Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Ana sayfa
Forumlar
KÜLTÜR,EDEBİYAT MİZAH
Öykü-Hikaye-Kıssadan hisse
İstanbul'un Manevi Fatihi
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="ceylannur" data-source="post: 24103" data-attributes="member: 1208"><p><strong><span style="color: #ffffff"><span style="color: purple">İstanbul'un Manevi Fatihi</span></span></strong><span style="color: #ffffff"></span></p><p><span style="color: #ffffff"></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="color: purple"><span style="color: blue">Ubeydullah-ı Ahrâr</span>'ın</span> torunu Hâce Muhammed Kâsım'dan şöyle nakledilmiştir: </span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Verdana'">"Ubeydullah-ı Ahrâr hazretleri, bir gün öğleden sonra, âniden atının hazırlanmasını istedi. Atı hazırlanınca, binip Semerkant'tan süratle çıktı. Talebelerinden bir kısmı da ona tâbi olup, tâkib ettiler. Biraz yol aldıktan sonra Semerkant'ın dışında bir yerde talebelerine; </span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">"Siz burada durunuz!" buyurdu.</span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Verdana'">Sonra atını Abbâs Sahrâsı denilen sahrâya doğru sürdü. Talebeleri arasında Mevlânâ Şeyh adıyla tanınmış bir talebesi, bir müddet daha peşinden gidip tâkib etmişti. Bu talebesi şöyle anlattı: </span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">"Hâce Ubeydullah-ı Ahrâr hazretleri ile sahrâya vardığımızda, atını sağa sola sürmeye başladı. Sonra birdenbire gözden kayboldu."</span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Verdana'">Ubeydullah-ı Ahrâr daha sonra evine döndüğünde, talebeleri nereye ve niçin gittiğini sorduklarında; </span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">"Türk Sultânı Sultan Muhammed Hân (Fâtih), kâfirlerle harbediyordu. Benden yardım istedi. Ona yardım etmeye gittim. Allahü teâlânın izniyle gâlib geldi. Zafer kazanıldı" buyurdu.</span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Verdana'">Bu hâdiseyi nakleden ve Ubeydullah-ı Ahrâr hazretlerinin torunu olan Hâce Muhammed Kâsım, babası Hâce Abdülhâdî'nin şöyle anlattığını nakletmiştir:</span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Verdana'">"Bilâd-ı Rûm'a (Anadolu'ya) gittiğimde, Sultan Muhammed Fâtih Hânın oğlu Sultan Bâyezîd Hân, bana, babam Ubeydullah-ı Ahrâr'ın şeklini ve şemâilini târif etti ve; </span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">"O zâtın beyaz bir atı var mıydı?" diye sordu. Ben de târif ettiği bu zâtın, babam Ubeydullah-ı Ahrâr olduğunu ve beyâz bir atının olup, bâzan ona bindiğini söyledim. Bunun üzerine Sultan Bâyezîd Hân, bana şöyle anlattı: </span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Verdana'">Babam Sultan Muhammed Fâtih Hân bana şunları dedi: </span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">"İstanbul'u fethetmek üzere savaştığım sırada, harbin en şiddetli bir ânında, Şeyh Ubeydullah-ı Ahrâr Semerkandî'nin imdâdıma yetişmesini istedim. Şekil ve şemâilini târif ederek şu vasıfta ve şu şekilde ve beyaz bir at üzerinde bir zât yanıma geldi; </span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Verdana'">"Korkma!" buyurdu.</span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Verdana'">Ben de; </span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Verdana'">"Nasıl endişelenmeyeyim, küffâr çok." dedim. </span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Verdana'">Ben böyle söyleyince, elbisesinin yeninden bakmamı söyledi. Baktım, büyük bir ordu gördüm. </span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Verdana'">"İşte bu ordu ile sana yardıma geldim. Şimdi sen falan tepenin üzerine çık, üç defâ kös vur ve orduna hücum emri ver." buyurdu. </span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Verdana'">Emirlerini aynen yerine getirdim. O da bana gösterdiği ordusuyla hücûma geçti. Böylece düşman hezîmete uğradı. İstanbul'un fetih işi gerçekleşti."</span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="ceylannur, post: 24103, member: 1208"] [B][COLOR=#ffffff][COLOR=purple]İstanbul'un Manevi Fatihi[/COLOR][/COLOR][/B][COLOR=#ffffff] [/COLOR] [FONT=Verdana][COLOR=purple][COLOR=blue]Ubeydullah-ı Ahrâr[/COLOR]'ın[/COLOR] torunu Hâce Muhammed Kâsım'dan şöyle nakledilmiştir: [/FONT] [FONT=Verdana]"Ubeydullah-ı Ahrâr hazretleri, bir gün öğleden sonra, âniden atının hazırlanmasını istedi. Atı hazırlanınca, binip Semerkant'tan süratle çıktı. Talebelerinden bir kısmı da ona tâbi olup, tâkib ettiler. Biraz yol aldıktan sonra Semerkant'ın dışında bir yerde talebelerine; [/FONT] [FONT=Verdana]"Siz burada durunuz!" buyurdu.[/FONT] [FONT=Verdana]Sonra atını Abbâs Sahrâsı denilen sahrâya doğru sürdü. Talebeleri arasında Mevlânâ Şeyh adıyla tanınmış bir talebesi, bir müddet daha peşinden gidip tâkib etmişti. Bu talebesi şöyle anlattı: [/FONT] [FONT=Verdana]"Hâce Ubeydullah-ı Ahrâr hazretleri ile sahrâya vardığımızda, atını sağa sola sürmeye başladı. Sonra birdenbire gözden kayboldu."[/FONT] [FONT=Verdana]Ubeydullah-ı Ahrâr daha sonra evine döndüğünde, talebeleri nereye ve niçin gittiğini sorduklarında; [/FONT] [FONT=Verdana]"Türk Sultânı Sultan Muhammed Hân (Fâtih), kâfirlerle harbediyordu. Benden yardım istedi. Ona yardım etmeye gittim. Allahü teâlânın izniyle gâlib geldi. Zafer kazanıldı" buyurdu.[/FONT] [FONT=Verdana]Bu hâdiseyi nakleden ve Ubeydullah-ı Ahrâr hazretlerinin torunu olan Hâce Muhammed Kâsım, babası Hâce Abdülhâdî'nin şöyle anlattığını nakletmiştir:[/FONT] [FONT=Verdana]"Bilâd-ı Rûm'a (Anadolu'ya) gittiğimde, Sultan Muhammed Fâtih Hânın oğlu Sultan Bâyezîd Hân, bana, babam Ubeydullah-ı Ahrâr'ın şeklini ve şemâilini târif etti ve; [/FONT] [FONT=Verdana]"O zâtın beyaz bir atı var mıydı?" diye sordu. Ben de târif ettiği bu zâtın, babam Ubeydullah-ı Ahrâr olduğunu ve beyâz bir atının olup, bâzan ona bindiğini söyledim. Bunun üzerine Sultan Bâyezîd Hân, bana şöyle anlattı: [/FONT] [FONT=Verdana]Babam Sultan Muhammed Fâtih Hân bana şunları dedi: [/FONT] [FONT=Verdana]"İstanbul'u fethetmek üzere savaştığım sırada, harbin en şiddetli bir ânında, Şeyh Ubeydullah-ı Ahrâr Semerkandî'nin imdâdıma yetişmesini istedim. Şekil ve şemâilini târif ederek şu vasıfta ve şu şekilde ve beyaz bir at üzerinde bir zât yanıma geldi; [/FONT] [FONT=Verdana]"Korkma!" buyurdu.[/FONT] [FONT=Verdana]Ben de; [/FONT] [FONT=Verdana]"Nasıl endişelenmeyeyim, küffâr çok." dedim. [/FONT] [FONT=Verdana]Ben böyle söyleyince, elbisesinin yeninden bakmamı söyledi. Baktım, büyük bir ordu gördüm. [/FONT] [FONT=Verdana]"İşte bu ordu ile sana yardıma geldim. Şimdi sen falan tepenin üzerine çık, üç defâ kös vur ve orduna hücum emri ver." buyurdu. [/FONT] [FONT=Verdana]Emirlerini aynen yerine getirdim. O da bana gösterdiği ordusuyla hücûma geçti. Böylece düşman hezîmete uğradı. İstanbul'un fetih işi gerçekleşti."[/FONT] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Günün ilk namazı hangi namazdır
Cevap yaz
Ana sayfa
Forumlar
KÜLTÜR,EDEBİYAT MİZAH
Öykü-Hikaye-Kıssadan hisse
İstanbul'un Manevi Fatihi
Üst
Alt