İstanbul Bronşiti Nedir

ömr-ü diyar

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
23 Nisan 2011
Mesajlar
3,345
Tepkime puanı
25
İstanbul Bronşiti’ nin esas belirtisi kuru öksürüktür. Bu, özellikle geceleri artan, ‘küçük çocuklarda öğürtü ve kusmaya’, hanımlarda ise ‘idrar kaçırmaya’ neden olabilen kuru bir öksürüktür. Öksürük, nöbetler şeklinde ortaya çıkar ve genellikle geceleri daha fazladır. Birçok hasta gece ya da sabaha karşı öksürükle uykusundan uyanır.

Bazı yönleriyle bronşite, bazı özellikleri ile de astıma benzer, ancak bu hastalık klâsik anlamda ne bronşit ne de astımdır.

İstanbul Bronşitinin astımdan en önemli farkı, hastaların hırıltı ve nefes darlığı şikayetlerinin olmamasıdır. Bu hastaların akciğer röntgenleri, solunum fonksiyon testleri ve alerjik deri testlerinde de her hangi bir bulgu yoktur.

İstanbul Bronşiti olan hastalarda, bakteri ve virüslerin neden olduğu diğer bronşitlerde olduğu gibi öksürükle beraber balgam, ateş, hâlsizlik, iştahsızlık gibi belirtilere de rastlanmaz.

İstanbul Bronşiti, doktorlar tarafından da iyi bilinen, tanınan bir hastalık değildir. Üst solunum yolları enfeksiyonları, sinüzit, farenjit, geniz eti, reflü, bronşit, astım, zatürree gibi pek çok başka hastalıkla karıştırılmaktadır.

BRONŞLAR AŞIRI DUYARLI
İstanbul Bronşitinin nedeni bronş hiperreaktivitesi, yani bronşların çeşitli uyaranlara karşı aşırı duyarlı olmasıdır. Ancak, bunun hangi mekanizma ile ortaya çıktığı tam olarak belli değildir.

Hastalığın özellikle sonbahar ve kış aylarında daha çok belirti vermesi ve yazın daha az ortaya çıkması, meteorolojik faktörlerin önemini gösterir. İstanbul gibi büyük kentlerdeki yoğun trafik ve şehirleşmeden kaynaklanan hava kirliliği, solunum yollarının virüslerle ve özel bir tür bakterilerle gelişen enfeksiyonları, ev içi hava kirliliği ve özellikle de evde sigara içilmesi hastalığı tetikleyen faktörlerdir.

İSMİNİ HASTALAR KOYDU
Bronşların aşırı duyarlılığından kaynaklanan İstanbul Bronşiti’ nin isim babası aslında hastalarım. Çünkü, "Doktor Bey, bizim çocuğun şikayetleri yazın memleketimize gittiğimizde bıçak gibi kesiliyor, İstanbul’ a döner dönmez de tekrar başlıyor. Bu sakın İstanbul Bronşiti olmasın." sözlerini bronş aşırı duyarlılığına bağlı öksürük şikayeti olan çocukların anne veya babalarından pek çok defalar duymuştum. Ben de onların bu gözleminden esinlenerek bu hastalığa İstanbul Bronşiti ismini verdim.
Gerçekten de öksürük nöbetleri çocuklar Erzurum, Diyarbakır, Konya, gibi şehirlere veya bunların kasaba ve köylerine gittiklerinde ortadan kalkıyor. Bu da, hastalığın oluşumunda İstanbul’un nemli ve kirli havasının rolünün büyük olduğunu gösteren iyi bir kanıt.

KALICI BİR HASTALIK DEĞİL
İstanbul Bronşiti astım gibi kalıcı bir hastalık değildir. Hastaların çoğu uygun tedavi ile kısa sürede şikayetlerinden kurtulurlar.
Belirtiler, bazı kişilerde bir kerelik tedavi ile tamamen geçerken, bazı hastalarda ileriki aylar ya da yıllar içinde belirtilerin tekrarlaması da mümkündür. Bunun başta gelen nedeni de tedavinin erken kesilmesidir.

İstanbul Bronşiti, genetik bir hastalık değildir ve ailesel özelliği de yoktur. Bu, bir büyük şehir, yani metropol hastalığıdır. Bu hastalığa yakalanmamak ve hastalığın tekrarlamaması için, ev, okul, işyerleri gibi yaşanılan yerlerin yoğun trafiğin ve fabrikaların uzağında olması ve kapalı mekanlarda alerjenler, sigara dumanı, kimyasal maddeler, aerosoller gibi irritan faktörlerden uzak kalınması gerekir.

Hastalıktan Korunma:

Kolonya, parfüm, ev içi koku verici aparatlar ve çamaşır temizliğinde çamaşırların güzel kokması için kullanılan tüm kimyasallar, özellikle solunum sistemi hastalığı olan kişilerde önemli solunumsal belirtiler oluşturabilmektedir. Duyarlı kişilerin dikkat etmesi gereken durumlar ise; sigara içilmemeli, sigara içilen ortamdan uzaklaşılmalı, ev ve işyeri ortamlarında koku veren spreyler, kokulu deterjan ve temizlik malzemeleri, parfüm ve deodorant kullanılmamalı, bunların yerine doğal veya kokusuz maddeler kullanılmalıdır. Buhar ve koku oluşturan her türlü işlemlerden kaçınılması, bu işlemler yapılacaksa hasta evde yokken yapılması, hasta bunları kendisi yapmak zorundaysa, gerekli koruyucu önlemleri alarak yapması gerekmektedir. Ayrıca çok kirli havalarda gereksiz yere kapalı ortam dışında uzun süre bulunmamaya dikkat edilmelidir.

Modern dünyamızda insanın hayatına belki de gereğinden fazla giren ve bazen kullananlar veya aynı ortamı paylaşan hassas bünyeli kişiler tarafından oldukça rahatsız olunan şeylerden birisi de parfüm ve kozmetiklerdir. Deodorantlar, parfümler, şampuanlar, tıraş losyonları, kokulu kremler, değişik markalardaki pek çok kozmetik ürünler, güzelleşmek ve kendini daha iyi hissetmek için yaygın olarak günümüzde kullanılmaktadır. Yapılan araştırmalar insan sağlığının bu maddelerden belli oranlarda etkilendiği yönündedir. Parfüm ve deterjan gibi kokulu maddelere karşı gelişen bu reaksiyonlar doktorlar tarafından sıklıkla bronş hassasiyeti olarak yorumlanmakta ve objektif test kriterleri olmadığından dolayı sıklıkla geçiştirilmektedir.

Özellikle çocuklarda gözlenen kuru öksürüğü oluşturan etkenlerden birisi de çamaşır yumuşatıcılarının kokularıdır. Değişik isimlerle piyasada satılan ve anneler tarafından maalesef en iyi kokulu olanları alınan bu maddeler önemli bir etkiye sahiptir. Bu yumuşatıcılar çamaşır makinasına konularak kullanılmaktadır. Ancak çamaşır makinasının son durulama suyu ile birlikte çamaşırlarla temas eden bu yumuşatıcıların büyük bir kısmı çamaşırlar üzerinde kalmakta, atık su ile dışarı atılmamaktadır. Annelerin deyimi ile “mis gibi kokan bir giysi, çocuğum mis gibi kokuyor” denilerek mutlu olunmakta ve ortama iyi de bir parfüm kokusu salınmaktadır. Çamaşırlar yumuşamıştır. Ancak çocuklar bu giysilerini kullandıkları sürece sürekli bir kimyasal madde kokusu ile karşılaşmaktadır. Uzun süreli bu koku temasının hassas bünyeli kişilerde aslında dış ortamdaki hava kirliliğinden bir farkı yoktur. Bu uzun süreli kokulardan temasın kesilmesi ile yakınmaları büyük ölçüde düzelen çocuk hasta sayısı azımsanmayacak kadar çoktur. Bu bilgilerden anlaşılmaktadır ki; anneler yumuşatıcı kullanarak çamaşır yıkama ile aslında bazen çocuklarına iyilik etmemektedirler.

alıntı
 
Üst Alt