İstihdam nedemek

Turab

Teknik Ekip
Yönetici
Admin
Katılım
22 Şubat 2011
Mesajlar
7,015
Tepkime puanı
423
İstihdam nedir, istihdam kapasitesi, işgücü faktörü, istihdam kavramı, istihdam teorileri,Denge Geliri ve İstihdam Düzeyi,İstihdam Hacmini ve Milli Geliri Belirleyen Faktörler, emek
İstihdam Nedir?
istihdam.jpg

Bir toplumda fertlerin gelir temini amacıyla arzulu olarak çalıştırılmaları haline "istihdam" denilmektedir. En geniş ve genel anlamda üretim faktörlerinin üretimde kullanılması, çalıştırılmasıdır. Ancak, genellikle ekonomistler pratikte istihdamı daha dar anlamda sadece işgücü faktörünün (emeğin) çalıştırılması olarak kullanmaktadırlar. Çünkü emeğin çalıştırılabilmesi (istihdam edilebilmesi) için diğer üretim faktörlerinin de çalıştırılması gerekmektedir. Yani işgücünü çalıştıracak bir işveren, bir işyeri veya kullanacağı bir makine, bir alet veya ekipman olması gerekir. Bütün bunlar diğer üretim faktörlerini oluşturmaktadır. İstihdam denildiğinde sadece işgücünün konu edlmesi bu nedenle gerçekcidir. Böylece analizler daha net ve kolaylıklar sağlamaktadır.

İstihdam Kapasitesi

Bir ülkede üretim hacmini belirleyen en önemli faktörlerden biri işgücü diğeri ise sermayedir. Sermaye miktarı kısa dönemlerde değişmediğine göre genellikle ekonomik analizlerin çoğunda üretimi belirleyen tek değişken (faktör) olarak işgücü dikkate alınmaktadır.

O halde bir ülkede kullanılabilecek işgücü miktarı toplam üretimi sınırlayan temel bir faktör olarak ortaya çıkmaktadır. "İstihdam Kapasitesi" olarak beliren bu değeri açıklıkla saptanması pek kolay değildir. İşgücünün ölçü birimi genellikle çalışılan işgünü veya iş saati olduğuna göre istihdam kapasitesini belirleyen iki faktör vardır.

Birincisi ülke nüfusu ve bu nüfus içindeki çalışabilecek yaş ve yetenekteki insanların sayısı ; İkincisi ise bunların ne kadar zaman üretime katıldıkları yani çalıştıklarıdır. Birincisinin saptanmasında fazla bir zorluk yoktur. Ancak ikinci hususun açıklığa kavuşturulması gerekmektedir. Bu konuda çeşitli görüşler ileri sürülmektedir. Bunlardan biri "fizyolojik istihdam sınırı" olarak bilinmektedir. Buna göre insanlar fizyolojik ve zorunlu gereksinmeleri gidermek için ayırdıkları zaman dışında çalışmaktadırlar. Yani insanlar yemek yeme, uyuma gibi gereksinmelerine ayırdıkları zamanın dışındaki tüm zamanı (24 saat içinde) üretim faaliyetinde bulunmaktadır. Bu gerçeklere ve çağdaş insanlık anlayışına ters düşen bir görüştür. Gerçekte ulaşılamayan bu toplam çalışma süresi en yüksek (maksimum) istihdam kapasitesini vermektedir.

İkinci ve daha anlamlı bir görüş ise "Psiko-Sosyal İstihdam" sınırı olarak bilinmektedir. İnsanların çağdaş insanlık onurunu göz önüne alan bu görüşe göre insanların çalışma yanında dinlenme ve eğlence gibi gereksinmelerine de zaman ayırdıkları dikkate alınmaktadır. Bu takdirde insanlar 24 saatin ancak belli bir kısmını üretim sürecine katılmakla geçireceklerdir. Bu sürede toplumun ve kişilerin eğilimlerine bağlıdır. İşte böylece belirlenen istihdam kapasitesine "Tam İstihdam" denilmekte ve toplumun gerçekten ulaşabileceği en yüksek istihdam düzeyini göstermektedir.

İstihdam nedir?(2)
İşverenler ve işçiler dahil olmak üzere iş gücü seviyesinin iktisadi faktörlerle birlikte üretimde bulunulması hali.

İş piyasasına emeğini arz eden ve makul istihdam şartları içinde iş bulup çalışanların toplamı istihdam seviyesini ve iktisadi faaliyetle bilfiil meşgul kimselerle iş arayıp da bulamayan işsizlerin toplamı "tam istihdam seviyesini" meydana getirir. İş gücü seviyesi ile istihdam seviyesinin iş gücü sayısına oranı "İstihdam nispetini" verir. İşsiz miktarının iş gücü sayısına oranı ise "işsizlik nispetini" gösterir. İstihdam nispetine tesir eden unsurlar:

Toplam emek talebi ve emekle birlikte üretime katılacak makina, techizat gibi diğer üretim unsurlarının emeğe tesir edecek ölçüdeki iktisadi faktörlerdir. Kullanılmaya hazır emek gücünü sırasıyla; nüfus miktarı, çalışma çağındaki nüfus ve iş gücü iştirak nispeti tayin eder. Bir milletin iktisadi gelişmesinde, istihsal unsurlarından biri olan emek gücünü, tamamen üretime iştirak ettirebilmek için istihdam seviyesini iş gücü seviyesine yaklaştırmak gayesi güdülür. Bu hedefe "tam istihdam veya tam çalışma" denir.

İstihdam seviyesinin tesbitinde diğer bir ölçü, çalışma saatleri toplamıdır. Emek arzını, insan miktarı olarak ifade etmek yeterli bir kıstas değildir. Zira, üretime katılan emek birimini tayin eden sadece insan sayısı değil, o insanların üretime iştirak ettikleri"iş saatleri toplamı"dır. İki ülkede istihdam edilen insan miktarı eşit olsa dahi bir yılda bu insanların çalıştıkları iş saatleri toplamı farklı olursa, iktisadi manada emek arzı da farklı olur.

Yıllık iş saatleri toplamına tesir eden unsurlar:

a) Hukuki mevzuat (iş kanunları) ve toplu sözleşmeler, b) İktisadi dalgalanmalar ve emek talebinin tesiri,

c) Emek erbabının fiilen işe devam edebilmesi kudreti, olarak sınıflandırmak mümkündür.
Sözlükte "istihdam" ne demek?

1. Bir görevde, bir işte kullanma; göreve yerleştirme.

İSTİHDAM KAVRAMI
Bir ekonomik kavram olarak istihdamı(employment) üretim faktörlerinin gelir sağlamak amacıyla çalışması ya da çalıştırılması olarak özlü bir şekilde tanımlayabiliriz.Biliyoruz ki bir ülkenin ürettiği toplam mal ve hizmet miktarı yani milli geliri ile o ülkenin işe koşup çalıştırabildiği üretim faktörleri sayısı arasında aynı yönlü bir ilişki vardır.

Klasik ve neo klasik iktisatçılara göre ekonomide kendiliğinden işleyen otomatik bir mekanizma vardır.Bu mekanizma ile tüm üretim faktörlerinin kullanıldığı br düzeyde ekonomi dengeye gelecektir.

Eğer bir ekonomide üretim faktörlerinin tümü çalışıyor ve üretime katılıyorsa biz bu ekonominin tam istidam durumunda olduğunu ya da tam istihdama ulaştığını söylüyoruz.Tam istihdamın gerçekleşmiş olduğu bir ekonomide mevcut çalışma koşullarında ve cari ücret düzeyinde çalışmak isteyen tüm emek sahipleri iş bulabildiği gibi ülkenin mevcut sermaye malları stoku ve tabiat faktörü de tamamen üretime katılmış durumdadır.Böylece ekonominin mevcut üretim potansiyelinden tamamen yaralanılmakta ve atıl(boşta,çalışmayan) kapasite bulunmamaktadır.Bu teorik bir durumdur.

Eksik istihdamda ise üretim faktörlerinin bir kısmı üretime katılmamaktadır.Bunun nedeni talep yetersizliğidir.Malların bir kısmı satılamıyor stoklar artıyorsa ekonomide talep azlığından söz edilir.Bu durumda müteşebbisler talep üretildiği kadar mal üretecek , üretim hacmini daraltacaklardır. Mal üretiminin azalması bir kısım iş gücünün işsiz kalması demektir.Bu da bildiğimiz gibi eksik istihdamdır.

Aslında insanların ihtiyaçları sonsuz olduğu için atıl(çalışmayan) faktörlerin de üretecekleri mal ve hizmetlere istek vardır.Fakat her istek talep değildir.İsteklerin talep halini alabilmesi için satın alma gücü ile desteklenmesi gerekir.Toplumda fertlerin gelirleri artınca istekler satın alma gücü ile desteklendiğinden talep artacaktır.Bu da daha çok mal ve hizmet satılmasına stokların erimesine imkan verecektir.Stokların azaldığını gören müteşebbisler üretim hacmini genişletecekler ve bunun için işsiz ve boşta kalan faktörleri istihdam edeceklerdir.Bu da ekonomiyi tam istihdama doğru geçirmiş olacaktır.

Üretim Kapasitesi ve Milli Gelirle İstihdam Arasındaki İlişki
Her milli ekonominin üretebileceği mal ve hizmet miktarının bir üst sınırı vardır.Buna ekonominin üretim potansiyeli ya da daha sık kulanılan deyimi ile Üretim Kapasitesi denmektedir.Bu kapasite reel milli gelirin üst sınırını gösterir.Bir milli ekonominin üretim kapasitesi ekonominin sahip olduğu iş gücüne(N), bilinen doğal kaynaklarına(R), sermaye stokuna(K) ve üretimde kullanılan bilgi ve teknoloji düzeyi(T)ne bağlıdır.

Q(üretim kapasitesi) = f ( N , R , K , T )
Kısa dönemde üretim kapasitesinin artması ancak işgücü miktarının(N) artrılması ile mümkündür. Yani "Bir mili ekonomide kısa dönemde istihdam edilen işgücü miktarı milli gelir düzeyini belirlemektedir."

İŞSİZLİK ÇEŞİTLERİ
İradî İşsizlik: Cari (piyasadaki) ücret düzeyinde e mevcut çalışma koşullarında çalışmak istemeyenlerin meydana getirdiği işsizliktir.Bir kimse bir haftalık çalışmayla daha uzun süre geçinebiliyorsa kalan günleri boş geçirecektir.Ayrıca ailede birden çok ferdin çalışması geçinmeye yettiğinden kimi fertler çalışmamayı yeğleyecektir.

Gayri iradî İşsizlik: Mevcut çalışma koşularında iş bulunmaması durumudur.Keynes'e göre gayri iradi işsizlik talep yatersizliğinden ileri gelir.Eğer ibir ekonomide üretilen mal ve hizmetlerin tamamının satılması mümkün olmuyorsa bu durum o piyasadaki toplam talebin üretim faktörlerinin tamamının istihdamına yetmediğini ortaya koymaktadır.

Friksiyonel İşsizlik: Bu tür işsizlik daha iyi çalışma imkanları ve daha yüksek ücret elde etmek amacıyla işçilerin yer ve meslek değiştirmelerinden doğabilir.Emek arz ve talebi arasındaki kısa süreli dengesizlikler, emek sahipleri ile müteşebbislerin emek piyasası hakkındaki bilgisizlikleri, işgücünün mobilite noksanlığı friksiyonel(arizi) işsizliğin temel nedenleri arasındadırlar.

Konjonkturel İşsizlik: Ekonomide refah ve buhran dönemleri birbirini izler.İşte bu dalgalanmalara konjonktür hareketleri denir.Alçak konjonktür(depresyon) dönemlerinde iş gücü tam istihdam edilemez ve işsizlik ortaya çıkar.

Mevsimlik İşsizlik: Turizm, tarım, inşaat gibi mevsime bağlı işlerde görülen dönemlik işsizliktir.

Yapısal İşsizlik: Strüktürel işsizlik de denir. Bir ülkenin ekonomik yapısında ve toplam talebin bünyesinde meydana gelen değişmelerden kaynaklanır.Gözde iş kollarında istihdam artarken önemini yitiren alanlarda bu tür işsizlik görülür.

Teknolojik İşsizlik: Üretimde emeğin yerine makina ikame edilmesiyle ortaya çıkan işsiliktir.Uzun dönemde yeni iş kolları yaratan teknoloji kısa dönemde istihdam azaltıcı etki yapar.

Gizli İşsizlik: Herhangi bir üretim dalında gereğinden fazla kişinin çalışması yani bir kısım çalışanın üretime katkıda bulunmaması halinde ortaya çıkar.

İSTİHDAM TEORİLERİ
Mahreçler Kanunu: Mahreç satış sürüm sürüm yerleri anlamına gelir.Bu kanuna göre ekonominin tamamında talep yetersizliğinden veya diğer deyimle aşırı üretimden kaynaklanan gayri iradi işsizliğin ortaya çıkması mümkün değildir.bu kanuna göre arzda meydana gelen her artış kendisi kadar bir talep artışına yol açmakta yani "her arz kendi talebini yaratmaktadır" Her arz kendi talebini yaratacağından toplam talep toplam arza eşit olacaktır.
İnsanlar ihtiyacı olan mallardan almak için kendi ürettiğini satar yoksa amaç para almak değildir;para yalnızca kendi ihtiyaçlarını temin etmek için kullandığı bir araçtır.İnsan ihtiyacı olan mallardan daha çok almak için daha çok üretecek böylce boşta üretim faktörü kalmayacak ekonomi tam istihdama kavuşacaktır.Mahreçler kanunu'nun geçerlilik koşulu herşeyden evvel kazanılan gelirlerin tümünün çok kısa zamanda harcandığı varsayımıdır.Fakat insanlar gelirlerinin bir kısmını tasarruf eder.Bu durumda ekonomide toplam talep arz edilen mallardan daha az olur.Böylece talep yetersizliği ve buna bağlı işsizlik hali ortaya çıkar.Bu da ekonominin tam istihdamda olmadığını gösterir.Tasarruflar nedeniyle ekonomide ortaya çıkabilecek bu aksaklığın geçerli olmayacağını da Klasik iktisatçılar faiz teorisi ile ortaya koymaya çalışmışlardır.

Faiz Teorisi: Klasik iktisatçılara göre faiz sermayenin fiyatıdır.Bu fiyat ya da bedel tasarruf edene tüketimden feragat ettiği için ödenmekte ve tasarruflar ekonomiye kazandırılmaktadır. Böylece gelirlerin tümü harcandığından toplam arz toplam talebe eşit olacaktır.
Tasarrufu müteşebbisler talep eder. Amaçları yatırım yapmaktır.Faiz yükseldikçe yatırımlar azalır çünkü girişimcilerin karı azalır.

Ücret Teorisi: Klasik iktisatçılara göre emek arz ve talebinin kesiştiği yer ücret miktarı ve istihdam düzeyini belirler.Kaldı ki teori gereği emek arzı ve talebinin kesiştiği yerde ekonomi tam istihdamdadır.
emek arzını çalışmanın marjinal zahmeti(çalışılan sonuncu saatin verdiği zahmet) ve çalışma ile elde edilen gelirin marjinal faydası belirler.Buna göre emek arzı doğrudan doğruya ücretin fonksiyonudur.Fakat bu nominal değil reel ücrettir.Reel ücret nominal ücreti fiyatlar genel düzeyine(P) bölerek bulunur.

Klasik Fiyat Teorisi: Para teorisinde gördüğümüz miktar teorisinin benzeridir.Bu teoriye ekonomide para arzında bir artış olduğunda daha fazla harcama olacak daha fazla üretmek mümkün olmadığından(ekonomi tam istihdamda) bu harcama fazlası fiyatlar genel düzeyinde bir artışa yol açacaktır.

Modern İstihdam Teorisi: Ekonominin kendiliğinden dengeye gelmediğini devletin ekonomiye müdahale edecek bir iktisat politikası olması gerektiğini söyler. Ekonominin eksik istihdamda da dengeye gelebileceğini iddia eder. Bu teoriye göre toplam arzın toplam talebe, gelirlerin harcamalara, tasarrufların yatırımlara, emek arzının emek talebine eşit olması geçici bir tesadüftür.Tasarrufların faizin değil gelirin bir fonksiyonu olduğu kabul edilir.Ayrıca faizin sermaye arz ve talebine göre değil para arz ve talebine göre teşekkül ettiği ileri sürülmüştür. Tüm bu görüşlerin fikir babası Keynes'dir.Keynes'in damgasını vurduğu modern istihdam teorisine göre bir ekonomide milli gelirin hangi düzeyde olacağını o ülkenin ship olduğu üretim kapasitesi belirler.İstihdam arttıkça üretim kapasitesi daha çok kullanılacak böylece daha fazla mal ve hizmet üretilecek yani milli gelir artacaktır.İstihdam düzeyini ise girişimcilerin piyasa hakkındaki beklentileri belirler.

Denge Geliri ve İstihdam Düzeyi
Keynes klasik iktisatçıların Mahreçler kanunu yerine efektif talep teorisini getirmiştir. Efektif talep toplam arzın toplam talebe eşit olduğu yerdeki talep hacmidir. Keynes'e göre efektif talep girişimcilerin üretecekleri mallara gelecekte yapılacak tüketim ve yatırım harcamaları toplamıdır. Bu bakımdan Keynes geleceğe dönük tahminlere büyük değer vermiştir. Keynes'e göre ekonomi eksik istihdamda da dengeye gelebilir tam istihdamda da. Her iki halde de ekonominin ulaştığı gelir düzeyine denge geliri ya da denge milli geliri denir. Denge noktasını toplam talep etkiler.Denge gelirinin hangi düzeyde olacağını belirlemenin iki yolu vardır:

* Toplam talebin toplam arza eşit olduğu noktada.

* Tasarrufların yatırımlara eşit olduğu noktada

İstihdam Hacmini ve Milli Geliri Belirleyen Faktörler
Dışa kapalı bir ekonomide toplam talebin gerek özel kesimin gerekse devletin yaptığı ütketim ve yatırım harcamalarından oluştuğunu, toplam arz ve toplam talebin kesiştiği noktadaki talebin de gerçekleşen talep olduğunu ve fiilen yapılan harcamalrı gösterdiğini ve bu talebe Keynes'in efektif talep dediğini ve aslında efektif talebin belli bir dönemde o ekonomide yapılmış tüktetim(C) ve yatırım(I) harcamalarının toplamına eşit olduğunu belirtmiştik.Zaten belli bir dönemde bi ekonomide gerçekleşen ya da fiilen yapılmış bulunan bu harcamalırn da milli gelir oluşturduğuna dikkati çekmiştik.Tüm bunlardan çıkan sonuç belli bir dönemde dışa kapalı bir ekonomide milli geliri belirleyen değişkenin o ekonomide fiilen yapılmış bulunan(efektif talep) tüketim ve yatırım harcamaları olduğudur.Dışa kapalılık varsayımını kaldırırsak ithalat ve ihracat farkını( X - M ) da hesaplara katmak gerekecektir. Şimdi makro analizin temel büyüklükleri olan bu harcama kalemlerini ayrı ayrı ele alarak inceleyelim.

Tüketim Harcamaları
Tüketim harcamaları ve tasarruflar gelire bağlı(induced) ve gelirden bağımsız(autonomous) iki kısımdan kısımdan oluşur. Bu nedenle 0 gelirde dahi bir miktar tüketim harcaması olur.Bir kişi gelirini ya tüketecek ya da tasarruf edecetir bu nedenle tüketim ve tasarruf harcamaları toplamı bize toplam geliri verir. Geliri (Y) tasarrufları (S) tüketim harcamalarını (C) ile gösterirsek tasarruf ve tüketim denklemlerinin:

C = Co + c * Y
S = - So + s * Y
Şeklinde olduğu görülür.Tasarruflar ve tüketim harcamalrı toplamı bize geliri vereceğinden Y = C + S olduğu unutulmamalıdır.

Ortalama tüketim eğilimi(APC) = C / Y dir.
Marjinal tüketim eğilimi(MPC) = deltaC / deltaY dir. Gelirde meydana gelen bir artışın ne kadarının tüketime gideceği anlatılmaktadır.Yani gelir 10 lira artınca 7 lirasını harcıyor 3 lirayı tasarruf ediyorsak MPC 0,7 dir.
Ortalama tasarruf eğilimi(APS) = S / Y dir.
Marjinal tasarruf eğilimi(MPS) = deltaS / deltaY dir. Gelirde meydana gelen bir artışın ne kadarının tasarrufa gideceği anlatılmaktadır.

Formüldeki çarpım durumundaki küçük "c" marjinal tüketim eğilimi küçük "s" ise marjinal tasarruf eğilimidir."c" ve "s" sayıları toplamı 1'dir."c" tüketim fonksiyonun eğimi, "s" tasarruf fonksiyonunun eğimidir.
APC + APS = 1 (C/Y + S/Y =[C+S]/Y ve C+S=Y olduğundan Y/Y=1 )
MPC + MPS = 1
 
Üst Alt