İzmir Çeşme İlçesi

Turab

Teknik Ekip
Yönetici
Admin
Katılım
22 Şubat 2011
Mesajlar
7,015
Tepkime puanı
423
cesme.jpg

ÇEŞME ADI NEREDEN GELİYOR?

Çeşme, şifalı sıcak suları, olağanüstü sayılabilecek kalitede kumun, güneşin ve berraklığın kucaklaştığı şirin bir tatil beldesidir. Çeşme İzmir'in 94 km. batısında, kendi adını taşıyan yarımadanın en ucunda kurulmuştur. Gemiciler tarafından küçük liman diye adlandırılmıştır. Fakat Çeşme ve civarında kaynak suları bol olduğundan ve zamanla çoğalan ve buz gibi suların aktığı çeşmelerinden dolayı da yöreye Çeşme denilmiştir. Sürekli akan bu kaynakların etrafında çeşme yaptırmak günümüzde olduğu gibi, eski geleneklerimiz arasında da yer almıştır. Çeşme adını, bir zamanlar yüz kadar olduğu söylenen bu çeşmelerden almıştır. Bu çeşmelerin hepsinin kendisine özgü bir özelliği ve mimarisi bulunur.

Bu çeşmelerin bir kısmı yüzyıllara meydan okurcasına hiç bozulmadan kaldığı gibi, bazıları da restorasyonlar sayesinde günümüze kadar ulaşmışlardır. Yol genişletme çalışmaları sırasında bulundukları yerlerden başka yerlere taşınmak zorunda kalanlar olduğu gibi, kaynağının kuruması, doğa olayları veya başka nedenlerden dolayı da birçoğu kaybolmuştur

ÇEŞME COĞRAFYASI

İlçenin Konumu: Ege Bölgesinde, İzmir iline bağlı Çeşme ilçesi, 80 km. uzaklıkta Anadolu'nun batıdaki en uç noktasıdır. Yüzölçümü 2601 km2 dir. Doğu'dan Urla ilçesi, güneyden ve batıdan Ege Denizi, kuzeyden ise Karaburun ilçesi ile komşu olan Çeşme'nin; Yunanistan’a bağlı Sakız Adasına uzaklığı 8 mil dir.

Yeryüzü Şekilleri: Üç tarafı denizle çevrili Urla Yarımadasının batıya uzanan kısmı, Çeşme yarımadası olarak anılır. Çeşme'de dağların denize dik inmesi, görkemli doğal güzellikler yaratmıştır. Arazi genellikle taşlık ve kayalık tepelerle kaplı olup, tepelerin arasında küçük ovacıklar yer alır. Arazi çoğunlukla eğimlidir. Toprak yapısı çakıllı, kumlu, kireçlidir. Bazı bölgelerde tınlı ve kalkerli satıhlar vardır. Sayısız koyları, berrak denizi, güneşi, ince kumları, deniz içinde kaynayan kükürtlü suları, yarımadanın 29 km yi bulan kıyıları boyunca dağılmıştır. Şifne, Küçük liman, Pırlanta, Paşa limanı, Ilıca plajı, Çiftlik, Altınkum, Çatal azmak, Sakızlı koyu, Tekke plajı, Ayayorgi ve değişik isimlerde yirmiye yakın kumsalı vardır.

ÇEŞME TARİHİ

ANTİK DÖNEM

Antik çağda Cyssus adıyla anılan Çeşme’nin bugünkü adını denizcilerin su temin ettikleri “çeşme”’lerden aldığı sanılmaktadır. Çünkü Çeşme’nin en önemli özellikleri içme suyu ve limanıdır. Son derece korunaklı bir limana sahip Erythrai’nin Mısır, Kıbrıs ve batı ülkeleri ile ilişki kurduğu ve ticaretini geliştirdiği bilinmektedir. Ülkemizin başlıca turizm merkezlerinden biri olan, uluslararası bir üne sahip Çeşme ve töresinde halk, antik çağda 12 Ion birliğinden olan Erythrai’nin (Ildırı) kalıntıları ile iç içe yaşamaktadır.

Çeşme, Lydia, Pers, Pergamon (Bergama) Krallığı, Roma ve Bizans egemenliklerini yaşamıştır. Çeşme Limanı’nın ön plana çıkmasındaki en önemli faktörlerden biri de Sakız Adası’ndan Anadolu kıyılarına en yakın ve güvenilir nokta olmasıdır. Bu nedenle liman, yüzyıllar boyunca ticari alışverişi canlı halde sürdürebilmiştir.

3. Yüzyılın son yarısı ile 14. Yüzyılın başlarında Batı Anadolu’nun ticari hayatına isim yazmış Cenevizler ’in etkisi görülmüştür. Aynı dönemde yöre bir ara Çaka Bey’in yönetimi ’ne girmişse de hâkimiyeti kısa sürmüştür.

TÜRK HÂKİMİYETİ DÖNEMİ

14.yy Başlarında Aydınoğullarının sürüklediği akın kısa zamanda etkili olup Çeşme Limanı bir deniz üssü durumuna getirilmiştir. Yörenin daha sonra İzmir Beyi Umur Bey’in yönetimine geçmesi Cenevizlileri tamamen yörenin ticaretten dışlamak istemeyen Umur Bey ticaretin kendi kontrolünde olması için onları kendi hâkimiyetinde kabul ettiği Sakız Adası’na göndermişti. Orada kalacak Cenevizlilerle ticari ilişkiler, kendi tabii şartları içinde yapılacaktı. 1330'da Cenevizliler ‘in Sakız adasına yerleşmeleriyle konumu buraya en uygun olan Çeşme limanı bir kez daha önem kazanmış, böylece Cenevizliler ile ticaret doğal koşullarda sürdürülmüştür. İlk kez 1. Beyazıt (yıldırım) tarafından Osmanlı topraklarına katılmıştır. Fakat Ankara Savaşı'ndan sonra (1402), Timur tarafından yeniden Aydınoğulları'na verilir. 17.yy sonlarından itibaren Batı Anadolu ürünlerinin satıldığı küçük bir ticaret merkezi olan İzmir'in bir anda ticari üstünlüğü ele geçirmesiyle, Çeşme Limanı, İzmir Limanı'nın yanında giderek gerilemiş ve önemini yitirmiştir.

Yüzyıllarca Eyalet sistemiyle idare edilmiş olan Osmanlı Devleti'nde, 8 Kasım 1864'te Sultan Abdülaziz döneminde köklü değişiklikler yapılmış ve çıkarılan kanunlarla bu değişiklikler uygulanmaya başlamıştır. Buna göre Aydın ilinin İzmir sancağına bağlı bir kazası olan Çeşme, Kaymakamlık olmuştur. Diğer birçok Batı Anadolu liman şehrinde olduğu gibi Çeşme de, Rum nüfusu, Türk nüfusundan fazlaydı. Rumlar burada bağcılığı ve şarapçılığı geliştirmişler, çekirdeksiz siyah üzüm başta olmak üzere buğday ve diğer hububat ziraatı da yapmışlardır. Anason ve kök boya üretimi başlamıştır. Kurtuluş Savaşı’nda özellikle 9.Eylül.1922’ de İzmir’in, 16 Eylül 1922’ de, Çeşme’nin Yunan işgalinden kurtuluşu ile Rum nüfusu Yunanistan’a gitmiştir. 24 Temmuz 1923’te Lozan Antlaşması ile nüfus mübadelesi yapılmıştır.

CUMHURİYET DÖNEMİ

İlk Türk amirali Çaka Bey’ in de üs olarak kullandığı Çeşme, Osmanlı Döneminde de önemli bir ticaret ve Osmanlı Donanmasının her yıl sefere çıkarken kullandığı son liman olmuştur. Günümüzde Çeşme gümrüğünden İtalya’ ya ve Yunanistan adalarına gemi seferleri yapılmaktadır.

ÇEŞME YÖRESİNDEKİ TARİHİ YERLER

Çeşme’ de son yıllarda yapılan arkeolojik çalışmalar, bölgede Neolitik Çağdan itibaren yerleşim olduğunu göstermiştir. Çeşme İlçesi, Sakarya Mahallesi Bozalan Mevkiinde Neolitik; Germiyan Yalısında Kalkolitik ve Miken Dönemi; Boyalık Mevkiinde Tunç Dönemi, Bağlararası Mevkiinde Tunç Dönemi, Eski Çeşme Köyünde Beylikler ve Osmanlı Dönemi, Ildırı Köyünde, Reisdere Mahallesindeki buluntu veya kalıntıları Çeşme İlçesinin yaklaşık olarak sekizbin yıldır yerleşime sahne olduğunu göstermiştir.

Çeşme İlçesi, Ildırı Köyünde yer alan Erythrai antik kenti; M.Ö. birinci binde İonia Bölgesinin 12 önemli şehrinin bir araya gelmesi ile kurulan Panionion Birliğinin önde gelen üyesi olmuş, Atina şehir devletinin öncülüğünde kurulan Attik-Delos Deniz birliğine de her yıl önemli miktarda maddi katkıda bulunmuştur.

ÇEŞME’DEKİ ÖNEMLİ ÇEŞMELER

MARAŞ ÇEŞMESİ: 1824 yılında yaptırılmıştır. Köşeleri, yuvarlatılmış kare planlı ve 4 cepheli bir çeşmedir. Kubbeli örtüye kesme taştan “S” profilli bir saçakla geçilir. Genellikle tüf ve çeşme nişleri üzerindeki dilimli sivri kemerlerde ise kırmızı kum taşı kullanılmıştır. Yuvarlatılmış olan köşelere de birer küçük niş içine çeşmeler yerleştirilmiştir. Dört cephesinde de kitabesi yer almaktadır. Ayrıca batı ve güney cephesi arasındaki köşede yer alan küçük nişin üzerinde yapım tarihinin de yazıldığı küçük bir kitabe bulunmaktadır. Çeşme içerisindeki Maraş Sokak üzerinde 2032 sokak köşesinde yer aldığı için Maraş çeşmesi olarak bilinir.

MEHMET KETHUDA ÇEŞMESİ: 1738 yılında yaptırılmış olup günümüze kadar sağlam olarak ulaşmış en eski çeşmelerden bir tanesidir Tek cepheli olup kesme taştan yaptırılmıştır. Son zamanlarda yapılan restorasyon sırasında yönü değişikliğe uğradı. Sarnıcı iyi çalışmadığından şebeke suyu bağlanarak aktif hale getirilmiştir. Kitabesi ise sağlamdır. Maraş Çeşmesi karşısında 2009 sokakta, 2015 sokağın köşesinde yer almaktadır.

AHMETOĞLU HACI MEMİŞ AĞA ÇEŞMESİ ( ÖMER AĞA ): Çeşmenin ara sokaklarında karşınıza çıkan bu çeşme 1837 yılından günümüze ulaşmıştır. Bu çeşmeyi yaptıran Ahmetoğlu Hacı Memiş Ağa veya bazı kaynaklarda Ömer Ağa olarak bilindiği için her iki isimle de anılır. Restorasyon sayesinde oldukça iyi durumdadır. Çeşme kare planlı ve iki cepheli olup, kitabesi de günümüze kadar ulaşmıştır. Bağlar Çarşı Caddesi üzerinden 1021 sokağa girdiğinizde 1008 sokak köşesinde bu çeşmeyi bulabilirsiniz.

HAMALOĞLU VEYA HAFİZE RABİA HATUN ÇEŞMESİ: Maraş sokağı üzerinde Çeşme mezarlığının köşesinde yer alan bu çeşme 1851 yılında dikdörtgen planlı ve 3 cepheli olarak, kesme taştan yaptırılmıştır. Kitabesi bulunan üç cephesinde de çoğunlukla andezit kullanılmıştır. Sarnıç girişinin olduğu cephesine çeşme ve yalak konulmamış bu cephede çoğunlukla daha gösterişsiz malzeme kullanılmıştır. Kubbeye kesme taştan “S” profilli güzel bir saçaklıktan geçilir. Çeşmenin doğu ve kuzey kısımlarında yer yer çöküntüler görülmektedir.

ŞERİF AĞAZADE SEYYİDİ HASAN AĞA AİLESİ HACI SALİHE ÇEŞMESİ:

1800 yılında yaptırılmış ve tek cephelidir. Çeşmenin yeri yakın zamanlarda değiştirilmiş, bu sırada yer darlığı ve işlevsizliği de göz önünde bulundurularak yeniden kurma çalışmalarında beşik tonoz örtülü sarnıç küçültülmüş ve sivri tonoz yapılmıştır. Kırmızı kum taşı ile inşa edilmiştir. Çeşme nişi sivri kemerlidir ve kitabesi de sağlamdır. Bu çeşme Kale önü Liman girişindeki kavşakta yer almaktadır.

KİTABESİZ ESKİ ÇEŞME: Bu Çeşme ara sokaklarda bulunan asıl yerinden alınarak Çiftikköy yolu üzerinde yeni limanın karşısında yol kenarına taşınmıştır Neden oraya götürüldüğü bilinmiyor. Bu taşınma sırasında kitabeside kaybolduğu için bu çeşmeyi kimin hangi tarihte yaptırdığı bilinmemekte.

KAYMAKAM SADIK BEY ÇEŞMESİ: Bu çeşme 1886 yılında kare planlı ve 4 cepheli olarak andezit kesme taştan inşa edilmiştir. Kesme taştan “S” profilli saçağı yer yer dökülmüştür. Köşeleri, ana yapıya bitişik yarım paye şeklinde düzenlenmiştir. Kitabesi zarar görmeden günümüze kadar ulaşmıştır. Şebeke suyuna bağlı olduğundan sarnıcının artık önemi yoktur. Çeşme’nin içerisinde Turgut Özal Caddesi tarafından Bağlar Çarşı Caddesi girişinde yer almaktadır.

KABADAYI ÇEŞMESİ: İki cepheli ve kesme taştan dikdörtgen planlı olarak 1883 yılında inşa ettirilmiştir. Çeşme ve yalaklarının bulunduğu iki cephesinin köşeleri yuvarlatılmış ve buralara da küçük birer çeşme için ince işçilik ürünü küçük birer mermer aynalar yerleştirilmiştir. Ana cephelerde yer alan çeşme nişlerinin üzerindeki dilimli sivri kemerlerde, dönüşümlü olarak damarlı kırmızı ve beyaz mermerler kullanılmış ve çeşmenin cepheleri zenginleştirilmiştir. Kitabesi sağlamdır. Kubbeye geçişten önce olması gereken saçaklı kısmı ise yıkılmıştır. Kabadayı sokak üzerinde 1043 sokak köşesinde yer almaktadır.

KANDIRA ÇEŞMESİ: Gösterişsiz bir yol çeşmesin görünümünde olan bu çeşme, İzmir otobanının girişinde bulunmaktadır. Söğüt ağaçlarından gizlenmiş konumdaki çeşmenin kitabesinde “Bende-i mu’raffiâ Ahkar-ı ziyâ 1282” yani “ yol gösterenlerin kölesi ve ışığın en kudretsizi ( burada kudretsiz kelimesi ile tevazu gösterilmiştir) yıl 1865 “ yazmaktadır.

KİTABESİZ ÇEŞME: Diğer çeşmelerle aynı dönemde yapıldığı anlaşılan bu çeşmenin kitabesi olmadığından kim tarafından yapıldığı belli değildir. Açıkhava Tiyatrosu karşısında 2042 sokak ile 2051 sokak köşesinde bulunmaktadır.

MEMİŞ İBN-İ AHMET ÇEŞMESİ:1798 yılında tek cepheli olarak yaptırılmıştır. Çeşme nişi sivri kemerlidir. Hacı Memiş suyu şebekesine bağlıdır. Kitabesi sağlamdır. Bu çeşme de Mehmet kethüda Çeşmesi ile aynı sokak üzerinde 2002 sokağın köşesinde bulunur üzerinde ev bulunmaktadır.

MURABUTZADE HÜSEYİN KAPTAN ÇEŞMESİ: Kitabesinde; “Sahib-ül Hayrat el Hesenat Murabutzade el Hacı Hüseyin Kaptan ve Sahi-bül Hayrat el Hesenat Ayşe Hatun Saliha Mustafa bin Şabanzade” yazan çeşme kayıtlara geçmemiştir. Yapım tarihi 1697 olan bu çeşme çarşıya inen sokaklardan biri olan 2008 (keskin) sokak ile 2006 sokağın kesiştiği köşede yer almaktadır.

ŞEKERCİ ÇEŞMESİ: Mehmet kethüda çeşmesinden 2015 sokağa girip devam ettiğinizde karşınıza gelen evin önünde bu çeşmeyi bulabilirsiniz. Kitabesinde 1717 yılında yapıldığı anlaşılmaktadır.

MARİFİ DERGÂHI ŞEYH YUSUF EFENDİ ÇEŞMESİ: Üzerinde kitabesi olmadığı için yapım tarihi bilinmeyen sade bir işçiliğe sahip tek cepheli bir çeşmedir. Bağlar çarşı caddesi üzerinde Kaymakam Sadık Bey Çeşmesine yakın bir yerde bulunan bu çeşmenin kaldırım çalışmaları sırasında yalağı kapanmış ve musluğu yer hizasında kaldığından kullanılmamaktadır.

İKİ ESKİ ÇEŞME: Bu iki çeşme Balıklıova’dan, Ildırı’ya giden yol üzerinde bulunur. Restorasyon görmemelerine rağmen iyi durumdadırlar. Kimin yaptırdığı bilinmiyor. Uzun yıllardan günümüze kadar işlevlerini sürdürdükleri düşünülürse oldukça sağlam inşa edildikleri anlaşılır. Eski ticaret yolu üzerinde bulunan bu iki çeşmenin kervanların su ihtiyacını karşılamak üzere yapıldıkları düşünülmektedir.

cesmedeki-cesmeler.jpg


ÇEŞME’DEKİ TARİHİ YERLER

Çeşme Kalesi: 2. Beyazıt tarafından 1508 yılında diktörtgen biçiminde yaptırılan kale, 6 kulesi ve üç yanındaki hendeklerle muhteşem bir görüntü oluşturur. İlk yapıldığı zamanlarda denize sıfır olarak inşaa edilen kale, zaman içerisinden denizin doldurulmasıyla daha içte kaldı. Tarihi kalede her yıl kutlanan Uluslararası Çeşme Müzik Yarışması ve 2-7 Temmuz tarihleri arasındaki Çeşme Festivali düzenlenmektedir. Kaleyi ziyaret ettiğinizde, kalenin önünde Büyük Türk Komutanı Kaptan-ı Derya Cezayirli Hasan Paşa'nın yanında aslanı bulunan heykeli de görülebilmektedir.

Kervansaray:1528 yılında Kanuni Sultan Süleyman tarafından Kervansaray Çeşme'ye ayrı bir özellik katar. Tarih içinde özellikle yabancı tüccarların konaklaması için kullanılan kervansaray günümüzde 45 odalı bir otel olarak hizmet vermektedir. Kervansaray ‘da ayrıca gece eğlence mekanları ve alış-veriş merkezleri de bulunmaktadır.

Çeşme Müzesi: Çeşme’nin tarihi zenginliklerini en iyi, müzelerdeki tarihi eserlerin çokluğu ve kalitesi gözler önüne sermektedir. Daha çok Erythrai, Çeşme ilçe merkezi Alaçatı ve Kalemburnu yöresinden çıkan eserlerin sergilendiği tarihi Çeşme Kalesinde bulunan Çeşme Arkeoloji Müzesinde 320 adet arkeolojik 126 adet etnografik eser ile 31 adet sikke, toplam olarak 477 adet eser teşhir edilmektedir.

Müze Tel: 0.232.712 66 09

Ziyaret Saatleri: 08.30-12.00/13.00-17.00

Ziyaret Günleri: Pazartesi hariç her gün.

Erytrai (Ildırı): Ildırı köyünün antik dönemdeki adı Erythrai’dir. Erythrai sözcüğünün Yunancada “kırmızı” anlamına gelen Erythros’tan türediği, kent toprağını kırmızı renginden dolayı Erythrai’nin “Kızıl Kent” anlamında kullanıldığı sanılmaktadır. Bir başka varsayıma göre ise kent adını ilk kurucu Giritli Rhadamanthes’in oğlu Erythros’tan almıştır. Kentte ele geçen bulgular, bu yörede ilk Tunç Çağ’ından bu yana yerleşimin olduğunu göstermiştir. İkinci kolonileşme döneminde kent, Atina Kralı Kadros soyundan gelen Knopos yönetimindeydi. Başlangıçta krallık ile yönetilen kent sonraları yine kral soyundan olan ancak halkın seçtiği Basileuslar tarafından yönetildi. Ion kentlerinin aralarında kurdukları Panionion dinsel ve siyasal birliğe katıldılar. Kent Pythagoras’la birlikte kısa süreli tiranlık dönemi yaşamış, bu dönemde üreterek dışarı sattığı değirmen taşlarıyla önem kazanmıştır.

Erythrai, Lidya ve daha sonra da Persler’in eline geçer. Pers boyunduruğuna karşı diğer Ion kentleri gibi ayaklanmaya katılan kente, bütün Ion kentleriyle birlikte M.Ö. 334'te İskender, bağımsızlığını kazandırır. İskender'in ölümünden sonra çıkan kargaşalar sonucu birçok el değiştiren Erythrai Pergamon (Bergama) Krallığı'nın eline geçer. M.Ö.133' te Roma İmparatorluğu içinde özgür bir kent statüsü kazanır. Bu dönemde şarabı, keçileri, değirmen taşları ve kadın kahinleri Sibyl ile Herophile ile ün kazandı. M.Ö.1 yy.da depremler, savaşlar ve Romalı komutanların yağmaları yüzünden büyük yıkıma uğrayan yöre; 16.yy.dan sonra Ilderen ve Ildırı adlarıyla anılmaya başladı.

SPORTİF AKTİVİTELER

Avcılık: Çeşme kara avcılığından hoşlanalar için de zengin bir yer. En ilginç ve heyecan verici av, kuşkusuz domuz avıdır. Yetkili makamlardan gerekli izinler alındıktan sonra Çeşme'de herkes domuz avına çıkabilmektedir. Çeşme keklik ve tavşan bakımından da çok zengin bir yerdir. Bu hayvanların en çok görüldüğü mevsim Eylül-Aralık ayları arasında olup bu mevsim süresince avlanmak serbesttir. Çeşme avcılıkla ilgilenenleri kışın da ağırlayabilir.

Kamp-Karavan: Büyük Liman ve Paşa Limanı koylarında bulunan kamp alanları keyifli ve eğlenceli kamp olanakları sunmaktadır. Ayrıca Antik Erythrai kentinin bulunduğu Ildırı yöresindeki doğal plajlar kamp alanları kullanıma son derece uygundur. Her yıl yüzlerce kampçı bu bölgeleri tercih etmektedir.

Çeşme’de Yatçılık:

Çeşme’de yatçılık son derece gelişmiş durumdadır. Çeşme yatçılar için adeta bir cennet konumundadır.

Yat Limanı: Çeşme Yarımadası'nın güneyi Türkiye'nin belli başlı yat güzergâhlarından birini oluşturmaktadır. Çeşme-Kuşadası güzergâhı yat turizmi altyapısının en çok geliştiği alandır. Ticari ve yat limanı bulunan Çeşme Limanı'nın iskelesi iki küçük tonajlı gemi yanaşabilecek kapasitededir. Yat Limanı ise 150 teknenin barınabileceği büyüklükte tasarlanmıştır.

Alaçatı İskelesi: Alaçatı beldesinin güneyinde yan yana sıralanmış koylarla, yatçılar için bir cennet niteliğindedir. İskelede tam teşekküllü bir şekilde 80 tekne barınabilmektedir.

Çeşme-Altınyunus Yat Limanı: 70 büyük ve 40 küçük tekne bağlanabilecek kapasitede olup her türlü yat bakım hizmeti verebiliyor. Yat Limanı geceleyen ya da konaklayan yatlara su, elektrik, telefon, bakım, onarım ve kışlama hizmetlerini verebilecek durumdadır.

Dalış ve Sualtının Gizemli Dünyası: Çeşme’de amatöründen profesyoneline kadar sualtı meraklısı için eşsiz bölgeler bulunmaktadır. Su altı dünyasına dair inanılmaz görüntülere şahit olacağınız Çeşme'de doğa son derece cömert davranmıştır

ÇEŞMENİN ADALARI VE DALIŞ SPORU

Fener Adası: En fazla 15-18 metreye kadar derinleşen bu ada akıntı dalışından hoşlananlar için ideal bir bölge. Şansınız varsa adanın daimi ziyaretçilerinden foklarla bile karşılaşabilirsiniz. Ada etrafında iki dalış noktası bulunuyor. Her iki dalış noktasında fazla derin olmayan dip yapısından dolayı genelde ikinci dalışlar için kullanılmakta. Derinlikleri 18 metre olan yörede yapılacak dalışlarda renkli dip yapısı sizi büyüleyecek. Her türlü sünger ve mercanın bulunduğu ada yöresinde karagöz, sarpa gibi küçük sürü balıkları da dalışta size eşlik edecek. Kimi kez fokların görüldüğü adada birkaç eski fok mağarası da bulunuyor.

Yatak Adası: Derinliğin 40 metreye kadar gittiği bu ada yaklaşık 8-10 metre derinlikte yer alan muhteşem mağarası ile ünlü. Genellikle günün son dalışı için tercih ediliyor. Adanın batısında yer alan iki mağara girişi ve içindeki süngerlerin kapladığı alan ile oluşan renkli cümbüşü makro ve geniş açı fotoğraf çekenler için oldukça uygun. Geniş açı objektif ile içeriye girdikten sonra dışarıya baktığınızda karanlığın önündeki turkuaz renkli mavilikler sizi büyüleyecek.

Eşek Adası: Etrafında birçok dalış noktası olmasına rağmen yarık kaya noktası adanın en güzel yeri. Derinlik 50-60 metrelere kadar inebiliyor. Özellikle üstü 20 metrelerden başlayıp dibi 40 metrelere kadar inen doğu duvarı her dalgıcın görmek isteyeceği bir yer.

Ildırı Körfezi: Geçen seneye kadar yasak bölge olan bu bölgedeki mağara resifi en güzel dalış yeri. Sığlığın batıya bakan tarafında güneyden kuzeye doğru yaklaşık hemen hemen 70 metre uzunlugunda bir duvar uzanıyor. Üst kısmı yüzeye yaklaşık 8 metre derinlikte olan bu duvarın derinliği 12 metreden 35 metre derinliğe kadar gidiyor. 21 metre civarında birbirine bağlı 3 adet mağara var ve bu mağaraların bir tanesinin sığlığın ortasında 12 metre civarına bir çıkışı bulunuyor.

Rüzgâr Sörfü: Alaçatı’yı gördükten sonra sörf yapmak için başka bir yerde olmak istemeyeceksiniz. Alaçatı, Avrupa'nın sörf bölgeleri arasında en ilginç ve çeşitlik sunan bölgesidir. Bozulmamış örtüsü ile sörf merkezi V biçiminde berrak suyu olan bir koydadır. Çeşitli rüzgâr koşulları ve ideal sörf alanı ile Avrupa'daki en önemli sörf merkezlerinden birisidir. Deniz suyunun oldukça sığ olduğu bu bölgede rüzgâr da kuzeyden esmektedir.

Haziran ayından Eylül ayının ortalarına kadar ortalama 4-6 şiddetinde esen rüzgâr, Nisan-Ekim aylarında ise %50 güney rüzgârı olarak eser ve güzel dalgalar oluşturur. Alaçatı sanki sörfçüler için yapılmış bir bölge gibidir. Alaçatı'nın en güzel özelliği, rüzgârın soldan, yani meltem olarak esmesi ve şiddetli rüzgârda dahi düzenli dalgaların oluşmasıdır. Akıntının da rüzgâr ile aynı yönde olması sörf yapanlara doyumsuz anlar yaşatıyor. Alaçatı ayrıca meltem rüzgârına sahip bölgeler arasında hiç şüphesiz en güvenilir olanıdır. Burada dört ayrı rüzgâr Ege'nin içlerine uzanan Çeşme Yarımadası'nı okşamaktadır. Meltem, Lodos, Poyraz ve Gerence rüzgârlarının da yıl boyunca bölgeyi ziyaret etmesi ayrı bir güzellik teşkil etmektedir.

Pırlanta Plajı’nda Kitesurf: Çiftlikköy’de bulunan Pırlanta Plajı hiç kesilmeden kuvvetli ve sabit esen rüzgârı ve dalgalarıyla Çeşme’yi ‘’Avrupa’nın rüzgâr başkenti’’ olmaya aday haline getirmiştir. Çeşmenin en batısında bulunan Pırlanta Plajı adını pırlanta gibi parlayan kumundan almıştır. Denizin 250 metre boyunca sığ ve sadece pırıl pırıl kum olmasıyla da dünyanın dört bir yanından sörfçülerin bu bölgeye gelmesini sağlamıştır.1980'lerde yüzlerce karavan plajın önünde park eder, akşamları karavanlarında konaklar ve plaj havada uçuşan kelebekleri andıran yüzlerce windsörfçünün rengârenk yelkenleriyle denizde dansına sahne olurdu. 2000'lerde ise plaj, yeni milenyumun en yeni ekstrem sporu olan Kitesurf ve kitesurfculerin de yeni merkezi oldu. Rüzgâr sörfüne benzer yanlarından dolayı da pek çok rüzgâr sörfçüsünün başladığı bu spor ile Pırlanta Plajı bu konuda dünyanın en önemli merkezleri arasına girmiştir. Ayrıca kitesurf, Çeşme Turizmine 13 yabancı tur operatörü ile Nisan ayından Kasım ayına kadar hizmet vermekte ve sezonunu daha da uzatmak için çalışmalar yapılmaktadır.

Kitesurf, diğer birçok ekstrem sporla da birbirini tamamlıyor. Kitesurf, rüzgâr sörfünün yeni jenerasyonudur. Artık rüzgar sörfüne genç nesilin talebinin azalmasından dolayı yeni milenyumda bir orta yaş üstü sporu haline gelince, kitesurf tüm dünyada bir patlama yaparak, trendi en hızlı yükselen spor oldu. Ayrıca board kullanımı açısından, snowboard, skateboard, wakeboard, rollerblade yapanlar da bu spora başladılar.

Pırlanta Plajı’nda bulunan sörf tesisi Kitesurfbeach, Uluslararası Kitesurf organizasyonu (IKO) nun Türkiye’deki sertifika veren okulu olup, sadece sertifikalı öğretmenler ile eğitim verilmektedir. 2005 Türkiye Kitesurf Şampiyonası, 2005 Water and Air Dünya Şampiyonası ve 2006 yılında ise Türkiye Kitesurf Freestyle ve Türkiye Windsurf Freestyle Şampiyonaları burada organize edilmiştir.

Windsurf ve Kitesurfçülere çevre otellerde konaklama, kamp ve karavan imkânı tanıyan Pırlanta Plajındaki tesislerde, ayrıca seyretmeye gelenler için de bir kafe, yüzme ve güneşlenme alanları yer almaktadır.

ÇEŞME PLAJLARI

29 km’lik Çeşme kıyı şeridi boyunca göreceğiniz birbirinden güzel plajların her birinden ayrı bir keyif alacaksınız. Çünkü Çeşme öyle güzel bir ev sahibidir ki; her zaman tertemiz denizi, eşine az rastlanır yumuşacık kumsalları ve bunalmadan istediğiniz bronzluğa ulaşabileceğiniz güneşiyle kucaklar sizi. Dingin bir denizde serinleyip sonra da sımsıcak kumsal da sakince güneşlenmek mi, bir yat kiralayıp adaları gezmek mi, dalış tüpünüzü takıp derinlerdeki zenginliği keşfetmek mi yoksa sörf tahtanızı alıp rüzgârla dans etmek mi istiyorsunuz? Düşlemeniz bile yeter. Çeşme hepsini önceden düşünmüş ve her bir plajını farklı bir alternatif olarak hazırlayıp hizmetinize sunmuştur sanki. İşte en önemli plajlardan birkaçı şunlardır;

Ilıca: 2 km’ye yakın uzunluktaki geniş ve beyaz kumlu plajları, nitelikli konaklama tesisleri ve termal olanaklarıyla Çeşmenin en büyük ve popüler turizm merkezi durumunda.

Deniz’in içinden kaynayan sıcak termal suları, Ilıca plajını ve yöredeki diğer plajları büyük birer termal havuz haline getirir.

Ilıca’daki büyük, küçük konaklama tesisleri, yoğun bir turist kapasitesinin ihtiyacını karşılayabilecek durumda. Ilıca`nın önemini arttıran en önemli husus, termal olanakları. Birçok küçük, otel ve pansiyonlarda bile kaplıca suyu bulunuyor. Çeşme plajlarının ve özellikle Ilıca plajının en önemli özelliklerinden biri de, kıyıdan denize doğru yaklaşık yüz metrelik bir şeridin insan boyunu geçmeyecek derinlikte olması. Sığ sularda, özellikle termal kaynaklarla beslenen sularda ultraviyole ışınlarının insan sağlığına çok daha fazla yararlı olduğu bilimsel bulgularla kesinleşmiş durumda. Bunların yanı sıra, bu plajlardan çocukların yararlanma olanakları, sağlık ve can güvenliği bakımından da çok elverişli.

Boyalık Koyu: Yaklaşık 5 km. uzunluğunda ve çok güzel plajlara sahip bir koydur. Ilıca plajının karakteristiklerini gösteren bu koy ayrıca bugün Çeşme’nin en hızlı gelişen turizm alanlarından birisidir. Koyun orta kısmında yer alan Kalem Burnu'nun karayla birleştiği yerde, yapıldığı yıllarda Türkiye`nin en büyük ve en modern konaklama tesislerinden biri olan Altınyunus Tatil Köyü ve Marinası bulunmaktadır. Bu tatil köyü tüm doğal zenginliklerini sizlerin hizmetine sunmaktadır. Bu koyun kuzey rüzgârlarına kapalı en sakin plajı ise Sakin Deniz (Ayayorgi) plajıdır. Kıyısındaki restoranları, birbirinden keyifli tesisleriyle gerçekten sakin ve dinlendirici bir köşedir.

Şifne-Büyük Liman-Paşa Limanı: Ilıca plajı merkez olmak üzere kuzeydoğu yönünde Şifne`ye kadar uzanan kıyı bandı, güzel plajları ve kaplıcalarıyla büyüleyici bir merkez. Büyük Liman, Paşa Limanı koyları, turistik tesislerin, kamp alanlarının ve toplu yazlık konutların toplandığı bir yer konumunda. Şifne, kaplıcalarıyla ünlü bir merkez ve çok sayıda temiz ve düzenli pansiyon hizmet veriyor. Ilıca merkezine yaklaşık 5 Km. uzaklıktaki bu önemli turizm merkezine ulaşım ise Ilıca’dan sağlanıyor.

Ildırı: Antik Erythria kentinin bulunduğu Ildırı ve yöresi, doğal plajları ve kamp alanlarını bakımından kampçılar için ilginç bir yöre. Çeşme ilçe merkezine 22 km. Ilıca`ya 15 km. uzaklıktaki bu tarihi ve doğal zenginliklere sahip yöreye ulaşım Şifne`den sonra asfalt bir yolla yapılıyor.

Dalyan ve Sakızlı Koy: Çeşme yarımadasının kuzey kıyılarında yer alan bu turistik merkezler, tipik balıkçı mahallesi, evleri, limanı, plajları ve insanlarıyla Ege yaşantısının ve doğal güzelliklerinin toplandığı bir yöre. Bu yöre, Çeşme ilçe merkezine 4 Km. uzaklıkta. Dalyan köyde çok sayıda kaliteli otel ve pansiyonlar sizleri bekliyor.

Çiftlikköy ve Pırlanta Plajı: Bu plaj Çeşme'nin güney ve güneybatısında yer alıyor. Bu yörenin en önemli plajları PIRLANTA-TURSİTE ve ALTINKUM plajları. Burada da sizleri son derece kaliteli otel ve pansiyonlar bekliyor. Ayrıca burada kamp yapmak için de uygun alanlar bulunuyor.

Çatamaz Plajı: Çeşme ilçe merkezinden ulaşımın sağlandığı Çatazmak Plajı da Çeşme'nin görülmeye değer plajlarından.

Eşek Adası: Eski adıyla "GONİ" olarak bilinen günümüzün Eşek Adası Çeşme`den yatlarla bir saat uzaklıkta, temiz koyları ve konuksever eşekleriyle günübirlik yat gezintileri için ideal bir yer. Doğal konumu itibariyle kuzey rüzgârlarına kapalı olan koylarında sualtı ve su üstü sporları yapmaya çok elverişli. Neredeyse tamamının maki ile kaplı olduğu adada eşeklerin yaşayabilmesi için rüzgârla çalışan bir tatlı su kuyusu bulunuyor. Özellikle bahar aylarında yolunuz düşerse yaban nergisleri, katırtırnakları ve kekiklerin sarhoş eden kokusuyla karşılaşırsınız. Ada tamamen turistik amaçlara hizmet etmekte ve Milli Parklar kapsamında olduğundan gece konaklaması mümkün değildir. Adanın hemen yanında bulunan Kara ada, doğal bir akvaryum görünümünde olan Mavi Koy sizi büyüleyen bir uğrak yeri olacak.

ÇEŞME EKONOMİSİ

SANAYİ: İlçemizde sanayi yatırımı yoktur. Turistik yönden büyük gelişmeler kaydeden ve yakın bir gelecekte dünyanın sayılı turizm beldelerinden biri olmaya namzet İlçemizde yapılacak her türlü sanayi kuruluşu bölgeyi turizm karakterinden uzaklaştırır.

TARIM VE HAYVANCILIK: İlçemizdeki Tarımsal Faaliyetin Değişim Ve Karakteristiği 1930’lu yıllara kadar İlçedeki tarım alanlarının % 50’sine kadar varan ve yer yer % 50’nin üstüne çıkan Bağcılık, kısmen zeytincilik hâkim ürün desenini teşkil ederken 1930’lu yıllardan itibaren floksera zararlısı nedeniyle yavaş yavaş bağ alanları daralmaya başlamış, 1950’li yılların başlarında kalan bağ alanları da sökülerek tütün ziraatine başlanmış,1980’li yılların başlarına kadar öncelikli ürün durumuna gelmiştir.1980’li yılların başından itibaren tütün alanlarına kavun ikame olmuş, halen kavun alanları mevcut ekilen tarım alanları içerisindeki yerini birinci derecede önemini korumaktadır. İlçede zeytin, enginar üretimi de önem arz etmektedir.

TURİZM: Çeşme İzmir'in şirin bir turistik bir tatil beldesidir. Bu bölgede ekonomik faaliyetler bu yüzden turizme dayalıdır. Bölge yaz aylarında oldukça fazla turist çekmektedir. Bunun sebebi tabiî ki de çeşmenin doğal güzelliğidir.

Çeşme Ege'nin incisi olarak da nitelendirilmektedir. Bu güzelliğini Çeşme iyi bir şekilde maddi gelire çevirmiştir. Bölgede yaz aylarında açılan hoteller bölgedeki birçok gence iş fırsatını sağlamıştır.

Bölgedeki işsiz gençler yaz aylarında bu hotellerde gerek animatör olsun gerek diğer görevler olsun bu işleri yapmaktadırlar. Bu sayede bölgede büyük bir istihdam sağlanmaktadır.

Ayrıca Çeşme, Ege Bölgesi’nde olduğu için bölgede süren iklimden dolayı bölgede birçok farklı bitki ve meyve vardır. Bu meyveler ve sebzeler yine bölgenin ekonomisine oldukça faydalıdır.

Bölgede tarım her ne kadar önemli bir gelir kaynağı olsa da turizm faaliyetlerinin çokluğundan dolayı bu tarım faaliyetleri daha çok ikinci planda kalmıştır.

Yarımadanın tüm kıyıları; kumsalları, termal kaynakları, temiz ve farklı kıyılarda alternatif sıcaklıklara sahip denizi, farklı rüzgârlara kapalı koyları turizm açısından önemli bir avantajdır.

KAPLICALAR

Çeşme Ilıcaları: İzmir – Çeşme yolu üzerinde ve Çeşme’ye 5 km. uzaklıkta deniz kıyısında bulunan Çeşme Ilıcaları plajı ve ılıcası aynı yerde olan dünyanın en ilginç ve zor bulunur ılıcalarından biridir. Suların sıcaklığı 58oC dolayındadır. Romatizmanın kronik her şekli, gut şişmanlık gibi metabolizma bozuklukları ile raşitizm, kadın, deri, hastalıkları, karaciğer ve idrar yollarının ağrılı hastalıklarında yararlı olmaktadır. Kaplıca civarında modern konaklama tesisleri mevcuttur. Ayrıca bu konaklama tesislerinde termal özellikte havuz ve banyolar bulunmaktadır. Çeşme kaplıcalarına ulaşım Üçkuyular’dan kalkan Çeşme otobüsleri ile mümkündür.

Şifne (Reisdere) Kaplıca ve Çamuru: Çeşme Ilıcalarının 5 km kuzey doğusunda Şifne körfezinde küçük bir yarımada üzerinde bulunan etrafında çeşitli konaklama ve yeme- içme tesisleri yer almaktadır. Romatizma, raşitizm, kadın hastalıkları ve idrar yolları, mide, bağırsak, egzama, kan çıbanı gibi deri hastalıklarında yararlıdır.

SAKIZ AĞACI

6000 yıl önce ilk kez Çeşme’de bulunan sakız ağaçları görülmeye değerdir. Bu ağaçlardan lezzetli aromasıyla sakız reçeli ve eşsiz sakız rakısı yapılır. Sakız mutfaklarda kullanımının yanı sıra ilaç ve boya üretiminde de kullanılır.

Eski Yunan doktorları, sakızdan kuduza, yılan sokmalarına, mide rahatsızlıklarına, bağırsak ve akciğer hastalıklarına karşı çeşitli ilaçlar yaparlardı. X. yüzyıldan sonra, sakızın ünü, Sakız Adasını aşarak yayılmış ve dünyada meşhur olmuştur.

Tema ve Falım sakızlarının işbirliği ile uygulanan “Sakız Ağaçlarına Sevgi Aşılıyoruz” projesi ile Ege'nin yerel zenginliği olan sakız ağaçlarını yeniden canlandırılması hedeflenmiştir. Proje kapsamında, dünyada sakız ağaçlarının en verimli reçinesini verdiği nadir coğrafyalardan biri olan Çeşme Yarımadası’nda verimli ağaç sayısını arttırmak üzere çalışmalar hızla devam etmektedir. Bu proje ile 2 bin yıldır keyifle çiğnenen damla sakızının kaynağı olan Sakız Ağaçlarının anavatanı olan Çeşme Yarımadası’nda koruma altına alınmış, Türkiye’nin mirası Ege’nin sakız ağaçlarını geleceğe taşınması sağlanmıştır.

ULAŞIM: Karayolu: İzmir`e 77 Km`lik dar bir asfalt, 80 Km`lik otoyol olmak üzere iki yolla bağlanan Çeşme`nin ulaşım merkezi İzmir`dir. Kara, hava ve deniz yoluyla gelen turistler önce İzmir`e oradan da otobüslerle Çeşme ve Ildırı`ya ulaşırlar. Otobüs seferleri turizm mevsiminin en kalabalık günlerinde dahi ihtiyacı rahatlıkla karşılar. Çeşme ilçe merkezi, otobüs ve minibüslerin son durağıdır. Çiftlik, Dalyan, Alaçatı, Reisdere, Ovacık ve diğer plajlara minibüs ile belediye otobüsleri çalışmaktadır

Denizyolu: Çeşme-Sakız Adası arasında feribot seferleri düzenlenmektedir. Yunanistan`dan Çeşme`ye deniz yoluyla giriş yapan turistler Sakız Adası (Chios) Çeşme arasında çalışan Türk ve Yunan feribotlarıyla taşınır. Ada ile Çeşme arası 8 mil yani bir saattir. İzmir-Çeşme-Kuşadası-Yunanistan ve İtalya seferi yapan feribotlar da limana uğramaktadırlar.
 
Üst Alt