri meşhurdur. Eko turizm potansiyeli yüksektir. Su çıktı memba suyu ve saz çayırı yaz aylarında bir gezi ve dinlenme yeridir. Alaçam ormanları içinde Yayla, Bebek, Gölcük, Hacıkerim bölgeleri başlıca kamp ve dinlenme yerleridir. Bademli köyünün tarihi ve tabii güzellikleri; Merdivenli ve Denizköy'de bulunan krater gölleri ile mağaralar ve Madra Çayı'na dayanan ormanlar diğer tarihi ve tabii zenginlikleri oluşturmaktadır.

Dikili'nin nahiyesi olan Çandarlı, daha çok kentsel alanlardan kaçma, doğa ile bütünleşme, kent yaşamının yarattığı gerilimlerden kurtulma özlemini çekenler için iklimi, doğa oluşumları, doğal güzellikleri, adaları, adacıkları, dorukları, yamaçları, seyirlik alanları, koyları, termal kaynakları ve çevre metropollere yakınlığı ile hızlı bir gelişme içinde bulunan önemli bir turizm çekim merkezidir. İlçe merkezinden denize girme olanağı sunduğu gibi uzun bir kumsal şeridi ile geniş bir sahil seçeneği sunmaktadır. Yerleşme çevresinde M.Ö. 10. yüzyıla tarihlenen antik ATERNEUS kenti ile PİTANE (Çandarlı) kenti kalıntıları bulunur.

Dikili aynı adla anılan limanı ile hareketli bir gümrük kapısı durumundadır. İzmir' e gelen turistlerin önemli bir bölümü Dikili'den giriş yapar. Bunların çoğu yakında bulunan Bergama (Pergamon) kentinin tarihi-kültürel varlıklarını görmeye gelen günübirlik turistlerdir. Dikili antik dönemde Pergamon'un bir limanı durumundaydı. Bugünde aynı işlevini sürdürmektedir.

ILICALARI

NEBİLER ILICASI: Dikili'den Ayvalık yönünde 12 km. gittikten sonra sağa dönülerek 4 Km. daha gitmeniz gerekmektedir. Ilıca çınar ağaçlarının gölgesinde kubbeli hamamı ve dinlenme kabinleri ile oldukça sakin bir yerdir. Hamam bölümünde sıcaklık 57 derece, açık kaynakta 53 derecedir. Suyunda hidroasenat bulunan ılıca ağrı dindirici, kısmi felç, böbrek taşı, kum, romatizma, kadın hastalıkları, cilt hastalıkları ve damar tıkanıklıklarında şifa vericidir.

ÇAMUR ILICASI: Dikili'den Bergama yönünde 4 km. yol aldıktan sonra sağa iniyor ve toprak yoldan 2 km. daha gidiyorsunuz. Ilıca çamur banyosu yapıldığı için bu adla anılıyor. Su sıcaklığı 47 derece olup, kaynakta 72 derecedir. içinde erimiş silisyum ve birçok mineral bulunur. Ağrı, sızı, Romatizma ve cilt hastalıklarına birebir şifadır.

BADEMLİ DENİZ ILICASI: Bademli'den Denizköy'e giderken 3 km. yol aldıktan sonra asfalt yoldan sağa dönüp, toprak yoldan denize ineceksiniz. Yaz-Kış burada hem denize hem ılıcaya girebilirsiniz. Bademli ılıcasının kaynak sıcaklığı 65 derece, deniz ve açık kaynar sıcaklığı 42 derece dolayındadır. Hidroasenat ve arsenik bulunan suyun ağrı, sızı, romatizma, böbrek taşı ve cilt hastalıklarına iyi geldiği bilinmektedir.

KAYNARCA: Dikili'den çıkıp Bergama'ya giderken, hemen hemen yolu yarıladığınızda sağda yer almaktadır. Burası söylencelere konu olan ünlü kaynarcadır. Su sıcaklığı kaynama ve buharlaşma noktası olan 100 dereceyi bulur.

KOCAOBA ILICASI: Dikili'den çıkıp Bergama yönünde anayola girer girmez sola dönmeniz gerekir. Bu ılıcanın su sıcaklığı 45-56 derece arasındadır.

NEBİLER ŞELALESİ: Dikili'den çok kısa bir yolculukla ulaşabilen Nebiler Köyü’nde, şelalelerden mağara ve nehirlere kadar doğanın keşfedilmeyi bekleyen sürprizleri ziyaretçilerini beklemektedir. Nebiler şelalesi, çevresindeki mağaralar, yaşlı ağaçlar ve büyüleyici ortam ziyaretçilere büyük bir doğa keyfi ve huzur verecektir.Nebiler Köyü ve Şelalesi, barındırdığı küçük şelaleleri ve düdeni ile birlikte sahip olduğu güzel trekking parkurları ile özellikle genç turistlerin doğa yürüyüşü ve trekking aktiviteleri için büyük ilgi odağı konumundadır. Dikili ve Bergama'da konaklayan turistler için Nebiler Köyü'ne trekking turları düzenleyen acentalar bulunmaktadır.

DİKİLİ EKONOMİSİ

İlçenin ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır. Başlıca geçim kaynağı orman ve orman ürünlerine dayalı sanayi kolları ile hayvancılıktır. İlçede en önemli ticari faaliyet keresteciliktir. Bu sektör aynı zamanda nakliye sektörünün de gelişmesini sağlamıştır Kavak yetiştiriciliği gelişmiştir.

İlçe çeşitli maden rezervlerine sahiptir. Bunların başında; kömür(linyit), traverten mermeri(Arizona Kırmızısı, Verona Beyazı), kurşun, krom, magnezit, çinkolu kurşun başlıcalarıdır.

İlçe toprakları çok engebeli ve verimsiz olduğu için tarımsal faaliyetler geniş araziler üzerine kurulmuştur. İlçede toplam 23.901 ha. tarım arazisi bulunmaktadır. Kuru tarım ürünlerinden; buğday, arpa, çavdar, yulaf, mercimek ve nohut, meyve üretimi olarak en çok elma üretilmektedir.

Hayvancılık yönünden 18.000 Büyükbaş, 60.000 Küçükbaş ve 177.000 kanatlı mevcuttur. Koyun yetiştiriciliği önemlidir.İlçede 7471 adet işletmede bulunan 30.700 adet büyükbaş hayvan varlığının büyük çoğunluğu (%85) süt sığırlarından oluşmaktadır. İlçe genelinde süt sığırcılığı için tavsiye edilen Siyah Alaca Irk olan (Holştayn ve Holştayn Melezi) hayvan sayısı 4923 adet işletmede 25.000 civarında olup, halen sağmal olarak süt sığırcılığı yapılan 14.268 adet sığır potansiyeli bulunmaktadır.

Sanayi ve Ticaret - Madencilik

İlçede Kavacık civarında 200 kişi istihdam edilen Şen Madencilik Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi grubu tarafından Odaköy civarında açık ve kapalı işletme usulü ile yıllık 130.000 ton kömür üretilmiş ve bunun tamamının satışı yapılmıştı 100 kişi istihdam eden Piriştine Madencilik-Nakliyat-Hafriyat Ticaret Limited Şirketi tarafından Hamzacık civarında açık-kapalı işletme usulüyle yıllık 40.000 ton kömür üretilmiş ve 100 kişi istihdam eden Şahmetal Madencilik Ticaret Limited Şirketi tarafından Çakırca civarında açık, kapalı işletme usulüyle yıllık 80.000 ton kömür üretilmiş ve edilmekte olup, Türkiye çapında Kavacık Sektörü diye kabul edilen kömür havzası görünür rezerv 15.000.000 tondur. Bu işletmelerde üretilen kömürler 4000-5500 Kcal/kg dır. Kükürt oranı düşük olduğu için çevre kirliliği yaratmayan bir kömür cinsidir.
 
Üst Alt